Yandaki iki fotoğraf, kısıtlamaların kalkmasının ardından İstanbul’un iki yakasında çekildi. Oysa kendimizi ve normalleşmeyi korumanın yolu sosyal mesafeden geçiyor. İstanbul, Ankara ve İzmir’de daha güvenli hissedeceğiniz adresler derledik, yeni normalin kent trendlerini uzmanlarıyla konuştuk.
#Yazarİlk, geçtiğimiz yıl oyuncu eşi Nazan Kesal ile birlikte kurdukları Urla Dam’da gördüm kendisini. Zaten izlediğim filmleri ve dizilerinden beğenerek takip ettiğim bir sanatçıydı. Etrafı sevenleri tarafından çevrilmiş; her birine aynı özen, dikkat ve nezaketle ilgileniyordu oyuncu-yazar-yönetmen Ercan Kesal. Seveni çok olan usta oyuncunun kendi anlatımı ile karakterin içine girmek yerine onu içine alıyor ve bu yaklaşımıyla farkını ortaya koyuyor. Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler’de duruşu, karakteri ve her tavrı buram buram sanat kokan Ercan Kesal ile bir araya geldik.
#SPONSORLU İÇERİKİlk, geçtiğimiz yıl oyuncu eşi Nazan Kesal ile birlikte kurdukları Urla Dam’da gördüm kendisini. Zaten izlediğim filmleri ve dizilerinden beğenerek takip ettiğim bir sanatçıydı. Etrafı sevenleri tarafından çevrilmiş; her birine aynı özen, dikkat ve nezaketle ilgileniyordu oyuncu-yazar-yönetmen Ercan Kesal. Seveni çok olan usta oyuncunun kendi anlatımı ile karakterin içine girmek yerine onu içine alıyor ve bu yaklaşımıyla farkını ortaya koyuyor. Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetler’de duruşu, karakteri ve her tavrı buram buram sanat kokan Ercan Kesal ile bir araya geldik.
#1Döner milli yiyeceğimiz. Eskiden ayak üstü yer apar topar devam ederdik. Ancak şimdilerde döner restoranları peş peşe açılmaya başladı. Hatta bir çok Avrupa ülkesinin başkentinde artık sadece döner satan lüks mekanlara rastlamanız mümkün. Dönerde en önemli özellik elbette eti. Marine edeni var etmeyeni var. Odunda pişeni var, kömürde, doğalgazlı pişeni de. Benim için en önemlisi meşe odunuyla pişmesi. O odunun kokusu, isi dönere sinmeli. Anadolu yakasında bu işi iyi yapan, yediğinizde keyif alacağınızı iki mekandan bahsetmek istiyorum sizlere...
#Dönerİstanbul Bahçeşehir’deki “Gölet” her gün daha da renkleniyor. Yeni açılan kaliteli mekanlara her gün bir yenisi ekleniyor. Ben de bu hafta buranın öne çıkan 3 yerini yazmak istedim. İlk girdiğim mekan lezzetine hayran kaldığım Alazz restoran. Abartmıyorum, İstanbul’da böylesi bir yeri az bulursunuz. Bolulu şef Ahmet Karaman ile Elazığlı Fatih Kişman’ın bu mekanına bayıldım dostlar. Bir diğeri ise değişik konseptiyle Ot Cafe için Gölet’in en farklı konsepti diyebilirim. Son olarak ise ucuz fiyat politikasıyla hizmet veren Harun Yıldırım’ın işlettiği Enbey döner.
