Geçtiğimiz haftalarda iki yetişkin kişi yatak bazasının altında kalarak hayatını kaybetti ve bu trajik kazalar basında geniş yer buldu. Daha önceden genelde çocukların ölümüne neden olan bu korkunç kazalar maalesef her yaşta insanın hayatını tehdit ediyor, bu konuda farkındalık artmazsa maalesef yaşanmaya da devam edecek.
#Baza KazalarıSon zamanlarda, evlerde kullanılan yatak bazalarının altında kalarak hayatını kaybeden insanların haberlerini sık duymaya başladık. Uzmanlar, baza altında kalmaya bağlı yaşanan ölümlerin birçok mekanizmaya bağlı olduğunu söylüyor ve özellikle çocukların bu tür mobilyaların altında sıkışma riskine karşı aileleri uyarıyor. Güvenlik önlemlerinin alınması, bu tür trajik kazaların önlenmesinde hayati önem taşıyor. Peki, bu kazalar nasıl ölümle sonuçlanıyor? Ölümlerin önlenmesi için alınabilecek önlemler neler? İlk anda nasıl müdahale edilmeli? Acil Servis Hekimi Dr. Emir Hüseyin Ağar ile konuştuk.
#Ev KazalarıYaklaşık bir yıldır günlük yaşantımızı derinden sarsan ve hem yetişkinlerin hem çocukların hiç olmadığı kadar evde zaman geçirmesine neden olan Covid-19 pandemisi sürecinde ev kazalarında da artış yaşanıyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Yasemin Eraslan Pınarcı, ev kazalarından en çok etkilenenlerin başında çocuklar, yaşlılar ve kadınların geldiğini; oysa alınacak önlemlerle kazaların en az seviyeye indirilmesinin mümkün olduğunu belirterek “Evlerimizde alacağımız önlemlerle yaşam alanlarımızı bizim ve çocuklarımız için daha güvenli hale getirebiliriz. Çocukların merakını baskılayacak uygulamalar yerine güvenli bir çevrede yaşamalarını sağlayarak yaralanmalarını önlemek en etkin yaklaşım olacaktır.” diyor.
#ÇocukKızılay, 9 Eylül Dünya İlk Yardım Günü dolayısıyla bu yılın ana teması olan “Ev kazalarına” dikkat çekecek. Kızılay, ev içinde meydana gelen kazalarda her yıl 3 milyondan fazla insanın yaralandığını hatırlatarak, “Her evde bir ilk yardımcı olmalı” uyarısında bulunacak.
#KızılaySon yaşadığımız acı maden kazasında yeterli tedbirlerin alınmadığı için hayatlarını kaybeden madenciler, çalışma yaşamlarında da maruz kaldıkları kanserojen maddelerden dolayı, başta akciğer kanseri olmak üzere çeşitli hastalıklar açısından yaşamları boyunca sürekli tehdit altında...
Çalışmayı sevmeyen her insan gibi, başarılı olmayan her öğrencinin de mutlaka bunun için bir bahanesi olur. Psikolojik Danışman Dr. Nevin Dölek, bazı derslerde başarı göstermeyen öğrencilerin çeşitli bahanelere sığındığı düşüncesinde. Dölek, “Ben akıllı değilim, çalışmaya vaktim yok, öğretmen çok sıkıcı demeyin, motive olup ders çalışın” dedi. Dölek’in önerileri şöyle:
#ÖğretmenYaşar Kemal ve Orhan Pamuk’la birlikte Türkiye’den Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen üç yazardan biriydi Memed Uzun. Uzun yıllar yaşadığı İsveç’ten dönüp, İstanbul’a yerleşmiş, yeni romanına başlamıştı. Ocak ayında İstanbul’da hastalandı. İsveç’in ünlü Karolinska Enstitüsü’ndeki doktorlar kesin tanıyı ancak nisan ayında koyabildi: Mide kanseri.
Başta Otomotiv Distribitörleri Derneği (ODD) Genel Koordinatörü Işık Dikmen olmak üzere otomotiv sektöründeki bir çok yönetici, gayrimenkul sektöründe yaşanan canlanmanın kendilerini olumsuz etkilediğini belirtiyor, bu yönde açıklamalar yapıyordu.
Peşinen bir endişemi bertaraf etmek üzere kısa bir açıklama yapayım, yazmaya öyle başlayayım. Bu başlığa bakıp da sakın öğretmenliği küçümsemek gibi bir haddini bilmezliğe kalkıştığım ya da şoförlüğü kutsamaya niyetlendiğim sanılmasın. Hani alıngan milletizdir ya o bakımdan belirtiyorum. Ne artık kırsala kadar sirayet eden teknolojiyle ünsiyetimiz ne de küreselleşme hevesimiz bu alınganlığımızı zerre kadar azaltamadı.