MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlenen “Vefatının Yüzüncü Yılında Ziya Gökalp Sempozyumu”nda yaptığı konuşmada özetle şunları aktardı: “Ziya Gökalp, fikriyle, fitneye cephe açmıştır. Şu sözler merhum düşünürümüze aittir: ‘Büyük bir inançla diyebiliriz ki, Türkler ile Kürtlerin birbirini sevmesi her iki taraf için hem dini hem de siyasi bir farzdır. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir.’ Biz dersimizi tarihten satır satır aldık. Hiç kimse bizimle Türklüğe hizmet kulvarında, milletseverlik ve vatanseverlik yarışına girmesin.
YANLIŞA YORMASINLAR
Bunlar, altından kalkamayacakları, hayat ve siyaset mazisiyle ispat edemeyecekleri söz düellolarına, siyasi şovlara, iplikçi kavgalarına, yağlı urgan ölçüştürmeye heves etmesinler. O bayağı heveslerini kursaklarında teker teker bırakır, burunlarından fitil fitil getiririz. Makam ve mevki için vicdanını satanları adam yerine bile koymayız. Yeri gelir, nesilden nesile geçerek bize emanet edilen Yesevi elini uzatır, Yunus tebliğini yapar, Mevlânâ hoşgörüsünü gösteririz; yeri gelir yumruğumuzu tuğ diye havaya kaldırır, çetin hesabı en ağır düzeyde göresiye kadar bir daha da indirmeyiz. İndirdiğimiz zaman da sadece ve sadece hainlerin kafasının kırılacağı andır. Bu kategoriye girenler sağduyulu tavrımızı yanlışa yormasınlar. Sınır ihlali, sinir ihlali, sabır ihlali yapmaktan kötürüm emel sahiplerinin derhal ve ciddiyetle sakınması iç barış ve siyasi huzur adına temennim, hatta uyarımdır. Milli sanayimize, tetikçi katilleriyle saldıranların çabası boşunadır, bu hususta gece-gündüz çalışıp, düşman odakları deliye çevirmek, kanlı eylemleri püskürtüp yükseldikçe yükselmek milli vazifemizdir.”
TUSAŞ SALDIRISI: KANLI MESAJI AYAKLARIMIZIN ALTINDA ÇİĞNEDİK
- “Gazze’yi yurdumuza taşımak istiyorlar. TUSAŞ tesislerine yapılan terör saldırısı PKK/YPG/PYD’nin kimlerin maşası olduğunu açıklıkla gözler önüne sermiştir. PKK Türk’ün de Kürt’ün de hatta yaşayan her canlının da düşmanıdır. Bölücü terör örgütü PKK’nın efendileri, Sayın Cumhurbaşkanımızın BRICS toplantısına katıldığı gün, bizim de salı günkü tarihi çıkışımızın hemen ardından Türkiye’ye terör baronlarının talimatıyla kanlı mesaj vermişlerdir. Bu kanlı mesaj ayaklarımızın altında çiğnenmiştir. Kaderimiz, bin yıllık kardeşliğimizdir. Türk siyasetinde gerçek halkçı, MHP’dir.”
ÇİFT BAŞLI KARTAL MOTİFİ
- Sempozyumun sonunda Bahçeli’ye TASAV Başkanı İsmail Faruk Aksu tarafından Selçuklu Devleti’nin sembolü olan çift başlı kartal motifi hediye edildi. Bahçeli, programın ardından genel merkezdeki Ziya Gökalp sergisini gezdi.
ZAHİDE BİR MELEKTİ
Terör saldırısında şehit olan makine başmühendisi 36 yaşındaki Zahide Güçlü Ekici, yakın zamanda büyük acılar yaşamıştı. Annesini kaybetmiş, küçük kızına kanser teşhisi konulmuştu. Zahide tüm bu zorluklar karşısında çok güçlü duruyordu. Bir yandan kızının tedavisiyle uğraşıyor, bir yandan kanserli çocukların yardımına koşuyor, bir diğer yandan da TUSAŞ’taki görevini yerine getiriyordu.
EŞİ ÇİÇEK YOLLAMIŞTI
O gün, hayat mücadelesini birlikte omuzladığı eşi Yalçın’la evlilik yıldönümleriydi. Kendisi de bir dönem TUSAŞ’ta mühendis olarak çalışan Yalçın Ekici, eşine çiçek yollayıp sürpriz yapmak istemişti. Meslektaşları Zahide’nin çiçek geldiğini öğrenince yaşadığı mutluluğu gözleri dolu dolu anlattı: “Bize evlilik yıldönümü olduğunu söyledi sabah. Çok güzel giyinmişti. ‘Eşi çiçek yolladı’ diye haber gelince çok sevindi. 5 dakika geç gitseydi böyle olmayacaktı. O çok başarılı ve güçlü bir kadındı.” Abisi Hamit Kurtuluş Güçlü de kardeşinin ardından şöyle konuştu: “Melek gibiydi, yardımseverdi. Kızı lösemiyle savaştı, şimdi süreci takip ediliyor. O diğer kanserli çocuklara da yardıma koşardı. Kızı annesinin vefat ettiğini öğrendi psikolog eşliğinde. Vatanına çok bağlıydı. Şehitlik ona çok yakıştı.”
TEK DERDİ EVİNE EKMEK GÖTÜRMEKTİ
Ankara’daki hain saldırıda hayatını kaybeden 5 şehitten TUSAŞ’ta çalışmayan tek kişi, teröristlerin gasp ettiği taksinin şoförü Murat Arslan’dı. Taksisine binen teröristlerin yolda şehit ettiği Arslan son yolculuğuna devletin zirvesinin de katıldığı bir törenle uğurlandı. Yakınları, şehit taksici Arslan’ı Hürriyet’e, “Sabahın 5’i, gecenin 3’ü önemli değildi ona. Yeter ki taksinin tekeri dönsün, evine ekmek götürsün. Hayatı ekmek kavgasıyla geçti. Evlatları okuyor. Tek derdi evlatlarının okuması, mutlu olmasıydı” sözleriyle anlattı.
Emine Erdoğan, kadın çiftçilere, “Ekilmemiş tek bir karış toprağımız kalmasın. İmece kültürümüzü burada da yürürlüğe koyalım. Elbirliğiyle ekelim, elbirliğiyle toplayalım” çağrısında bulundu.
AB Tescilli Coğrafi İşaretli Ürünler Standı’nda, Balıkesir’in Edremit ilçesinde yetişen zeytinlerden üretilen ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan’ın fotoğraflarının olduğu zeytinyağları büyük ilgi gördü.
ANAYASA Mahkemesi (AYM) Yüce Divan Salonu’ndaki törene Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Sayıştay Başkanı Metin Yener, bakanlar, yüksek yargı üyeleri ve davetliler katıldı. AYM Başkanı Özkaya, “Anayasal organlar arasında işbirliği, düzen ve uyumun sağlanabilmesi için Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmenin yanında, aralarında daima iyi bir iletişimin bulunmasına da ihtiyaç vardır” dedi. Özkaya, Kuran’ı Kerim’den ayetlerle örnek verdiği konuşmasında, özetle şunları söyledi:
YAKININIZ DA OLSA
“Bir yerde söz sahibi olduğunuzda, güç verildiğinde muhatabınız kendi yakınınız olsa dahi adaletle hükmedin. Ebeveyninizin veya diğer yakın akrabalarınızın aleyhine de olsa her daim adaleti ayakta tutun. Hiçbir zaman adaleti kendi keyfi arzularınıza uydurmaya kalkışmayın. Tesis etmekle mükellef olduğunuz adaleti önce kendi nefsinizde/hayatınızda ete kemiğe büründürün. Adalet timsali hâkimler olun. Hiçbir neden, sizi hakkı ayakta tutmaktan alıkoymasın; adaletsiz davranmaya yöneltmesin. Adaletle hükmedin ki kargaşa çıkmasın.
HESABI BİZLERDEN SORULUR
Bugün adalet dağıtıyoruz, her şeyi ve herkesi sorguya çekiyoruz. Lakin hepimiz geçiciyiz, bizi de bir gün sorguya çekecekler, bunu da unutmayalım. Unutmayalım ki bir gün mizan kurulur, bütün defterler dürülür, hesabı bizlerden sorulur. Yanlışlardan kaçınalım, o günler gelmeden bugünün kıymetini bilelim. Bir gün bize de sıra gelecek.
Bu fani dünya boştur, geçicidir, avaredir, diyerek kendimizi yanıltmayalım. Boş dediğimiz bu fani dünya iki cihanın da hazine anahtarıdır. İki cihan da bu fani dünyada kazanılmaktadır. Akılla, sıhhatle, bilimle bu dünyayı iyi değerlendirmeliyiz. Fitneye, fesada fırsat vermemeliyiz. Gazze başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında sergilenen zulme, insan hak ve özgürlüklerine ilişkin ihlallere, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere mağdur ve mazlumlara insanlık dışı muamelelere gözler ve vicdanlar kapatılmamalıdır.”
108 BİN BİREYSEL BAŞVURU ÖNÜMÜZDE
- AYM Başkanı, mahkemedeki işlemlerle ilgili şu bilgileri verdi: “Bugün itibarıyla 2024 yılı içinde mahkememizce 148 dava ve itiraz başvurusu kapsamında 422 kuralın Anayasa’ya uygunluk denetimi yapılmış ve karara bağlanmıştır. Elimizde 1 Eylül 2024 tarihi itibarıyla incelenmeyi bekleyen 125 dava ve itiraz başvurusu kapsamında 594 kural bulunmaktadır. Mahkememize 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren bugüne kadar toplam 629 bin 821 bireysel başvuru yapılmış, bunların 522 bin 54’ü yani yüzde 83’ü sonuçlandırılmıştır. Bugün için önümüzde derdest halde 108 bin 220 bireysel başvuru bulunmaktadır. 23 Eylül 2012 tarihinden bugüne kadar makul sürede yargılanma hakkı hariç olmak üzere toplam 18 bin 341 başvuruda başvurucuların temel hak ve özgürlüklerinden en az birinin ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.”
PIRIL PIRIL TAMAMLADIK
“2021’de Rizemiz sel afetine maruz kaldı. Hemen birkaç gün içinde kolları sıvadık, temelleri attık, gece-gündüz demeden arkadaşlarımız çalıştı. Afetzede kardeşlerimiz için inşa ettiğimiz köy evlerimizi, konutlarımızı, dükkânlarımızı, çay alım evlerini, altyapı ve çevre düzenlemeleriyle birlikte söz verdiğimiz şekilde pırıl pırıl tamamladık. AFAD Başkanlığımız TOKİ ile beraber Çayeli Büyükköy ve Merkez Muradiye’de toplam 108 konutun yanı sıra 10 dükkânı tüm alt ve üstyapısıyla birlikte tamamladı.
368 KONUT VE 31 DÜKKÂN
Rize’de kentsel dönüşüm projelerini hayata geçirdik. Gerçekten muhteşem eserlere imza attık. Yine TOKİ tarafından Rize Merkez Taşlıdere’de 133 konut ve 20 dükkân ile Güneysu’da 127 konut inşa edildi. Kentsel dönüşüm projelerimizle 260 konutun ve 21 dükkânın yapımını tamamladık. Böylece toplamda 368 konut ve 31 dükkânı teslim etmiş oluyoruz.
1800 ARAÇLIK OTOPARK
Resmi açılışını yaptığımız bir diğer eser Ayder Yenileme ve Koruma Projesi Kapalı Otopark İnşaatı ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi’dir. 1800 araçlık kapalı otoparkımız, eşine az rastlanır şekilde üstü yeşil alan ve ağaçlarla süslenerek yeraltına inşa edildi. Artık araçlar burada otoparka bırakılıyor. Vatandaşımız ring aracına biniyor, ziyaretini yapıyor, keyfini çıkarıyor ve aracına geri dönüyor. Ayder’in hiçbir yerinde insan kaynaklı kirlilik yaşanmıyor. Toplam 517 milyon maliyetle hizmete verdiğimiz bu önemli altyapı yatırımı hayırlı olsun. Böylece sadece çevre ve şehircilik alanında bugün Rizemize 855 milyon liralık bir yatırımı kazandırmış oluyoruz.
ÇARPIK BİNALAR YIKILDI
Karadeniz’in gözbebeği olan Ayder’e yaptıklarımız bunlarla sınırlı değil. Altyapı yenilemesi, çevre düzenlemeleri ve diğer pek çok çalışmamızla Ayder’i kirlilikten, çirkin yapılaşmadan kurtardık. Yıktığımız çarpık binaların yerine bir termal otel ve 6 apart otel inşa ettik. Bu otellerin tüm inşa malzemeleri de bölgenin yöresel özelliklerine ve renklerine uygun şekilde doğal malzemelerle yapıldı. Ayder’de daha evvel yapılmış tüm otellerin, evlerin kirli suları Fırtına Deresi’ne akıyordu. Son teknoloji bir arıtma tesisi yaparak su kirliliğini de önledik. Güncel rakamlarla Ayder’e toplam 2 milyar 687 milyon liralık yatırım yaparak eski güzelliğine kavuşturduk.
Baba ocağı Güneysu’da vatandaşlara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şunları söyledi:
“Pazar akşamına kadar Rize’deyiz. Gerek konutlarla ilgili dağıtım gerekse atacağımız bazı adımları inşallah yerinde görelim istiyorum. Güneysu Hastanesi’nin inşaatını yerinde bir inceleyelim istiyorum. Rize Şehir Hastanesi’yle ilgili çalışmaları aynı şekilde yerinde göreşim istiyorum. Böylece süratle hem Güneysu hem Rize Şehir Hastanesi’yle ilgili çalışmaları yerinde izleyerek bir an önce Rizemize bunları inşallah kavuşturalım, teslim edelim istiyorum.
ÇAYLAR NE ALEMDE
Çaylar ne alemde? Fakat şimdi artık makinayla tarıyorsunuz diye duydum. Bu da tabi pek hayra alamet değil. Nereden nereye geldik. Şimdi makinayla çayı tarıyoruz. Ben anlamam siz anlıyorsunuz tabii bu işlerden. Ama benim hemşehrilerim kendine yakışanı yapar.
Bu adımları inşallah atarak, Rize şehir merkezinde muhteşem bir camiyi inşa edelim istiyoruz. Mevcut cami maalesef kayma yapmış. Bu büyük camii ile birlikte Rize’nin kendine yakışanını inşallah gerçekleştirelim istiyoruz.
AK Parti’nin ilk dışişleri bakanı olarak görev yapan Yakış için dün Meclis’in Şeref Kapısı merdivenlerinde cenaze töreni düzenlendi.
Törene TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’nin eski genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu ve Hikmet Çetin, TBMM eski başkanları Cemil Çiçek, Bülent Arınç ve İsmet Yılmaz, AK Parti TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler ve çok sayıda siyasetçi katıldı.
Eski bakanın özgeçmişinin okunmasıyla başlayan TBMM’deki tören dua edilmesiyle devam etti. Yakış’ın cenazesi tören mangasının omuzlarında cenaze aracına götürülürken, devlet erkanı ve yakınları da tabutun arkasından yürüdü.
Cenaze töreni ailenin taziyeleri kabul etmesiyle sona erdi. Yakış’ın cenazesi memleketi Düzce’nin Akçakoca ilçesinde toprağa verildi.
AK Parti’nin Kızılcahamam’daki 31. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şunları söyledi:
- 3 SEÇİMİN MUHASEBESİ: İstişare toplantılarımızı devam ettireceğiz. Temmuzun 1 ve 2’sinde, yine Kızılcahamam’da bu defa belediye başkanlarımızla bir araya geleceğiz. Böylece yol ve dava arkadaşlığımızın, siyasi sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmenin yanı sıra son bir yılda yaşanan üç seçimin de kapsamlı muhasebesini yapacağız.
- YANKI ODALARINA HAPSOLMADIK: Siyasi hayatımızın her aşamasında olduğu gibi, partimizin kuruluşundan itibaren de istişareye, kararlarımızı ortak akılla almaya önem verdik. Sokağın sesine kulak verdik; çarşının, pazarın nabzını tuttuk, hiç kimseyi ayırmadan, ayrımcılık yapmadan herkese ulaşmaya çalıştık. Ne kendimizi ne çalışma arkadaşlarımızı, ne partimizi sürekli aynı seslerin duyulduğu, farklı fikirlere kapalı ‘yankı odalarına’ hapsetmedik. Siyasi rakiplerimiz dahil bizi tanıyan herkes şu gerçeği kabul ve tasdik etmektedir: AK Parti siyasetinin taşıyıcı kolonları istişare, müzakere ve katılımcılıktır. Türk siyasi hayatında ‘istişare kültürü’ bizimle anlam kazandı.
