KAFAYI, leke tutmayan gömleklere nefes alabilen pantolonlara ve antibakteriyel donlara TAKTIM

Leke tutmayan gömleğiniz oldu mu? Pantolonunuz? Peki ya antimikrobiyel külodunuz? Nefes alan bir şeyler giydiniz mi?

Haberin Devamı

Tekstil sektörünü teknolojinin son ürünleriyle buluşturan adam Korgün Şengün

Yoksa siz teknolojinin son ürünlerinden haberdar değil misiniz? Tekstilde bir sürü buluş yapıldığını biliyor muydunuz? Valla ben bilmiyordum. Hele kan geçirmeyen regl külodundan haberin hiç yoktu. Korgün Şengün’le tanıştım, oldu...

Adınızın Korgün olmasının özel bir sebebi var mı?
/images/100/0x0/55ea1829f018fbb8f86ae651
- Annemle babamın ateşli bir gününe denk gelmiş olmalıyım. Aksi takdirde insan, oğlunun ismini neden Korgün koyar? Adımı seviyorum ama bir o kadar da zorluk çekiyorum. Allah için, bir kişi de doğru telaffuz etsin? Korgül, Morgül, Zorgül. En kötüsü de geçen gün başıma geldi, son derece hoş bir hanımefendi, "İyi günler Korkunç Bey" dedi, "Yok artık daha neler!" dedim.

Bir de "Tekstilin çılgın çocuğu" diyorlar size. Ne münasebetle?

- Kafayı, leke tutmayan gömleklere, nefes alabilen pantolonlara ve antibakteriyel donlara taktığım içindir. Benim için mahzuru yok.

Baştan alalım. Tam olarak necisiniz?

- Tekstil mühendisiyim. Ama tekstilin konfeksiyon değil, kimya tarafıyla ilgiliyim. Bizim yaptığımız, tekstil doktorluğu gibi bir şey. Galoşlarla girilen laboratuvar benzeri bir fabrikamız var, içeride Alman, Fransız ve Amerikalı bilim adamları çalışıyor. Ve bu arkadaşlar, her gün yüzlerce kimyasal geliştiriyorlar.

Ne yapıyorsunuz onları?

- Anteks Tekstil, Denizli Basma Sanayii, Zorlu Linen, Bossa, Hena, Matesa, Emin Tekstil gibi Türkiye’nin en büyük tekstil firmalarına satıyoruz. Onlar da bizden aldıkları bu kimyasallarla GAP’a, Zara’ya, Armani’ye, Hugo Boss’a, Marks & Spencer’a ve H&M’e kumaş üretiyorlar.

Cehaletimi affedin ama ben bu kimyasalların önemini hálá anlayamadım.

- Kumaşa bütün özelliğini onlar veriyor. Mesela üzerinizdeki giysiyi, ham pamuktan böyle pırıl pırıl yeşil hale getiren bir kimyasal. Bir kumaşa dokunup, "Ne güzel yumuşacık!" deriz ya, o da bir kimyasal. Kayak kıyafeti mi aldınız? Farklı bir doku. O da kimyasal. Her şeyin aslı kimya ve kimyasal. Bizden aldıkları kimyasallarla müşterilerimiz, dünyanın en baba firmalarına kumaş üretiyorlar.

Sizinki de Türkiye’deki baba kimya firmalarından biri mi?

- Yıllık ciromuz 20 milyon dolar. Fena değiliz yani.

Babadan mı kalma?

- Yok hayır. Teknik Üniversite’den mezun olduktan sonra 15 yıl uluslararası şirketlerde çalıştım, "Artık kendi kanatlarımla uçmanın zamanı geldi" dedim ve MKS-Devo’yu kurdum. Türkiye’de böyle bir açık vardı, sıkı bir laboratuvar servisi de yoktu. Büyük ağabeyler vardı, ama yavaş çalışıyorlardı, onların bir ayda yaptıkları işi, biz 24 saatte yapmaya talip olduk. Başardık da. Asıl işimiz bu yani, bir takım kimyasalları geliştirip kumaş firmalarına satmak.

Bir de "yan iş"iniz var anladığım kadarıyla.

- Evet "Salty Sardine." Parasal bir dönüşüm de beklemediğimiz tekstil sektörünü teknolojinin son ürünleriyle buluşturduğumuz bir marka. Bilim adamlarıyla çalışıyorsunuz ve yarının teknolojisi olacak uçuk kaçık buluşlar gerçekleştiriyorlar. Siz de kayıtsız kalamıyorsunuz. Göstereyim mi?

