Nobelli şair Miloş sürgünde yaşadı vatanında öldü

1980 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Polonyalı şair Czeslaw Milosz (Çeslav Miloş diye okunabilir) 14 Ağustos 2004’te, 93 yaşında Polonya’nın Krakow şehrinde öldü.

Uzun bir zaman dilimi sürgünde yaşadı, ülkesinde öldü.

Hiç kuşkusuz aklıma hemen Názım Hikmet geldi, sürgünde yaşadı, sürgünde öldü, sürgünde gömüldü. Bir köy mezarlığında bile yatamadı. Bu konuda bütün isteklere, dileklere rağmen bir karar çıkmadı.

Sürgünde ölen bütün sanatçılar, dinmeyen bir hüzün bırakır belleğime.

Nobel kazanan romancılar soluk soluğa dilimize çevrilir ama şairler bu şanstan yoksundurlar. Onun için bu şairi okumaya kimse heveslenmesin, çünkü kitabını bulamayacaklar.

Şiir tutkunları için iki antolojinin adını verebilirim:

Şiir Atlası 2, Hazırlayan: Cevat Çapan, Czeslaw Milosz, s.26, Yapı Kredi Yayınları. (Şairin biyografisi de bu ciltte yer alıyor.)

Dünya Şiiri Antolojisi 4, Ataol Behramoğlu/Özdemir İnce, s.1385, Sosyal Yayınlar.

* * *

MILOSZ
30 Haziran 1911’de Litvanya’da doğdu, hukuk okudu, şiirlerini iki cilt olarak 1930’da yayınladı, Polonya radyosunda ve dışişleri bakanlığında çalıştı.

Milosz, 1951’de Paris’te kültür ataşesiyken ülkesindeki yönetimle anlaşamadığı için görevinden ayrıldı, Fransa’ya yerleşti.

1960’ta Kaliforniya Üniversitesi’ne çağrıldı, orada Slav Dilleri ve Edebiyatı kürsüsünde öğretim üyeliğini sürdürdü.

Şair, 1981’de, otuz yıl sonra ilk kez Polonya’yı ziyaret etti. Lublin Katolik Üniversitesi’nde fahri doktora unvanı verildi, Lech Walesa ile buluştu. Varşova Edebiyat Müzesi’nde hayatını ve eserlerini gösteren bir sergi açıldı. Şiirleri on cilt olarak kendi dilinde yayınlandı.

Tutsak Akıl (The Cüaptive Mind) eserinde; ‘Komünizmin Polonyalı aydınlar üzerindeki etkilerini inceledi.’ (C.Ç.)

Romancı, şair, denemeci ve çevirmen Milosz’un ülkesine döndükten sonra yapılanları okuyunca, keşke dedim, Názım Hikmet’in biyografisi böyle yazılabilseydi.

* * *

YAZIMI, Czeslaw Milosz
’un Sunu şiirinden bazı dizelerle noktalıyorum. Cevat Çapan’ın çevirisinden.

‘Şiir nedir ki, ulusları ve insanları kurtarmıyorsa?/Resmi yalanlarla dolu bir suç ortaklığı,/Biraz sonra boyunları vurulacak sarhoşların/ söylediği bir türkü,/Liseli toy kızların okuma ödevleri./Bilmeden iyi şiiri aramış olmam,/Şiirin tek amacını, geç de olsa, anlamış olmam,/Bunda, yalnız bunda görüyorum kurtuluşumu.’
Yazarın Tüm Yazıları