Paylaş
◊ Berlin’e ne zaman gitsem yazacak bir şeyler bulabiliyorum. Bu yazımda da Berlin’deki farklılıkları anlatmaya çalışacağım. Bergmannstrasse, Kurfürstendamm-Potsdamer Platz, Tiergarten, Marksist Museum, Friedrichstrasse, Kantstrasse en çok vakit geçirdiğim yerlerdi.
◊ Bizim caddelerimizde ve sokaklarımızda da sanatçı isimlerini daha çok görmek istiyoruz. Bu şehrin II. Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden inşa edilmiş olmasına inanamıyorsunuz.
◊ Wintergarten’ın yeni etkinliği Josephine’ni görme şansı da bulduk. Bu etkinlik, eşsiz sanatçı Josephine Baker’a bir saygı duruşuydu.
Kariyerinin aşamaları arasında New York, Paris ve Berlin vardı. Caz ve swing ile Josephine Baker, ilginç ve dokunaklı anekdotlar Wintergarten’daydı.
◊ Neukölln Operası’nın daveti üzerine akılda kalıcı bir müzikli tiyatroya gittim. Oyunun adı “Der Teufel im Lift- Asansördeki Şeytan.” Uluslararası üne sahip Lautten Compagney Topluluğu’ndan, Bach’ın kantatlarını manzara alanına taşıyan, yeni ve farklı bir bakış açısı sağlayan, opera ve tiyatronun bir arada olduğu bir oyun izledik.
Gösteri, izleyenleri anlam, inanç, ölüm üzerine düşündürmeyi de başarıyor.
◊ Aralık ayının gelmesiyle birlikte birer birer açılmaya başlayan Noel pazarları, her yıl tüm dünyada büyük bir coşkuyla karşılanıyor. Postdam’da sokaklar ve meydanlar renkli görüntülere bürünmüştü. Berlin’de sayamadığım kadar çok Noel pazarı gördüm, en çok Postdam’dakini beğendim.
◊ “Berlin’de Sonbahar”, “Aşk Yolunda” ve “Yasemin Sokağı” kitaplarının yazarı Defne Seidel’den bir Berlin romanı daha Herdem Kitap etiketiyle okurla buluşuyor. Kitabın adı, “Babasız Kızlar”...
İnci, İsabel ve İris, Berlin’in işlek caddelerinin birinde bulunan binanın altıncı katında yaşayan oda arkadaşlarıdır. Üçünün de birbirinden farklı geçmişleri ve yaşamları olsa da ortak bir noktaları vardır; o da içlerinde hiç büyümeyen ve baba özlemi çeken yaralı üç kız çocuğunun olmasıdır.
Şahmaran’ın üç yaralı genç kadına birer mesajı vardır ve İnci’nin rüyasında göründüğü için bunu sadece İnci bulabilecektir. Şahmaran bu üç genç kadına nasıl bir mesaj verecektir? Altıncı kattaki dairede neler olacaktır?
Defne Seidel ile Kreuzberg’de, Cafe Jenseits’de buluştuk, hem kitaplarını konuştuk hem de Defne’nin lezzetli yemeklerini tatma imkânı bulduk.
Bazı şeyler doğaçlama bir şekilde yaşanıyormuş, bir kez daha anladım.
◊ Gülçin Wilhelm, Berlin’de yaşayan ve önemli çeviriler yapan bir dostum. Onunla da buluşmayı başardım.
Bu köşenin ‘Kim Ne Okuyor’ bölümünde fark ettiği bir şeyi söyledi. Bu yıl saymış, sanatçılar, yazarlar en çok Murathan Mungan’ın son kitabı “995 km”yi söylemiş.
Gülçin Wilhelm, Türkiye’den Berlin’e gelen Türk sanatçıları da iyi tanıyor, iyi yazarları da keşfediyor.
◊ Kitapseverler buraya mutlaka gitmeli. Friedrichstrasse’ye yolunuz düşerse Dussmann das KulturKaufhaus’e mutlaka uğrayın.
Bu kitabevini gördüğünüzde şaşıracaksınız. Almanca ve İngilizce çok sayıda kitap, dergi bulabilirsiniz. Ayrıca kitabevinde Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel’in “Freedom: Memoirs 1954–2021” adlı kitabı da hâlâ çok satıyor.
Hatırlarsanız bu kitapta Merkel, “2015 yazından bu yana ben de özellikle Avrupa Birliği’nin mülteci politikası konusunda Türkiye ile iş birliğini yeni bir düzeye taşımaya odaklandım” demişti.
◊ Konzerthaus aralık konserleriyle dikkat çekiyor. Stresten uzak, kırmızı sandalyelerimize gömüldük ve güzel bir konser izledik. Konzerthaus Brass Berlin’de “Barok ve Ötesi” dinletisi rahat bir nefes almamızı sağladı. Johann Sebastian Bach müziği burada da vardı.
Kim ne okuyor?
◊ Nazlı Eray, Murathan Mungan’ın “995 km” adlı eserini okuyor.
◊ Gülçin
Wilheim, Birgül Oğuz’un “İstasyon” adlı eserini okuyor.
◊ Mehmet Ali Nuroğlu, Han Kang’ın “Vejetaryen” adlı eserini okuyor.
◊ Aslı Atasoy, John Berger’ın “Kıymetini Bil Her Şeyin” adlı eserini okuyor.
Paylaş