‘Sevecek birini bulmaya çalışan küçük bir kızım’

Güncelleme Tarihi:

‘Sevecek birini bulmaya çalışan küçük bir kızım’
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 14, 2022 07:00

Kim derdi ki Norma Jeane Mortenson, yetimhanede ve koruyucu ailelerin yanında geçen zorlu çocukluk döneminin ardından bir gün tüm dünyanın tanıyıp hayran olduğu ‘sarışın bomba’ Marilyn Monroe’ya dönüşecek! Ölümünün üzerinden 60 yıl geçmesine rağmen bugün hâlâ hikâyesi filmlere, dizilere konu oluyor. Çok yakında efsane yıldızın hayatına bir kez daha ‘Blonde’ adlı yapımda tanık olacağız.

Haberin Devamı

Hayranlıkla izlediğimiz, şan şöhret sahibi yıldızların etrafı bazen bir hüzün bulutuyla çevrili oluyor. Marilyn Monroe da
o kara bulutlardan kurtulamayan yıldızlardan biri. Oysa Hollywood’un gelmiş geçmiş en büyüleyici kadınlarından... Kimsenin aksini
iddia edemeyeceği kadar seksi ama bir o kadar da kırılgan. “Gülümsemeye devam edin çünkü hayat güzel ve gülünecek çok şey var” demesine rağmen bakışlarının arkasında hep bir hüzün gizliydi.

“Hepimiz yıldızız ve parıldamayı hak ediyoruz” diyor ama en ışıltılı döneminde, 36 yaşındayken gizemli bir şekilde hayata veda ediyor. Ölümünün üzerinden 60 yıl geçmesine rağmen Monroe’nun hayatı son günlerin popüler projelerinden ‘Blonde’ filmine konu oluyor. Joyce Carol Oates’un aynı isimli kitabından beyazperdeye uyarlanan filmin 31 Ağustos-10 Eylül’de düzenlenecek 79. Venedik Film Festivali’nde gösterilmesi planlanıyor. Andrew Dominik’in yönettiği filmde Marilyn Monroe’yu Küba doğumlu Ana de Armas canlandırıyor. Filmin kadrosunda Adrien Brody, Bobby Cannavale ve Xavier Samuel gibi isimler de var. Filmin yapımcılarından biri de Brad Pitt.

Haberin Devamı

‘Sevecek birini bulmaya çalışan küçük bir kızım’


Travmalarla geçen çocukluk

1 Haziran 1926’da dünyaya gelen Norma Jeane Mortenson, zor bir çocukluk geçiriyor. 26 yaşındaki annesi Gladys Pearl Baker ruhsal ve finansal problemleri yüzünden onu daha 2 haftalıkken koruyucu aileye bırakıyor. Annesi Norma’nın babasının, Charles Stanley Gifford adında bir iş arkadaşı olduğunu iddia etse de adam ortalarda görünmüyor. Dayısı akıl sağlığı sorunları sebebiyle kendini asıyor. Anneannesi ve dedesi de manik depresyon hastalığıyla boğuşuyor. Annesi Gladys de şizofreni teşhisiyle hastaneye kaldırılınca Norma yetimhanelerde ve çeşitli koruyucu ailelerin yanında büyümek zorunda kalıyor. Bu evlerde cinsel tacize de uğruyor. Sonunda 16 yaşındayken belki de kurtuluş ümidiyle komşusunun 21 yaşındaki oğlu James Doughtery ile evleniyor.

Haberin Devamı

‘Sevecek birini bulmaya çalışan küçük bir kızım’

“İlk defa gerçekten âşık oldum” dediği yazar Arthur Miller ile.

Ölümü çözülmeyen bir sır

Dört yıl sonra boşanan Norma, The Blue Book mankenlik ajansında modellik yapmaya başlıyor. Yapım şirketi 20th Century Fox’ta yönetici olan Ben Lyon’un dikkatini çekince de hayatının seyri değişiyor. Lyon’un önerisiyle Norma Jeane’den Marilyn Monroe ismine geçişi de bu döneme denk geliyor. Monroe 1953’e kadar birçok filmde rol alıyor ama asıl ‘Niagara’ ile ün kazanıyor. Tam başarıyı yakalamışken oyunculuktan önce verdiği çıplak pozlar ortaya çıkıyor. Parasız kaldığı için böyle fotoğraflar çektirdiğini söyleyerek kendini bu durumdan kurtarmayı başarıyor. Bir sonraki işi ‘Erkekler Sarışınları Sever’ (Gentlemen Prefer Blondes) filmi oluyor. Yapımın soundtrack’lerinden ‘Diamonds Are a Girl’s Best Friend’ (Pırlantalar Bir Kızın En İyi Arkadaşıdır) şarkısı adeta bir fenomen oluyor. Ardından gelen ‘Milyoner Avcıları’ (How to Marry a Millionaire) ve ‘Sahne Âşıkları’ (There’s No Business Like Show Business) gibi filmlerdeki sözde ‘aptal sarışın’ halleriyle milyonların sevgisini kazanmayı başarıyor. Ancak kendisi kesinlikle ‘aptal’ değildi. Aksine felsefeden siyasete her konuda çok okuyan biri olarak biliniyor. Hatta IQ’sunun Einstein’dan bile yüksek olduğuna dair iddialar var.

