Doğan Hızlan: Nazar etme çalış senin de olur

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Frankfurt

Doğan Kitapçılık Genel Yayın Müdürü Mehmet Yaşin, Fuar'ı dolaştıktan sonra DMG (Doğan Medya Grubu) standına geldi ve sandelyeye adeta çöktü.

‘‘Keşke buraya gelmeseydim’’ dedi. ‘‘Yabancı yayınevlerinin standlarını gördükçe umutsuzluğum artıyor, komplekse kapılıyorum.’’

Tahmin edersiniz, ben de onun düşüncelerini paylaşıyorum ama renk vermedim.

Birden kendimi 'Hayat Güzeldir' filmindeki Roberto Benigni'nin dublörü gibi hissettim.

O da Nazi toplama kampındaki çocuğunu, bir oyun oynadıklarını söyleyerek aldatmıştı.

Amerikan, İngiliz yayınevlerinin standlarına dışarıdan baktığımda şöyle düşünüyorum:

Yirmi tane Beyoğlu barı bir araya gelmiş, yeniliyor, içiliyor...

Biralar, şaraplar, kahveler, kurabiyeler.

Üzülmemek için şu yorumu yaptım. Maksat muhabbet, kitap bahane.

Turgut Özal, rakipleri için, ‘‘Benim yaptıklarıma hayalleri bile erişemez’’ demişti. Bizim ruh halimiz de bundan farklı değil.

Milyonlarca dolarlık, marklık kitap anlaşmaları nerde, biz nerdeyiz...

Evliya Çelebi gib, ‘‘Bunlar ne alırlar, ne satarlar’’ diye söylenip durdum.

Onlara diyemezdim ki, biz 3 bin adetlik copyright ödeyip ancak bin kitap basabiliyoruz.

* * *

YILIN ülkesi Macaristan.

Fazıl Hüsnü Dağlarca, ‘‘Uluslar büyük evlatlarıyla soluk alır’’ diye yazmıştı.

Macarlar da önemli yazarlarını, sanatçılarını fotoğraflarıyla, büstleriyle övünerek bize sunuyorlar.

'Macarlar kimdir?' diye küçük bir el kitabı yayınlamışlar.

Yaşam biçimlerinden, yemeklerine kadar özlü bilgi veriliyor.

İstanbul'da bir zamanlar gulaş yerdim. O yemeğin öyküsünü okudum.

Batılı gazeteciler, Macar komünizmi için 'gulaş komünizmi' deyimini kullanırlarmış.

Macarlar'ın özgürlük babında atlattıkları badireleri okudukça o ülkeyi daha iyi anlıyorsunuz.

E.H. Gombrich'in 'Sanatın Öyküsü' (The Story of Art) kitabından 6 milyon satılmış.

Türkiye'de de yayımlandığından, bu miktarın içinde benim de payımın olmasından gurur duydum.

* * *

YENİ kitapların peşindeki yolculuğumuza devam ediyoruz.

Ne demişti şair:

‘‘Umut fakirin ekmeği, ye Mehmet ye...’’



Yazarın Tüm Yazıları