Kurthan Fişek: Şiir zor sanattır kafiyelisi yetmez

Kurthan FİŞEK
Haberin Devamı

ÖLÜMSÜZ edebiyatçımız Namık Kemal vapuru kaçırmış, sandala binmişti. İstanbul yakasından Anadolu yakasındaki evine geçiyordu. Boğaz'ın tam ortasında anafora yakalandı.

Panikledi. Kayıkçı teskin etti.

‘‘Merak etmeyin üstad! En kötü ihtimal, tekne devrilir, ölürüz...’’

Namık Kemal'deydi söyleme sırası...

‘‘Şahsım adına ölmekten korkmuyorum... Ben ölürsem efkár-ı umûmiye ölür...’’

* * *

Yüce Divan'da yargılanıp, 12 Eylül'ün hemen sonrasında, 9 yıl hapis yiyen ‘‘Otel Hükûmeti’’ sakinlerinden Hilmi İşgüzar da şiir yazardı.

Edebi değeri tartışmalıydı. Kabine arkadaşları espri yapardı.

Yağdı yağmur

Esti rüzgar

Sen de mi şair oldun

Be Hilmi İşgüzar

* * *

Şiir yazmak zor sanattır, bilimdir. Çileli iştir.

Zeka ister, derinlik ister, siyasal bilinç ister.

‘‘Kafiye tutturmak, oturtmak’’ yetmez...

Edebiyat fukarası biri olarak, belki, haddimi aşıyorum, kendimi tekrarlıyorum, ama, Jean de la Fontaine (1621-1695) benim açımdan büyük şairdi.

Can ve mal güvenliğinin olmadığı bir Fransa'da dize döktürürdü.

‘‘Şarlatan’’ şiirini unutmuyorum, unutamam... Sabahattin Eyüboğlu çevirisidir.

* * *

Şarlatanlar eksik olmaz dünyadan

Bu mesleğin, ne hikmetse

Hocası, bilgini boldur her zaman.

Kimi, ‘‘Peygamberim’’ diye çıkar ortaya

Kimi Çiçeron geçinir köyde, kentte.

Bu sözde Çiçeron'lardan biri

Öyle övermiş ki kendini,

Söz sanatının Allah'ıymış nerdeyse.

Bir hımbılı, bir mankafayı, bir hödüğü

Bülbül gibi konuştururmuş isterse

-Evet baylar, diyormuş kükreyerek.

Bir hödük, bir hayvan, bir eşek

Bir e.oğlueşek getirin bana,

Uğraşıp adam edeyim inanmayana.

Gelsin nutuk söylesin önünüzde,

Cübbe, takke de giysin isterseniz.

Bu sözler kralın kulağına gitmiş,

Çağırtmış üstadı saraya, demiş:

-Bir güzel boz eşek var ahırımda benim,

Şunun bir hatip olmasını isterdim.

-Başüstüne, demiş bizimki,

Siz istersiniz de ne olmaz ki...

Bir hayli para almış gider ayak!

Tam on yıl sonra eşeği kürsüye çıkaracak.

-Yoksa demiş, asın beni razıyım,

Sırtımda diplomalarım, başımda iki uzun kulak.

Saraylılardan biri yanaşıp şarlatana,

Gizlice demiş ki kulağına:

-Görmeğe geleceğim seni asılırken,

Tam darağacına yakışacak adamsın,

Bize bir nutuk çekmeyi de unutma sakın;

Tumturaklı, dokunaklı cinsinden,

Kulağında küpe kalsın çaçaronların.

-Sen hava alırsın, demiş şarlatan.

On yılda ya kral ölür, ya eşek, ya da ben.

Herif haklı, asıl on yıl bekleyen deli

Bugünü iyi yaşamak mesele,

On yıl sonra kim kala, kim öle...

* * *

Yarın pazartesi... Beni bağışlayın...

Yarını görmek için bugünden şiir okumak gerek...

Yazarın Tüm Yazıları