Türk köftesini yurt dışına taşıyor: 1920 Sultanahmet Köftecisi
Bir asra yaklaşan lezzetini yurt dışına da taşıyarak Türk köftesini dünyaya tanıtan 1920 Sultanahmet Köftecisi'nin (Tarihi Sultanahmet Köftecisi-Selim Usta) yeni nesil temsilcileri, aile gelenekleri ve kurumsallığı harmanlayarak büyümeye devam ediyor.
Bir asra yaklaşan lezzetini şubeleşme yoluyla yurt dışına da taşıyarak Türk köftesini dünyaya tanıtan 1920 Sultanahmet Köftecisi'nin (Tarihi Sultanahmet Köftecisi-Selim Usta) yeni nesil temsilcileri, aile gelenekleri ve kurumsallığı harmanlayarak büyümeye devam ediyor.
Türk mutfak kültürüne etki edecek kadar ünlenen 1920 Sultanahmet Köftecisi'nin öyküsü, kurucusu Mehmet Seracettin Efendi'nin 1916 yılında temelini attığı, 1920 yılında kayıtlara geçen küçücük dükkanını Sultanahmet'teki Divanyolu Caddesi köşesinde açmasıyla başlar. "Turan Kebapçısı" adıyla hizmet vermeye başlayan dükkanda, hiçbir baharat kullanılmadan, özenle seçilen etlere çok az miktarda ekmek, tuz ve soğan katılarak yoğrulan ve mangal ateşinde pişirilen köfteler, önce semt sakinlerinin, sonra bütün İstanbulluların vazgeçemediği bir lezzet halini alır.
Müşteri sayısı her geçen yıl artan Hacı Mehmet Seracettin Tezçakın, oğulları Mustafa, Selim ve İsmail ile çalışmaya devam ederken, 1944 yılında işletmenin adı "Halk Kebapçısı" olarak değiştirilir. Babalarının 1952 yılında vefatından sonra Mustafa, Selim ve İsmail, Tezçakın ailesinin ikinci kuşak bireyleri olarak işletmenin başına geçer.
İlk açılan dükkanın yerinin 1964 yılında istimlak edilmesi sonucu ikinci neslin temsilcileri İsmail ve Selim Tezçakın kardeşler, müessesenin bugünkü merkezinde "Meşhur Halk Kebapçısı" adıyla İstanbullulara hizmet vermeyi sürdürür. İsmail Usta'nın oğlu Mehmet Seracettin Tezçakın, 10 yaşından beri çırak olarak çalıştığı dükkanda üçüncü kuşak olarak 1976 yılından itibaren resmi olarak çalışmaya başlar.
Bu dönemle birlikte işletmenin adına, dünya mirası listesinde yer bulan "Sultanahmet" eklenir. Yaratılan lezzet ve dostane hizmetle "Sultanahmet Meşhur Halk Köftecisi", tarihe kök salmaya ve markalaşmaya başlar. Bu dönemde Mehmet Seracettin Tezçakın'ın kardeşi Ali Cihat'ın katılımıyla müessese daha da büyümeye başlar. Dedesinin Türk mutfak kültürüne kazandırdığı mirası, çağdaş bir anlayışla geliştiren Mehmet Seracettin Tezçakın'ın oğulları İsmail Timur, Selim Sinan ve Mustafa Mert Tezçakın'lar dördüncü kuşak olarak yurt içinde ve dışında ününü artıran işletmeye katılır.
1920 Sultanahmet Köftecisi'nin nesilden nesile taşınan lezzeti, şubeleşme yoluyla birçok kente yayılır. Franchise yöntemiyle yurt içinde başlatılan şubeleşme çalışmaları, gösterilen ilgi üzerine yurt dışına dataşınır. Şube sayısının giderek artması, yurt içinde ve dışında ününe ün katması, Sultanahmet Köftecisi'ni, ismi en çok taklit edilen marka haline getirir. Taklitlerin marka değerine zarar vermesini önlemek ve kolay ayırt edilmesini sağlamak amacıyla bir süre için işletmenin ismine ikinci kuşak temsilcilerden Selim Tezçakın’ın adı (Tarihi Sultanahmet Köftecisi-Selim Usta) not düşülür. İşletme, 2017 yılından beri "1920 Sultanahmet Köftecisi" markasıyla hizmet veriyor.