- KOMPLEKSE KAPILMADAN: 23 yıldır bizi ayakta tutan, bizi rakiplerimize göre avantajlı kılan vasfımız; hiç kuşkusuz ortak akla önem vermemiz, ortak akılla hareket etmemizdir. Eleştiriye, özellikle yapıcı, yol gösterici eleştiriye her zaman açık olduk. 31’inci İstişare ve Değerlendirme Toplantımızın temasını, işte bu anlayışla ‘Türkiye’nin ortak aklı’ olarak belirledik. İnşallah, partimizin istikbali açısından kritik önemi haiz konuları sizlerle birlikte konuşacağız, görüşeceğiz, hiçbir komplekse kapılmadan meselelerimizi masaya yatıracağız. 14-28 Mayıs ile 31 Mart seçim sonuçları arasındaki ‘negatif ayrışmayı’ tüm yönleriyle, asla kolaycılığa kaçmadan ele alacağız.
- TALEBİN FARKINDAYIZ: Seçmenden geçer not alamayan, bizim takdirimize mazhar olamaz. Milletimizin başta değişim ve yenilenme talebi olmak üzere sandık sonuçlarıyla bize ulaştırdığı beklentilerinin tamamının farkındayız. Mesajların gereğini, vakti-saati geldiğinde, muhakkak yapacağız. Bu süreçte ince eleyip sık dokuyor, gerçekten çok titiz davranıyoruz.
- TÜRKİYE’Yİ KUCAKLADIK: Siyasetimizi hep Türkiye’yi bir bütün olarak kucaklamak şeklinde yaptık. Din, dil, ırk, mezhep, meşrep ayrımı yapmadık. Kimseyi dış görünüşüyle, hayat tarzıyla yargılamadık. Bu ülkede Kürtler; bir dönem uygulanan yanlış politikalar neticesinde ötelenmişlerdi, hepsiyle kucaklaştık. Aleviler ötekileştirilmişti, sorunlarını çözmek için samimiyetle çaba sarf ettik. Sandıkta tecelli eden iradeyi yok sayan etik dışı beyanlar karşısında biz daima basiretle hareket ettik. Sonuçların belli olmasıyla birlikte seçim tartışmalarını geride bıraktık ve önümüzdeki 4 yıllık seçimsiz dönemi ülkemiz ve milletimiz için en verimli şekilde değerlendirmeye baktık. 31 Mart sonrasında, AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın sergilediği olgun tavır siyasi partiler arasında yeni bir diyalog zemininin oluşmasına vesile olmuştur. Türkiye böylece seçim atmosferinden çıkıp asıl gündemine yoğunlaşma fırsatı bulmuştur. Bunu, Türk siyasetinin ulaştığı yüksek tekâmül seviyesinin bir işareti olarak görüyoruz.
YUMUŞAMA KELEBEK ÖMÜRLÜ OLMASIN
Hande Fırat, Mehmet Şimşek ve eşi Esra Şimşek’e sergide yer alan eserler hakkında bilgi verdi. Şimşek ve eşi eserleri tek tek inceleyerek, eserlerin hikâyelerini dinledi. Fırat, ‘Devriamber’ ismini verdiği sergisinde, ailesinde babalarını erken yaşta kaybeden üç nesilden üç kadının; annesi, kendisi ve kızının bu süreçten geçerken yaşadıklarını eserlerine yansıtıyor. Resim, heykel, yerleştirmeler ve dijital eserlerin yer aldığı sergide döngüler ölümü ve yaşamı, kökler ve çınar ağaçları babaları, ayçiçekleri ise kadınları temsil ediyor. Başkentin tarihi mekânlarından Cumhuriyet Müzesi olarak kullanılan İkinci Meclis’teki Sığınak’ta yer alan sergi 25 Mayıs tarihine kadar görülebilecek.
Bakan Şimşek, eşi Esra Şimşek’le birlikte ziyaret ettiği Devriamber sergisinde Hande Fırat’tan eserler hakkında bilgi aldı.
CHP’li Mustafa Adıgüzel, tulum ve maskenin yanı sıra içine kağıt, talaş konup yakılarak çıkardığı dumanla arıları sakinleştirmekte kullanılan arıcı körüğünü de kürsüye getirdi. Adıgüzel bir ara iktidar sıralarına dönerek körüğü gösterdi ve “İtiraz edeni de tütsülüyorum” dedi. Kıyafetiyle ilgili, “Korkmayın arkadaşlar, bu arıcının resmi. Sizlere sağlıklı bal yedirmek için evlerinden, ocaklarından uzaklarda, dağ başlarında, çadırlarda ve barakalarda aylarını, yıllarını veren insanların resmi” diyen Adıgüzel, arıcıların sorunlarını şöyle dile getirdi:
TÜRKİYE SAHTE BAL CENNETİ
“Ülkemiz, 114 bin ton bal üretimiyle dünyada 2’nci sırada; 9,2 milyon kovan varlığıyla 3’üncü sıradadır. En son verilere göre ülkemizde 100 bin 399 arıcı vardır ama hem üretim maliyetlerindeki artış hem sahte bal arıcılık sektörünü üç yıldır sekteye uğratmıştır. Arıcılık sektörümüzün başlıca sorunları şunlardır:
-2023 Temmuz ayında 1 kilo bal 127 liraya üretiliyordu, şimdi 200 liranın üzerinde. Kovan başı destek 60 lira, yetersiz kalmaktadır.
-Arıcılarımızın yüzde 75’i gezginci arıcıdır, bu nedenle gezginci arıcılara mazot desteği sağlanmalıdır çünkü yılda bin kilometreden fazla yol yapmaktadırlar.
-Arı konaklaması için hiçbir ücret alınmaması gerekirken yerel birimler, kaymakamlıklar, valilikler ve muhtarlıklar aşırı ücret talep etmekteler.
- Balda sahtecilik, arıcılık sektöründeki en önemli sorundur, Türkiye sahte bal cennetidir. Tarafsız bir laboratuvarda piyasadan aldığımız ballarla yaptırdığımız analizlerde raflardan alınan malların yüzde 80’i sahte, hileli baldır.”
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, burada yaptığı açıklamada, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı altında Türkiye’ye dayattıkları, kapalı kapılar ardında hazırladıkları ve kendi ideolojik saplantılarına hizmet edecek olan bu eğitim modelini reddettiğimizi ifade etmeye geldik” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş da bakanlığın tartışmaya açtığı yeni müfredatı çağdışı bir eğitim manifestosu olarak nitelendirirken, eğitimin yazboz tahtasına çevrildiğini savundu ve “AKP iktidarında eğitim niteliksizleştirildi, piyasalaştırıldı ve dinselleştirildi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve kadroları eğitim için bir beka sorunu haline gelmiştir” diye konuştu.
BAKANLIKTAN SİMİT VE BÖREK
CHP’liler, AK Parti iktidarlarında 9 bakanın ve 18 kez eğitim programının değiştiğini, eğitime bütçeden ayrılan payın ise düştüğüne dikkat çektiler. Bakanlık önüne Meclis’ten kol kola girerek gelen CHP’lileri karşılayan bakanlık görevlileri, açıklamaların ardından kurdukları stantta CHP’lilere simit, börek ve meyve suyu ikramında bulundu.
Murat Emir, MEB personeline ikramlar için teşekkür ederek, “Sayın Bakanımıza selamlarımızı iletin” dedi.
BAKAN TEKİN: AĞIRLAMAK İSTERDİM
- Diyarbakır’da İl Eğitim Değerlendirme Toplantısı’na katılan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, CHP’lilerin bakanlığa yürüyüşüyle il-gili şöyle dedi: “Dediğim gibi katkı veren herkese açığız, katkılarına. Vekillerimize biz orada çay ikram etmek istedik. Kendilerine böyle bir ikramımız olsun istedik. Keşke biz orada olsaydık. Geleceklerini bilseydik belki Diyarbakır’daki programımızı da başka bir güne ertelerdik. Ama şimdi medyadan öğrendim öyle bir şeyi. Kendilerine de ev sahipliği yapamadığımız için kusura bakmasınlar. Ama sadece böyle popülist mesajlar verip, protesto ediyoruz dili hiç hoş olmaz, raporları varsa raporlarını versinler, raporlarını değerlendirelim. Yoksa kendi tabanlarını vermek istedikleri siyasi mesajları verdiler. Teşekkür ediyoruz kendilerine.”
İYİ Parti, 5’inci Olağanüstü Kurultayı’nı dün Ankara’da ATO Congresium’da gerçekleştirdi. Kurultay TBMM Grup Başkanı Koray Aydın, TBMM Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Tolga Akalın ve Kurucular Kurulu Üyesi Günay Kodaz olmak üzere dört adayın yarışıyla başladı. Kurultayda genel başkanlığa aday olmayan Meral Akşener ise bir veda konuşması yaptı. Akşener, 20 dakikalık konuşmasında “Bu kürsüden son kez sesleniyorum” diyerek özetle şunları söyledi:
30 YIL MÜCADELE ETTİM
“Bugün emaneti devretme günü. Hayatının 30 yılını farklı dönemlerde, farklı mekânlarda memleketimizin geleceği için siyaset sahnesinde çalışarak geçirdim. Siyasi kariyerim boyunca beni motive eden tek bir şey vardı; o da beni parasız yatılı okutan milletimize, Cumhuriyetimize karşı vefa borcunu ödemekti. Bu uğurda 30 yıl boyunca bir kadın olarak iftiralarla, tehditlerle karşılaştım. Her devrin ahlaksızlarıyla mücadele ettim. Gelelim bugüne. Yetkili kurullarımızın kararları doğrultusunda, hür ve müstakil olarak seçime girdik. Bu karar bizim için fabrika ayarlarına dönmek demekti. Ben de bu kararın elbette arkasında durdum.
BU EV ARTIK SİZE EMANET
Biz bugüne çiçek bahçelerinden değil, mayın tarlalarından geçerek geldik. Biz bugünlere adressiz kurşunlara direnerek geldik. Hiçbir zaman bir yerlerden garanti beklemedik. Kirli pazarlıkların peşine düşüp ilkelerimizden taviz vermedik. Bugün de karşınızda ben bu bedeli ödemeye razıyım. Başarısızlığı ben aldım, artık başarıyı sizler uygulayacaksınız. Bedeli ben ödedim, artık hesabı siz tutacaksınız. Bugünden sonra artık bu evi siz koruyacaksınız. Bu evi artık ayakta siz tutacaksınız. Bu vesileyle genel başkan adaylarımıza başarılar diliyorum. Kurultayımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.”
VEDA ŞARKISI AĞLATTI: BİR GÜN GİTSEN BİLE HATIRAN YETER
-İYİ Parti’nin 5’inci Olağanüstü Kurultayı renkli anlara da sahne oldu.
Meclis’in ön bahçesinde düzenlenen “Meclis Bahçesi Çocuk Bahçesi ve Bilim Şenliği”ne katılan çocuklar keyifli vakit geçirme imkânı buldu.
Programın açılışında çocuklardan oluşan halk oyunu ekibi Meclis önünde gösteri yaptı. Şenliğe katılan ilk Türk astronot Alper Gezeravcı da miniklerin ilgi odağı olurken, kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyenler birbiriyle yarıştı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, TÜBİTAK, Türkiye Uzay Ajansı ve Ankara Üniversitesi başta olmak üzere çok sayıda kurumun hazırladığı stantlarda çocuklar bilimsel deneyler, arkeolojik kazı, boyama, 3 boyutlu deneyim atölyelerinde tecrübe kazandı. Halat çekme, yakar top, çuval yarışı gibi oyunlar oynarken, şişme oyun parklarında da saatlerce eğlendiler.
Bayraktar için dün öğle namazının ardından Kocatepe Camisi’nde cenaze töreni düzenlendi. Törene CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra çok sayıda CHP yöneticisi ile Bayraktar ailesi ve sevenleri de katıldı.
Özel ve Kılıçdaroğlu, törende Bayraktar’ın ailesine başsağlığı dileklerini iletti. Özel ve Kılıçdaroğlu cenaze namazında yan yana saf tutarken uzun süre sohbet ettiği görüldü. Daha sonra Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu Bayraktar’ın tabutuna birlikte omuz vererek cenaze aracına kadar eşlik etti. Bayraktar Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. 22 yıldır parlamentoda çalışan Bayraktar, titiz ve başarılı bir teknokrat olmasının yanı sıra zarif ve yapıcı yaklaşımıyla Meclis’in saygın isimlerindendi.
Ankara Kadın Platformu’nun düzenlediği yürüyüşte Kolej Meydanı’nda toplanan kadınlar Kızılay’daki Sakarya Meydanı’na yürüdü. Yürüyüş kortejinde 7 Ekim’den beri İsrail’in saldırılarına hedef olan Filistin’e destek amacıyla açılan Filistin bayrakları da dikkat çekti.
İstanbul’da ise Beyoğlu’nda ‘22’nci Feminist Gece Yürüyüşü’ yapıldı. Eylem nedeniyle geniş güvenlik önlemi alan polis, Taksim Meydanı ile İstiklal Caddesi’ne çıkan sokakları bariyerlerle kapatarak girişe izin vermedi. Kadınlar basın açıklamasının ardından dağıldı.
ERZİNCAN’IN İliç ilçesindeki Anagold Altın Madeni’nde göçük meydana gelen alanda olay günü yapılan rutin kontrollerde liç alanın üst tarafında çatlaklar fark edildi. Topraktaki çatlaklar üst yönetime bildirildi. Edinilen bilgilere göre, toprak kayması tehlikesine karşın sahada çalışma durduruldu ve alan boşaltıldı. Kırıcı vardiya amirleri Kenan Öz ve Ramazan Çimen, alanda çalışan 100’e yakın işçinin riskli bölgeden ayrılmasını sağladı. Kendileri de bölgeden ayrıldı.
ÖLÜMÜNE GÖREVLENDİRME
Maden yönetimi, kısa süreli periyotlarla Öz ve Çimen’i riskli sahayı kontrol etmeleri, durum tespiti yapmaları için görevlendirdi. Alanı boşaltan işçilerin “büyük tehlike var, gitmeyin” uyarısına rağmen vardiya amirleri Öz ve Çimen, verilen görev nedeniyle riskli alana girdi. O sırada Adnan Keklik de biri yabancı 2 mühendisi bölgeye götürdü. Mühendisler kısa süreli incelemelerin ardından dönerken, Keklik’te vardiya amirleri Öz ve Çimen’in bulunduğu araca geçerek riskli bölgede kontrollere devam etti. Görevlendirme ile riskli alanda bulunan 3 kişi, saat 14.28’de göçüğün oluşmasıyla içinde bulundukları araçla birlikte toprak altında kaldı.
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
Olayın ardından başlatılan soruşturmada bazı soruların da cevabı aranıyor. “Acil eylem planı devreye sokuldu mu? Risk olmasına rağmen vardiya amirleri neden bölgeye gönderildi? Vardiya amirleri göndermek yerine havadan dronla neden kontrol yapılmadı? Saha boşaltılmasına rağmen farklı noktadaki konteynerdeki işçilere neden haber verilmedi? Kamyon şoförünün orada çalışmasına nasıl izin verildi?” gibi soruların cevapları soruşturmayla ortaya çıkarılacak.
KONTEYNERDE 5 MADENCİ VARDI
Toprak altında kalan konteynerdeki 5 işçi Şaban Yılmaz, Abdurrahman Şahin, Hüseyin Kara, Mehmet Kazar ve Fahrettin Keklik’in taşeron firmaya bağlı çalıştığı öğrenildi. Konteynerde dinlenmeye geçen işçilerin, risk nedeniyle çalışmaların durdurulmasından ve saha boşaltılmasından haberleri olmadığı iddia edildi. Toprak altında kalan kamyon şoförü Uğur Yıldız’ın da uyarılmadığı, toprak kayma riskinden habersiz farklı bir bölgede çalışma yaptığı belirlendi.
ERZİNCAN’ın 10 bin nüfusuyla en kalabalık 4’üncü ilçesi konumundaki İliç, eskiden küçükbaş hayvancılık yetiştiriciliğiyle biliniyordu. Geçimini hayvancılıkla sağlayan ilçe meşhur Erzincan Tulum Peyniri’nin da yüzde 70’ine yakınını üretiyordu. Ancak 2010 yılında maden sahasının açılmasıyla mera alanları daraldı, hayvancılık geriledi. Bugün maden sahasında şirkete veya taşeron firmalara bağlı 3 bin kişi çalışıyor, 1300’ü İliç’ten. Zor bir coğrafyada olan ilçe, “zehir mi, ekmek kapısı mı?” çıkmazını yaşıyor.