Lütfen...

(Masada duran kırmızı şarabı alıyor, gömleğinin koluna boca ediyor. "Mahvoldu güzelim beyaz gömlek..." derken tuhaf bir şey oluyor, şarap akıp gidiyor, gömlekte de leke-meke kalmıyor. Ben ağzımı şaşkınlığımdan daha kapatamamışken arka masadan bir beyefendi geliyor. "İstemeden tanık oldum ve çok etkilendim. Bu nasıl bir gömlektir? Nereden temin ettiğinizi sorabilir miyim?" diyor. Korgün Şengün kartını veriyor...)

Vayyyy. Etkileyiciymiş. Gömleğinizin kumaşına bir dokunabilir miyim?

- Tabii.

Yumuşakmış.

- Öyle. Kumaşın dış yüzeyi hidrofobik. Yani su itici özelliğe sahip. Su, yağ, kir, şarap kumaşın yüzeyinde kalmıyor.

Ter?

- Olur mu, karizmayı çizdirmiyor, teri de göstermiyor.

Peki Salty Sardine (Tuzlu Sardalya) ismini çok mu aradınız?

- Ben denize meraklı bir adamım, tuzlayıp saklamak en eski metotlardan biridir, üstelik uzun ömürlüdür. Koleksiyona bu ismi vermemin altında yatan da bu: Bizden aldığın bir ürünü 10 yıl çöpe atamazsınız, gardırobunuzun demirbaşı olarak kalır.

Başka neler var Salty Sardine koleksiyonunda?

- Pantolonlar, iç çamaşırları, şortlar, erkek bokser’ları, kadınlara body’ler, kışa blazer’lar, kazaklar, kaşkollar geliyor. Hepsi bu teknolojinin ürünü. Nefes alan kumaşlar. İçerideki teri anında dışarı atıyor, aynı zamanda dışarıdan temiz havanın da içeri girmesine izin veriyor. "Dry and Safe" teknolojisi. Bizim patentli teknolojimiz. Ciddi bir buluş.

İnanılmaz...

- Zaten kimse inanmıyor! Doğru olamayacağını, kafadan uydurduğumuzu düşünüyor. Salty Sardine ürünleri Edwards’lar dışında hiçbir yerde satılmıyor. Satışlar sadece internet üzerinden yapılıyor. Ama bu işin hastaları var. "Geç keşfettim ama iyi ki keşfettim. Hayatımın gömleği bu!" diyen hekimlerimiz ve Türkiye’nin her yerinden müşterilerimiz...

Tekstil ile teknolojiyi buluşturarak, esas olarak hangi duygunuzu tatmin ediyorsunuz?

- Kimbilir belki de "Bizim ülkemizden de böyle bir teknoloji çıkıyor işte, görün" diyorum. Eskiden "non-iron" (ütüye ihtiyacı olmayan) gömleklerimi hep Amerika’dan sipariş ederdim. Yıkıyorsun, ütülemeden küt üzerine geçiriyorsun. İnanılmaz pratik. Ah bu Amerikalılar nelere kadir derdim. Sonra bir baktım Anteks diye bir firma var Türkiye’de, dünyanın en büyük "non iron" gömleklerini yapıyor, Hugo Boss’a bile onlar veriyor, burnumuzun dibinde ama haberimiz yok. Sonra Öztek var, Türk ordusu dahil dünyanın neredeyse bütün ordularına kumaş satan bir firma, ultraviyolede gözükmeyen kumaş, akmaz, kokmaz, yanmaz, 300 dereceye kadar dayanıklı. Öztek’i de pek az insan biliyor. Belki de daha geniş kitleler ülkemizdeki bu yenilikleri bilsin istiyorum.

RENKLİLERLE BEYAZLARI AYIRAN HAVLU
/images/100/0x0/55ea1829f018fbb8f86ae653
Zor olan alışkanlıkları, önyargıları kırmak mı?


- Diyorlar ki "Zamanından önce gelmiş işler bunlar, yarın kıymeti bilinir ama şimdi değil." Valla ben pek emin değilim. Çünkü annem bile bir ayda benimsedi.

Nasıl yani? Anneniz hangi ürünü kullanıyor?

- Minik bir havlu geliştirdik biz. Onun sayesinde renklilerle beyazları çamaşır makinesine birlikte atabiliyorsun. O havlunun içinde bir kimyasal var, bütün boyayı üzerine topluyor.

