Editör

Güncelleme Tarihi:

Editör
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 19, 2005 00:005dk okuma

World Cyber Games 2005’in Türkiye elemeleri Dünyadaki bilgisayar oyunu tutkunlarını biraraya getiren World Cyber Games (WCG) Türkiye elemelerine katılmak isteyenler 15 Eylül 2005 tarihine kadar www.siberlig.com üzerinden kayıt yaptırabilecek. Samsung Türkiye’nin sponsorluğunda 15 ilde yapılacak WCG 2005’in Türkiye elemeleri; Ağustos ve Eylül aylarında belirlenen İnternet cafelerde gerçekleştirilecek. Başarılı olanlar Ekim ayında İstanbul Elite Hotel’de gerçekleştirilecek büyük finalde hem Türkiye oyun milli takımına seçilmek hem de 15.000 dolarlık para ödülü için yarışacak. WCG 2005 heyecanına katılanlar dünyanın en popüler bilgisayar oyunları; Warcraft 3: The Frozen Throne, Counter Strike: Source, ve FIFA 2005’de mücadele edecekler. 15 Eylül’e kadar devam edecek elemelerde, başarısız olan yarışmacılar tekrar yarışma imkanına da sahip. 2004 yılında düzenlenen organizasyona tüm Türkiye’den 10 bin kişinin üzerinde katılım olmuş ve finale 500 oyuncu kalmıştı. San Francisco’da gerçekleşen turnuvada iyi bir performans gösteren takımımız finallere kalmasına rağmen derece alamamıştı. En iyi takım kaptanı ödülü ise Türkiye Milli Takım kaptanı Serhat Bekdemir’e verilmişti. 2000 yılından bu yana doğum yeri olan Güney Kore’de yapılan bilgisayar oyunları olimpiyatı World Cyber Games, artık her yıl farklı bir ülkede düzenleniyor. İstanbul’daki Türkiye finallerinde dereceye girenler WCG 2005 dünya finalinin yapılacağı Singapur’a gidecekler.Uluslararası Sosyal ve Uygulamalı Gerontoloji SempozyumuAkdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Genel Sosyoloji ve Metodoloji Anabilim Dalı, 26-28 Nisan 2006 tarihlerinde II. Türkiye Uluslararası Sosyal ve Uygulamalı Gerontoloji Sempozyumu’nu düzenliyor. Açılış konuşmasını, geçen sene olduğu gibi, yine Dünya Gerontoloji Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. Gloria Gutman yapacak.ersitesi bünyesinde gerçekleştirilecektir. Geride kalan sempozyumda, gerontolojinin sosyolojik, psikolojik, psikiyatrik, hatta turizmle ilgili çalışma alanlarına dikkat çekilmiş, böylece gerontolojinin bir disiplinler arası çalışma alanı olduğu ortaya konulmuştur. II. sempozyum, gerontososyolojik konuların ele alınacağı bir sempozyum olacaktır. Gerontoloji sadece bilimsel bir çalışma alanı olmayıp, ayni zamanda geniş bir uygulama alanıdır. Yaşlanan toplumlar açısından büyük önem taşımasının diğer bir nedeni de buradan kaynaklanıyor. İlk sempozyum, gerontolojik çalışmalar hakkında genel bilgiler iletirken, bu kez ilgi odağı olarak toplumsal yaşlanmanın sosyal boyutları seçildi. 1. semypozyumun sonuç bildirgesinde şunlara dikkat çekilmişti: 1. Türkiye nüfusu hızla yaşlanıyor. Bu nedenle, derhal yaşlılara yönelik sosyal politikalar geliştirilmeli. 2. Yaşlanmanın biyolojik, psikolojik, sosyal ve ekonomik boyutları vardır. Yaşlılıktan kaynaklanan sorunları çözmek için disiplinler arası ve kapsayıcı bir yaklaşıma ihtiyaç var. 3. Yaşlanma ve Gerontolojiyle ilgili araştırma programları politika geliştirme düzeyinde desteklenmelidir.http://www.geroder.org/symp/- symposium@geroder.orgSu Politikaları KongresiÜlkemizde hızlı nüfus artışı ile artan gıda ihtiyacının karşılanması için tarımsal sulama ihtiyacının yanı sıra, sosyo-ekonomik kalkınma gereği hızlı kentleşme ve sanayileşmeye bağlı olarak, su teminine yönelik talepler yoğunlaşmaktadır.