Nasıl ki İtalya’da makarnanın üzerine yoğurt dökerek yemek büyük bir sosyal hataysa, New York’ta sosislinin üzerine mayonezi bol istemek sınır dışıysa, espresso içerken de bazı küçük detaylara dikkat etmekte fayda var. Bu dikkatiniz sayesinde bir Avrupa kafesinde zaten iki yudumda bitecek bir içecek için ‘sir’ler ve ‘kontes’ler tarafından alaycı tebessümlere boğulmazsınız.
#EspressoGastronomi yazarı ve kahve eğitmeni Cenk Girginol, ‘Kahve - Fincandan... Lezzete...’ adlı yeni kitabında önce kahvenin nasıl keşfedildiğini, sonra da Osmanlı ve Avrupa kültürüne nasıl işlediğini inceliyor. Pek çok ülkede içilen geleneksel kahvelerin öykülerine ve reçetelerine de yer veren Girginol, kahve eşlikçisi yerel lezzetlerin özgün tariflerini de paylaşıyor.
#KahveTürk kahvesini dünyaya tanıtmayı amaçlayan, Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği 26 Ocak’ta İstanbul’da ilk gala yemeklerini düzenleyecek. Bu yemeğin en önemli özelliği balıktan sığır etine mönüdeki tüm yemeklerin kahveyle aromalandırılması. Galanın sonraki adresleriyse kahve kültürünün öne çıktığı başka ülkeler. Derneğin Yönetim Kurulu Başkanı Merve Gürsel’in yanı sıra üyelerinden John Stymen ve Osman Serim ile buluştuk
Hayatımda ilk defa işimi erken bitirmişim, Alya’ya da, “Babayla buluşmaya gidiyorum, bu akşam Maribel’le uyuyorsun” demişim, iznimi almışım, olabildiğince güzel giyinmişim, kendime çocuksuz bekâr kadın süsü vermişim, denizin üstünde beyaza boyanmış ahşap bir bardayım, pek havalı, güneş battı batacak, muazzam bir renk büründü şu an gökyüzü, mis gibi bir meltem esiyor, fışır fışır deniz sesi...
İnsanın aklını başından alan şehirlerden biri olan Stockholm, bana göre İskandinavya’nın en güzel başkenti. Ülkesinde sorun yaşayan herkese kucak açmış olan iki milyonluk şehir o kadar kozmopolit ki Türkiye’den izleri değişik yerlerde görmek mümkün.