Dışişleri bakanlığı yaparken kendi partisinin de marifetiyle ‘düşürülen’ Hayrettin Erkmen, idealize ettiği demokratlığın demokrasi söz konusu olduğunda muhal olduğunu dolaylı yolla dile getirir. Erkmen’in hatıraları, Türkiye’de rejimle insan arasında eksilmeyen gelgitlerin panoraması tadında...
#Hayrettin ErkmenDün, Türkiye’nin kısaca NATO diye adlandırdığımız “Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü”ne üye olmasının 70’inci yıldönümüydü. Bu konuda yapılan sınırlı sayıdaki açıklama ve haberleri okurken, yıllar öncesinde Brüksel’de NATO karargâhından içeri adım attığım o geziye doğru bir yolculuğa çıktım.
#NATOGeçen salı günü TBMM Genel Kurulu’nda ender rastlanacak bir şekilde bütün partilerin oylarıyla kabul edilen bir yasa teklifi Türkiye’nin meşakkatli demokrasi yolculuğundaki bir kara lekenin üstünün kapatılması ve 27 Mayıs 1960 darbesine bakışın doğru bir perspektife yerleştirilmesi bakımından tarihi önemde bir adıma sahne oldu.
#YAZARTürkiye ile Avrupa Birliği arasındaki en üst düzey karar alma organı olan ‘Ortaklık Konseyi’ne 49 kere Türkiye’den Dışişleri Bakanları başkanlık yapmıştı. Bugün 50’incisi gerçekleşecek olan toplantıya ise ilk kez Dışişleri Bakanı yerine AB Bakanı Egemen Bağış ‘Başkan’ olarak katılıyor.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Kuzu, parlamenter rejimlerde bakanların parlamento içinden çıktığını belirterek, "Bir insan bindiği dalı keser mi? Bu parlamenter rejimin çıkmazıdır. Şeklen bir denetim var. Şimdiye kadar eğer bir bakan gensoruda düşmüşse Başbakan istediği için düşmüştür" dedi.