1 dolara ada turu yaptım bembeyaz kumlarda cenneti buldum
Endüstri mühendisi Kaan Tanberken (35), kasvetli iş hayatının stresinden uzaklaşmak için her fırsatta yurtdışına çıkıyor. Gezgin ruhu, onu Uzakdoğu’dan, Afrika’ya tam 14 ülkeye savurmuş. Seyahat karnesinde Cezayir, Libya, İngiltere, Çek Cumhuriyeti ve Asya’daki bir çok Türk Cumhuriyeti de yer alıyor. Tanberkan, bembeyaz kumsallardan, seyyar lokantalarda sunulan kızarmış timsaha Tayland’ın ucuzluk diyarı Phi Phi’yi anlattı.
Phi Phi ve Phuket adalarına gitmeye nasıl karar verdiniz?
- Leonardo DiCaprio’nun oynadığı The Beach adlı film beni bu adalara çekti. Phi Phi’nin Maya Beach bölgesini filmde gördüğüm anda “orada denize girmeliyim” saplantısı oluştu. Kısa bir araştırma yaptım. İnternette gezinirken Ekşi Sözlük’ten aldığım bilgiler beni kamçıladı, sonra fotoğraf araması yaptığımda rastladığım kareler kararımı pekiştirdi. Uçak biletimi hemen aldım. Tayland 30 güne kadar vize istemiyor. Bu açıdan da çok rahat. Yalnız gittim Tayland’a. Çok severim yalnız seyahat etmeyi. Daha bağımsız hissediyorum. Orada yeni insanlar, yeni kültürler tanımak için bir bavul yeterli oluyor. Önce Bangkok’a oradan da Phuket Adası’na geçiyorsunuz.
ÇILGIN KUMSAL PARTİLERİ
Gecesi, gündüzü nasıldır bu adaların?
- Gündüzü anlatamam ki zaten. O kumsalları anlatmak için alim olmak gerek. Ben böyle bir beyazlık görmedim. Ben öyle mükemmel bir denizde bulunmadım hiç. Denize dalıyorsunuz ve resmen akvaryumun içinde balıklarla dans ediyor gibisiniz. Onun dışında, katılın bir tekne turuna, maymunlar adasına gidin, maymunlara yem atın. Veya kanolara binip, o beyaz denizde kaybolun. En önemlisi Maya Beach. Orası yerleşimin yasak olduğu bir ulusal park. Tam bir doğal güzellik, çarşaf gibi bir deniz, yemyeşil palmiyelerden ibaret. İsterseniz ormana girip, daha önce hiç görmediğiniz hayvanlarla maceraya atılın, veya daha önce ismini bile duymadığınız mükemmel tropik meyveleri dalından koparın. Adalarda sıkılmanız imkansız. Her yer çok hareketli. Ama saat 22.00’de çarşı, pazar kapanıyor. Sonra uçuk bir gece hayatı başlıyor. Thai Box müsabakalarını izlemek inanılmaz keyifli... Hatta meraklıları bahis bile oynayabilir. Ve hemen ardından çılgın kumsal partileri... Alev alev ateş gösterileri, ucuz ve kaliteli içkiler ve çok rahat insanlarla dolu partiler tıklım tıklım oluyor. Ama daha çok yalnız erkeklere hitap eden bir eğlence tarzı.
Ada halkının turistlerle iletişimi nasıl?
- Adaların taşında, toprağında her yerinde Budizm’in izlerini görebilirsiniz. Adım başı Buda heykelleri var. İnandıkları tek şey bu. Askerde bile üç ay budizm eğitimi varmış. Fil, onlar için çok önemli, her şeyin üstünde. Halkın genelinde yeniden doğuşa inanış var. Bu dünyada iyilik yaparsanız, tekrar dünyaya gelir ve mutlu olursunuz onlara göre. Adadakilerin yarısı yerli, yarısı turist... İngilizce biliyorsanız, iletişim sıkıntısı asla çekmiyorsunuz. Esnaf, memurlar, kısaca herkes İngilizce biliyor. Son beş yılda gittiğim 14 ülkeyi karşılaştırmam gerekirse, Tayland’lılar turiste en saygılı halk. Restorandan çıkıyorsunuz, önünüzde eğiliyorlar. En ufak bir saygısızlık yok. Mesela, bir gün ayağıma deniz kestanesi battı. Yerli halk başıma üşüşüp, tedavi etmeye çalıştı. Zaten her yerde turist polisleri var. Anında gidip yardım isteyebilirsiniz. Tek görevleri sizin sorunlarınızı çözmek. Zaten yerli halkın neredeyse tamamı geçimini turizmle sağlıyor. Bir de adada en çok hoşuma giden, zengini fakiri herkesin aynı yerlere gidip, aynı sokaklarda yürüyüp, yan yana oturabilmesiydi.
Peki böyle bir gezinin maliyeti nedir?
- İki hafta kaldım. Turla gitmedim. Uçak biletleri her şey dahil bana 4 bin TL’ye mal oldu. Zaten asıl pahalı olan, Tayland uzak olduğu için, uçak. Konaklama, günlük hayat, ulaşım, inanılmaz ucuz. Her bütçeye göre otel var bu adalarda. İsterseniz 10 dolara bir hostelde kalın, isterseniz 250 dolara lüks bir otelde. Ben hosteli tercih ettim. Bu tür gezilerde lüksü sevmem. Gezgin ruha yakıştıramıyorum lüks otelleri. Diğer yandan ulaşım beni çok şaşırttı. Adaların geleneksel üç tekerlekli yerel taksisi, “tuktuk”a 1 dolar verip bütün adayı gezmeniz mümkün. Gece hayatı desen, yine öyle... 1 dolara bira, 3-5 dolara süper kokteyller tadabiliyorsunuz.
TİMSAHIMI AZ PİŞMİŞ ALAYIM
En keyifli aktivite nedir?
- Mesela kurslara yazılıp, 300 dolar gibi uygun bir fiyata bölgenin geleneksel savunma sanatı Tay boksunu öğrenebilirsiniz. Tekne turları da şahane. Ama bence yapılacak en mükemmel aktivite, bir kokteyl, bir de Hindistan cevizini elinize alıp, kumsaldaki hamaklarda güneşlenmek. Dünyada mıyım, cennette miyim, diye soruyor insan kendine o anlarda. Bir de masaj var tabi. Sahilde hemen yanınıza yerli masörler geliyor, daha önce hiç yaşamadığınız bir rahatlama hissi tattırıyorlar size. Bildiğiniz masajlardan farklı bu. Kemiklerinize hava depoluyorlar sanki. Oradaki turistlerle kaynaşmak da çok kolay, hemen arkadaş olup, beraber partilere gidebilirsiniz. Turistlerin çoğu sörf için geliyormuş.
Neleri garipsediniz?
- Bir gün yolda yürürken adalıların timsah kızartıp yediğini gördüm. Buna epeyce şaşırdım. Çok lezzetli olduğunu söylüyorlar hep. Yemek kültürleri Türklerden, Avrupalılardan hayli farklı. Zaten Tayland yemeği yemek zorunda değilsiniz. Burger King bile var adada. Ben tuhaf yerel yiyecekleri tatmayı tercih ettim. Karafatmaya çok benzeyen bir böcek yedim. Tedirgin yaklaştım ama, tadı çok iyiydi. Herkese tavsiye ederim. Timsaha da yeltendim ama, cesaret edemedim. Adada bir tek hoşuma gitmeyen, her yerde çöplerin olması. Bu konuda organize olamamışlar.