#Bahçeşehir Göletİstanbul’un en kuzey ilçesindeydim bu hafta. Hani bir çoğumuzun hayalini kurduğu, en azından benim “Keşke şurada bir evim olsa, gecekonduya da razıyım” dediğim, ihtişamlı yalıların sıralandığı, Boğaz’ın en güzel seyredildiği Sarıyer’deydim. Ben buraya bayılıyorum. Sarıyer’de vakit geçirirken kendimi daha mutlu hissediyorum. Hala mahalle kültürü var burada. Birbirine gülen, selam veren, şık giyimli ve kibar insanlarla dolu bu ilçe. Kalite bir tık ötede. Tabi bu kalite mekanlara da yansıyor. İşte onlardan üçü…
#SarıyerGeçtiğimiz haftalarda sizlere Anadolu yakasında en lezzetli döneri yiyebileceğiniz mekanlardan bahsetmiştim. Yine sizlerden gelen mail ve mesajlar üzerine bu hafta Ümraniye’deki en kaliteli dönercileri araştırdım. Ramazanda mekanların kapalı olması nedeniyle ziyaretlerimi mecburen arttırdım. 7-8 tane dönerciye girdim. Bunlardan en beğendim 3’ünü sizler için yazdım...
#DönerciBu hafta Eminönü’ndeydim. Biri Sirkeci’de olmak üzere 3 mekanda köftelerin tadına baktım. Üçü de birbirinden farklı köfteler. Şimdiden söyleyeyim. Sadece birini beğendim. Yazıma geçmeden önce ise bir konuya açıklık getireyim. Bazı okuyucularım ve mekan sahipleri bana serzenişte bulunuyorlar, beğenmediğimi yazıyorum diye. Beni bilen bilir. Bir kaç mekanda yemeğin görüntüsünden ya da tadına baktıktan sonra beğenmezsem bırakıyorum. Bunu da hem instagram hesabımdan hem de buradan sizlere anlatıyorum. Kızmaca gücenmece yok. Bu yazımda da maalesef 2 köfteciyi eleştireceğim.
#Sertaç VirancıkAdana’nın milli yemeği şırdan kebaptan sonra en çok tercih edilen bir lezzet. Adana’nın yöresel nitelikteki yiyeceği olarak kabul edilmektedir. O kadar çok sevilir ki, bir çok yerde hemen hemen her sokak başında bir şırdancıya rastlamak mümkün. Bu lezzetin popülaritesi artık İstanbul’da da günden güne artıyor. Bir çok yerde şırdancı dükkanları açılmaya başladı. Bu mekanlarda şırdanla beraber, adana yöresine özel sakatatlar, çorbalar, kokoreç ve midyeler satışa sunuluyor. “Peki, şırdan nedir?” diye soracak olursanız, şöyle açıklayayım...
#ŞIRDANİstanbul’un son yıllarda parlayan yıldızı Beylikdüzü’nde bir çok kaliteli mekan var. Gün geçtikçe kendi içinde küçük bir İstanbul olma yolunda ilerleyen Beylikdüzü’nde farklarıyla öne çıkan 3 mekanı size aktaracağım. Bunların birincisi Phuket Garden. Mekan buram buram kalite kokuyor. Mimarisi ve yemekleri fark yaratıyor. En beğendiğim yer burası oldu… Bir diğeri By Hazzet Kavurma. Eti, yemekleri bambaşka. Ucuz fiyat politikasıyla diğer mekanlardan bir adım önde. Son olarak ise bir çok kişinin “Cami Altı” şubesi olarak bildiği Enbey Döner. Özellikle yaz günlerinde 1 tonun üzerinde döner satıldığını biliyor muydunuz?
#BeylikdüzüGelinlik denilince aklınıza ne geliyor? Bir genç kızın hayatının en mutlu gününde giydiği en özel kıyafet. Çok uzun zamandır da bu konuda dünyanın neresine giderseniz gidin değişmeyen bir gelenek var: Gelinlikler, hep beyaz olur. Bu renk, farklı kültürlerde farklı anlamlara gelse de genellikle masumiyetin, saf bir aşkın ve yeni bir başlangıcın simgesidir.
