Mayalı kardeşlerimizin kehanetleri

Biliyorum ki kafayı 2012 yılına, daha doğrusu 2012’de gerçekleşmesi beklenenlere takmış bir grup (bir kısım) insan var.

Galiba ben de onlardan biriyim.  Â

Galiba değil, öyle. Yuvarlamanın manası yok.

Nitekim 2012 yaklaştıkça mesele daha da cazip bir hal alıyor.

Şimdi gündemde 2009 temmuzunda gösterime girecek, bizzat bu konuyu ele alan "2012" filmi var. Roland Emmerich’in yönettiği...

Malum, Emmerich bu tarz "dünyanın sonu" filmlerini seviyor.

En son "The Day After Tomorrow"u yapmıştı.

Emmerich’in 2012’sinin kısa bir fragmanı internette hali hazırda dönüyor.

Kısa videoda önce Tibet ya da ona benzer (Himalayalar?) bir yerde, dağın en tepesinde bir gözetleme kulesi görüyoruz.

Sonra birden hooop, o kule aniden gelen koca (dev, devasa hatta) bir dalgayla sular altında kalıyor.

Yani Mayalılar’ın bilmem kaç yıl önce öngördüğü tufan gerçekleşiyor filmde. Kısa videodan anladığımız kadarıyla.

Henüz bu filmi görmeye daha çok var. Ama şimdiden oturdum, "Maya Kehanetleri"ni okumaya başladım (kitabın yazarları Adrian G. Gilbert ve Maurice M. Cotterell).

Mayalılar’a göre çağın son günü (onlara göre beşinci çağ) 22 aralık 2012.

Dikkat dikkat, çağın sonu demişler. Dünyanın sonu değil.

Dünya yerinde duruyor.

Peki ne oluyor?

Dünyanın manyetik alanında değişiklikler yaşanıyor ve bu yüzden arka arkaya doğal afetler meydana geliyor.

Daha da önemlisi kutuplar yer değiştiriyor! Akabinde iklimler altüst oluyor. Kutuplarda ve tropik bölgelerde öncelikle.

Olayın, yani Mayalılar’ın günümüze ulaşan öngörüleri bunlar.

Dahası da var. Artık 2012’ye kadar yeri geldikçe çiziktiririz.

Dünyanın durduğu gün

2012 öncesi çerez niyetine izlenecek filmlerden biri de "Dünyanın Durduğu Gün". Keanu Reeves’in "uzaylı kurtarıcı" rolünde arz-ı endam ettiği filmin ilk versiyonu 1951’de yapılmış.

Tesadüf, bir arkadaşımda eski versiyonun DVD’si vardı, yenisinin üstüne onu da izledim.

Neyse, yeni versiyon daha şatafatlı tabii.

İkisinde de aynı olan şey, uzaylının insanlara söylediği, "dünyaya iyi davranmadınız, o yüzden bu uygarlığın yokolması lazım" sözleri.

Peki nasıl yokolmaya başlıyor uygarlık, insanlar?

Valla hiç aklınıza gelmeyecek bir şekilde. Doğal afet filan değil.

Başka bir şey... Şimdi söyleyip tadını kaçırmayayım işin.

Gidin görün.

2009’da eğlence

Bunca "dünyanın sonu az sonra" satırından sonra gelecek ara sıcağı tahmin edersiniz.Â

Pompei’nin son günleri misali, eğlence eğlence yine eğlence...

Zaten üzerime yapıştı bu mevzular, kurtulamıyorum...

Ve işte: 2009’da eğlence nasıl olacak? Geçenlerde Kelebek’te vardı. Ünlü mekan işletmecileri, bu soruya yanıt vermişler.

Hepsi de "bizim mekan in olacak kardeşim" demiş (kimse kendi dünyasından çıkamıyor).

Aslında pasta küçüldükçe küçülecek.

Hiç ummadık, samimi yerler daha çok iş yapacak. Küçük yerler, küçük eğlenceler yani...

Çünkü büyük yerler öyle hınca hınç dolamayacağı (kriz mriz) ve Türk insanı da dolmayan yerden anında sıkıldığı için küçük yerler patlayacak. Gerisi boş.

Müzikler, içkiler, vesaire...

Doğru, votka yine egemen içki. Her türlüsü. Yemekte ise roze şarap. Onunda iyisi çok az yerde var (bakınız: En iyilerden biri Casal Mendes’e de Pastarito’larda rastgeliyorum).

Durum bu. 2009’u bırakın, 2012’de eğlence hayatı nasıl olacak ona bakın derim ben. Mekanlarda "Mayalılar gecesi" düzenlenir, "kehanet partileri" yapılırsa hiç şaşırmam.
Yazarın Tüm Yazıları