‘YOĞUN BAKIMDA GİBİYİZ’
Maden sahasının açılmasının ilçede neleri değiştirdiğini vatandaşlarla konuştuk. Hürriyet’e konuşan İliçlilerin çoğu, maden ocağının bölgeye yarar değil zarar getirdiğini düşünüyor. Esnaflık yapan Mehmet Taş, “Maden geldikten sonra herkes hayvanını satıp işe girmeye çalıştı. Çünkü ilk geldiklerinde çok para veriliyordu. Şimdi maden kapansa insanların yapacağı bir iş kalmadı. Kaldı ki bu maden yarın kapansa dahi 20 yıl daha bölgeye, çevreye zararı devam edecek. Çünkü her tarafa kimyasal sızdı, siyanür sızdı. Yoğun bakımdaki hasta gibiyiz. Madenin açılması bölgeye yarar değil zarar getirdi. Kimseye bir katkısı olmadı. Kısa süreli maaş alanlara bir faydası oldu, hepsi bu” dedi.
‘GENÇLERE İŞ KAPISI’
Sabırlı Köyü’nden Ahmet Bircan Öncü de madenden şikâyetçi: “Eskiden sadece bizim köyde 35 bin koyun vardı. Sonra maden sahası geldi. İlk geldiklerinde biz köylülerle toplantılar yaptılar, ‘size yem-saman yardımı yapacağız’ dediler. Sonra bu yardımlar yapılmadı. Meralarımızı da maden sahasına dahil ettiler. İnsanlar da hayvanlarını sattı, madende çalışmaya başladı. Ben de 12 yıl madende çalıştım. Siyanür, çimento ve kirecin etkisiyle gırtlak kanseri oldum. Bana çıkış verdiler. Tamam ekmek kapısı ama bize zararı daha fazla oldu. Suyumuza, toprağımıza zarar verdiler.” Mahmut Arpacı ise altın madeninin kendileri için kazançlı olduğu görüşünde: “İlçenin gençleri artık madende çalışıyor. Bölge için bir iş kapısı oldu. Çevreye, bölgeye bir zararı var mı? Suyumuza, toprağımıza zehir karıştı mı, bilmiyoruz. Öbür tarafta ise burası gençler için ilçe için bir ekmek kapısı. Başka bir yatırım yok, çalışabilecekleri bir iş de yok. Ben de madende çalıştım bir zararını görmedim. Şu an toprak altında kalanlar bizim arkadaşlarımız. Keşke bu olmasaydı.”
ACI BEKLEYİŞ
Altın madeninde yaşanan faciada toprak altında kalan işçilerin aileleri, devlet yetkilileri ve şirket çalışanlarından bilgi almak için dün yine madendeydi.
ANAGOLD Çöpler Altın Madeni’ndeki facianın ardından hemen bölgeye gittik. Edindiğimiz bilgilere göre facia şöyle yaşandı: Maden sahasında sabah mesaisi başladığında, liç alanında (dışarı çıkarılıp istiflenen toprak) rutin kontroller yapıldı. Sabah saat 09.00’da toprağın üst katmanında oluşan çatlaklar fark edildi. Çatlakların olası bir toprak kaymasına neden olabileceği değerlendirildi. Hemen bilgi verildi, raporlama yapıldı.
100 İŞÇİ SAHADAN ÇIKARILDI
Bunun üzerine o bölgede çalışmalar durduruldu, saha boşaltıldı. Normal şartlarda bu sahada 100’e yakın işçi çalışıyordu. Alan boşaltıldıktan saatler sonra 3 bölge amiri (sorumlu) kontrol amaçlı aynı noktaya hareket etti. Saat 14.28’de alana vardıklarında araçlarından inmeye fırsat bulamadan toprak kütlesi nehir gibi üzerilerine aktı ve içinde bulundukları araçla birlikte toprak seline kapıldılar.
5’İ KONTEYNERDe 4‘Ü ARAÇTA
O sırada boşaltılmış bölgede konteyner içerisinde de 5 işçi vardı. Onlar da içerisinde bulundukları konteynerle birlikte kayan toprağın altında kaldı. Göçüğün yaşandığı noktadan farklı bir bölgede çalışma yapan kamyon şoförü de aracıyla birlikte sel gibi gelen toprağa kapıldı. Bu arada, dar alanda toprak yığılmasının da göçüğe neden olduğu değerlendiriliyor.
MOBİL TAKİP SİSTEMİ
Kayan toprak kütlesi altında kalan 9 işçiye ulaşılması için gece-gündüz aralıksız çalışma yürütülüyor. 562 araç, 5 dron, 2 kimyasal-biyolojik ve nükleer araç, 5 metale duyarlı radar cihazı ve 5 kurtarma köpeği çalışmalarda kullanılıyor. Dün sabahın ilk ışıklarıyla çalışmalar zaman zaman yağan yağmurun altında devam etti. Yapılan çalışmalarda akşam saatlerine kadar bir sonuç elde edilemedi. Bölgede yeni gelişebilecek bir kaymayı izleme ve göçük altındaki işçiler ile araçların yerlerini belirleme amacıyla da mobil takip sistemleri ve yer radar ekipmanları kuruldu.
10 MİLYON METREKÜP TOPRAK AKTI
34 erkek, 11 kadın yarışmacı yerleşkede bin 800 metrelik parkurda yarıştı. Kurtulmuş, “Aslında bisiklet ile gazetecilik arasında bir bağlantı kurulabilir. Gazetecilik mesleği en zor şartlar altında sürekli hareket etmeyi, peşinde olduğumuz gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için sürekli gayret ortaya koymasını gerektiriyor. Aynen bir bisikletçinin düşmemek için sürekli pedal çevirmesi gibi. Hem gazeteci hem de bisikletçi pedalı çevirdiği andan itibaren özgür bir şekilde disiplin ve denge içerisinde yaptığı işi yerine getirmeye gayret ediyor” dedi. Yarışta dereceye girenlere bisiklet hediye edilirken, Kurtulmuş birinci olanlara kupa ve madalyalarını verdi.
MHP TEKLİF ETMİŞTİ
Kurtulmuş, etkinliğin ardından basın mensuplarının sorusu üzerine, MHP’nin TBMM Başkanlığı’na sunduğu, meslekte 15 yılı dolduran gazetecilere yeşil pasaport verilmesine ilişkin kanun teklifini şu sözlerle değerlendirdi: “Belli bir süre emek vermiş olan basın mensubu arkadaşlara yeşil pasaport verilmesi gayet şık bir davranış, yerinde bir davranış olur. 15 sene gibi bir süre bu mesleğe hizmet etmiş olan arkadaşlarımızın yeşil pasaport almalarının önünü açmak lazım. Tabii karar verecek merci TBMM’dir. Bu konuda teklifler değerlendiriliyor. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü itibarıyla bu yaklaşımı bir kez daha ifade etmiş olalım. Ümit ediyorum ki en kısa zamanda gazeteci arkadaşlarımızın yeşil pasaport almaları mümkün olur” ifadelerini kullandı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kendisine ayrılan 30 dakikalık sürede konuşmasını tamamlayamadı.
Çok sayıda tablo ile yaptığı konuşmasını verilen ilavelere rağmen bitiremeyince Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ “İçişleri Bakanımızdan keseceğiz artık” uyarısında bulundu.
BENDEN Mİ ALDINIZ
Bakan Fahrettin Koca konuşmasını bitirince, Bekir Bozdağ kürsüye Ali Yerlikaya’yı davet ederek, “Süreniz 25 dakikadır” dedi. Yerlikaya’nın “Benden mi aldınız süreyi” demesi üzerine de Bozdağ, “Evet, toplamı 1 saat toplamdan kestim” dedi. Konuşmaların ardından Koca ve Yerlikaya komisyon sıralarında gülümseyerek süre kesintisini konuştu.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, 7 Ekim’deki saldırılardan bu yana Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret hacminin yüzde 48 azaldığını, uluslararası hukuk gereği zorunlu olarak İsrail limanlarına indirilen malların ise aslında Filistin’e gittiğini söyledi. Meclis Genel Kurulu’nda bakanlığının bütçe görüşmesinde milletvekillerinin güncel sorularını da yanıtlayan Bolat, şu bilgileri verdi:
BM YAPTIRIMLARINI UYGULUYORUZ
“Ülkemizden mevcut ticareti devlet şirketleri değil, özel şirketler ve bunların da birçoğu uluslararası firmalar yapmaktadır. Türkiye olarak ihracatımızın yüzde 51’i de Türkiye’ye doğrudan yatırım yapmış uluslararası firmalar tarafından gerçekleştirilmektedir. İsrail’e yönelik uluslararası düzeyde ve ülkeler düzeyinde alınmış henüz bir ambargo kararı bulunmamaktadır. Biz Türkiye olarak BM kapsamındaki yaptırımları tanıyor ve uyguluyoruz.
FİLİSTİNLİ SAYISI DAHA FAZLA
İsrail’in haritadaki yerine bakalım: İsrail’in nüfusu 9 milyon 800 bin, 7 milyon 180 bini Yahudi asıllı (yüzde 73), Filistin asıllılar 2 milyon 65 bin (yüzde 21). Ayrıca Batı Şeria’da 3 milyon 250 bin Filistinli var. Gazze’de 2 milyon 230 bin, Doğu Kudüs’te 465 bin. Şunu demek istiyorum: İsrail’in abluka altında tuttuğu bölgedeki nüfusta Filistinliler daha kalabalık, 8 milyon. İsrailliler 7 milyon 200 bin. Ülkemizden Filistin’e gönderilen mallar da Filistin’in kendine ait gümrüğü, limanı olmadığı için İsrail gümrükleri üzerinden girebilmektedir. Varış yeri İsrail olarak yazılmak zorunda. Bu, İsrail tarafından Oslo Anlaşmaları gösterilerek Filistin’le kurduğu ilişki çerçevesinde devam etmekte. İsrail, Filistin’e direkt gönderilen malları tanımamaktadır. Hangi usulle ya da alternatif rotayla yapılırsa yapılsın Filistin’le ticaret mutlaka İsrail üzerinden gerçekleşmek durumunda maalesef.”
OTOMOTİV VE EMLAKTA FİYAT YÜZDE 20-25 DÜŞTÜ
Ticaret Bakanı Ömer Bolat otomotiv ve emlakta stokçuluk yapanlara 536 milyon liralık ceza kesmek zorunda kaldıklarını belirterek, “Bunun yanında sözleşmeler, reklam ve haksız ticari uygulamaları, piyasa gözetimi, ürün güvenliği denetimi ve marketlerdeki fahiş fiyat denetimi sonucunda da 662 milyon liralık ceza uygulamasına gidildi. 100 binlerce firma denetlendi ve tüketicinin menfaatlerini koruma noktasında gereken her şey yapıldı. Otomotiv sektöründe, emlak sektöründe çıkardığımız yönetmeliklerle spekülatif ve manipülatif fiyat artırmalarını yasakladık ve sıkı denetime aldık. Satış sitelerinde fiyat spekülasyonlarını ağır cezalarla engellemeye başladık. Bunun sonucunda otomotiv ve emlak fiyatlarında yüzde 20-25 civarında düşüş kaydedildi” dedi.
IRAK’ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde teröristlerce düzenlenen saldırıda şehit olan Teğmen Eril Alperen Emir’in (25) cenazesi dün Şırnak’ta düzenlenen törenin ardından Ankara’ya uğurlandı. Ankara’da Ahmet Hamdi Akseki Camisi’nde öğle namazının ardından kılınan cenaze namazına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun yanı sıra çok sayıda siyasetçi, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ve Emir ailesinin yakınları ve sevenleri de katıldı.
AĞABEYİNİN PALTOSUYLA
Şehit olan abisinin subay paltosunu giyen kardeşi Eren Emir, tören başlamadan önce Şehit Emir’in tören kılıcını tabutun üstüne bırakarak öptü. Cenaze namazının ardından Şehit Emir’in naaşı askerlerin omzunda taşınarak top arabasına konuldu. Resmi geçit töreninde şehidin annesi Serap Emir ve babası Ahmet Emir, kardeşi Eren Emir ile birlikte top arabasının ardından yürüdü. Törenin ardından Emir’in naaşı Cebeci Şehitliği’ne defnedildi.
TÖREN KILICIYLA
Şehit ağabeyinin paltosunu giyen Eren Emir, tabutun üzerine tören kılıcını bıraktı.
ERDOĞAN DEVREDE
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hakeme saldırının hemen ardından “Şiddetin, Türk sporunun içinde barınmasına asla izin vermeyeceğiz” açıklamasını yaptı, ardından TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’yi arayıp gereğinin yapılmasını istedi. Erdoğan dün hakem Meler’i de telefonla arayıp konuştu.
HAKEM Halil Umut Meler’in yönettiği Ankaragücü- Çaykur Rizespor maçının ardından sahada yapılan saldırıyla ilgili önceki gece Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) İstanbul’daki binasında olağanüstü toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantı sırasında TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’yi telefonla arayarak, gelişmelerle ilgili bilgi aldı.
Büyükekşi toplantı sonrası yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak aradı. Toplantıda olduğumuzu söyledik. Alacağımız kararlar için bizi desteklediklerini söylediler” dedi.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, dün sabah Ankara’da tedavi gördüğü hastanede ziyaret ettiği Meler’i telefonundan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştürdü. Geçmiş olsun dileklerini ileten Erdoğan, “Böyle bir şey izlemek, görmek bizi ciddi manada üzdü. İlgili arkadaşlarımıza gerekli olan neyse bunu süratle yapmamızın gereğini söyledim” dedi.
DOKTORUNDAN BİLGİ ALDI
CHP Bülent Ecevit Parti Okulu’nda gerçekleştirilen ve çok sayıda partilinin yer aldığı törende Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın başvurusunu CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol teslim aldı. Yavaş, adaylık başvurusunun ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:
DÜNYAYA ÖRNEK OLDUK
“Seçimlerden önce bir zihniyet değişikliği yapacağımızın ve tarafsız bir şekilde Ankara halkına hizmet edeceğimizin sözünü vermiştik. ‘Proje nedir?’ diye soranlara da aç ve açıkta kimseyi bırakmamak ve Ankara’dan kazandığımızı yine Ankara’ya harcamak diye açıklamıştık. Örnek alındık, karşılığında dünya çapında ödüller de aldık. Ankara’nın dürüst bir şekilde yönetileceğini bütün dünyaya göstermeyi amaçladık, bunu yapmaya da devam edeceğiz. En büyük amacımı beton bloklara değil güneşe, halka öncelik vermek olan yönetimimiz aynı şekilde devam edecek. Belediye Meclisi’nde bugüne kadar gördüğünüz şeyleri görmek istemiyoruz. Çoğunluk alınca demokratik olmayan kararlar almayacağız. Şimdiye kadar topal ördek olarak adlandırıldık ama hiçbir zaman şikâyet etmedik. Ankara’yı bize emanet edilen şekilde dünya başkentleriyle yarışır bir kent haline getirmeye devam ediyoruz. Emek veren herkese teşekkür ediyorum, kendimi de Ankara halkına emanet ediyorum.”
İTTİFAKTA TAKDİR İYİ PARTİ’NİN
- Yavaş, CHP ve İYİ Parti arasında devam eden ittifak görüşmeleri hakkındaki soruyu ise “Şimdiye kadar Millet İttifakı belediye başkanları olarak çalışmalarımızı sürdürdük. Biz yine beraber çalışmak isteriz ama takdir kendilerinindir” diye cevapladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dün sabah Halk TV’nin yayınında özetle şunları söyledi: “Kemal Bey bu partiye inanılmaz emek verdi, nezaketi getirdi, önemli bir değişimi de gerçekleştirdi. Biz Kemal Bey’den enkaz devralmadık, bunu dersem nankörlük yapmış olurum. Doğrularını alıp yanlışlarından ders alırsak iktidar namzeti bir parti devraldık. Kemal Bey’in bir ofiste Türkiye siyasetine önemli katkılar yapmaya devam etmesinin fevkalade önemli olduğunu düşünüyorum.
Ortaokul, lisede hentbol oynadım, üniversitede takım kaptanıydım, şampiyon olduk. Enterasan bir tesadüf, Ekrem (İmamoğlu) Başkan da ilk ve ortaokulda hentbol oynamış. Ekrem Başkan tabii kaleci, ben santrafordum. Aynı takımdayız, golleri karşı takıma atacağız, karşı takım da iktidar. Birbirimizle uğraşmak yok.
