Azoospermi demek, sperm tahlillerinde ölü ya da canlı hiç sperm hücresi çıkmaması anlamına gelir. Aslında günümüzde az da rastlamıyoruz; yaklaşık her 100 erkekten bir ya da ikisi bu sorunla uğraşmakta. Azoospermi tedavisinde en çarpıcı gelişme, 1995 yılında testisten alınan spermle de baba olunabileceğini görmemizdi. Böylelikle o tarihe kadar hiçbir umudu olmayan ailelerin üçte biri dileklerine kavuştu. Birkaç sene sonra mikrocerrahi teknikle TESE ameliyatının uygulamaya başlamasıyla bu sayı daha da arttı. Nihayet 2015 yılında Japonya’dan bir ekip ROSI tekniğinde bazı değişiklikler yaparak, azoospermik erkeklerin tedavisine katkı sağladı. Peki, bundan sonra ne olacak, ileride nasıl bir tedavi bizi bekliyor?
#AzoospermiKısırlık nedeniyle araştırılan erkekler için en endişe verici durum, şüphesiz ölü ya da canlı hiç sperm hücresinin çıkmadığı azoospermi olmasıdır. Her ne kadar bir kısmında tedavi ile doğal sperm çıkışı sağlanabilse de büyük kısmında tek umut testislerden ameliyatla elde edilebilecek spermlere kalmakta. MikroTESE ameliyatı ile böyle erkeklerin ancak üçte birinde olgun, kuyruklu sperm hücresi toplayabiliyoruz. Ancak son yıllarda, gelişen teknolojik olanaklar sayesinde testislerde hangi kademede sperm üretiminin bozulduğunu daha iyi anlar duruma geldik. Nitekim kendi çalışmalarımızdan elde ettiğimiz bulgular da bir kısım azoospermi olgusunda neden sperm çıkışının bozulduğu yönünde önemli bilgiler verdi.
#TESEDoğal yolla çocuk sahibi olamayan çiftler için tüp bebek büyük bir umut kaynağı olmuştur. Gerçekten de, kısırlıktan yakınan olguların yaklaşık yarısında bu yolla gebelik elde edilebilmekte. Dünyada tüp bebek çalışmaları 40 yıl önce başladı. İngiltere’de Louise Brown tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen ilk çocuktur. Bu başlangıç denemelerinde erkekten alınan spermler kadından toplanan yumurtanın etrafına bırakılmakta ve kendiliğinden yumurtaya girmesi beklenmekteydi. Ancak sperm sayısı çok az ise ya da yumurtanın zarlarını delip de içine giremeyecek bir zayıflığa sahipse, bu durumda ne yazık ki döllenme gerçekleşemez ve istenen sonuç da alınamaz. İşte, 1991 yılında Cornell Üniversitesi’nden Prof. Gianpiero D. Palermo, bu sıkıntıları çözüme kavuşturmak üzere tek bir sperm hücresini saç kılı kalınlığında bir iğne yardımıyla yumurta içine yerleştirerek günümüzde ICSI ya da mikroenjeksiyon olarak bilinen tekniği gerçekleştirdi. Böylelikle tüp bebekten fayda gören çiftlerin sayısı da önemli ölçüde artmış oldu. Hemen arkasından da, azoospermik erkekleri baba yapacak TESE ya da testiküler sperm eldesi tekniği ile tüp bebek tedavisi başladı.
#Tüp BebekKısırlık nedeniyle araştırılıyorsanız, sıklıkla sizden kanda FSH ve testosteron hormon düzeylerine baktırmanız istenir. Önce bunun ne anlama geldiğini görelim. FSH, yani follikül uyarıcı hormon beyinden salgılanır ve erkekte testislerde sperm üretiminin sağlıklı biçimde sürdürülmesinden sorumludur.
#FSHAzospermi yani tahlillerde ölü ya da canlı sperm hücresi çıkmaması, toplumda her 100 erkekten birinde rastlanabilen bir durumdur. Baba olmaya niyetlenmiş ama bunu başaramamış erkeklerin ise yüzde 10-15’inde görülür. Bunların şanslı bir bölümü uygun tedavi ile doğal yolla sperm çıkışına kavuşsalar da büyük kısmı mikroTESE ameliyatı ile testislerde sperm aranmasına aday kalmaktadır.