#Anya Taylor JoyDile kolay, 35 yıla yakın süredir İzmir ve Kuşadası’nda eğlence dünyasına yön veren isimlerin başında geliyor. Şairin, “Ömrün yarısı” dediği mesleki yolculuğunda çok sayıda mekanı hayata geçirdi. Çalıştırdığı işletmelerde her zaman başarıyı yakaladı. Hepsini çocuğu gibi gördü. O, eğlence dünyasının kaliteli ve modern yüzlerinden. İnanılmaz hoşgörülü, sabırlı, güleç, ilkeli, öngörülü, işine bağlı ve saygılı bir insan. Aynı zamanda çalışkan, disiplinli, yenilikçi, meraklı ve detaycı. Öyle ki mekanlarının iç tasarımını bile kendisi yapıyor. Zaten başarısının sırrını da bu prensiplerine bağlıyor. Mesleki değerlere de son derece sadık. Hala ilk günkü gibi heyecanlı ve hevesli. “Sektör yeniliklere her zaman gebe. Mimari yapınızdan iç dekorunuza, çaldığınız müzikten konseptinize kadar sürekli yeniliklere açık olmanız gerekiyor. Sıradan olmadığınız sürece karşılığını mutlaka alıyorsunuz” diyor. Her şeyin tek başına başarılmadığının farkında. “Benim de arkamda yıllardır birlikte çalıştığım ve çok güvendiğim, artık aile gibi olduğumuz bir ekibim var” diyebilecek kadar da özgüvenli. Mesleği zirvedeyken bırakmak istiyor. “Bu en büyük hayalim ama zamanını bilemem” diye de ekliyor. İşte karşınızda Tibet Özer...
#1Oyuncu Gülçin Santırcıoğlu hurriyet.com.tr'de Ferit Ömeroğlu'nun konuğu oldu. Çetin Tekindor ile Yalı Çapkını setinde yaşadıkları bir anıyı anlatan Santırcıoğlu, "Masaya yumruğunu koydu" dedi ve hikayeyi anlattı.
#Gülçin SantırcıoğluMersin tatilimde bildiğiniz üzere Konya ve Gaziantep’e gidip oradaki iki harika mekanı değerlendirmiştim. Bu hafta başı ise her gün farklı bir restorana gidip, yine sizler için değerlendirdim. İlk olarak yolum Çamlıca tepesindeki Sembol Ocakbaşı restorana düştü. Ataşehir ve Şanlıurfa’da da şubeleri olan Yusuf Can Güçtekin’in işletmeciliğini yaptığı bu mekan eşsiz manzarası ve lezzetiyle İstanbul’daki bir çok restoranın önüne geçiyor. Ertesi gün ise Bafra pidesinin en güzel yapıldığı yerlerden biri olan Bafralı Fatih Aşçı’nın sahibi olduğu mekandaydım. İyi ki de davetine icabet etmişim, çok memnun kaldım. Çarşamba günü, Konya yemeklerini tadabileceğiniz en güzel yerlerden birisi olan Küçükçekmece’deki Erol Tuzlu Bey’in işlettiği Has Konya Mutfağı’nda harika lezzetleri deneyimledim. Kebap denilince İstanbul’da akla gelen ilk yerlerden birisi Aksaray’daki Horhor semti. Burada lezzetine bayıldığım Neden Urfa Baboş Kebap’ı yazmadan edemeyeceğim. Son olarak ise Kadıköy’deki Haçapuri pideyi size anlatacağım… Yıllardır hizmet veren bu mekanda da lezzet tavan yapmış.