AKŞENER’LE ABLA-KARDEŞ İLİŞKİSİ
Meral Hanım beni kutlamak için aradı, uygun göreceği bir zamanda da görüşeceğiz. Kişisel ilişkilerimiz çok iyi. Kurumsal ilişkilerde de herkes partisinin menfaatini düşünecek ama mutlaka toplumun ve partilerimizin menfaatlerini birlikte gözetmemiz gerekir. Bazı yerlerde biz, bazı yerlerde karşı taraf fedakârlık yapacak. Kazan-kazan ilişkisi içinde olmamız çok doğrudur yoksa kaybet-kaybet ilişkisiyle olmaz. Abla-kardeş ilişkisi içindeydik. Tabii genel başkan olduktan sonra bile ‘Abla demezsen arama’ demişti ilk aramalarımda. Bazen buzları kırmaya böyle sıcak bir hitap yeter.
KÜRT OYLARINA TALİBİZ
Anketlere göre değişimin CHP’den sonra en çok heyecan yarattığı iki parti İYİ Parti ve HEDEP. Elbette ki oylarına talibiz. Ben seçimlere girmesine izin verilen, her bir adayına temiz kâğıdı verilen, gözümün önünde bir suç işlemeyen ve oylarla temsil edilen partileri birileri istiyor diye şeytanlaştıracak değilim.
ÖZCAN’I KEMAL BEY’E SORARIM
(Babaocağına davet)
Hastaların tedavi gördüğü Onkoloji Hastanesi’ne gelen Erdoğan’a, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Hastane Başhekimi Prof. Dr. Ercan Yeni ile doktorlar eşlik etti. Hastaları tek tek ziyaret ederek “Geçmiş olsun” dileklerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık durumlarına ilişkin bilgi aldı.
ÖNCEKİ GECE GETİRİLDİLER
Gazze’de İsrail’n saldırılarından kurtarılan kanser hastaları ve beraberindeki 13 refakatçi önceki gece Mısır’dan Türkiye’ye getirilmişti. Hastaları taşıyan Cumhurbaşkanlığı’na ait bir uçak ve Türk Hava Kuvvetleri’ne ait A400 tipi kargo uçak gece 00.30 sularında Ankara’da Esenboğa Havalimanı’na iniş yaptı. Hastalar ve refakatçileriyle birlikte gelen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ambulanslara, nakilleri sırasında sedyelerin taşınmasına da yardım etti. Bakan Koca, bazı hastaların elini tutup sohbet ederek yakından ilgilendi.
TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, vefatının 85. yılında saygı ve özlemle anıldı. Saat 09.05’te sirenlerin çalmasıyla tüm yurtta cadde ve meydanlarda vatandaşlar saygı duruşunda bulundu. Sokaklarda yürüyenler durdu, sürücüler araçlarından indi.
İŞYERLERİ, HAVALİMANLARI...
Sadece cadde ve meydanlarda değil, AVM’lerde, işyerlerinde, madenlerde de hayat durdu. İstanbul Havalimanı Dış Hatlar Gidiş Terminali’ne Türk bayrağı ve Atatürk’ün portresi asıldı. Tören öncesinde anma için Türkçe ve İngilizce anons yapıldı. Havalimanı çalışanları ve yolcular sirenlerin çalmasıyla saat 09.05’te iki dakikalık saygı duruşunda bulundu. Zonguldak’ta da TTK Üzülmez Müessese Müdürlüğü maden ocağında bazı madenciler kömür ocağı girişinde bazıları da müessese önündeki törende iş kıyafetleriyle saygı duruşuna geçti.
KARADA VE DENİZDE...
Antalya’da Yüzüncü Yıl Caddesi’nde saatler 09.05’i gösterip sirenlerin çalmasıyla seyir halindeki sürücüler araçlarını yol kenarında durdurup flaşörlerini yakarak saygı duruşunda bulundu. Bu sırada kaldırımlarda yürüyenlerin yanı sıra, evlerinde bulunanlar da saygı duruşuna geçti. Konyaaltı Sahili’nde ise denizde yüzerken sirenleri duyan iki kişi kıyıya yaklaşıp saygı duruşunda bulunarak Türk bayrağı açtı. İzmir’de de kent genelinde trafik akışı tamamen dururken, caddelerde yürüyen vatandaşlar saygı duruşuna geçti. Törenin yapıldığı alanda ise 2 dakikalık saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu.
ATA’YA SEVGİ SELİ
Devlet töreninin ardından kapıların vatandaşlara açılmasıyla beraber on binlerce kişi Anıtkabir’e akın etti. Ellerinde Türk bayrakları, üstlerinde Atatürk tişörtleriyle 7’den 70’e çok sayıda vatandaş, Ata’ya sevgi gösterisinde bulundu. Anıtkabir avlusundaki coşkulu kalabalık ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ sloganlarıyla birlikte zaman zaman andımızı okudu.
TBMM, Filistin sorunu ve çatışma sürecini dün iki ayrı özel oturumda görüştü. Öncelikle hükümetin talebi üzerine Dışişleri Bakanı Fidan, “Filistin’deki son gelişmeler” hakkında milletvekillerini bilgilendirdi. Bu görüşme, AK Parti grubunun istemiyle gizli oturumda gerçekleşti. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş kapalı oturumdan önce basın mensupları ve görevlileri salondan çıkardı. Meclis İçtüzüğüne uygun olarak gizli görüşmede yeminli stenolar ile sağır dilsiz kavaslar görev yaptı. Meclis’te kulisler ile koridorlar ziyaretçilere kapatılırken, Genel Kurul’a bitişik basın büroları ile çay ocakları da kapatıldı.
MÜHÜRLÜ ZARFLA ARŞİVE
Meclis İçtüzüğü’ne göre gizli oturumdaki görüşmeler hakkında milletvekilleri ve görevlilerce açıklama yapılamıyor. İçtüzük, “Bunlar devlet sırrı olarak saklanır” hükmünü içeriyor. Kapalı oturum tutanakları, gelecek hafta bir zarfa konularak katip üyelerce mumla mühürlenerek ve Meclis arşivine kaldırılacak. Bu zarf 10 yıl geçmeden açılamayacak. Genel Kurul, 10 yılın sonunda gerekli görürse tutanakların açıklanmasına oylamayla karar verebilecek.
600 VEKİLİN ORTAK TAVRI
Meclis Başkanı Kurtulmuş, kapalı oturuma geçilmeden önce genel görüşme ve ortak bildiriyle Meclis’in tarihi bir görev yaptığını belirtti ve parti gruplarına teşekkür etti. Bir haftadan beri Gazze’nin insanlık dışı bir saldırıya muhatap olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “600 milletvekili arkadaşımızın hemen tamamının ortak hassasiyetleri fevkalade önemli” dedi.
SİVİLLERİ HEDEF ALMAYIN
AK Parti, CHP, Yeşil Sol, MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi grup yöneticilerinin ortak imzasını taşıyan TBMM bildirisi özetle şöyle: “Filistin ve İsrail’de yaşanan çatışmalarda ağır sivil can kayıplarının var olması, sivil altyapının hedef alınması ve sivillerin en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak durumda bırakılmaları vicdanları yaralamaktadır. Krizin başka bölgelere de sirayet potansiyeli, bölgesel güvenlik ve istikrarı ciddi biçimde tehdit etmektedir. Sivillerin her şartta korunması ve toplu cezalandırma mahiyetindeki uygulamalardan kaçınılması hukukun, vicdanın ve insanlığın gereğidir. Tüm tarafları barış-güvenlik-istikrar vizyonumuz çerçevesinde itidale ve aklıselime davet ediyoruz.
Son olaylar, 56 yıldır devam eden hukuksuz işgal ve buna bağlı politikaların doğurduğu bir sonuçtur. Ortadoğu’da kalıcı barışın ancak Filistin-İsrail meselesinin adil bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkün olduğunu ve bunun, 1967 sınırları temelinde, başkenti Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti’nin vücut bulmasıyla mümkün olabileceğini net bir şekilde yineliyoruz.
Medya ve STK temsilcisinin de yer aldığı panelde katılımcılar, uyuşturucu ile mücadelede medyanın rolünü ‘Toplumsal Bilinçlenme’ ve ‘Medya ve İletişim’ isimli iki faklı oturumda ele aldı. Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş açış konuşmasında, tüm güvenlik güçlerinin uyuşturucuya karşı topyekûn mücadele içinde olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Evlatlarımızı uyarıcı madde kullanımına karşı korumak kırmızı çizgimizdir. 2015 yılından günümüze kadar yaklaşık 1.4 milyon narkotik olaya müdahale edilmiştir. 1.9 milyon şüpheli hakkında işlem yapılmış ve 190 binin üzerine kişi tutuklanmıştır. Bu mücadeleyi annelerle, babalarla, öğretmenlerle sağlık çalışanlarımızla, STK’larla, medya mensuplarımızla, bütün kurum ve kuruluşlarımızla, 7’den 70’e milletimizle birlikte veriyoruz. Yüreklerin yanmasına, annelerin evlatları için gözyaşı dökmesine, bir evladımızın dahi bu illete bağımlı hale gelmesine tahammülümüz yoktur. Bu mücadelede siz kıymetli medya temsilcilerimize de büyük bir sorumluluk düşüyor. Çok küçük yaşta uyuşturucu kullanan birinin haberi yapılırken, ‘uyuşturucu kullanımı 6 yaşına kadar indi’ demek genele yaygınlaştırmak hatasına düşmektir. Dijital platformlardaki dizi ve filmlerde uyuşturucu temalı içeriklerin arttığı görülüyor. Bunları izleyen gençlerin nasıl etkileneceği üzerinde bir kez daha durmalıyız.”
HÜRRİYET ANKARA TEMSİLCİSİ HANDE FIRAT: EN İYİ NARKOTİK POLİSİ ANNEDİR
Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hande Fırat da panelde yaptığı “Toplumsal Bilinçlenme” oturumundaki konuşmasına “Ben bir anneyim” diye başlayarak şunları söyledi: “En iyi narkotik polisi annedir. Dünyada gittikçe yükselen uyuşturucu çeşitliliği, kullanımı ve ne yazık ki bunun kullanım yaşı oldukça aşağı seviyelere düşmüştür. Çeteler, örgütler, silah kaçakçıları bunların hepsi uluslararası şebekedir ve mutlaka uluslararası mücadele gerektirir. Türkiye çok uzun yıllardır Avrupa’ya giden uyuşturucu rotası üstündedir.
Son yıllarda dünyanın en büyük zehri haline gelen metamfetamin Türkiye pazarına yönelik olarak Afganistan’dan İran üzerine girmeye başladı. Medyanın rolü çok büyük; özendirici olmadan bu zehirin çocuklar üzerindeki etkisini muhakkak anlatmamız gerekiyor. 18 yaş altındaki çocuklarımız ne yazık ki nargile kafelerde nargile içiyor. Sigara ve alkol büfelerde hiçbir kimlik sorulmadan çocuklara satılıyor. Sahil şeridi boyunca barlar, publar 18 yaş altındaki çocuklara akşamüstü partileri adı altında çocuklara alkol satarak korkunç manzaralara neden oluyorlar. Çocukların arasındaki silahlı çatışmadan, çocukların korumaları arasındaki silahlı çatışmalara kadar her türlü manzarayı herkes görmüştür. Ne yazık ki üniversitelerde hiç beklemeyeceğiniz ailelerin çocukları bunu satan noktalara gelmiş durumda.”
Vatandaşlar gösterileri ilgiyle izledi. Kapanış töreninde Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve TEKNOFEST Yönetim Kurulu Başkanı ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, TEKNOFEST İzmir’deki yarışmalarda dereceye girenlere ve katılımcılara ödüllerini ve plaketlerini takdim etti.
Çiğli Hava Üssü’nde düzenlenen hava gösterileri katılımcılara renkli anlar yaşattı.
Bayraktar, “2018’de çıktığımız bu yolda her geçtiğimiz yıl daha fazla gencimiz bize eşlik ediyor. Bugüne kadar düzenlediğimiz 9 TEKNOFEST’e 2 milyon genç kardeşimiz projeleri ile yarıştı. 9 milyondan fazla ziyaretçi TEKNOFEST’e gelerek, geleceğin Türkiye’sinin havasını soludu. 2 milyon gencimizin başvurusuna sıradan bir rakam gibi bakmayın. Başvurular bizim yarınlarımızın, Türkiye’nin bilim ve teknolojideki liderliğinin teminatı” dedi.
Kapanış töreninde Solotürk ve Türk Yıldızları’nın gösterileri nefes kesti.
Törende, Deneyap Teknoloji Atölyesi öğrencilerine yönelik düzenlenen deneyap makeathon ve girişim yarışmalarında dereceye girenlere ödülleri verilirken; Solotürk, Türk Yıldızları başta olmak üzere etkinliklerde gösteri uçuşu yapan Milli Savunma Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı ekiplerine de plaket takdim edildi. TEKNOFEST, kapanış töreninin ardından düzenlenen gösteri uçuşlarıyla sona erdi.
Anadolu Speoloji Grubu Derneği’nin organizasyonunda Anamur ilçesi Sugözü Mahallesi’ndeki Morca Mağarası’nda yeni bir geçit bulmak ve haritasını çıkarmak için keşif gezisine katılan 4 ABD, 4 Türk, 4 Romanya ve 1 Macaristan vatandaşından oluşan, aralarında nişanlısı Jessica Van Ord’un da bulunduğu ekibe liderlik yapan bilim insanı, profesyonel mağaracı ABD’li Mark Dickey, 2 Eylül’de 1200 metre derinlikte mide rahatsızlığı geçirdi. 3 Eylül’de telefona ulaşan ekip arkadaşı, yetkililerden yardım talebinde bulundu. Yardım çağrısı üzerine bölgeye AFAD, AKUT ve UMKE ekipleri sevk edildi. Bölgeye Bulgaristan, İtalya, Hırvatistan, Polonya ve Macaristan’dan da kurtarma ekipleri gönderildi. ABD Ulusal Mağara Kurtarma Komisyonu’nun deneyimli eğitmeni olan Dickey’ye 4 Eylül’de doktorların da aralarında olduğu ilk ekip ulaştı. 1040 metre derinlikteki kamp alanına çıkarılıp tedavisine başlanan Dickey’ye, 4 ünite kan verildi. Tedaviye olumlu yanıt veren Dickey, ayağa kalktı.
Dickey, mağara kurtarma uzmanlarının yoğun çabasıyla birlikte halatlarla dik bir şekilde sedye üzerinde mağaradan çıkarıldı. Dickey’nin mağara ağzında görülmesiyle birlikte ekipler alkışlamaya başlarken, ABD’li mağara uzmanı kendisini bekleyenlere eliyle “Her şey yolunda” işareti yaptı.
9 EYLÜL’DE ÇIKIŞA GEÇİLDİ
AFAD, AKUT ve UMKE ile yurt dışından gelen 192 kişilik profesyonel kurtarma ekipleri, Toros Dağı’nın 2 bin 100 metre yüksekliğindeki mağara girişinde kamp kurdu. Girintili çıkıntılı ve yan yollarla ulaşılan mağaraya uzman ekipler, sağlam kayalara iplerle bağlantı noktaları döşedi. Mark Dickey, 9 Eylül’de doktorların da onayıyla çıkışa geçirildi. 10 Eylül’de 7 ayrı bölüme ayrılan mağarada sedye ile uluslararası ekiplerce elden ele taşınarak 500 metreye çıkarıldı. 11 Eylül’de sabah saatlerinde de son 400 metreye ulaştırıldı. 12 Eylül’in ilk dakikalarında saat 00.37 itibarıyla Mark Dickey mağaranın son çıkışından çıkarıldı. Böylece operasyonun mağara kurtarma kısmı başarıyla sona ermiş oldu. Sağlık taramasından geçirilen Dickey, hazır bekletilen helikoptere alınarak Mersin Şehir Hastanesi’ne sevk edildi.
Hürriyet olay yerinde/Mert Gökhan KOÇ-MERSİN
GÖZLERİ DOLDU, TEŞEKKÜR ETTİ
ANADOLU Speoloji Grubu Derneği'nin (ASPEG) organizasyonunda Mersin’in Anamur ilçesindeki Morca Mağarası'nda gerçekleştirilen keşif gezisi sırasında mide kanaması geçirilen ABD’li Mark Dickey’i kurtarmak için yürütülen mucizevi operasyon başarıyla sonuçlandı. Dickey Türk ve yabancı kurtarma ekiplerince gece yarısı 00.37’de mağaradan çıkartıldı. Sağlık durumunun iyi olduğu gözlemlenen Dickey ilk olarak UMKE çadırına götürülerek sağlık taramasından geçirildi. Dickey ardından hazır bekletilen helikoptere alınarak Mersin Şehir Hastanesi’ne sevk edildi.