Markanın taklitçilerine karşı 1995 yılında başlatılan hukuk mücadelesi, 21 yıl sonra, 2016 yılında İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin kararıyla Tezçakın ailesi lehine sonuçlanırken, Yargıtay aşamasındaki kararla, 100'ü aşkın taklitçi dükkana tabelalarını indirme zorunluluğu getirilir. İstanbul'un asırlık lezzet durağı 1920 Sultanahmet Köftecisi'ni dördüncü kuşağa devrederek bir süre önce emekliye ayrılan Mehmet Seracettin Tezçakın'ın ardından 100. yılını kutlamaya hazırlanan şirkette mirası devralan oğulları Mert, Timur ve Sinan Tezçakın, babalarının izinde şirketi büyütmeyi planlıyor. Bu arada, ailenin üçüncü kuşak üyelerinden Ali Cihat Tezçakın da Selamiçeşme'deki dükkanında, bağımsız olarak hizmet vermeye devam ediyor.
43 yıldır şirketi yöneten ve bugünlere gelmesine önemli katkı sağlayan Mehmet Seracettin Tezçakın, 100 yıllık marka olmanın en büyük sırrını "aile şirketi olmak" şeklinde açıklarken, ailelerinden gördüklerini devam ettirdiklerini, torunlarını da hesaba kattığında beşinci kuşağa kadar geldiklerini anlattı. Tezçakın, "Üç kuşak her zaman bir arada çalışarak beşinci kuşağa geldik. İşçilerimiz de, müşterilerimiz de üç kuşak oldu. Çalışanlar çocuklarını da buraya getirdiler, onları da aile ferdi olarak gördük ve bu başarıyı elde ettik." dedi.
Sultanahmet Köftecisi dördüncü kuşak temsilcisi Mert Tezçakın da işçilerle birlikte bir aile olduklarını ifade etti. Değişen şartlar ve teknoloji ile işin içine biraz kurumsallık katmak gerektiğini belirten Tezçakın, şunları kaydetti: "Biz de tamamen değil ama kurumsallığı aile şirketine harmanlayarak oluşturmaya başladık. Bu konuda ciddi adımlar attık. Yaptığımız diğer bir iş de yurt dışına açılmak oldu. Köfte, Türk mutfağının çok özgün bir ürünü. Bunu yurt dışında tanıtmak bir yerde bizim görevimiz. Bu yüzden 2013 yılında Azerbaycan'dan başlayarak Almanya, İngiltere, Kuzey Kıbrıs'ta şubeler açmaya başladık. Şu an yurt dışında 6 şubemiz var. 7'nci şubemizi de yakında açacağız. Yurt dışı yapılanmamızı, daha da büyüyerek, devam ettirmek istiyoruz. ABD'den ciddi bir talep var. Orada şirketi kurduk, doğru zamanı bekliyoruz. Almanya, Hollanda, Fransa'dan da önemli talep var. Bulunduğumuz ülke sayısını ilerleyen yıllarda artırmak istiyoruz." Tezçakın, Sultanahmet şubesinin turizm açısından avantajlı bir yerde bulunduğunu ifade ederek, turistlerin köfteyi sevdiğini ve arayıp bulduklarını söyledi.
Mert Tezçakın, internet satışlarının merkez şube dışında tüm şubelerde mevcut olduğuna dikkati çekerek, "İnternetten satışlarımız, toplam satışın yüzde 35-40'ına tekabül ediyor." dedi. Tezçakın, uzun yıllardır aynı tadı korumanın sırlarını şöyle anlattı: "Birincisi, aile olarak işin içindeyiz. Her gün hepimiz buraya gelip işin başında duruyoruz. İkincisi, personelimiz ortalama 15-16 senedir burada çalışıyor. Köftede çalışan ustalarımız 35-40 senedir bizimle çalışıyor. Aynı lezzeti korumanın önemli bir noktası da burada. Asırlık şirketin devamını sağlamakta en önemli şey işin başında kalmak. Zaten işliyor diye işi bırakırsanız mutlaka bozulmalar olur. Biz 3 kardeş olarak işin başında kalmaya ve büyütmeye devam edeceğiz. Biz kaldığımız sürece çalışanlarımız ve müşterimiz de eminim bizimle beraber kalacak. Şirketi satmayı hiç düşünmedik. Çünkü bu bize miras olarak bırakıldı. Biz de çocuklarımıza miras olarak bırakmayı düşünüyoruz."