#KebapGünümüzde artık restoranlar da kabuk değiştirmeye başladı. Bildiğimiz kebapçılar, esnaf lokantaları, ocakbaşılar artık geride kaldı. Geride kaldı diyorum ama onlar her zaman yaşayacak elbette. Hiçbirinden vazgeçilmeyecek. İşini iyi yapan, esnaf lokantası da ayakta kalacak, kebabı lezzetli yapan kebapçı da, ocakbaşı da. Benim bugünkü değinmek istediğim konu iste evrim geçirmeye başlayan restoranlar. “Evrim geçiren” diyorum çünkü, birçok işletme artık müşteriyi çekebilmek için farklı bir şeyler yapmak zorunda. Kendi tarzını yaratıp, bir özelliğini öne çıkararak müşteriyi çekebilmek için yarışıyor işletme sahipleri. Bunlardan en önemli faktör ise eğlence. Akşam yemeği için dışarı çıkan biri, sadece iyi bir yemek değil, “eğlenebileceğim bir yer de olsun” diyor. Hem yemeğini yiyor, hem şarkısını söyleyip stres atıyor. Buna şöyle de diyebiliriz; Kumkapı’ya, Nevizade’ye ya da Kadıköy’e gidemeyenler, hesabı fazla bunlar bu mekanları tercih ediyor.
#RestoranHafta sonları genellikle dışarıda kahvaltı yapanlardanım. Benim için ya bir tavsiye olacak ya da internetten baktığım yorumları değerlendirerek mekanı seçiyorum. Bu hafta da Başakşehir’de iki mekan belirledim. Önce kahvaltıya ardından da farklı bir tat olduğunu düşündüğüm kebapçıya uğradım. Tabi benim için fiyat performans da önemli. Her zaman çok para verip iyi hizmet ya da lezzeti bulamadığım yerlerde oldu. Ancak benim aradığım, iyi hizmet, iyi lezzet ve düşük bütçe. Bu yüzden size Gagaline Cafe Restaurant ve Zahter Kilis Sofrası’nı tavsiye ediyorum.
#Zahter Kilis SofrasıMillet olarak kahvaltıyı severiz. Bir çoğumuz kahvaltı sofrasına oturmadan dışarı çıkmayız. Zaten kahvaltı kültürünü de doğru düzgün başka bir memlekette bulamazsınız, bize özgüdür. Çeşit çeşit peynirler, zeytinler, kavurmalar, sucuklar, ballar, kaymaklar... Bir de tabi ki yöresine göre de çeşitler farklılık gösterebiliyor. Örneğin Karadeniz’in kahvaltısı başka, Ege’nin, Akdeniz’in, Doğu bölgelerinin kahvaltıları bambaşka. Kahvaltı masasında her şeyin olmasından yanayım. Oturduğum zaman masaya hepsinin tadına bakmalıyım. Ramazan günü aramızda oruç tutanlar “nereden çıktı şimdi bu kahvaltı” diyebilir. Haklılar da... Ama bugün mis kokulu çiçekler içinde, uygun fiyata yöresel kahvaltı yapabileceğiniz 3 adresi sizinle paylaşıyorum.
#KahvaltıSanatçı Ayşe Erkmen, Dirimart’taki ‘Israr’ başlıklı yeni sergisinde, beş yıl önce yine aynı galeride açtığı ‘Kıpraşım’da kullandığı eski alçıpan levhaları, bir duvar boyası kataloğundan seçtiği 64 renge boyayarak ‘monokrom tablolar’ oluşturuyor. Dolapdere’nin yapısını adeta sökerek, geri dönüşümcü bir ruhla yeniden önümüze koyan Erkmen, “Beş yıl önceki düşüncemden vazgeçmiş değilim” diyor.
#Ayşe ErkmenBu hafta uzun zamandır gitmediğim Esenyurt’ta yine lezzet avına çıktım, mekan mekan dolaştım. Her gün en az 2 restorana iki farklı yere gitmeye çalıştım. Aralarından lezzetini, hizmetini, kalitesini beğendiğim üç mekanı sizler için yazıyorum. Önceden haber vermediğim için sıradan bir müşteri gibi gidiyor ve istediğimi yiyorum. Böyle olunca bana özel bir ayrıcalık söz konusu olmuyor. Sıradan bir müşteriye ne verilirse onu alıyorum ve deneyimlerimi sizlerle paylaşıyorum. Beğendiğim 3 restorandan ilki Abbara Et Sarayı. İsminin hakkını veriyor. Saray gibi bir mekan, menüsü çok geniş ve lezzetleri harika. Bir diğeri Diyar-ı Kebap restoran. Burada yediğim kanat ve Adana’yı çok beğendim. Son olarak ise Hükümdar Kebap... Kelle paçası ve özel Antep lahmacunu anlatacağım...