11 gün süren ve dünyada bugüne kadarki en kapsamlı mağara kurtarma operasyonu an be an şöyle gelişti;
- 2 EYLÜL: Aralarında nişanlısı Jessica Van Ord'un da olduğu ekibe liderlik yapan profesyonel mağaracı ABD'li Mark Dickey, 2 Eylül'de 1200 metre derinlikte mide rahatsızlığı geçirdi. Dickey'in ekip arkadaşlarından biri, yetkililerden yardım istemek için mağaranın içerisinde, hastalandığı yerin 500 metre ilerisindeki 7-10 saat arasındaki mesafedeki sabit telefon hattına ulaşmak için harekete geçti. Dickey'in nişanlısı Jessica ile diğer ekip arkadaşları yardım gelene kadar müdahalelerde bulundu.
UMKE EKİPLERİ SEVK EDİLDİ
- 3 EYLÜL: 3 Eylül'de telefona ulaşan ekip arkadaşı, yetkililerden yardım isteyince bölgeye AFAD, AKUT ve UMKE ekipleri sevk edildi.
- 4 EYLÜL: Bölgeye Bulgaristan, İtalya, Hırvatistan, Polonya ve Macaristan'dan kurtarma ekipleri gönderildi. ABD Ulusal Mağara Kurtarma Komisyonu'nun deneyimli eğitmeni olan Dickey'e 4 Eylül'de doktorların da aralarında olduğu ilk ekip ulaştı. 1040 metre derinlikteki daha genişçe olan kamp yerinde tedavisine başlanan Dickey'e, 4 ünite kan verildi.
- 5 EYLÜL: Uygulanan tedaviye olumlu yanıt veren Dickey, ayağa kalktı. AFAD, AKUT ve UMKE ile yurtdışından gelen 192 kişilik profesyonel kurtarma ekipleri, Toros Dağı'nın 2 bin 100 metre yüksekliğindeki mağara girişinde kamp kurdu. Dickey'in mağaradan çıkartılabilmesi için kurtarma hazırlıkları başlatıldı.
BAĞLANTI HALATLARLA
Büyük Zafer’in 101’inci yılı kutlamaları kapsamında Ankara’da ilk tören dün sabah Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir’de düzenlendi. Tören, devlet erkânının Aslanlı Yol’da yürüyüşüyle başladı. Anıtkabir’de düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bakanlar, yüksek yargı organlarının başkanları ve kuvvet komutanları katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Anıtkabir’deki törende Atatürk’ün mozolesine çelenk bıraktı.
ŞANLI TARİHİMİZİN DÖNÜM NOKTALARINDAN
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk’ün mozolesine ay yıldız motifli çelenk bıraktı. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu. Erdoğan ve protokolde yer alan devlet erkânı, daha sonra Misak-ı Milli Kulesi’ne geçti. Erdoğan, burada Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı ve şu ifadeleri kullandı: “Aziz Atatürk; Türk milletinin özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz anıtı ifadesi ile tarif ettiğiniz Büyük Zaferin 101’inci sene-i devriyesine ulaşmanın gururunu yaşıyoruz. Şanlı tarihimizin dönüm noktalarından biri olan bugün de zatıalinizi, silah arkadaşlarınızı, Büyük Millet Meclisi’nin muhterem üyelerini ve aziz şehitlerimizi rahmetle yad ediyoruz. Muasır medeniyetler seviyesinin de üstüne çıkma hedefimizin sembolü haline gelen Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu devlet-millet el ele vererek büyük bir azim ve kararlılık içinde hayata geçiriyoruz. Ülkemizi hedefleri, milletimizi de asırlık hayalleri ile buluşturuncaya kadar gece gündüz demeden çalışmaya devam edeceğiz. Ruhun şad olsun.”
Devlet erkanının katıldığı törenin ardından Anıtkabir’e akın yaşandı. Törenlerde askerler de ilgiyle izlendi.
BAHÇELİ: O ŞUUR HÂLÂ VAR
‘EKREM’E KARŞI ÖZGÜR DERİM’
Çalışmaları partisinin en ön sırasından takip eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de çıkışta “Özgür Bey’in konuşması bir kongre konuşması havasındaydı. O bakımdan kendi kendime sordum; CHP’de sınıf arkadaşım devam etmezse Ekrem’e karşı Özgür derim” değerlendirmesinde bulundu.
ERBAKAN’DAN KABUL OYU
Meclis Genel Kurulu’ndaki olağanüstü toplantıda, Yeniden Refah Partisi Lideri Fatih Erbakan, CHP’nin, TBMM’nin çalışmalarına devam etmesine yönelik önergesine kabul oyu verdi. Elektronik sisteme giremeyen Erbakan’ın oy pusulasını Hürriyet görüntüledi.
YUMRUK İDDİASI
TBMM kulisinde, geçmişte ANAP ve CHP’den Şanlıurfa milletvekili olan Turan Tüysüz’ün, CHP Milletvekili Mustafa Sarıgül’e yumruklu saldırıda bulunduğu iddia edildi. Taraflar iddiayı yalanladı. Sarıgül “Yaklaşarak bana birtakım sorular sordu. ‘Tanımıyorum, burası yeri değil’ dedim. Şiddet, saldırı olmadı” derken Tüysüz de Sarıgül’ün kendisine borcu olduğunu söyledi.
8 KATEGORİ VARDI
Ankara’da Grand Mercure Otel’de düzenlenen törende 8 kategoride 30 fotoğraf ve 6 fotoğraf serisi ödülü aldı. Törende 2022 yılında yaşanan olaylardan fotoğraflar ödüllendirildi. Yılın Haber Fotoğrafı Ödülü Hürriyet Gazetesi’nden Murat Şaka’nın Ukrayna’da çektiği, 2 çocuğu ile kaçarken ve yakınlarına düşen bomba ile hayatını kaybeden annenin fotoğrafına verildi.
Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD ASAM) Özel Ödülü savaşta başkent Kiev’den kaçan halkın fotoğraflarından oluşan Hürriyet fotomuhabiri Murat Şaka’nın serisine verildi. Şaka, Ukrayna’da babaanne ve torununun çiçekleri ile tren garında çektiği umudu yansıtan fotoğrafla Kızılay Özel Ödülü’nü kazandı. Spor Toto Özel Ödülü ise bu yıl Konya’da düzenlenen İslami Dayanışma Oyunları’ndan yüzücüler serisiyle Hürriyet Foto Muhabiri Selahattin Sönmez’in oldu.
Özhaseki ilk mesajında depreme karşı şehirlerde yapılan hazırlıklara değinerek, “Başta İstanbul olmak üzere bütün güzel, kadim şehirlerimizi depreme karşı hazırlıklı hale getirip, en az sayıda zayiat verecek bir ortamın doğması için elimizden geleni yapacağız” diye konuştu. Özhaseki, deprem bölgesindeki konutların söz verildiği gibi en kısa süre içerisinde bitirilmesini hedeflediklerini de söyledi. Özhaseki, 5 yıl önce Murat Kurum’a bakanlık görevini devrettiğini hatırlatarak, “Geçen süre içinde değerli Bakanımı hep çalışırken, gayret ederken gördük. Teslim aldığı bayrağı zirveye doğru taşırken gördük. Kendisine teşekkür ediyorum. Bundan sonra kendi özel hayatında ve sürecek olan siyasi hayatında da başarılar diliyorum. 5 sene sonra yine teslim edebilirim bayrağı” dedi.
KÖKLÜ MEDENİYET VURGUSU
Özhaseki, Türkiye’nin kadim bir şehircilik anlayışı olduğunu belirterek, “Köklü bir medeniyetin temsilcileriyiz. Bu kültüre dayanarak, yol haritamızı doğru belirleyip, bakanlığı daha ileriye götürmek için elimden geleni yapacağım” diye konuştu. Kurum ise “Milletimiz için tüm gayretimizi sarf etmeye ve bu manada şehirlerimizin altyapısını, üstyapısını geliştirmeye çalıştık. Şimdi Türkiye Yüzyılı’nın ilk kabinesinde bayrağı, görevi devraldığım Bakanımıza iade ediyorum” dedi.
TORUNLARIYLA SICAK KARE
Murat Kurum, 2018 yılında Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olarak makamı devraldığı Mehmet Özhaseki’ye yeniden koltuğunu devretti. Törene Bakan Özhaseki’nin ailesiyle birlikte torunları Mehmet ve Ömer de vardı.
METOROLOJİ’nin uyarılarının ardından dün Ankara’yı sağanak vurdu. Özellikle Çankaya ve Altındağ ilçelerinde etkili olan sağanak nedeniyle cadde ve sokaklar suyla doldu. Araçlar, yollarda güçlükle ilerledi. Bazı sürücüler ise araçlarıyla yolda kaldı. Kazım Karabekir Caddesi’ndeki altgeçitte otomobilde mahsur kalan sürücü, belediye ekiplerince kurtarıldı. Sıhhiye’de de ev ve işyerlerini su bastı. Vatandaşlar dükkânlarındaki suyu tahliye etmek ve tıkanan mazgalları temizlemek için seferber oldu.
Mamak’ta otobüs durağında bekleyen ve yağmurdan kaçmak isteyen öğrenciler, durağa gelen otobüse koştu. Sırılsıklam olan öğrenciler, sırayla otobüse bindi.
Sincan’da ise hortum oluştu. Kısa süreli etkili olan hortum, bölgedeki vatandaşlar tarafından cep telefonuyla görüntülendi.
DOĞUDA DA ETKİLİ OLDU
Elazığ’da da dün etkili olan sağanak ve dolu sonrası Hıdır Baba köyünde sel baskını nedeniyle 200 küçükbaş hayvan öldü.
Bingöl’ün Karlıova ilçesi Dörtyol köyünde ise dün etkili olan sağanak, sele neden oldu. Köyde birçok ev ve ahırı su basarken, araziler su altında kaldı.
YEMEK ÇADIRININ ÇATISI ÇÖKTÜ
NEFESLERİN tutulduğu cumhurbaşkanlığı seçimleri dün yapılan ikinci turla tamamlandı Seçimin ilk turunda Erdoğan yüzde 49.52 oy alırken, Kılıçdaroğlu ise yüzde 44.88’de kaldı. Yüzde 5.17 oy alan Sinan Oğan ikinci turda Erdoğan’ı destekledi. İlk tur öncesi yarıştan çekilen Muharrem İnce ise tarafsız kaldı. İlk turda yüzde 50 artı 1’i yakalayamayan Erdoğan, ikinci tura Meclis’te Cumhur İttifakı çoğunluğunun moraliyle katıldı.
OY KAYBETMEDEN KAZANDI
2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 52.6 oy alan Erdoğan, bu seçimde de oy oranını koruyarak yüzde 52.14 ile yeniden seçildi. Erdoğan, 14 Mayıs ve 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçimleri ile birlikte bugüne kadar genel ve yerel seçimler ile referandumlarla 17’nci seçim başarısına ulaşmış oldu. Kılıçdaroğlu ise ilk tura göre oy oranını yüzde 47.86’ya çıkarmasına karşın kaybetti.
KATILIM YÜZDE 84.29’A DÜŞTÜ
İlk turdaki yüzde 86.98’lik katılım oranı bu kez yüzde 84.29’a düştü. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da seçime katılımın ülke geneline kıyasla daha düşük olması da dikkat çekti. İkinci tur öncesinde liderler katılımın düşük olmaması konusunda seçmenlerini sık sık uyarmıştı.
DÖRTNALA OY VERDİLER
- İzmir Bornova’da 14 Mayıs’taki seçimlere at üstünde kovboy kıyafeti ile giden Faruk Ceren (47), geleneği bozmadı. Yaka Şengül Mustafa Karaca İlkokulu’na at üstünde gelen Ceren’e, bu kez arkadaşı Cihan Saha (24) da atı ile eşlik etti. ‘Karamel’ ile ‘Kara inci’ isimli atlarının okul bahçesine bağlayan ikili, daha sonra oylarını kullandı. Faruk Ceren, “İkinci tura da atımızla geldik. Demokrasinin gereklerini yerine getirmek için buradayız. Atlara olan sevgi ve hassasiyetimizi dile getirmek istedik” dedi.
‘KOVBOY DEĞİL CİRİTÇİ DADAŞLARIZ’
Erzurum Yakutiye’de de Yarımca Atlıspor Kulübü sporcuları, oy kullanmaya atlarıyla gitti. Atlarıyla tek sıra halinde okulun bahçesine giren sporculardan en öndekinin elinde Türk bayrağı olduğu görüldü. Burada atlarından inen ciritçiler, tek tek içeri girip oylarını kullandı. Sporculardan Erdem Yıldırım (18), “1163 No’lu sandıkta ilk oyumu kullandım. Bizi gören arkadaşlar kovboy zannetti, biz kovboy değil ciritçi Dadaşlarız. İlk oyum olduğu için biraz heyecanlandım” diye konuştu.
‘PAŞA’SIYLA GELDİ
- İstanbul Esenyurt’ta yaşayan Nazım Cihan, Osmanlı dönemi kıyafetini giyip papağanıyla birlikte oy kullanmaya gitti. Papağanı gören vatandaşlar ve sandık görevlileri şaşırdı. Cihan ‘Paşa’ isimli papağanıyla zarfı sandığa atarken, çevredekiler de o anları ilgiyle izledi. Nazım Cihan, ”Vatanımıza, milletimize hayırlı olsun. ‘Paşa’ benim bir parçam. O benim yoldaşım, her şeyim. Ben ecdadımızı da çok seviyorum ondan dolayı bu kıyafetlerimle oy kullanmaya geldim” diye konuştu.
Meclis’in yeni milletvekilleri, seçildikleri şehirlerin il seçim kurullarından mazbatalarını aldıktan sonra TBMM’ye giderek kayıt işlemlerini yapabilecek. Mazbatalarıyla birlikte nüfus kağıdını teslim eden vekiller için kayıt süreci başlamış olacak.
ROZETLERİNİ ALACAKLAR
Dosyası açılan milletvekilleri, aile bildirim formunun doldurulmasının ardından bankada hesabı varsa teyit ettirecek; eğer yoksa yeni bir hesap açarak işlemlerine devam edecek. Parmak izi oluşturulmasının ardından milletvekilleri 2 adet araç plakasını trafik cezalarından muafiyet için bildirecek. Meclis araç giriş kartının oluşturulmasının ardından vekiller haberleşme masasına giderek 2 adet telefon hattının kaydını da yaptıracak. Rozetini de alan milletvekilleri son olarak stüdyoya giderek fotoğraf çektirecek ve Meclis kayıt işlemlerini tamamlayacak.
Tandoğan Meydanı’nda yağmur altında gerçekleşen mitingde coşkulu kalabalığa seslenen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Çankaya Köşkü halkın köşküdür. Çankaya’da mütevazi bir hayat var. Sizler gibi yaşayıp sizler gibi olacağım, sizler gibi sevinip dertleneceğim. Varsa bir sorun mutlaka çözeceğim. Ben bu ülkenin sorunlarına talibim, saraylarına değil. Bu ülke için, bu ülkenin insanları için çalışacağım” diye konuştu.
MÜŞAHİTLERİMİZ VAR
Yağmur nedeniyle konuşmasını kısa tutan Kılıçdaroğlu, “Sınırları yol geçen hanına döndürdüler, orayı da düzelteceğiz, en geç iki yıl içinde Suriyeli kardeşlerimizi ülkelerine uğurlayacağız. Bu ülkenin bütün coğrafyasına hakkı, hukuku ve adaleti götüreceğiz. Bu ülkede haramilere, beşli çetelere, uyuşturucu baronlarına yer yok, kökünü kazıyacağım hepsinin. Bütün Türkiye’de huzuru ve barışı sağlayacağız. Sandığa bayram havası içinde gidecek miyiz? Bütün sandıklarda müşahitlerimiz var, temsilcilerimiz var. Sizden bir şey istiyorum, bahar havası içinde sandığa gidin, bahar havası içinde oy kullanmaya gidin. Şenlik havası olsun Türkiye’de” dedi.
ÇELİK YELEKLE ÇIKTI
Kılıçdaroğlu dünkü Samsun ve Ankara mitinglerinde kürsüye çelik yelekle çıkarken koruma önlemlerinin arttırıldığı, sahnede de silahlı korumaları dikkat çekti. Kılıçdaroğlu çelik yelek giyme nedenini “İsimler veriliyor. Biz o isimleri İçişleri Bakanlığına bildiriyoruz, bu kişilerden tehdit gelme olasılığının yüksek olduğunu, duyum aldığımızı bildiriyoruz. Son 7-8 mitingden başlayarak güvenlik önlemlerinin bir hayli artırıldığını görüyoruz” diye açıkladı.
