Yaz aylarının sonuna yaklaştığımız ve güzel havaların son demlerini yaşamaya başladığımız günlere doğru yavaş yavaş adım atıyoruz. Hâlâ tatil yapamadıysanız ve yıllık izninizi Eylül ayına bıraktıysanız, bu listemiz tam size göre… Bu hafta uzmanlarımıza ‘Eylül’de denize girilecek yerler nereler?’ diye sorduk. Hepsi birbirinden keyifli zamanlar vadeden 10 öneride bulundular.
#RotaHavası, suyu, toprağıyla her yerinden bereket fışkıran; tarih boyunca sahnede olmuş, büyük olaylar görmüş bir coğrafya Anadolu... Değeri biliniyor mu tartışılır ama bence hiçbir şey için geç değil. Kendi çevremizden başlayarak yaşadığımız toprakları öğrendikçe etkilenmemek ve gelişmemek mümkün değil. Gelin, sonbaharın ılık havalarını bahane edip en güzel ve en sakin mevsiminde Ege ve Akdeniz sahillerine uzanalım.
#Saffet Emre TongucSahil bölgesi olarak Alaçatı Türkiye’nin en önemli alanlarından biridir. Aynı zamanda tarihi ve kültürel mirası ile de büyük ilgi çeken yerlerden biri olarak öne çıkıyor. Pek çok kişi bu bölge hakkında detaylı bilgi almak için internet üzerinden araştırma yapmaktadır. Peki, Alaçatı nerede? Alaçatı'ya nasıl gidilir? Alaçatı gezilecek yerler hakkında bilinmesi gerekenler.
#Alaçatı Nerede?Bir tatil planı yapmak insana çoğu zaman gerçekleştirmekten daha fazla heyecan veriyor. Konaklayacak, yemek yenecek yerlerin seçimi, hatta kurulan hayaller, sonuçta tatile çıkılsa da çıkılmasa da yaşamı daha anlamlı kılıyor. Mayıs içinde Bodrum ve Çeşme’ye keşif seyahatlerim oldu. Gittiğim yerler içinde beğendiğim mekanları bayram öncesinde sizinle paylaşmak istedim...
#MÜGE AKGÜNAlaçatı denince kiminin aklına sörf gelir, kiminin anılarına dar sokaklarındaki aşk koşuşturmaları üşüşür, kimileri de içkili gecelerin ertesindeki pişmanlıkları hatırlar. Benim aklıma ilk gelen, baharda Alaçatı’nın doyumsuz olduğudur. Gözlerimin önünden lezzetli otlar uçuşur. Bu otlardan yapılan lezzetli yemekler aklıma düşer. Bir de Alaçatı Pazarı düşlerime girer.
#Mehmet YaşinAlaçatı denince kiminin aklına sörf gelir, kiminin anılarına dar sokaklarındaki aşk koşuşturmaları üşüşür, kimileri de içkili gecelerin ertesindeki pişmanlıkları hatırlar. Benim aklıma ilk gelen, baharda Alaçatı’nın doyumsuz olduğudur. Gözlerimin önünden lezzetli otlar uçuşur. Bu otlardan yapılan lezzetli yemekler aklıma düşer. Bir de Alaçatı Pazarı düşlerime girer.
#Alaçatı’Da Radika ZamanıAlaçatı denince benim aklıma ne sörf ne dar sokaklarındaki aşk koşuşturmaları ne de içkili gecelerin ertesindeki pişmanlıklar gelir. Benim aklıma ilk gelen, lezzetli yemekler ve Alaçatı Pazarı. Cumartesi günleri kurulan bu pazar, bence Türkiye’nin en renkli, en lezzetli pazarı. Aslında Alaçatı’nın tümü lezzetli. Eti, otu, böreği, çöreği insanın aklını başından alır.
Eski bir geleneğin günümüze kadar uzanmış hali semt pazarları. Her yerde her adım başında dev marketler açılsa da onların yeri bambaşka. Çünkü pazarlar, en tazenin, en ucuzun ve en fazla çeşidin bulunduğu alışveriş yerleri. Bu ürünler sayesinde bazı semt pazarları o kadar popüler ki, insanları tatile gittikleri yörelerde bile kendine çekiyor
Türkiye’de çoğunluk için yaz üç ay sürer, haziranda başlar, ağustosta biter. Oysa Ege ve Akdeniz’in en güzel günleri sonbahara saklanmıştır. Yakmayan güneş, klimaya ihtiyaç duyulmayan geceler ve gereksiz kalabalıkların el ayak çektiği sahil kasabaları sonbaharda bir başka güzeldir. Buna bir de doğanın devinimi, renklerdeki değişim şenliği eklenince tatiller unutulmaz olur.
2000’li yılların ikinci 10 yıllık dilimine unutulmaz bir yılbaşı akşamıyla girmeye ne dersiniz? Karlara bürünmüş Kars’ta, Ruslardan kalma bir konakta, masalları andıran bir kış gecesi yaşayabilirsiniz. Edremit Körfezi’ni zeytinliklerin üstünden kuşbakışı seyredebileceğiniz Çamlıbel’de, İda Dağı’nın mitolojik kahramanları eşliğinde kadeh kaldırmak size gelecek 10 yıl için ilham verecek. Kıyıköy’de göz alabildiğine uzanan Karadeniz manzarası, büyük şehirlerin kapalı mekânlarında bunalan ruhunuza iyi gelecek. Yaz kalabalıklarını uğurladıktan sonra eski sade yaşamına dönen Alaçatı’da yeni yıla samimi bir köy atmosferinde gireceksiniz.
Köylülerin bahçelerinde ve tarlalarında yetiştirdiği, civardaki dağlardan, dere kenarlarından topladığı ot, sebze ve meyveleri sattığı, dokudukları kumaşları, diktikleri giysileri veya işledikleri bezleri en yakındaki büyük kasabalarda sattığı pazarlar, bugün iktisatçıların piyasa dediği, dünya ekonomisinin kaderinin tayin edildiği alışveriş ortamlarının atası.