#EsenyurtSiz bu soğuk havalarda, sıcacık evlerinizde pencereden usul usul yağan karın yağışını sıcacık kahve eşliğinde izlerken, ben sizler için yine mekan keşfetmeye çıktım. İstanbul’un bana göre uzaklarına gitmeyi tercih ettim. Önce Beylikdüzü’ne marinaya ardından da Büyükçekmece’ye geçtim. Gürpınar’da adını sıkça duyduğum, Cadde Kahvesi’ne kahvaltıya gittim. Eşsiz manzarasını duymuştum, ancak bu kadar iyi olduğunu tahmin etmemiştim. Kahvaltısını yazımda bahsedeceğim... Ardından ver elini West Marina. Burayı bilmeyenler için kısaca anlatmak gerekirse, içinde kafelerin, restoranların, amfi tiyatronun, marketlerin, helikopter pistinin bile bulunduğu çok şık bir alan. Bu güzel mekanda sevgili Yiğit Deniz kardeşimin işlettiği The Cheerss Pub’a gittim. Gençlerin takıldığı, canlı müziğin olduğu, kaliteli hizmetin yer aldığı çok şık, tarz bir mekan yapmış Yiğit. Son olarak durağım Büyükçekmece’nin en iyi ızgaracısı olan Bemet. Erol Erder dostum ve babasının birlikte pişirdiği köfte ve etlere doyamadım....
#BemetGeçtiğimiz günlerde bir toplantı için Ankara’daydım. Burada kaldığım iki gün içinde ziyaret ettiğim mekanlar hakkında sizleri bilgilendirmek istedim. Biraz sonra okuyacağınız cümleye bir çok kişi tepki gösterecektir. Ancak bu gerçeği değiştirmeyecektir elbet. Hepimizin bildiği üzere Ankara’nın mutfağı çok zengin değil. Entekke böreği, yemlik cacağı, tamtak tiridi, inceğiz çorbası... Artık bunlar unutuldu gitti. Hiç bir restoranda bu yemekleri bulmanız mümkün değil. Tek tük evlerde yapılıp, yaşatılıyorsa orasını bilemem. Ben de başkentte farklı mekanları ziyaret ettim. Farklı yemekler aradım. Yöresel lezzetleri bulamadım açıkçası. Bunlar hakkında bana ulaşırsanız, beni yönlendirirseniz bir sonraki Ankara ziyaretimde oraları değerlendiririm elbette. Gittiğim yerler arasında en beğendiğim iki yeri hemen söyleyeyim. İlki Ayvalık Meze Balık... Mezeleri İstanbul’daki restoranlara taş çıkarır. Ege mezelerini iddia ediyorum en az Ege’deki kaliteli restoranlar kadar iyi. Atomu hele enfes... Diğeri No4 Restaurant Bar Lounge... Yıkılıyor mekan... Konsept inanılmaz. Nereye girdiğinizi şaşırıyorsunuz. İstanbul’daki mekanlara taş çıkarır cinsten.
#Çorbacı HasanTarihî yarımada; Haliç, İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi ile çevrili olan, İstanbul şehrinin ilk kurulduğu yere verilen isimdir. Tarihe konu olan, dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin uğrak noktasıdır. Ticaretin de can damarı olan tarihi yarımadanın Eminönü bölümündeki kahvaltı mekanlarını keşfettim Boğaz’ı ayaklarınız altına, Galata Kulesi’ni karşınıza alarak kahvaltınızı yapabileceğiniz harika 3 mekan...
#Eminönü