TAM KADRO TANDOĞAN’DA
- Millet İttifakı, 14 Mayıs seçimleri öncesi son mitinginde Ankara’da Tandoğan Meydanı’nda tam kadro kürsüye çıkarak halka hitap etti. Onbinlerce kişinin katıldığı mitingde büyük güvenlik önlemleri vardı. Kürsüye CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan önce İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş çıktı. İmamoğlu’nun da çelik yelek giydiği görüldü.
Ankara’da Pursaklar, Mamak ve Sincan ilçelerinde düzenlenen mitinglerde konuşan Erdoğan, özetle şunları söyledi:
“Siyasi tarihimizde eşi benzeri görülmemiş kalabalıkların verdiği mesaj şuydu: Milletimiz, kazanımlarına el uzatanları, geleceğine göz dikenleri, kendisiyle değil terör örgütleriyle yol yürüyeni affetmez. Bay bay Kemal şunu bilesin ki bu ülkeyi böldürtmeyeceğiz. Yanına kimi alırsan al, kimlerle yol yürürsen yürü bu milletle yol yürümeyenleri 14 Mayıs’ta göreceğiz. Eser ve hizmet değil, ayrımcılık peşinde koşanları benim milletim affetmez. Milletimiz meydanlarda verdiği bu mesajı inşallah pazar günü sandığa da yansıtacaktır. Tek parti faşizminin alışkanlığıyla iktidarı milli irade de değil, kaosta, darbede vesayette arayanları yine sandık korkusu sarmışa benziyor. Kayıplarına bahaneler uydurmak için şimdiden çalışmaya başladılar. Kendileri dahil tüm partilerin temsilcilerinin olduğu sandık kurullarına bile güvenmiyorlar.
SIKINTILARI GÖRÜYORUZ
Elbette insanımızın günlük hayatında karşısına çıkan sıkıntıları görmezden gelmiyor değiliz. Ülkemizin başına gelenleri yaşayıp da ekonomik olarak hâlâ ayaklarının üzerinde durabilecek başka yer var mıdır, bilmiyorum. Yıkılmadan atlattığımız her badire önümüze yeni fırsatlar çıkarıyor. Enerjide, sanayide, ihracatta, istihdamda sağladığımız başarıların gerisinde dünyadaki gelişmeleri bu şekilde kendi lehimize çevirebildik. Biz bu mücadeleyi verirken muhalefet ne yaptı? Büyükşehirlerde aklınıza gelen her şeyi ücretsiz yapma vaadinde bulunmuşlardı. Yaptılar mı? Hayır.
KENDİMİZLE YARIŞIYORUZ
Bunun için 21 yıldır muhalefetle değil, kendimizle yarışıyoruz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz kendi kurduğumuz altyapının üzerinde yükselttiğimiz bir büyük hedefin adıdır. Karşımızda bizim 21 yılda yaptıklarımızı 21 haftada yıkacak bir zihniyet var. Kendinizin ve evlatlarınızın geleceği için her türlü kırgınlığı ve küskünlüğü bir tarafa bırakın, sandığa sıkı sıkıya sarılın. Kumar masasında oturmaya alışkın olanlar, yine kumar masasında oturmaya devam ediyorlar. Meral Hanım, kumar masasından ayrılamadı.
GERİ ÇEKİLMEYE MECBUR BIRAKTILAR
Bunlar bize öyle bir hırsla saldırıyorlar ki hadi bize saldırılarını anladık, düne kadar kendileriyle birlikte olanlara da acımıyorlar. Tehditler, şantajlar, bakanlık pazarlıkları gırla gidiyor. Bay bay Kemal ne ile geldi, kasetle. Şimdi cumhurbaşkanı adaylarından birini saf dışı bıraktı. Nasıl bıraktı, herhalde o da şöyle; yarın (bugün) bilemediniz cumartesi ortaya çıkar. Artık ne yaptılarsa bir adayı geri çekilmeye mecbur bıraktılar. Anlaşılan FETÖ yöntemleri yine işbaşında. Bay bay Kemal sen kasetle geldin bunu biliyoruz.
14 Mayıs seçimleri için ilk mitingine Afyonkarahisar’dan başlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, özetle şunları söyledi: “Cumhuriyetimize giden yol Afyon’da kazanılan zaferle başlamıştı. Biz de 14 Ağustos 2001 tarihinde partimizi kurarken Afyon’dan yola çıkmıştık. Şimdi de Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türkiye Yüzyılı’na giden yolu yine Afyonkarahisar’dan başlatıyoruz.
ASIRLIK HAYALLERİNE ANCAK KAVUŞABİLDİ
Millî mücadeleyi zafere ulaştırırken olduğu gibi Cumhuriyet tarihi boyunca da karşılaştığımız her zorluğu yeni bir atılımın başlangıcına dönüştürmeyi başarmış bir milletiz. Tek parti faşizmini aşan ilk adımı Demokrat Parti’nin öncülüğünde gerçekleşen milli iradenin üstünlüğüne dayalı demokrasi hamlesiyle attık. Geri kalmışlık zincirini kırma irademizi rahmetli Menderes’ten merhum Özal’a kadar uzanan bir çizgide verilen mücadele ile gösterdik. Ülkemizin siyasi ve ekonomik bağımsızlığının tescili mahiyetindeki çabaları büyük fedakârlıklar ve bedellerle yavaş yavaş yürüttük. Türkiye, son 21 yıldaki demokrasi ve kalkınma atılımlarımızla asırlık hayallerine ancak kavuşabildi.
LONDRA’DAN NE KADAR PARA ALDIN?
YSK Başkanı Ahmet Yener’in başkanlığında yapılan kura çekimine seçimlere katılacak olan siyasi partilerin temsilcileri katıldı. Yener, kura çekimi öncesi, “Kura çekiminin Türk milletine, Türk demokrasisine ve siyasi partilere hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Kuraya göre seçimlerdeki oy pusulasında Cumhur İttifakı 8’inci sırada, Emek ve Özgürlük İttifakı 9’uncu sırada, Millet İttifakı 18’inci sırada, Ata İttifakı 19’uncu sırada yer aldı. Yeşil ve Sol Parti üzerinden seçime girecek olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve AK Parti listelerinde yer alacak olan Demokratik Sol Parti (DSP) kura çekimine katılmadı.
Partilerin ve ittifakların sıralaması:
1 - Yeni Türkiye Partisi
2 - Türkiye Değişim Partisi
3 - Millet Partisi
4 - Hak ve Özgürlükler Partisi
5 - Sosyalist Güç Birliği İttifakı
Çekilişte YSK Başkanı Ahmet Yener, YSK üyeleri, cumhurbaşkanı adaylarının temsilcileri ile parti temsilcileri hazır bulundu. Fanuslardan birinde cumhurbaşkanı adayları, diğerinde ise seçime katılacak aday sayısı kadar numaralar vardı. Çekiliş sonucunda oy pusulasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 1, Memleket Partisi adayı Muharrem İnce 2, Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu 3, Ata İttifakı adayı Sinan Oğan 4’üncü sırada yer aldı. Cumhurbaşkanı seçimi için oy pusulalarının basımına 12 Nisan’da, milletvekili seçiminde kullanılacak oy pusulalarının basımına ise 19 Nisan’da başlanacak. Seçmenler, hem cumhurbaşkanına hem milletvekillerine yönelik tercihte bulundukları iki ayrı oy pusulasını aynı zarfa koyarak sandığa attıktan sonra oy verme işlemini tamamlayacak.
BUGÜN ASKIDAN KALKIYOR
- Cumhurbaşkanı seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi nedeniyle seçmen listeleri, güncellenmek üzere 20 Mart 08.00 itibarıyla ilçe seçim kurullarınca askıya çıkarıldı ve itiraz süreci de başladı. Muhtarlık bölgesi askı listeleri bugün saat 17.00 itibarıyla askıdan kalkıyor. Depremzede seçmenler ise seçimde kendi illerinde veya taşınmak zorunda kaldıkları illerde oy kullanabilmeleri için adres değişikliği beyanlarını, 17 Mart saat 23.59’a kadar nüfus müdürlükleri ya da e-Devlet üzerinden yapmıştı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağı 14 Mayıs’a sayılı günler kala, 100 bin seçmen tarafından aday gösterilecek olan isimlerin imza yarışı sürüyor. Adaylar için 81 ve 922 ilçede, il ve ilçe seçim kurullarına bizzat gidilerek imza veriliyor. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından başvurusu kabul edilen ve listelerde ismi kesinleşen cumhurbaşkanı adayları için ilçe seçim kurullarına giden seçmenler, imza vererek desteklerini gösteriyor. Meclis’te grubu olmadığı için 100 bin imza toplaması gereken Davut Turan, Doğu Perinçek, Erkan Trükten, Halil Murat Ünver, Hilmi Özden, İrfan Uzun, Muhammed Ali Fatih Erbakan, Muharrem İnce, Sinan Oğan, Tevfik Ahmet Özal ve Yakup Türkal için 27 Mart Pazartesi günü saat 20.00’de süreç sona erecek.
SEÇİM KURULLARI SAKİN
Görevliler ilginin ilk günkü gibi yoğun olmadığını belirterek, “Ramazan ayının da büyük etkisi var. Şu anda (24 Mart 2023 14.00 suları) ülke genelinde yaklaşık 160 bin başvuru var. Katılım çok değil” yorumunu yaptı. Kızılırmak Sokak’ta yer alan Ankara il ve ilçe seçim kurullarında, imza başvurusu için seçmen sırası bulunmadığı görülüyor. Yoğunluğun olmadığı seçim kurulları binasında polis koridorlarında üst aramasından geçen seçmenler sıra beklemeden, kolaylıkla başvuru yapıp imza veriyor. Seçim kurulları bugün ve yarın da imza vermek isteyenler için açık olacak.
ADAYINIZ KİM
-Hürriyet, 100 bin imza için seçmenlerin neler yapması gerektiğini, sürecin nasıl işlediğini ve detayları inceledi.
Hatay’da Amanos Dağları eteğindeki Ceylanlı köyü, depremde büyük yıkım yaşadı. Fay hattının geçtiği Kırıkhan’a bağlı 800 haneli köyde yollar yarıldı, yapılar 5-10 metre kaydı. 40 kişi depremde hayatını kaybetti, yüzlerce hayvan telef oldu.
İlk başta dağ eteğindeki akarsu vadisine kurulan Ceylanlı köyü, sonrasında düzlük alanlara genişledi. Bir dönem belde olması da gündeme gelen köy, büyükşehir yasasından sonra mahalleye dönüştü. Roma dönemine ait mozaikler ile Oğuz aşiretlerinin yerleşim yeri kalıntılarının izlerini de taşıyan Ceylanlı köyünde, halk arasında Sütlü (Memekli) olarak bilinen Beş Kızlar (Beş Kardeşler) Kaya mezarları bulunuyor. Bir dönem Hatay’da hüküm süren Antakya Haçlı Prensliği’nin prensleri ile Oğuz aşiretleri beylerinin ceylan avlanma sahası olması nedeniyle “Ceylanlı” ismini alan köy, depremden sonra tekrar ayağa kalkmaya çalışıyor.
Depremzede çocuklar istasyona gelerek ceylanlarla oynuyor.
ZARAR GÖRMEDİLER
Kırıkhan’daki Dağ Ceylanları Üretim İstasyonu’na girdik. Suriye sınır hattına yakın İncirli köyündeki üretim istasyonu şu an 50 “gazella gazella” türü dağ ceylanına ev sahipliği yapıyor. Üretim istasyonu ve ceylanlar depremde zarar görmemiş. Ancak “gazella gazella”lar depremden etkilenmiş. Ceylanlar, deprem anı ve sonrasındaki ilk iki gün ürküp, huysuzlaşmış. Şimdi ise doğal alanlarında sağlıklı bir şekilde varlıklarını sürdürüyorlar.
Depremin ilk günlerinde göç eden birçok Hataylı ailesini, çocuklarını güvenli bir şehire bıraktıktan sonra kente geri dönmeye başladı. Felaketin ardından hayalet şehre dönen Hatay’da, çadır ve konteyner kentlerin yavaş yavaş kurulmasıyla insan sayısı da artmaya başladı. Yıkımın az olduğu şehrin dış mahallelerinde ise az da olsa işyerleri açılmaya başlandı. Benzinlikler hizmet vermeye başlarken, yıkımın az yaşandığı bölgelere ise düzenli elektrik verilmeye başlandı. Yavaş yavaş insan hareketliliğinin başladığı kentte, “Hatay vatandır, terk edilemez” kampanyasıyla da göç edenlerin geri dönmeleri için çalışmalar yürütülüyor. Kampanyayı yürüten isimlerin Hürriyet’e değerlendirmeleri özetle şöyle:
GEÇİCİ MİSAFİRLİĞE GİTTİLER DÖNECEKLER
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş: “Hatay, dünya mirasi bir şehir. Ama Türk yurdudur. Hem dünya mirasına sahip çıkacağız hem de Hataylıları buraya geri getireceğiz. İlklerin ve enlerin şehri Hatay terk edilemez, bırakılamaz. 13 medeniyet, 27 kültürün yüklendiği sorumluluk var. Hatay Atatürk’ün bize emanet ettiği bir şehir. Hatay Türkiye’nin Doğu’daki kalesi, Mavi Vatan’ın en önemli şehridir. Başka devletlerin emeli olan terör koridorunun Güney’den Akdeniz’e açılmasını engelleyecek en önemli nokta da Hatay’dır. Hatay’ı tekrar hak ettiği şekilde cazip bir şehir haline getireceğiz. Gidenleri geri getireceğiz. Çok büyük acılar yaşadık, büyük kayıplar verdik. Ama Hatay’ı tekrar ayağa kaldıracağız. Hataylılar geçici misafirliğe gitti, geri dönecekler. Geri getireceğiz. Hatay bizim ana yurdumuz, hiçbir yere gitmiyoruz. ‘Hatay vatandır, terk edilemez’ kampanyasını da destekliyorum.”
MOLOZUYLA TOPRAĞIYLA BİZİM VATANIMIZ
“Hatay vatandır, terk edilemez” kampanyasının öncülerinden HAYAD Başkanı Rahmi Vardı: “Burası kadim topraklardır. 6 Şubat’ta asrın en büyük felaketini yaşadık. Bu vatan topraklarını, kutsal emanetlerini insanlar terk etmeye başladı. Evimiz, binamız, tarlamız gitti diye burası vatan olmaktan çıkmadı. Burası molozuyla, toprağıyla, suyuyla, yıkıntısı ve enkazıyla da bizim vatanımızdır. Üstü bizim vatanımız, altı bizim mezarımızdır. Depremin ilk gününden beri hem depremzedeyiz hem de sahadayız. Sahada insanları ayakta tutabilmek için elimizden gelen her şeyi şeyi yapıyoruz, birinci derecede ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyoruz. Tek mücadelemiz Hataylıların şehirlerini terk etmemesidir. Bu amaçla ‘Hatay vatandır, terk edilemez’ dedik. Çok ciddi bir karşılık bulduk. Buradan tüm Hataylılara çağrıda bulunuyoruz; ailelerini, çocuklarını güvenceye alsınlar, ama bu toprakları terk etmesinler, geri gelsinler. Burası bizim toprağımız, gelsinler hep beraber bu toprakları ayağa kaldıracağız.”
Trabzon’un Çaykara lçesinde 1959 yılında farklı zamanlarda meydana gelen heyelanlarda can kayıplarının yaşanmasının ardından bu bölgedeki vatandaşlar, ülkenin farklı noktalarında iskân edildi. Heyelanlarda zarar gören Ulucami (Zeno), Şahinkaya (Şur), Kabataş (Fotinos) köylerinde oturanlar Hatay’ın Kırıkhan ilçesine gönderildi. “408 Evler Mahallesi” olarak bilinen mahalleye yerleşen Trabzonlular, 64 yıl sonra deprem felaketi ile bu kez bir başka afeti, depremi yaşadı.