Renklilerle beyazları bir arada yıkayabiliyor olmanın ne gibi bir esprisi var?

- E bir sürü şeyden tasarruf ediyorsun. Normal çamaşır makineleri 5 kilo çamaşır alıyor ve o çamaşırı ortalama 15 litre suyla yıkıyor. Sen 3 kilo çamaşır da koysan, suyun miktarı değişmiyor. Ama bizim minik havluyla her zaman 5 kilo yıkayabiliyorsun çünkü renklilerle beyazları birlikte atıyorsun. Bu de ne demek? Sudan, deterjandan ve yumuşatıcıdan tasarruf ediyorsun. Havlu 10 YTL. 50 yıkama sonra o havluyu atıp, yenisini alıyorsun. Annem en iyi müşterilerimden biri oldu.

Reddedenler için yapabileceğim bir şey yok o zaman popolarında pedle dolaşsınlar

Dry and Safe teknolojisini iç çamaşırında kullanmak nereden aklınıza geldi?

- Şarabı göstermiyor, kiri göstermiyor, teri göstermiyor, başka neyi göstermez, saklar diye konuşuyorduk. Birdenbire "Kan?" dedim, "Gösterir mi acaba?" Denedik göstermiyor. Ondan sonra beni tutabilene aşk olsun: "Bunu donlarda da kullanacağız!" dedim. Kullanıyoruz da. Bence kadınlara müthiş bir hizmet. "Regl oldum mu olmadım mı? Geçti mi geçmedi mi? Bir bakar mısın arkadan pantolonuma?" derdi yok. Kadınları bildim bileli böyle endişeler taşırlar. Şimdi en az 6 saat emniyettesin. Ben de emniyetteyim!

İyi de nasıl? Var olan kan n’oluyor?

- Külot onu emiyor ve saklıyor.

Nereye saklıyor?

- Kendi içindeki hücrelere. İç çamaşırın ağ kısmına birtakım hücreler yerleştiriyoruz. Onlar kanı emiyor sonra yıkamak istediğinizde pıt diye açılıyor. Yıkandıktan sonra tek dikkat edilmesi gereken şey, ağ kısmını ütülemek. İşte o zaman hücreler tekrar kapanıyor ve külot yeniden kullanılmaya hazır oluyor. "Özel gün külodu" gibi de bir isim taktık.

Kanın hücrelerin içinde depolanması rahatsızlık vermez mi?

- Hissetmiyorsun ki, alıyor ve dağıtıyor. Bakteri-makteri de üremiyor ve kokmuyor...

Tamam da nasıl oluyor?

- Çünkü içinde nano gümüş var. Gümüş de bakteriyi öldürüyor. Hani "Ağzında gümüş kaşıkla doğmak" diye bir deyim vardır ya, palavra değil, gümüş bakteriyi gerçekten öldürür. Bir de tabii şöyle bir hesap var: 2 milyon kadın, regl olma ihtimaline karşın günde 2 ped kullanırsa, eder 4 milyon ped. O pedler ne oluyor? Ben söyleyeyim size, çöpe gidiyor. Ve 150 sene parçalanamıyor.

Çevreci olabilmek için de bu külotlardan mı giymemiz gerekiyor?

- E fena olmaz.

Peki sadece anneanne boyutları mı var?

- Yok canım, g-string olanları da var.

Fiyatı?

- 25 YTL.

Peki bu regl külodu buluşuna Türk kadını nasıl tepki gösterdi?

- Açıkçası henüz haberi yok, geniş kitlelere ulaşmadık. "Özel günlerde endişelere son" gibi havalı cümleler bulduk, Ergün Gündüz’ün çizimlerinden şahane bir stand yaptık, dedik ki belirlediğimiz 200 kuaför ve güzellik salonuna bu standlardan koyarız, kadınlarımızın da bu yeni teknolojiden haberi olur. Kuaförlerin tepkisi ne oldu dersiniz: "Müşterilerimize gelin regl külodunuzu konuşalım diyemeyiz, hiçbir şeklide bu standı istemiyoruz, donunuzla da ilgilenmiyoruz!"

Kısa vadede sonuç alamayacaksınız galiba...

- Valla, kullananlar vazgeçemiyor. Reddedenler için de yapabileceğim bir şey yok, o zaman popolarında ped’le dolaşsınlar!

Yazarın Tüm Yazıları