Paylaş
HERKES ORADA
1. Lucca dışarıdan bakınca sıradan bir mahalle barı gibi görünür ama masalarına şöyle bir göz gezdirince durum sıradanlıktan çıkar:
Çünkü 10 yıldır herkes oradadır!
Herkes dediğim şu: Oyuncusu, şarkıcısı, medyacısı, halkla ilişkilercisi, beyaz yakalısı, futbolcusu, playboy’u, ağır abisi, ağır ablası, “bir yerden tanıyorum ama” diyeceğin ama adını asla hatırlamadığın ortam insanı, bir an önce çevre edinmek isteyen genç ve güzel sosyal tırmanıcısı ve Ferrari’sini mekanın önüne park edip caka satmayı seven gösteriş meraklısı...
EN İYİ GÜNÜ
2. Evet, hepsi Lucca’dadır ama hepsini aynı günde görmek imkansız olabilir. Çünkü hepsi kendine göre bir Lucca günü belirlemiştir. Ama çoğunluğun mutabık olduğu şey şudur: Lucca’nın en iyi günü perşembedir.
3. Perşembelerin bu kadar tutulmasında pay sahibi olan insanı, yani DJ Yakuza’yı es geçmeyelim. Onun müziği sayesinde perşembe Lucca’sı diye bir şey doğmuştur nihayetinde.
ART-İST TREND
4. Lucca’nın sanatla arası iyidir.
Sergi açan ilk mekandır ve bu ‘art-ist’ trendella kısa zamanda şehrin diğer mekanlarına da virüs gibi yayılmış, “Bilmem kim sanatçısının sergisi, sonra da after party’si var, gelir misiniz?” şeklindeki sorunun yaygınlaşmasına -maalesef- neden olmuştur.
PİYASA VE FLÖRTÖZ
5. Lucca’cılar bu tür etiketlerle anılmayı sevmese de sonuçta burası bir piyasa yeridir. Kimi kariyeri için yeni bağlantılar kurar kimi aşk/evlilik ya da tek gecelik fingirdemeler için!
6. Mekanın bu piyasa hali kimi zaman sert bir şekilde eleştirilmiş, “Tüm avcılar orada”, “Modern pavyon gibi” gibi yorumlarla bolca ok saplanmıştır Lucca’cı yüreklere...
KOKTEYL DURUMLARI
7. Lucca’nın şehrin içki trendlerine katkısını anmadan olmaz. Satsumalı votka çılgınlığı, roze şarap manyaklığı gibi gibi hadiseler, Lucca topraklarından fışkırıp oradan şehri ve hatta tüm ülke mekanlarını sulamıştır.
Yeri gelmişken mekanın barmeni Cevat Yıldırım’ın bu başarıdaki payını satırlamamak olmaz.
KAVGA GÜRÜLTÜ OLMAZSA OLMAZ!
8. Lucca demek aynı zamanda olay demektir!
Yangın çıktığı da olmuştur mekanda, kapıdan içeri alınmadığı için racon kesip tartışan da...
Sevgilisinin saçından sürüklemek suretiyle uluorta kavga eden rezil erkeğe de rastlanmıştır bir gece ansızın kurşunlanmaya da...
Kişisel olarak benim de Lucca’da başıma tatsız bir hadise geldi. Ama geçti gitti.
O güne dair anımsadığım en nahoş kare ise Lucca müdaviminin yanıbaşlarında olup bitene karşı şahane kayıtsızlığıdır.
KALDIRIM SERÇELERİ
9. Ah o kaldırımın dili olsa da
konuşsa! Lucca’nın kaldırımında sosyalleşmek her zaman içeride takılmaktan daha çok tutulan bir şey oldu.
Ama dikkat, ansızın devasa bir cip gelip sizi egzozuyla boğabilir o kaldırımda serçe misali sosyalleşirken...
Maskeli dolaşmanız gerekebilir.
İKİNCİ YARIYI MERAK EDİYORUZ
10. Sonuçta acısıyla tatlısıyla şehrin simgelerinden biri olmayı başarmıştır Lucca. Yakın zamanda yavrusu/kardeşi Cantinery’yi de Zorlu Center içine konduran mekan, bakalım önümüzdeki yıllarda müdavimlerine neler yaşatacak? Filmin ikinci yarısı için seyirdeyiz nitekim...
Pazar sepetinde neler var
BİR DEDİKODU... Şubatta açılacak Soho House İstanbul’un gönderdiği üyelik davetini kabul edenlerin sayısı çok az sayıda, söylenene göre 700’lerde kalmış...
? BİR GÜZEL ŞARKI... “Tencere kapak misaliyiz bu hayatta, sen başla ben tamamlarım ardına bakma” diyen “Parti sen gülünce başlasın” sloganıyla taçlanmış yeni Kenan Doğulu şarkısı “Tencere Kapak”.
Çok romantik, çok akustik, çok içe dönük. Sevdim...
? BİR KLİP... Niran teyze görmesin ama Cann (evet, iki n’yle vurgulanmış böyle) adlı yeni popçu arkadaşımız “Af” şarkısının klibinde bolca karın baklavalarını, bisepslerini sergiliyor. Neredeyse yarı çıplak dolaşıyor klipte. Murat Boz’a rakip olabilir bu arkadaş, demedi demeyin.
Ve kadın adamı şekillendirir
Aslında bu yazıyı dünkü “Kayıp Kız” yazısının devamı gibi okuyabilirsiniz. Çünkü söz konusu olan yine kadın-erkek ilişkisi ve yoruma açık bir mevzu:
Kadın, ilişkide olduğu adamı ne kadar değiştirebilir/şekillendirebilir?
Buyrunuz, konuya en güncel örnek Kıvanç Tatlıtuğ-Başak Dizer çifti.
En son Akbank Caz Festivali’nin açılışına gitmişler.
Yazın da Amerika’nın batısında karavanla seyahat etmişlerdi.
Tüm bu bohem aktivitelerde Başak Dizer’in payı var diye düşünüyorum.
O yönlendiriyor ve Kıvanç da ona eşlik etmekten müthiş haz alıyor gibi.
Bazen böyledir. Adam da değişmekten/şekillenmekten/gelişmekten haz alır, kendini kadının kollarına tamamen bırakır.
O yüzden Başak şanslı.
Ya Kıvanç tüm bunları yaparken sonsuz sıkılsaydı? O zaman içinden çıkılmaz bir hâl alırdı ilişki...
Paylaş