Ülkemizdeki yerüstü ve yer altı suyu kaynakları ile ilgili ekonomik potansiyelin sürekli ve dengeli sürdürülebilir kalkınma prensipleri doğrultusunda çevresel etkiler dikkate alınarak geliştirilebilmesi, sosyo-ekonomik gelişmede de sürekliliğin sağlanması açısından önem taşır. Su yönetimi konusunda uluslararası politikaların ulusal çıkarlarımız ve toplumsal gerçeklerimiz ışığında değerlendirmeye alınarak tartışılmasına ihtiyaç vardır. Bunun yanı sıra, AB’ye giriş sürecinde Türkiye’deki yapısal düzenlemelerin su kaynakları yönetimi ve su hizmetleri yönetimi alanlarında ortaya çıkaracağı yeni kurumsal yapılar ve yönetim politikaları ülke ve toplum çıkarlarımız açısından ele alınarak incelenmelidir. TMMOB Su Politikaları Kongresi, tüm bu konuların yasal, teknik, sosyo-ekonomik, teknopolitik ve hidropolitik açılardan ele alınarak çeşitli yönleri ile tartışılacağı bir platform yaratılması amacına yönelik olarak düzenlenmektedir. Kongrede Ele Alınacak Konular: Su kaynakları geliştirme politikaları, Su hizmetleri yönetim politikaları. Ulusal ve uluslararası stratejiler olarak belirlendi.Bu ana başlıklar çerçevesinde açılım sağlanacak konular ise, AB Su Çerçeve Yönergesi, Planlama, Yatırım, İşletme, Yasal ve Yapısal Uygulamalar, Koordinasyon (Kurumlar arası eşgüdüm), Katılımcı Yönetim ve Uygulamalar, Finans Modelleri, Teknik Yaklaşımlar, Ekonomik Yaklaşımlar, Çevresel Etkiler, Sosyal ve Etik Boyutlar olacaktır. Standartlar "incelirken"Aslında Avrupa Birliği ülkelerinin çözmeye çalıştığı ve standartlaştırmaya çalıştığı konulara bir göz attığınızda, Türkiye’nin bu toplulukla aynı düzlemde diyaloğu sürdürübilmesi için daha ne kadar fırın ekmek yemesi gerektiğini görüyorsunuz. Size, bizim ve onların boğuştuğu konuların bir listesini yapacak değilim. Fakat, kapakta sunduğumuz ve Avrupa ülkelerinde iki yıldır gündemde olan "İnce Toz" ve sağlık ilişkisi konusunda, ülkemizde hemen hemen hiçbir ciddi girişimde bulunulmamış olması bile, başlı başına, bir "oryantasyon" farklılığını göstermesi bakımından ilginçtir. Soluduğumuz havada, bir de özellikle insanın çevresel faaliyetleri nedeniyle bol miktarda toz bulunuyor. Kentlerdeki inşaat faaliyetlerinden ve toprak hafriyatlarından tutun, egzoz gazlarından, sanayi faaliyetlerinden çıkan çok farklı maddeler havaya karışıyor. Şöyle yüksek bir otel çatısından İstanbul’a bakın, smog diyebileceğimiz kirli havanın kent üzerinde asılı durduğunu görürsünüz.Sağlıklı hava nedir? En azından, havanın en doğal halidir. Fakat etkinliklerimizle havanın bu doğal bileşimini derece derece kirletiyoruz ve bu kirlilik zarar verici olarak bize geri dönüyor.Havanın bileşimindeki kirlilik miktar ve oranlarının hangi noktalarda tehlike boyutlara ulaştığının, düne kadar belirli standartları vardı. Kentlerde, evlerde, işyerlerinde..Şimdi bu standartlar ocak ayından itibaren değişti (AB içinde!)Çünkü, bilimin ve ölçüm yöntemlerinin gelişmesi sonucu, daha önce dikkate alınmayan 0,1 mikron boyutlarının altındaki parçacıkların sağlığa aslında daha fazla zararlı olduğu saptandı.İnce toz parçaçıkları nedeniyle AB ülkelerinde yılda ölenlerin sayısı 310 bin. Tabii, tahmin ettiğiniz gibi, ince toz parçaçıkları en çok akciğerlerimizi etkiliyor. Akciğerlerimizi düz bir alana açabilecek olursanız, bir tenis kortu büyüklüğüne, 140 metrekarelik bir yer tutar. Akciğerlerimizin havayı filtre etmesi sonucu bedenimizde 10 milyar parçacık depoladığı saptandı!Şimdi Avrupa Birliği’de bir metreküplük havanın içinde ince toz parçacıklarının oranı 50 mikrogramı aşamayacak. Eğer bir yılda 35 gün bu oran aşılırsa, kentlere ceza geliyor!Tabii buna bağlı olarak, işyerlerinde de sağlıklı havanın ve arabaların egzozlarından çıkacak parçacık sayısının limitleri yeniden belirleniyor..Acaba İstanbul’da bir metreküplük havanın içinde ne kadar ince parçaçık var ve bu nedenle kaç yüz bin kişi ölüyor, dersiniz?Gelecek cumartesiye kadar, sevgi ve dostlukla..Editör�
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!