‘MUŞLULAR TEPESİ’ DİYE BİLİNİYOR
Muş’un Varto ilçesinde 19 Ağustos 1966’da meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki depremin ardından göç eden Muşlular da yine Kırıkhan’da, Trabzonluların yaşadığı mahallenin hemen üst tarafındaki evlere yerleştirildi. Öyle ki sonradan göç edenlerle nüfusları yoğunlaşınca bulundukları bölgenin ismi “Muşlular Tepesi” olarak anılmaya başlandı. Evlerini, topraklarını bırakıp depremden kaçarak yüzlerce kilometre ötedeki Hatay’a yerleşen Muşlular 57 yıl sonra bu kez göç ettikleri Hatay’da depreme yakalandı. Evleri yıkıldı, yakınlarını kaybettiler, şimdi çadır kentlerde yaşıyorlar.
YARIM ASIRDIR KOMŞULAR
Bölgeye gittiğimizde ilk olarak Kırıkhan’da, ilçe merkezine yakın bölgede yaşayan Trabzonlularla görüştük. Trabzonlu Mehmet Şahin, “Dedelerimiz, babalarımız heyelan felaketinden kaçıp buraya gelmişler. Biz çocukları ise deprem gecesi başka bir afeti, küçük kıyameti yaşadık, bir alttan, bir sağdan, bir soldan vuruyordu. Anahtarı bulup dışarı çıkamadım. Bir ara sarsıntı durunca kendimizi dışarıya attık, inanılmaz yağmur yağıyordu. Çok soğuktu, herkes dışardaydı. Yine de şükürler olsun ki bizim mahallemiz sağlam. Gidin Muşlu komşularımızla görüşün, onların bir çok evleri yıkıldı, çadırlarda yaşıyor” dedi.
Altınşehir Mahallesi’ne kurulan 1815 konteynere bugün ilk misafirler yerleştirilecek. 300 bin metrekarelik bir alan üzerine hazırlanan yaşam alanında yaklaşık 8 bin depremzede konaklayacak. Elektrik, su ve altyapı çalışmalarının tamamlandığı yaşam alanındaki konteynerlerin her biri 21 metrekare. Ranzalar, koltuk ve halıların yerleştirildiği konteynerlerde bir oda, bir banyo ve mutfak yer alıyor. Konteynerler elektrikli ısıtıcılarla ısınacak. Sosyal donatıların da yer aldığı konteyner kentte çocuk oyun alanı, yürüyüş yolu, mescid, çamaşır yıkama üniteleri, kreş ve aşevi de bulunuyor.
Adıyaman’da da acılı aileler, enkaz altında kalarak vefat eden binlerce kişinin yan yana toprağa verildiği Adıyaman Mezarlığı’nda, sevdiklerinin mezar başlarına eşyalar, oyuncaklar, elbiseler bırakarak hatıralarını yaşatmaya çalışıyor.
BOYAMA KİTABI, OYUNCAK AYI
Felakette yaşamını yitiren çocukların mezarlarını ziyaret eden aileler, kek ve çikolatalı süt, rüzgâr gülü, oyuncak ayı, renkli kalemler, boyama kitabı, bazı mezar taşlarına da enkazdan çıkartılan okul elbisesi bırakarak acılarını hafifletmeye çalışıyor.
Başka mezarlarda ise vefat eden sevdiklerinin belki de hayattayken en sevdiği yiyeceklerden, meyvelerden ya da bir parça ekmek ve bisküvi bıraktıkları görülüyor. Kimi mezar başında bir gelin duvağı, kimi mezar başında da işçi bareti var. Aynı aileden birçok kişinin yan yana defnedildiği mezarlığa hâkim olan hüzünlü sessizlik bazen yerini feryatlara bırakıyor.
Felaketin ilk gününden bu yana Adıyaman’daki koordinasyonu ve çalışmaları yürüten Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Enkazı taşıyoruz, şehri normal hayata döndürmek için günde 2 bin kamyon sefer yapılıyor. Burada yıkık 4 bin 47, acil yıkılacak 17 bin, ağır hasarlı 13 bin 330 bina olmak üzere toplamda yaklaşık 35 bin binadan bahsediyoruz. Bütün şantiyelerimizdeki kamyonları ve iş makinalarını buraya çektik. Enkazı kaldırma ve hafriyat alanlarına transfer etme süreci 1-2 ayı alacak” dedi. Karaismailoğlu, Hürriyet’e yaptığı açıklamalarda özetle şunları söyledi:
HASSAS MÜDAHALE
“Zorlu bir süreç yaşadık, özellikle ilk günler zorlu geçti. Enkaz altındaki vatandaşlarımızı bir an önce çıkarmak için büyük bir telaş vardı. Sabah 04.17’de depremin ardından 09.00’da Adıyaman’daydık, 110 arama kurtarma personeliyle birlikte geldik. Araç ve ekipmanımız var tabii ancak enkaz altında canlı olduğu için iş makinalarıyla ona müdahale edemiyorsunuz. Çok hassas davranılması gerekiyor. İlk başlarda vatandaşlarımız bu hassas davranma nedeniyle müdahalenin geç kaldığını söylüyor ancak kesinlikle alttaki vatandaşımızı canlı çıkarmak için göstermiş olduğumuz hassasiyetten dolayı bu oldu.
40 BİN ÇADIR DAĞITILDI
Çadır açısından çok hızlı bir aksiyon aldık. İlk haftada çadır ihtiyacını ana kalemlerde giderdik, daha sonra bütün detaylarıyla çadır ihtiyacını karşıladık. Köylerimize kadar çadırları ulaştırdık; Adıyaman kent merkezindeki çadır kentlerde boş çadırlarımız bile var. Adıyaman’da 40 bine yakın çadır dağıttık, bunların yarıya yakını şehir içerisinde yer alıyor. Adıyaman’ın köylerini ekiplerimizle birlikte dolaşıyoruz. Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını tek tek yerinde tespit ediyoruz ve bunları karşılıyoruz.
Konteyner kentlerimiz şekillenmeye başladı, bugün ilk misafirlerimizi ağırlamaya başlayacağız. Büyük konteyner kentimizde ise ağırlamaya başladık. 15 bin adet konteynerden oluşan bir yaşam alanı kurmayı planladık. İhtiyaç olursa devam edecek. Bunların yerleri de belirlendi. Prefabrik yapacağımız yerler de var. 10 gün içerisinde bitecek. Adıyaman merkezi çok büyük darbe aldı ama köylerde de büyük hasar var. Şimdilik çadırlarda barınma sorununu çözdük, orada konteynerlere ihtiyaç var.
YENİ KONUT YERLERİ
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a veda için dün hem devletin hem de siyasetin zirvesi başkentte bir aradaydı. İlk tören CHP Genel Merkezi’nde yapıldı. Törene CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski CHP Genel Başkanları Hikmet Çetin, Altan Öymen, Murat Karayalçın, CHP yöneticileri, milletvekilleri, belediye başkanları ve çok sayıda partiliyle birlikte Baykal’ın eşi Olcay Baykal, kızı Aslı Baykal ve oğlu Ataç Baykal katıldı. Ataç Baykal törende, “Babam bir Türkiye sevdalısı ve vatanseverdi. Bu nedenle de CHP’de yerini almıştır. Genel Başkanlık’tan ayrıldıktan sonra rahatsızlanana kadar 7 yıl CHP içinde bir nefer olarak çalışmıştır. Bu hepimiz için çok önemli bir derstir hiç kuşkusuz. Pek çok vatansever değerli siyasetçinin yeri de CHP’dir. Tüm Türkiye sevdalılarına, tüm vatanseverlere sahip çıkılması ve CHP çatısı altında toplanılması babamın CHP’ye vasiyetidir” dedi.
TABUTUNUN BAŞINDA SÖZ
Kılıçdaroğlu da “Biz yani CHP’nin sizden sonraki kuşakları, demokrasi mücadelesini sizlerden öğrendik. Dönemin ABD Başkanı Obama’ya Türkiye’ye yaptığı ziyarette, Türk halkını ve Türkiye modernleşmesini daha iyi tanıması, anlaması için Sait Faik Abasıyanık ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kitaplarını hediye etmiştiniz. Tanpınar, hediye ettiğiniz Huzur kitabında, kahramanlarından İhsan’a şu cümleyi söyletir: ‘Fikre, sanata hiç karışmayacağız, onları hür bırakacağız çünkü onlar mutlak hürriyet isterler.’ Sayın Genel Başkanım huzurunuzda söz veriyorum, ülkemizde mutlak anlamda hürriyeti tesis edeceğiz, ömrünüzü verdiğiniz demokrasi ve özgürlük mücadelesini tamamlayacağız” diye konuştu.
SİYASİLER YALNIZ BIRAKMADI
Baykal için TBMM’de düzenlenen tören ve Ahmet Hamdi Akseki Camisi’ndeki cenaze namazı siyasetin farklı kesimlerini bir araya getirdi. Törenlere Baykal’ın eşi Olcay, oğlu Ataç, kızı Aslı Baykal ve yakınlarının yanı sıra Meclis Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, AK Parti Genel Başkanvekilleri Binali Yıldırım ve Numan Kurtulmuş, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, eski başbakan Tansu Çiller, milletvekilleri, siyasi partilerin temsilcileri ve eski siyasetçiler katıldı.
‘EN BÜYÜK AŞKIM BABAMDI’
‘Anadolu Kırmızı’ rengindeki Togg C-SUV’la Ankara yollarına çıkan ve TBMM’nin önüne gelen Bakan Varank’a, MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ve AK Parti Grup Başkanı İsmet Yılmaz eşlik etti.
Bakan Varank, “Togg’dan rica ettik, bütün izinlerimizi aldık” dedi. Varank’ın kullandığı Togg’un plakasının ise sarı olması dikkat çekti. Çünkü, Mart 2023’te yollara çıkacak Togg’un henüz tescil işlemleri tamamlanmadı. Tescili tamamlanmamış araçlar 1 hafta, 30 gün veya 1 yıl süreli geçici plaka alarak trafiğe çıkabiliyor.
Perinçek, “Biz kabile kurmayacağız, hükümet kuracağız. Devrimci bir hükümet kuracağız. Atatürk gibi çözeceğiz. Milletimizden yetki istiyoruz görev istiyoruz” diye konuştu. Kısa bir süre önce AK Parti’den istifa ederek Vatan Partisi’ne katılan işinsanı Ethem Sancak, kurultayda divan başkanı olarak görev yaptı. Rusya Büyükelçisi Aleksey Yerhov’un da Vatan Partisi’nin kurultayına katılması dikkat çekti. Perinçek’in tek aday olarak katıldığı kurultayda genel başkan seçimi ve oylaması ise yarın (28 Kasım 2022 Pazartesi) yapılacak.
Türkiye geneli ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC), 12 Kasım 1999 Düzce depreminin yıldönümü dolayısıyla dün saat 18.57’de “çök kapan tutun” tatbikatı yapıldı.
Afet ve Acil Durum Yönetimi’nin (AFAD) koordinesinde ülke genelinde ilk kez uygulanan tatbikat kapsamında, saat 18.57’de tüm vatandaşların cep telefonlarına gönderilen “Hayati Uyarı Bildirimi” ile Türkçe ve İngilizce sesli uyarı yapıldı. Televizyonlar ve radyo kanallarından mesaj yayınlandı, vatandaşlar tatbikat sırasında önceden belirlenen sağlam ve güvenilir alanda “çök kapan tutun” hareketini yaptı. Haber Alma ve Yayma Sistemi’nden (HAY) verilen anonslar, cami ve belediye hoparlörlerinden yayınlandı. Bu arada tatbikat esnasında vatandaşların panik olmaması için sirenler çalınmadı.
Bakan Soylu da tatbikata katıldı.
AFAD MERKEZİ’NDEN CANLI BAĞLANTILAR
Tatbikat öncesinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Merkezi’nden yönetilen tatbikat için Düzce, İstanbul, İzmir, Elazığ, Kahramanmaraş, Erzurum ve KKTC’den canlı yayın bağlantısına katılarak, vali ve AFAD il yöneticilerinden bilgi aldı. Düzce ile yapılan canlı bağlantıda, İl Müftüsü Rüstem Can 12 Kasım 1999’daki depremde hayatını kaybedenler için dua etti. Saat 18.57’de deprem uyarısının yapılmasıyla hem AFAD merkezindeki hem de bağlantı yapılan illerdeki katılımcılar, çök kapan tutun hareketini yaptı. Bu arada tatbikat kapsamında AFAD Merkezi bahçesinde, afet yönetimine ilişkin bilgilendirmelerin yapıldığı stantlar ve araçlarda afet anında ve sonrasında yapılacaklara ilişkin bilgi paylaşıldı.
Kalyon İnşaat ile Asfuroğlu Grup’un (ASF) ortak projesi olan Nev201, dün yapılan toplantıyla basın mensuplarına tanıtıldı. Başkent’in prestijli bölgelerinden biri olan Mevlana Bulvarı ile 1071 Malazgirt Bulvarı kesişiminde hayata geçen Nev201’in tanıtımına Kalyon Grup Yönetim Kurulu Başkanvekili Haluk Kalyoncu ve ASF Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Asfuroğlu katıldı. Nev201’in şehrin yeni ticaret merkezi olacağını dile getiren Necmi Asfuroğlu, “İki yatay ve bir kule bloktan oluşan projemizin geniş iç bahçe alanları, iş hayatını aynı zamanda sosyal hayatın bir parçası haline getiriyor. Modern mimarisi ile Nev201, her katta yer alan ortak kullanım balkonları ve balkonlu ofis seçenekleri ile kullanıcılarına nefes alma imkânı yaratacak. Kule bloktaki balkonlarımız çalışanlara molada zaman kaybettirmeyip, molalarını keyifle taçlandıracak” diye konuştu.
30 ARALIK’TA YAŞAM BAŞLIYOR
Ankara’nın son yıllarda hayata geçen gayrimenkul projelerine olan ilgiyle memur şehri algısını yıktığını belirten Necmi Asfuroğlu, “Nev201 sektörün en önemli markalarını bünyesinde barındıracak; restoranları, kafeleri ve perakende mağazalarıyla sosyalleşme destinasyonu olacak. Son teknoloji ile titizlikle tasarlanan ve her gün değerlenen projemiz, yatırım değeriyle de dikkat çekiyor. Yüzde 96 seviyesinde tamamlanan projemizde yaşamı 30 Aralık 2022’de başlatmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı. .
Kalyon Holding Gayrimenkul Grup Müdürü Zekeriya Yelci ise, Nev201’in otopark konusunda fark yaratacağını belirterek şunları söyledi:
GENİŞ OTOPARK
“Bin 274 otopark alanı var. En küçük bağımsız bölüme bile 2 otopark tahsis edebileceğimiz bir yapı. Hedef kitlemiz Ankara’da yerleşik gerçek kullanıcılar olsun istiyoruz. Perakende mağaza ve paylaşımlı ofislerde pek çok marka ile ön görüşmelerimiz tamamlandı, kullanıcıları güzel bir yaşam alanı bekliyor. Yenilenebilir enerji olarak da projede solar enerji kullanmayı planladık, projeleri bitmek üzere. Milli otomobilimiz TOGG da yakında piyasaya çıkacak, otoparklarımızda elektrikli araçlar içinde yeterli sayıda şarj istasyonu bulunacak.”
Nev201, lansmana özel hazırlanan satış kampanyasıyla birlikte yüzde 20 indirim oranı ve hemen teslim olmasına rağmen kişiye özel 36 aya kadar ödeme planıyla öne çıkıyor.
Necmi Asfuroğlu-Haluk Kalyoncu
Aksakal, Ecevitçi Arayış Platformu’nun ortada yer alan çelengini kaldırarak DSP çelengini yerleştirmeye çalışması yüzünden platform üyeleri ile karşı karşıya geldi. Platform üyeleri Aksakal’a engel olmaya çalışırken kısa süreli itişmeler oldu. Araya girenler gerilimin büyümesini önledi. Anma törenine DSP Genel Başkanı Aksakal, CHP Genel Başkan yardımcıları Ali Öztunç ve Seyfi Torun’un yanı sıra CHP’li milletvekilleri ve çok sayıda DSP’li de katıldı. Tören, Ecevit için bir dakikalık saygı duruşu ve dua edilmesiyle başladı. Konuşmaların ardından Ecevit’in kabrine kırmızı karanfiller bırakıldı.
Şentop, bugün itibarıyla Meclis’in tarihinde ilk kez 6’ncı yasama yılına girdiğini vurguladı. Şentop, yasama döneminde 73 bin 500’ü geçen yazılı soru önergesiyle bu alanda rekor kırıldığını, yanıtlanma oranının da yüzde 63.94 ile yüksek gerçekleştiğini belirtti. Şentop, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Meclis’in denetim fonksiyonunun zayıfladığına dair sonuç çıkarmak sayısal verilere, gerçeklere aykırı” dedi. Milletvekillerinin yargılanması talebiyle gönderilen fezleke sayısının 1607’ye ulaştığını açıklayan Şentop, “Bu sayıya daha önce hiçbir dönemde ulaşılmamış. Niye eskiden böyle olmuyordu? O zaman demek ki sadece Anayasa’da milletvekili seçilme şartını değil de, soruşturma ve kovuşturma geçirmemiş olma gibi bir titizliği, bir şartı da siyasi partiler gözetiyormuş. Yasama dokunulmazlığı bir suç işlem özgürlüğü değildir” dedi.
