Su Politikaları Derneği ve Hidropolitik Akademi Başkanı Dursun Yıldız, son 3 yıldır Türkiye’nin kuraklıkla boğuştuğunu, son dönemde ise karar vericileri rehavete sevk edebilecek yağış olduğunu söylüyor. Barajlar bir miktar dolunca su sıkıntısı yokmuş gibi davranıldığını ifade eden Yıldız, “Türkiye’nin ciddi şekilde su yönetimi konusunda yenilikçi bir anlayış sorunu var. Suyunu, enerjisini, gıdasını ve çevresinin biyoçeşitliliğini bütüncül olarak planlaması, yönetmesi zorunluluğu var” dedi.
#Su25 Litre belgeseli; geleceğin İstanbul’unda olası bir susuzluğu ele alırken, günümüzde bu karanlık tabloyu değiştirmenin yollarını Gökhan Özoğuz rehberliğinde arıyor. Özge Özpirinçci’nin de Özoğuz’a katıldığı belgeselde, tarihçi yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, mevcut durumu ve çözüm önerilerini konuşuyor. İşte 25 litre belgeselinin konusuna dair detaylar...
#25 Litre Belgeseli Konusu- Meteoroloji, iklim ve kar uzmanları, Palandöken Dağı'nda düzenlenen uluslararası çalıştayda, kar ve su senaryoları üzerine çalışmak için bir araya geldi - Projenin Türkiye Yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Şensoy: - "Günlük ve sezonsal olarak tahminleri gerçekleştirmek ve böylece su kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanabilmek ve yönetebilmek amacımız" - Yakın Doğu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şorman: - "Bu havzada (Yukarı Fırat) yapılabilecek çalışmalarla beklenen su savaşlarını önleyip kendi menfaatlerimizi, suyun kullanımını, elektrik üretimini, Harran Ovası'nın daha iyi sulanabilmesini sağlayabilirsek hem ürün artışını sağlamış oluruz hem de dışa olan doğalgaz bağımlılığımızı azaltmış oluruz"
Bir barajın nasıl yapılması gerektiğini biliyoruz. Yapım aşamasıyla ilgili kurallar belirlenmiş. Ama suyun gücü unutulmuş. O suyun o santraldan geçtikten sonra nasıl güvenli bir şekilde salınacağı, kimin sorumluluğunun hangi noktada başlayıp sona ereceği, bu işi hangi kurumun kontrol edip denetleyeceği hepsi unutulmuş.
İSRAİL’in bölgemizde büyük bir Kürt devleti kurulması istediği komplo teorisi değildir. En azından bu satırların yazarı, bunu soru olarak 26 yıl önce (vakit çabuk geçiyor!) İsrail’in o zamanki sağcı başbakanı İzak Şamir’e sormuştu. Şamir bu soruya “Evet istiyoruz” yanıtını vermişti.