Afro-Amerikan kökenli yazar Gary Phillips’in ‘Tekinsiz Bölge’si günümüz Los Angeles’ında geçen hızlı, eğlenceli ve kolay kolay rast gelmeyeceğimiz türden karakterlere yer veren bir roman. Michael Connelly’nin deyişiyle “Gary Phillips, acımasız sokaklardaki yaşam ve ölüm hakkında sert ve cesur hikâyeler yazıyor...”
#Gary Phillips“En başından beri hayvanlar, insanlar ve hatta adlandırması güç kimi mahluklar resimlerimde bir araya geliyorlar. Hepsi doğanın bir parçası gibi benim için. Hepsi birlikte bir mitologyayı, bir evreni oluşturuyor. Ben o doğaya, o hayvanlara âşığım” diyen Selma Gürbüz, 100’ü aşkın yapıtının yer aldığı ‘Dünya Diye Bir Yer’ başlıklı en kapsamlı sergisiyle İstanbul Modern’de. Başlıkta ‘Dünya Diye Bir Yer’ diyerek doğayla ve dünyayla kurduğu ilişkiye vurgu yapmak istediğini belirten Gürbüz, "Doğasıyla, hayvanları, bitkileri, kadınları, mitleri, masalları ve bütün duygularıyla içinde nefes aldığım, kalbimin en derinlerinde hissettiğim, ara vermeden resmettiğim dünya... O dünyaya biraz mesafelenerek, sanki başka bir gezegendeymiş gibi yoğun bir duygusallık, biraz şefkat, biraz üzüntü, biraz aşk, biraz melankoli, masalsılık ve düşsellikle bakıyorum” diyor.
#Selma Gürbüz1996’da Londra’ya yerleştiğimde pek cazip olmayan bölge bugün fiyakalı restoranlar, mağazalar, büyük harcamalarla fabrikadan günlük yaşam alanına dönüştürülmüş mekânlar, ışıltılı ofislerle dolu. Kentin en etkileyici şehir efsanelerine de tanık olacağınız bu ‘tekinsiz’ semtine hoş geldiniz.
#King’S CrossSİNCAN- Arka cephede kuzeydoğuya doğru uzanan Abdüsselam Dağı’nı saymazsak hasadın yeni kaldırıldığı buğday tarlalarının gözünüzün menzili içinde yayılıp gittiği uçsuz bucaksız bir ova burası; eski adıyla Mürted, yeni adıyla Akıncı Ovası...
#YazarlarHayatta en sevdiğim yer hep İstiklal Caddesi oldu. Taksim’den aşağı kaptırdım mı, içimi heyecan kaplar, o hava, o renk cümbüşü kalp atışlarımı hızlandırırdı. Beyoğlu’nun karnavalımsı ortamında, insanlar kaybolur, eşitlenir ve her seferinde yeni bir maceraya atılırdı. Biliyorum, pek çoğunuz için de öyle, Beyoğlu canımızı yakan, kişisel bir mesele. 2000’lerin ortasındaki ‘altın yıllar’da burası Avrupa’nın en gözde semtlerinden biriydi. Newsweek dergisi “Cool İstanbul: Avrupa’nın en havalı kenti” kapağıyla çıktığında, kimsenin umurunda olmamıştı. Bundan şüphemiz yoktu ki... Ve başrolde Beyoğlu vardı. Peki sonra ne oldu? Sert bir düşüşe geçti. Sokaktaki masaların kaldırılması, sembol mekânların kapanması, Gezi olayları ve terör saldırılarından sonra bir süre hayalet şehre dönüştü. Batılı turist kayboldu, boşluğu Arap turist ve mülteciler doldurdu. Meyhaneler kebapçı, barlar nargileci oldu. Sokakta Türkçeden çok Arapça duyulmaya başladı. Ve ayağını kesen kesim, “Beyoğlu bitti, Ortadoğululaştı” noktasına geldi. Bu doğru mu? Yaşanan dönüşüm ne ve arkasında ne var? Açık bir kafayla gittik, haftalarca çalıştık... Esnafla, tarihçilerle, mimarlarla, sanatçılarla konuştuk. Ara Güler’e de kulak verdik, İranlı sokak müzisyenlerine de... Beyoğlu Belediye Başkanı’yla Tarlabaşı’ndaki lüks inşaatları da gezdik, tam dibindeki mültecilerin gecekondularına da konuk olduk...En önemli şey kulak vermek, anlamak ve şehir hakkına sahip çıkmak... Beyoğlu’nun kaderi Türkiye’nin de kaderi. Dört gün sürecek yazı dizimiz hafta içi Hürriyet’te devam edecek. Haydi, hep beraber Taksim’den aşağıya bir süzülelim...
#BeyoğluDrone'lar artık hayatımızın hemen her yerinde karşımıza çıkabiliyor. Ülkemizde kız öğrenci yurtlarından görüntü alırken yakalanan Drone cihazları yakalanırken, yurt dışında artık dedektifliğe meraklı vatandaşların en önemli yardımcıları drone kayıt cihazları! ABD'de yaşanan bir olay Drone ile yapılan ilk fuhuş baskını olarak kayıtlara geçti!
#DroneDoğası zengin, halkı yoksul Zanzibar’ın şehirlerinde, evleri kerpiçten, çatıları samandan yapılmış köylerinde önceki hafta Kurban Bayramı coşkusu yaşanıyordu. Rengarenk ipeklilere bürünmüş türbanlı kadınlar, en yeni elbiseleriyle çocuklar ve erkeklerle doluydu otoyollar. Diğer köylerdeki yakınlarını görmek için kilometrelerce yürüyor, akşam köy meydanlarında konserler, panayırlar kurarak eğleniyorlardı. Medreselerde sabahın 7’sinden gece yarısına kadar Kuran okunuyordu. Gökyüzü ve sahiller ise dolunayın hükmü altındaydı. Deniz her fırsatta mercan kayalıklarınca oluşturulan sığlıkların arkasına, sahilden yaklaşık bir kilometre gerilere kaçıyordu. Zanzibarlılar bayramın, turistler dolunay ve sahilin tadını çıkarıyordu.
Afrika’nın güney doğu sahili boyunca şerit gibi uzanan Mozambik, motosiklet tutkunları için sürprizlerle dolu bir coğrafya. NTV’nin program yapımcılarından Mirgün Cabas geçen ay altı motosiklet ve bir kamyonetten oluşan grupla Johannesburg’dan yola çıktı. Mozambik’in en güneyinden başlayıp orta bölgesindeki Inhambane’ye ulaştı. Nelspruit üzerinden başladığı noktaya döndü. İzlenimlerini Hürriyet Seyahat için yazdı.
Peter Ackroyd “Londra’nın Biyografisi”nde kentin doğu bölgeleri için “Diğer semtlerde yaşayanlarca pek bilinmez, huzursuzluk kaynağı olduğu düşünülür” diye yazıyor. Yoksulların yaşadığı, tekinsiz tavernalar, parklar bir yana Clink dahil hapishanelerin bulunduğu bölge hızla değişiyor… Bugünlerde Thames Nehri’nin, özellikle London Bridge’in güneyindeki semtler kentin en enerjik noktaları.
#Londra Turları