HAZIRLIKLAR TAMAM
- Yaklaşık 3 aylık aranın ardından TBMM, 27’nci dönem 5’inci yasama yılına bugün başlayacak. Geçen yasama dönemine göre değişiklik yapılmayan Genel Kurul Salonu detaylıca temizlenip hazırlandı. TBMM Başkanı Şentop gazetecilerin sorularını yanıtladıktan sonra birlikte fotoğraf çektirdi.
Akşener’i çiçekle karşılamak isteyen küçük çocuklar, parti otobüsü planlanan yerde durmadığı için yaşanan izdihamdan dolayı ezilme tehlikesi geçirdi.
Vatandaşlara hitap eden Akşener, “‘En düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olmalıdır’ dedik. Söyledik, söyledik, söyledik. Tamamını yapamadılar. Çünkü onu yapsalar Telekom’dan 24 milyar lirayı Hariri’lerin cebine koyamazlardı” dedi.
Akşener daha sonra saatçi, telefoncu, kuyumcu ve gözlükçü esnafını ziyaret etti. Bir gözlükçü dükkânının sahibi, Akşener’e elektrik kesme ihbarnamesini gösterdi. Ziyaretin sonunda Akşener, bir güneş gözlüğünü deneyip satın aldı.
Meclis çalışmaları sırasında vekiller hızlı bir çalışma temposuyla, 9.5 saat süren oturumlarda 2 ayrı kanun teklifinde toplam 79 maddeyi görüşerek kanunlaştırdı.
Koronavirüs vakalarının yeniden artmasıyla birlikte milletvekilleri de maskeye geri döndü. Birçok milletvekili Genel Kurul çalışmalarında koruyucu maske taktı.
Oturumun kapanmasının ardından milletvekilleri 3 aylık tatil dolayısıyla birbirleriyle sarılarak vedalaştı. Tüm partilerden milletvekilleri yasama yılının son oturumunda bol bol fotoğraf çektirdi.
İçişleri Bakanlığı Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi (GAMER), dün başkent Ankara’da basın mensuplarına tanıtıldı. Aile içi ve kadına karşı şiddetle ilgili olarak sürdürülen çalışmalar hakkında detaylı bilgilerin verildiği programda İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce, GAMER bünyesinde yer alan Elektronik İzleme Merkezi’nin kapılarını da gazetecilere açtı.
KADES, 11 dilde hizmet verecek.
KIRGIZCA DA OLACAK
Bakan Yardımcısı Muhterem İnce
Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Şube Müdürü Sibel Özdemir, Türkiye genelinde kadına yönelik şiddetle ilgili yapılan çalışmaların yer aldığı bir sunum gerçekleştirdi. Sunumda İçişleri Bakanlığı’nın Kadın Destek Uygulaması’nın (KADES) içeriği ve arayüzü ile ilgili gelişmeler hakkında bilgi veren Özdemir, şu anda Türkçe dahil olmak üzere 6 dilde sunulan hizmetin yakın zamanda Almanca, İspanyolca, Kürtçe, Özbekçe ve Kırgızca’nın da dahil edilmesiyle 11 dile ulaşacağını belirtti.
Dün tamamlanan ve Meclis Başkanvekili Nimetullah Erdoğmuş’un yönettiği Genel Kurul çalışmaları, 24 Aralık 2006’da 30 saat süren en uzun oturum rekorunun ardından ikinci sıraya yerleşti. Başkanlık Divanı, komisyon üyeleri ve milletvekilleri, 24 saati aşan oturum sırasında oldukça zorlandı. Bazı milletvekilleri uyumamak için büyük çaba gösterirken, bazıları da yorgunluğa yenik düştü. Vekillerin uzun süren oturum nedeniyle koronavirüse karşı koruyucu maskelerini zaman zaman çıkarması da dikkat çekti. Meclis’in 1 Ekim’e kadar tatile girmesi nedeniyle vekiller, yasama yılının sonunda bol bol fotoğrafı çektirdi.
Şehit Jandarma Uzman Çavuş Hüseyin Keleş’in cenazesi, Ağrı’da düzenlenen törenin ardından dün memleketi Ankara’ya getirildi. Ahmet Hamdi Akseki Camisi’ndeki cenaze törenine şehidin yakınlarının yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, kuvvet komutanları ve CHP Ankara Milletvekili Levent Gök katıldı. Şehidin oğulları 9 yaşındaki Deniz Arda ile 1.5 yaşındaki Güney Alp de cenaze töreninde yer aldı.
EŞİ ARKASINDAN KOŞTU
Cenaze namazının ardından şehidin naaşı askerlerin omuzlarında cenaze arabasına götürülürken eşi Pelin Keleş, asker selamı verdi, annesi ise oğluna gözyaşlarıyla son kez el salladı. Geçit töreni sırasında koluna giren kadın jandarmalardan kurtulan Pelin Keleş, cenaze aracının peşinden koşarak, “Dur, nereye gidiyorsun, in aşağı, ne olur in” diye feryat etti. Şehit, Keçiören Bağlum Mezarlığı’nda toprağa verildi.
520 MİLYON EURO BÜTÇELİ 46 PROJE
“AB ile uyum sürecinde başvurduğumuz başlıca mali araçlardan olan Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) ve Birlik programlarından önümüzdeki dönemde çok daha fazla istifade etmek istiyoruz. Bugüne kadar Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı kapsamında 800 milyon Euro destek sağladık. Rekabetçi Sektörler Programı’nın 2007-2013 yıllarını kapsayan I. döneminde, ülkemiz ekonomisinin rekabet gücünü artırmayı, bölgeler arası sosyo-ekonomik farklılıkları azaltmayı ana hedef olarak belirlemiştik. Bu dönemde Hatay’dan Rize’ye Van’dan Kastamonu’ya 43 şehrimizde toplam 520 milyon Euro bütçeli 46 projeyi hayata geçirdik.
PROJELERDEN 1.500 KOBİ FAYDALANDI
Desteklediğimiz bu projelerden bugüne kadar yaklaşık 1.500 KOBİ faydalandı. 300’e yakın yeni işletme yine bu projeler aracılığıyla kuruldu. Çeşitli fonlar vasıtasıyla KOBİ’ler için 1 milyar Euro’luk sermaye finansmanı imkanı oluşturduk.
Rekabetçi Sektörler Programı’nın 2014-2020 yılları arasını kapsayan II. dönemini ise ‘Rekabetçilik ve Yenilik’ temasıyla hayata geçirdik.
Bu dönemde, dış ticaret dengesi ile istihdama katkı sağlayan, ülkemizin rekabet gücünü yükseltmeyi hedefleyen proje fikirlerine öncelik verdik. Bu kapsamda da bugüne kadar yaklaşık 260 milyon Euro bütçeli 41 projeyi destekledik.
Kapasite geliştirme alanındaki teknik destek projelerimize 2021-2027 yıllarını kapsayan IPA III döneminde de hız kesmeden devam edeceğiz.”
YERLİ AŞI YIL SONUNDA
MEHMET Ali Kışlalı için dün ikindi vakti Kocatepe Camisi’nde düzenlenen törene oğlu Murat, gelini Ebru ve eşi Nilüfer Kışlalı başta olmak üzere yakınları ve basın dünyasından çok sayıda isim katıldı. Cenaze namazının ardından gözyaşlarıyla Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verilen Mehmet Ali Kışlalı, 1933 yılında Kilis’te doğdu. 1953 yılında Galatasaray Lisesi’nden mezun olan Kışlalı, 1960 yılında da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite yıllarında adım atan Kışlalı, 1957 yılına kadar Zafer, 1960 yılına kadar da Yenigün gazetesinde çalıştı. Mezuniyetinin ardından 1966 yılına kadar Milliyet, sonra da Tercüman ve Hürriyet gazetelerinde görev yapan Kışlalı, Ertuğrul Özkök, Hıncal Uluç, Emre Kongar, Avni Özgürel, Mehmet Tezkan gibi birçok ismi gazeteciliğe kazandıran basın tarihinde de özel bir yeri olan dönemin en ünlü haftalık dergisi Yankı’yı çıkarttı.
ÖDÜLLÜ GAZETECİ
İngilizce ve Fransızca bilen Kışlalı, 1962’den sonra aynı zamanda The New York Times, Daily Telegraph ve Time gazete ve dergilerinin Türkiye temsilciliği ve muhabirliğini de yaptı. 1990’lı yıllarda Tercüman’da yazılar yazan Kışlalı, İhlas Haber Ajansı’nın Ankara temsilciliğini de üstlendi. 12 yıla yakın süre Radikal gazetesinde yazarlık yapan ve mesleğinde birçok ödül alan Kışlalı, özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile ilgili yazı ve yorumlarıyla bu konudaki önemli bir uzmanlık alanının da mimarlarından oldu. Sovyet Rusya ve Birleşmiş Milletler (1965) ve Güneydoğu Düşük Yoğunluklu Çatışma (1996) gibi kitapların da yazarı olan Kışlalı iki çocuk babasıydı.
ACIMASIZ ÖĞRETMEN
Hıncal Uluç 3 yıl önce kaleme aldığı “Gazetecilikte bir anıt.. M. Ali Kışlalı” başlıklı yazısında kuzenini şöyle anlatıyordu: “Abim Öcal ve ben mesleğe 60 yıl önce, Yeni Gün gazetesinde başladık.. Kuzenimiz M. Ali Kışlalı’nın yanında.. Temel eğitimi orda aldık. Yüksek lisansı ise gene Kışlalı’nın çıkardığı “Yankı Okulu”nda yaptık.. O okuldan kimler kimler mezun oldu, saysam bitmez.. Ama orada yetişenlerin hemen hepsi bugün çok ünlü birer gazeteci. En büyük gazeteleri yönettiler.. En müthiş dergileri, en popüler gazeteleri çıkardılar. En okunan yazarlar oldular.. Hepsinin meslek diplomasının altında ‘M. Ali Kışlalı’ imzası vardı çünkü.. Kışlalı, gazeteciliği teorik değil, iş başında öğretiyordu... Kışlalı, haber, yazı nasıl yazılır, çok iyi öğrenmiş, öğrendiklerini de bize fazlasıyla öğretmişti. Ama öğretirken çok acımasızdı..”
‘SAĞLAM DİMDİK AHLAKLI BİR ADAMDIN’
Ahmet Taner Kışlalı’nın kızı Dolunay Kışlalı Edis de amcasının ardından şu satırları kaleme aldı: “Amcam benim, ailemizin en büyüğü ve direğiydin hep. Benim özelimdeyse sırdaşım ve akıl hocam... Sapasağlam dimdik ahlaklı bir adamdın. Umarım şimdi biraz dinlenirsin ve ardından çok gözyaşı döktüğün kardeşlerine kavuşursun...”
Anıt, üç parçadan oluşuyor. Birinci parça olan dikilitaşın üç cephesine 15 Temmuz şehitlerinin isimleri yazıldı. İkinci parça, ilk bombanın düştüğü noktayı gösteren sembolik küresel camekan, son parça ise bunları üzerinde taşıyan platform ve yürüyüş yolundan oluşuyor.
BOMBANIN ATILDIĞI NOKTA
Anıtta şehitlerin isimlerin etrafına kufi yazıyla besmele ve Bakara Suresi’nin şehitlerle ilgili ayetleri işlendi. Anıtı törenle açan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Türkiye’de 27 Mayıs 1960’tan itibaren birçok darbeler, yarı darbeler, teşebbüsler yaşandı. 15 Temmuz’da yaşanan, görünüş itibarıyla bunlar içerisinde ihanette zirve noktası” dedi. Açılışa eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, DP Genel Başkanı Gültekin Uysal, TBMM Başkanvekilleri, Başkanlık Divanı üyeleri, siyasi partilerin grup başkanvekilleri, eski ve yeni çok sayıda milletvekili, şehit ve gazi yakınları da katıldı. Şentop ve törene katılan protokol üyeleri, Meclis’te ilk bombanın atıldığı noktaya karanfil bıraktı.
Anıtta 15 Temmuz’da şehit olanların adları yazıyor. Açılış törenine katılanlar karanfillerle saygı duruşunda bulundular.
VAN’da 41 kişinin ölümüne neden olan çığ felaketinin ardından arama çalışmaları dün de devam etti. Yeni çığ tehlikesine karşın yol ulaşıma kapatılırken, arama kurtarma ekipleri dışında kimse bölgeye sokulmadı.
Ankara’dan gelen Jandarma Arama Kurtarma (JAK) ve AFAD ekipleri dedektör ve kadavra köpekleriyle bölgede arama çalışması yürüttü. Aramalarda 4 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı. İki ayrı çığ felaketinde yaşamını yitirenlerin sayısı 42’ye ulaştı. İlk çığın düştüğü minibüsteki 2 kişiye ise ulaşılmaya çalışılıyor.
BÖLGEYE GİRİŞ ÇIKIŞLAR KAPATILDI
Bölgede arama kurtarma çalışmaları devam ederken üçüncü çığ tehlikesi oluştu. Bu nedenle Van-Bahçesaray karayolu ulaşıma kapatılırken, Bahçesaray karayolundaki Yukarınarlıca köyünde önlem alan jandarma ekipleri yolu kapattı. Güvenlik nedeniyle hem sivil hem de resmi araçların geçişlerine izin verilmedi. Arama çalışmalarına katılmak için takviye olarak gelen AFAD ve JAK ekipleri de araçlarını kontrol noktasında bırakarak çığ bölgesine yürüyerek geçiş yaptı. Çevre illerden Bahçesaray’a gönderilen çok sayıda 112, UMKE, AFAD, Kızılay ekipleri köyde hazır bekletildi.
AYNI AİLEDEN 6 KİŞİ
İkinci çığ düşmesinde hayatını kaybeden 6 kişinin akraba oldukları öğrenildi. Übeyt, Sadık, Hayrettin Kapağan, akrabaları Muzaffer Kaya, Mehmet Emin Kurt ve Hayrettin Durak’ın üzerine çığ düşen minibüste bulunan, kendilerine ulaşılamayan 2 akrabaları için bölgeye gittiği öğrenildi. O sırada meydana gelen ikinci çığ felaketinde 6’sı da çığ altında kalarak hayatını kaybetti. Faciada hayatını kaybeden 6 akraba için Norşin Camisi’nde tören düzenlendi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da katıldığı cenaze namazından sonra Türk bayrağına sarılı cenazeler toprağa verildi.
KURTARMAYA GİTMİŞTİK
Ailesinden 6 kişiyi kaybeden, kendisi de çığ altında yaralı çıkartılan Kadir Kapağan, o anları gözyaşlarıyla anlattı. Kapağan şöyle konuştu: “İlk çığın üzerine düştüğü minibüste 2 akrabamız vardı. Onları kurtarmak için bölgeye gittik. Arama çalışmaları devam ederken orada çok sayıda insan vardı. Ateş yakıldı, başında toplandı. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Hanım da ordaydı. Bir anda bir ses duyduk, sanki bomba patladı. Saniyeler sonra ne olduğunu anlamadan çığ geldi, arabaları, oradaki her şeyi önüne katıp geldi. Çığ altında kaldım, sonra beni çıkardılar. Şu an defnedeceğimiz 6 akrabam öldü, iki akrabamız da daha çığ altında.”
Bahçeli’nin Özel Kalem Müdürü Murat Çeliker de Twitter’dan “Genel Başkanımız Devlet Bahçeli üst solunum yolu enfeksiyonuna bağlı ateş yükselmesi sonucu hastaneye getirilerek kontrol altına alınmıştır” mesajını yayınladı.
GEÇMİŞ OLSUN ZİYARETLERİ
AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı ve AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş ile çok sayıda MHP’li milletvekili hastaneye gelerek geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan da Twitter hesabından geçmiş olsun mesajını paylaştı.
ABD’de bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Bahçeli’yi telefonla arayarak geçmiş olsun dileğinde bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay’ı arayarak “geçmiş olsun” dedi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bahçeli’yi ziyaretinin ardından, “Genel durumu son derece iyi. Hafif ateşle geldi, üst solunum yolu tedavisi gördü. Evde tedavisine devam edilecek” dedi. Bahçeli, altı saat sonra taburcu oldu.