#AzoospermikSperm üretiminin tamamen bozulduğu azospermik erkeklerde bunun neden kaynaklandığı belki de üzerinde en yoğun araştırmaların yapıldığı başlıca konulardan birisidir. Her ne kadar mikroTESE ile olguların üçte birinde az sayıda sperm hücresi bulunarak sorun hallediliyor olsa da, geri kalanlar için tedavi şansı ne yazık ki çok düşük. Ancak son yıllarda testislerde sperm üretiminin mekanizması aydınlatıldıkça, azosperminin tedavisinde de yeni ufuklar belirmeye başlandı. Bunlardan biri de, spermin enerji kaynağı olan mitokondri organelinin bozuklukları ile ilgili gelişmeler.
#SpermSperm tahlillerinde ölü ya da canlı hiç sperm hücresinin görülmediği infertil erkeklerin büyük kısmında sorun, testislerde sperm üretiminde bozulmadır. Yine de bu olguların yaklaşık üçte birinde mikroTESE yöntemi ile olgun, kuyruklu sperm hücresi bulunarak tüp bebek ile çocuk sahibi olmaları sağlanabilmektedir.
#KısırlıkYeni ROSI tekniğinin de uygulamaya başlaması ile azosperminin tedavisinde umutlarımız bir kat daha arttı. Artık sadece kuyruklu spermleri beklemek yerine, kuyruk gelişimini tamamlamamış sperm serisi hücreler de tüp bebekte kullanılabilmekte. Böyle olunca azoospermik bir erkeğin hazırlığı ve takibinde de bazı düzenlemeler yapılması gereği doğdu. Öncelikle şunu vurgulamak isterim; kanallarda tıkanıklık dışındaki azoospermi olgularında tek başına mikroTESE ameliyatı yapmak yeterli olmaz.
#SağlıkÇocuk sahibi olmaya niyetlenen her 5 çiftten birinin doğal yoldan bunu başaramadığı düşünülürse, tüp bebeğin önemi daha iyi anlaşılır. Gerçekten de geri kalan çiftlerin yarısının daha tüp bebekle yüzü gülmekte. Ancak tüp bebeğin en fazla zorlandığı grup, azoospermik erkekler yani tahlillerinde ölü ya da canlı hiç sperm görülmeyen olgular. İşte geçtiğimiz aylarda bu grup için de yeni bir umut belirdi; yeni ROSI tekniği.
#Sperm BozukluklarıErkek kısırlığı, toplumda her 5 kişiden 1’inde izleniyor. Kadın nedenli kısırlık durumlarında da oldukça sık olarak karşımıza çıkıyor. Peki, erkek kısırlığı yeteri kadar biliniyor mu? Erkeklere yeteri kadar tetkikler yapılıyor mu? Prof. Dr. Recai Pabuçcu, konuyla ilgili merak edilen sorulara yanıt verdi.
#Sperm AnaliziSon 10 yıldır, erkek kısırlığının tedavisinde çığır açan teknolojik gelişmelere bir yenisi daha eklendi: Elektrik aktivasyonu. Uzmanlar, bu yöntemle özellikle menide hiç canlı sperm hücresi bulunmayan veya olgun olmayan sperm hücresi bulunan erkeklerin dahi çocuk sahibi olabileceğine dikkat çekti.
#KısırlıkÜrolojinin saygın dergilerinden Urology Times’ın ocak sayısında Dr. Emre Bakırcı’nın, menide sperm bulunmayan erkeklerin çocuk sahibi olmasıyla ilgili bir araştırması yayınlandı. Daha önce yine ABD’de bir kongrede bildiri olarak sunulan araştırma, sperm üreten testislerin çok küçük olması halinde bile üreme hücresi üretebildiği ve bunlardan bebek elde edilebildiğini de ortaya koydu.
Her doğan 500 erkekten birinde klinefelter denilen ve kısırlığa yol açan sorun bulunuyor. Klinefelter en sık görülen kromozom sayısal bozukluğu. Kısırlıkla ilgili kliniklerine başvuran, menisinde hiç sperm görülmeyen (azoospermik) erkeklerin ortalama yüzde 15’inin klinefelter olduğu görülür.