12 Eylül 1980 darbesinin ilk idamları, devrimci Necdet Adalı ile ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’nun dava dosyalarındaki benzerlikler şaşırtıcı. İkisi de silahla kahvehane taranıp adam öldürme iddiasıyla yargılandı. İkisinin de eline silah verenler cezaevinden kaçıp kayıplara karıştı. Adalı’nın davasında “MİT ve polis ajanıyım” diyen kimdi? Pehlivanoğlu itirafçı olmasına rağmen neden asıldı? Bugün her taşın altında Ergenekoncu arayanlar, asıl “planlayıcıyı” hep gözden kaçırıyor. Kim mi o?
Türkiye genelinde milyonlarca çocuk okula ilk adımını atarken, yine milyonlarcası yeni sınıflarına, yeni okullarına başlarken, bugün Türkiye'yi yöneten, ülkenin kaderinde söz sahibi olan yöneticiler de ülkenin değişik yerlerinde bugünden oldukça farklı koşullarda ama şimdiki çocukların heyecanıyla okul sıralarına oturmuştu.
Nevşehir'in Kozaklı İlçesi’nde 1979 yılında temeli dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hilmi İşgüzar tarafından atılan ve 39 milyon dolar harcanarak 1986’da tamamlanan Türkiye’nin en büyük Hidrotermal Fizik Tedavi, Rehabilitasyon ve Kür Merkezi hizmete açılamadan harabeye döndü. Merkezi yeniden sağlık sektörüne kazandırmak için çalışmalar başlatıldı.
Sevgili Serdar, gerek TRT Genel Müdürlüğü koltuğu ve gerek 6 kişilik Yönetim Kurulu üyeliği seçimi her iktidar döneminde siyasi eğilimlere göre belirlenir. TRT güya özerk. TRT Genel Müdürlüğü için AKP ile Cumhurbaşkanı Sezer arasındaki görüş ayrılıkları bir ara inatlaşmaya kadar varmıştı. Sezer yetkilerini sonuna kadar kullanmayı tercih etmiş, ancak yargının verdiği karardan sonra RTÜK’ün direttiği aday bu koltuğa oturmuştu. Şimdi sıra geldi 6 kişilik Yönetim Kurulu üyeliği seçimine. (Sezai Bayar)
Sevgili Serdar, Türkiye’de hortumculuk, talan, devlet olanaklarının peşkeş çekilmesi, ekonomik krizler öyle durup dururken gelişmiyor, patlak vermiyor. Sadece bürokratın, üst dereceli memurun, amirin ve müdürün, daire başkanının basiretsizliğinden değil. Ya da hırsızlığa yatkın bürokratın gözü karalığından değil. (Sezai Bayar Ankara’dan yazıyor...)