Sinema sektöründe geçmişin sayfaları çevrildikçe, bugüne kadar saklanan birçok taciz iddiası da gün yüzüne çıkıyor. Üstelik bunun sonu gelecek gibi de görünmüyor. Yani sektördeki 'arkeolojik kazı' ne kadar derine doğru yapılırsa bu türden mide bulandıran gerçekler artıyor.
#Priyanka ChopraDasDas’ın yeni projesi İO Festival hazırlık aşamasındayken seyirciyi Belçika’dan konuk ettiği bir performansla festivale ‘ısındırdı’: Fotoğrafın doğasına ve imgeye odaklanan performans sanatçısı Charlotte Bouckaert ‘11 Saniye’ ile DasDas’taydı. Sanatçıyla ’11 Saniye’yi ve fotoğraf/tiyatro arasında ördüğü bağı konuştuk.
#Charlotte BouckaertKim derdi ki Norma Jeane Mortenson, yetimhanede ve koruyucu ailelerin yanında geçen zorlu çocukluk döneminin ardından bir gün tüm dünyanın tanıyıp hayran olduğu ‘sarışın bomba’ Marilyn Monroe’ya dönüşecek! Ölümünün üzerinden 60 yıl geçmesine rağmen bugün hâlâ hikâyesi filmlere, dizilere konu oluyor. Çok yakında efsane yıldızın hayatına bir kez daha ‘Blonde’ adlı yapımda tanık olacağız.
#Marilyn Monroe“Yüzüklerin Efendisi”nin ikonik kahramanı Viggo Mortensen, bugüne kadar üç kez Oscar’a aday gösterildi. Ancak heykelciği kucaklamayan Mortensen, işine odaklanmayı tercih ettiğini söyledi. Barbaros Tapan, ünlü oyuncuyla yeni filmi “Geleceğin Suçları”nı konuştu.
#VIGGO MORTENSEN“Yüzüklerin Efendisi”nin ikonik kahramanı Viggo Mortensen, bugüne kadar üç kez Oscar’a aday gösterildi. Ancak heykelciği kucaklamayan Mortensen, işine odaklanmayı tercih ettiğini söyledi. Barbaros Tapan, ünlü oyuncuyla yeni filmi “Geleceğin Suçları”nı konuştu.
#Barbaros TapanKentin güçlü tarihi ve kültürel kodlarını, zanaatkârların elinden çıkan yerel üretimi ve bölgenin Berlin’le olan tarihsel bağını, odağına tiyatroyu alarak iç içe geçiren Bergama Tiyatro Festivali üç senelik zorunlu aradan sonra ‘yeniden’ başlıyor... Hem Bergama’dan, hem bölgeden hem de dünyadan birçok tiyatrocu 26-29 Ağustos arasında sahnede olacak.
#YazarYılın beklenen büyük bütçeli yapımlarından “Godzilla vs Kong”, sinema tarihinin meşhur iki canavarını karşı karşıya getiriyor. 1978 yapımı Fassbinder başyapıtı “Maria Braun’un Evliliği” ve kısa film tutkunlarına Akbank Kısa Film Festivali, haftanın diğer çevrimiçi seçenekleri… Haftanın kitabında bu hafta, Orhan Pamuk’un yazımı 5 yıl süren aşk, polisiye ve tarihi romanı “Veba Geceleri” var.
#Film“Haziran Gecesi”, “Dudaktan Kalbe” ve “Samanyolu” gibi çok izlenen dizilerin yönetmeni Andaç Haznedaroğlu, Suriyeli mültecileri anlattığı “Misafir” adlı bir film çekti. Bu filmden sonra da, “O çocuklar Türkçe’yi çözünce yaşadığım mutluluğu çektiğim dizi 10 reyting alsa hissedemem” diyecek kadar hayata bakışı değişti. Fatih’te Suriyeli çocuklarla buluştuk ve bu sohbet sırasında, “Bomba yağar bizim başımıza... Yağmur yağar bizim başımıza” sözünün Arap dünyasına ait bir deyiş olduğunu öğrendim.
#Haziran GecesiThe New York Times’ın ‘kültürün 28 dâhisinden birisi’ unvanına layık gördüğü Benjamin Clementine, bir Sisifos yankısını andıran sesi ve melankolik şarkılarıyla Türkiye’deki ilk konserini 5 Temmuz’da, 25. İstanbul Caz Festivali kapsamında verecek.
#Benjamin ClementineAşk ve Gurur'un ilk bölümü dün akşam görücüye çıktı. Sırlarla örülü senaryo örgüsüyle dikkat çeken dizi kadrosundaki güçlü oyuncularıyla da sosyal medyaya konu oldu. İlk bölümün hemen ardından Aşk ve Gurur 2. bölüm fragmanı da izleyicileriyle buluştu. İşte, yeni bölümden ilk kareler ve Aşk ve Gurur oyuncuları hakkında detaylar!
#Aşk Ve GururTemmuz ayının son haftasında birbirinden önemli filmler sinema salonlarını ziyaret ediyor. 1'i yerli toplam 6 yeni filmin vizyona girdiği haftada Görevimiz Tehlike 5, Kahraman Miçolar, Victoria, Darbe, While We're Young ve Yeni Kız Arkadaşım izleyiciyle buluşuyor.
#Filmİstanbul gece hayatının önemli oyuncularından Bebek’teki Lucca hafta içi onuncu yaşına girdi ve yeni yaşını sıkı müdavimlerinin “Çok kalabalık olur” endişesiyle pek rağbet etmediği şık bir davetle kutladı. Bayanlar baylar, şimdi 10 maddelik bir raporla Lucca’nın geçmişine geleceğine ve bugününe kısaca göz atıyoruz, buyrun…
Zaman ve uzaklığın asit gibi aşındırdığı taşlara benzermiş anılar. O yüzden günleri değil anları anımsarız. Hayatımızda iz bırakmış olan o anları... Arif Keskiner’in son kitabı “Binbir Renk Binbir Çiçek - Yaşar Kemal’li Anılar”ı okuyup onunla söyleşiye giderken, bir insanın bunca yıllık bunca hatırayı nasıl dün yaşanmış gibi aktardığına akıl erdirmeye çalışıyordum. Dile kolay bu, dördüncü anı kitabı Keskiner’in... Komünist Arif ya da nam-ı diğer Çiçek Arif’in tüm yaşamı Çukurova’dan İstanbul’a gelen bir erkek külkedisinin hikayesini andırıyor. Konuştukça anlıyorum ki onun camdan ayakkabısı ise biriktirdiği dostluklar olmuş. Arif’i tarifsiz zamanlardan tanıyan Yaşar Kemal, Yılmaz Güney, Sezen Aksu, Abidin Dino ve daha niceleri ile paylaştığı, insanın kafasına balyoz gibi vuran anıları beni de şaşkına çevirdi doğrusunu isterseniz. Buyrun bir yaşam ustasının hatıralar sofrasına...
Gazeteci olduğum için şükrettiğim anlar…Barberini Meydanı’nda bir kafedeyim. Elimde otelden yürüttüğüm kâğıt kalem, not alıyorum. Hava kaymak gibi... Yazın Roma’dan gidesi yok. Nasıl gitsin! Dekolteli kadınlar, sıcakta da ceketli jilet gibi adamlar, Vespa’sının üzerine zarifçe oturmuş, yere her döktüğünde gülümseyerek sandviç yiyen genç kız… Biraz ötede binlerce yıllık göz kamaştıran anıtlar, saraylar, Bernini heykelleri… Gözüm hep güzel bir şeye dokunuyor. Ruhum dinleniyor. Roma bildiğimiz Roma.