CHP 88. yaşında

Haberin Devamı

BÜYÜK önderimiz Atatürk ve ulusal kurtuluş davasında mücadele eden arkadaşları tarafından 9 Eylül 1923 tarihinde kurulan CHP 88 yıldır dimdik ayakta ve halkının hizmetindedir. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran parti olarak, CHP kurulduğu günden bu yana ülkenin bağımsızlığı, özgürlüğü, laik cumhuriyetin ve demokrasinin ve geleceğimizin güvencesi olarak 88 yıldır Türkiye için çalışıyor.
Bu sorumlulukla dünkü iktidarların olduğu gibi, AKP Hükümetinin de yanlışlarının karşısına her zaman dikilerek politikalarına karşı çıkmıştır.
Türkiye’nin temel ilkelerinden olan ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ ilkesi göz ardı edilerek geleneklerimizde olmayan bir anlayışla kapalı kapılar ardında yürütülen dış politika ne yazık ki büyük bir başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını katleden İsrail’e büyük koz verilmiştir. Türkiye’nin itibarı, saygınlığı ve bölgedeki etkinliği ve ulusal çıkarlarımız zarar görmüştür. Yurtta ise bir insanlık suçu olarak gördüğümüz terör hala en önemli sorun olarak karşımızda durmaktadır. İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, ekonomik kriz, adalet ve güvenlik sorunları AKP’nin ‘pembe tablolarına’ rağmen her geçen gün artmaktadır.
Bu nedenle Cumhuriyetin temellerinin atılmasında CHP’ye ne kadar ihtiyaç duyulmuşsa bu gün daha fazlasıyla CHP’ye ihtiyaç vardır. Çünkü doğruların bıkmadan usanmadan yurttaşlara anlatılması artık bir zorunluluktur.
İnanç ve kararlılıkla, cumhuriyetimizin temel ilkelerinden hiçbir zaman taviz vermeden, bağımsızlık, özgürlük ve laik cumhuriyetin koruyucusu, geleceğimizin güvencesi CHP’nin 88. kuruluş yıldönümünü kutlar, 9 Eylül 1923’te yakılan ışıkla, hiç dinmeyen coşku ve kararlılığımızla, CHP’yi iktidara taşıyacağımıza olan inancımızla tüm partililerimize sevgi ve saygılar sunar; kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü başta olmak üzere, yol arkadaşlarını ve partimize emek veren genel başkanlarımızdan üyelerimize kadar tüm partililerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.    Hasan ÖREN

Çankaya’da çakma kahve

Haberin Devamı

BAYRAMDA bir sabah eşimle Çankaya Belediyesi’nin Ahlatlıbel Tesislerine gittik. Güneşli ama henüz fazla sıcak olmayan harika bir havada çimenlerde oturan, uçurtma uçuran birkaç kişiden başka pek kimsecikler yoktu. Sağda solda çirkin eklentiler yapılmış bakımsız depolar, metruk binalar filan var ama ziyanı yok…
Şahane çamlığın koyu gölgeliğinde iki yaşlı Japon oturuyor; pet şişelere, naylon torbalara arkalarını dönmüşler... Tartan yolda birkaç tur yürüyüş yaptık; yer-yer aşınmaya başlamış ama olsun...
Mogan Gölü’ne nazır kameriyelerde biraz oturalım dedik. ‘Türk kahveniz var mı?’, ‘Var, ama self servis’, ‘Tamam’. Eşim geçti oturdu. ‘Yalnız instınt’, ‘Nasıl yani, hazır Türk kahvesi de mi çıktı, peki naapalım?’. Üstünde ‘Sha...ize’ mi ne yazan kâğıt bardaklara biraz kahve, semaverden sıcak su, al sana Türkiye’nin göbeğinde sahte Türk kahvesi! ‘Hadi keyfimizi bozmayalım...’ dedik de, güya çam ormanının ötesindeki göle bakacağız, ama özensiz, kargacık burgacık beton kaplama üstünde plastik saksılarda kurumuş çiçekler, arkasında paslı bir dikenli tel çit, çirkin uyarı levhaları, kabarmış masalarda dolu küllükler...
Kalabalık bir aile geldi, biraz bakındılar, ‘keşke Büyükşehir’in Mavi Gölüne gitseydik’ dediler... Eh, bu ayıp da Çankaya Belediyesi’ne yeter!
Cennet gibi bir yerdeki bakım ve işletmenin hali içler acısı.
Yine de hemşerilik görevimizi yapalım, eleştirilerimizi söyleyelim, belki faydası olur diye düşündük. Nazik bir kişiye ‘Türk kahvesi cezve ile pişirilir, fincanla içilir, niye yapmıyorsunuz?’ dedik, ‘bazen çok kalabalık oluyor, yetişemiyoruz, sonra fincanları da toplayamayız’ dedi. ‘artık pişirme makinesi bile var, 6 adet fincan da 5 liraya satılıyor, biraz depozito alın, fincanı geri getirene iade edersiniz (bazı market arabaları gibi)” diyecek olduk, ‘ohoo, şuradaki Devran Restoran bile çalışmadı, kapandı’ filan dedi, bize hiç de hak vermedi...
Sonra da dünyanın bayıldığı kahvemize Yunanlılar sahip çıkıyor diye kızıyoruz. Nereye gitseniz maşallah neskafe, kapuçino, espresso...
Değerli her şeyimizi yozlaştırmak yada kaptırmak zorundayız herhalde!
Söylediklerim incir çekirdeğini bile doldurmaz mı? Öyle olsun... Biz gene de Ankara’mızı, Türkiye’mizi çok sevmeye devam edeceğiz.  m Cemal KAYALAR

KISA... KISA...

Haberin Devamı

ANKARA Üniversitesi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇOGEM)’nin düzenlediği ‘3. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyati Sempozyumu’ 5-7 Ekim tarihlerinde Ankara Üniversitesi’nin Cebeci Yerleşkesi’nde gerçekleştirilecektir.

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları