Paylaş
Günümüz teknolojisi ile hiçbir şekilde sonuç alamamış çiftler için tedavi çalışmalarını yakın ve uzun vadede geliştirilmesi beklenenler şeklinde sınıflandırabiliriz. Şu günlerde üzerine en çok çalışılan konu testis içine yapılacak enjeksiyonlarla sperm üretiminin canlandırılmasıdır. Kendi çalışmalarımızda da gördük ki, testis içinde mikroskopla dahi seçemeyeceğimiz çok küçük bazı kök hücresi benzeri hücreler bulunmakta. Bir teoriye göre bunlar kemik iliğinden kaynaklanmakta ve sperm üretimi bozuldukça testise gelerek hasarlı kök hücrelerin yerine geçmekte.
Amerika Birleşik Devletleri’nde Louisville Üniversitesi ve Hindistan’da Ulusal Üreme Sağlığı Araştırma Enstitüsü’nün bu konu ile ilgili geniş çaplı çalışmaları mevcut. Çok az sayıdaki bu hücreleri şayet laboratuvarda çoğaltmayı başarabilirsek, yeniden testise verildiklerinde olgun sperm üretimini başarmak da mümkün olabilecek. Şu günlerde adından sıkça bahsedilen bir başka teknik ise kanda dolaşan trombosit hücrelerinin birtakım işlemlerden geçirdikten sonra testise enjekte edilmesiyle yapılan PRP uygulamasıdır. Yumurta yetmezliği olan kadınlarda başarıyla denenen bu yöntemin erkekte de sonuç vermesi beklenebilir.
Son yıllarda üzerinde çalışmaların yoğunlaştığı bir alan da kök hücrelerden çıkan ve eksozom denilen keseciklerin testise enjeksiyonu olmuştur. Eksozomlar, içlerine taşıdıkları çok sayıda besleyici madde sayesinde, testis içinde bozulmuş sperm üretimini yeniden tetikleyebilecek potansiyele sahip partiküller olarak görülmekte. Ankara Üniversitesi’nde yürüttüğümüz kendi çalışmalarımızda ise testis içine yerleştirilecek biyolojik materyaller üzerine ekilen kök hücrelerin sperm yönünde çoğalmaları için kendilerine uygun bir niş ortamı bulabileceklerini düşünüyoruz.
Bütün bunların yanı sıra, asıl kök hücre tedavisi olarak bilinen ve testis dışında vücudun başka dokularından alınan hücrelerin laboratuvar ortamında sperm yönünde olgunlaştırılarak kullanılması planlanan teknikler üzerinde de yoğun çalışmalar yürütülmekte. Ancak hemen belirteyim, henüz bunlara umut bağlamak için çok erken. Evet, hayvan denemeleri ile sağlıklı yavruların dünyaya geldiği görüldü ama henüz insanda ne derece güvenle kullanabilecekleri konusunda elimizde yeterli veri yok. Hiç kuşkusuz bir gün bunlardan da başarılı sonuçlar alacağız ve kısırlık sorunu büyük oranda çözüme kavuşmuş olacak.
Netice olarak, azoospermi tanısı başlangıçta moral bozucu bir durum olarak görülse bile, yeterli incelemeler yapılıp sabırlı bir tedavi süreci takip edilirse hali hazırda yarıya yakınında sonuç alabileceğimiz olanaklara sahibiz. Geri kalan olguları ise yakın ve uzun vadede oldukça umut vadeden gelişmelerin beklediğini söyleyebiliriz.
Paylaş