Haberin Devamı

‘Sevecek birini bulmaya çalışan küçük bir kızım’

Yaz Bekârı’ filmindeki ünlü karede Marilyn Monroe ve Tom Ewell.

Marilyn Monroe, 5 Ağustos 1962’de Los Angeles’taki evinde ölü bulunuyor. Bir elinde telefonu var ve yatağında yüzüstü çıplak halde yatıyor. Depresyonunu tedavi etmek için reçete edilen ilaçların boş şişeleri odanın etrafına saçılmış... Kısa bir soruşturmadan sonra, Los Angeles polisi ünlü yıldızın aşırı dozda yatıştırıcı ilaç aldığı ve muhtemelen intihar ettiği kanısına varıyor.

Monroe’nun ölümü bugün bile gizemini korumaya devam ediyor. Olay çözülemediği için de birçok komplo teorisi ortaya çıkıyor. Bunların en dikkat çekeni Monroe’nun Kennedy ailesiyle münasebeti sebebiyle öldürülmüş olabileceği. Başkan John F. Kennedy ile aşk yaşadığı söylenen Monroe’nun daha sonra JFK’in küçük kardeşi Robert Kennedy ile ilişkisi olduğu iddia edildi. Aile hakkında fazla bilgi sahibi olduğu için Robert Kennedy tarafından öldürüldüğü bu teorilerin en popüleri. Bir diğer iddia da CIA’in veya mafyanın olayda parmağı olabileceği. Fakat hiçbiri kanıtlanamıyor. Neden intihar ettiği çok sorgulanıyor. “Bir ev satın almışken, Life dergisine kapak olmuşken ve ‘Something’s Got to Give’ filminde Dean Martin’le başrolü kapmışken bunu neden yapsın” gibi sorular cevapsız kalıyor.

Haberin Devamı

Marilyn Monroe: “En kötü halimle baş edemiyorsan, o zaman en iyi halimi de hak etmiyorsun demektir.”

“Bencil, sabırsız ve biraz güvensizim. Hatalar yapıyorum, kontrolden çıkıyorum ve bazen benimle başa çıkmak zor. Ama en kötü halimle baş edemiyorsan, o zaman en iyi halimi hak etmiyorsun demektir” diyen Marilyn Monroe’nun hayatı boyunca gönül ilişkileri pek yolunda gitmiyor. Anthony Summers’ın ‘Goddess: The Secret Lives of Marilyn Monroe’ (Tanrıça: Marilyn Monroe’nun Gizli Hayatları) adlı kitabında bahsettiğine göre Marilyn’in Charlie Chaplin’in oğlu Charlie Jr. ile 1947’de bir ilişkisi oldu. Fakat Marilyn, Charlie’nin kardeşi Sydney ile de yakınlaşınca ilişki sona erdi. Ardından Amerikalı ünlü beyzbol oyuncusu Joe DiMaggio ile 1954’te evlendi. Ancak ortamdaki en büyük yıldız olmaya alışan sporcu, karısının hızla artan şöhretinden rahatsızlık duyunca dokuz ay sonra boşandılar. Marlon Brando, Elia Kazan, Frank Sinatra ve Jerry Lewis’le de adı anıldı. Fakat History Today Dergisi’nin haberine göre onda en çok iz bırakan erkek ABD’li yazar Arthur Miller’dı. Monroe onunla ilgili “İlk defa gerçekten âşık oldum” demişti. 1956’da evlendiler ama mutlulukları çok uzun sürmedi. Geçmişin hayaletleri mi yoksa şöhretin ağırlığı mı bilinmez Monroe’nun rahatsızlıklarını depreştirdi. Miller’ın açık unuttuğu defterine yazdıklarının etkisini de küçümsememek gerek. Yazar Monroe’nun bağımlı ve öngörülemez hallerinin onu utandırdığını itiraf etmiş, “Seveceğim tek kişi kızımdır”diye de eklemişti. Bunu okuyan Marilyn için işler hızla kötüye gitti. Miller’ın senaryosunu yazdığı ‘Uygunsuzlar’ (The Misfits) filminin setinde ve evde yaşanan sorunlardan sonra ikili 1961’de boşandı. Bu olay ünlü yıldızın ölümünden 19 ay önce yaşandı. Kısacık ömrüne hüzünlü bir peri masalını sığdıran Marilyn Monroe’nun yıldızlara uzanan ama sonrasında kara bulutlar tarafından yutulan hikâyesine bakınca onun şu sözleri geliyor akla: “İyiyim ama melek değilim. Günah işliyorum ama şeytan değilim. Ben sadece büyük bir dünyada sevecek birini bulmaya çalışan küçük bir kızım.”

Haberin Devamı

‘Sevecek birini bulmaya çalışan küçük bir kızım’
‘Blonde’ filminde ünlü yıldızı Ana de Armas canlandırıyor.

BAKMADAN GEÇME!