Diyarbakır gezisi istismar edilebilir

CHP Milletvekili Aytun Çıray’la İzmir siyasetinin gündemini konuştuk.

Haberin Devamı

 Çıray, hem demokratik süreci hem kentteki siyasi atmosferi değerlendirdi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun 190 kişiyle yaptığı Diyarbakır çıkarmasını eleştiren Aytun Çıray, bu ziyaretle ilgili çok konuşulacak açıklamalar yaptı.

Büyükşehir’in düzenlediği Diyarbakır çıkarmasıyla ilgili itirazlarınız oldu. Bu programın genel merkezle ters düştüğünü mü düşünüyorsunuz?
- Zamanın beni haklı çıkardığını düşünüyorum. Aziz Kocaoğlu’nun çok önceden planladığı, çok iyi niyetle yaptığı bu Diyarbakır gezisinin, AKP ve BDP tarafından istismar edileceğini, kendi siyasetlerinin CHP tarafından adeta onaylanmış gibi sunulacağını daha önce de söylemiştim. Nitekim, hem geziye gitmeden önceki bir milletvekilinin İzmir’de verdiği beyanatlar hem de geziden sonra Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın verdiği beyanatlar da bunu doğrular nitelikte. Adeta Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun içeriğinin ve sonucunun belli olmadığını söylediği çözüm siyasetini, CHP destek vermiş gibi sunmaya çalıştıklarını hep birlikte yaşadık gördük. Bunu ahlaki bulmuyorum. Ama siyaset sonuç itibariyle öngörmeyi gerektiriyor ve ne yazık ki AKP bu istismarı yapmaya devam edecek.

Haberin Devamı

Bu istismarın nasıl olacağını biraz açar mısınız?
- Bu konuyu özellikle İzmir’de, CHP’nin AKP siyasetini desteklediğine dair bir delil olarak kullanacaklar. Bunun da işaretlerini görüyoruz. Keşke ben yanılmış olsaydım. Keşke yapmasalardı. Çok iyi niyetle yapılmış bir geziyi tekrar ifade ediyorum böyle kullandılar. Mesela İlknur Denizli’nin 64’üncü Akil Adam söylemini de nazik bulmadım. Sayın Başkan’ın bu iyi niyetine karşılık... Sayın Genel Başkan’ımızın akil adamlar konusunda neler söylediğini biliyorum. Bunu bile bile iyi niyetle yapılacak bir geziyi, bu şekilde sabote etmek doğru olmamıştır diye düşünüyorum. İzmir’de Bakan İsmet Yılmaz bunu devam ettirdi başka bir şekilde. Daha bir süre bunu AKP ve BDP gündemde tutacaktır diye düşünüyorum.

Diyarbakır gezisi istismar edilebilir

Haberin Devamı

AKP’yi samimi bulmuyorum

AK Parti İzmir’i kazanmak için bu kadar ince plan yapıyor diye mi düşünüyorsunuz?
- İzmir’de iyi polis, kötü polis rolü oynamaya çalışıyorlar. Ertuğrul Günay birkaç gün önce verdiği bir beyanatta, “TC amblemini kimse çıkartamaz” derken, aynı saatlerde TC amblemli levhalar aşağıya indiriliyordu. Diyarbakır Valiliği’nin tabelasına bakarsanız TC’nin kaldırılmış olduğunu görürsünüz. Yani AKP yaptığı siyasette samimi değil. İzmir onlar için çok önemli. İzmir’i almayı siyasi hürriyetlerinin bir gereği görüyorlar. İzmir’i almadıkça AKP kendisini Türkiye partisi hissedemeyecek. Bunun için İzmir’i almak konusunda her türlü belden aşağıya vurmayı yapacaklarına eminim. Zaten zaman zaman yaptığım uyarılar da işte bu belden aşağıya vuruşlara tedbir almamız için. İzmir’i almak AKP için olmazsa olmaz. Başbakan, başkan olmak istiyorsa bunun yolunun İzmir’den geçtiği biliyor. Bu kadar önemli onlar için. Dolayısıyla biz İzmirliler ve İzmirli siyasetçiler olarak buna uygun bir tutumla siyaset yapmalıyız. Bunun tedbirlerini alarak siyaset yapmalıyız.

Haberin Devamı

Böyle bir siyasi atmosfer içinde CHP’nin İzmir’deki durumunu nasıl görüyorsunuz?
- Ben İzmir halkının siyasal bilincine sonsuz bir güven içindeyim. Biz yanlış yapmadığımız, hata yapmadığımız sürece İzmir’de eksik olan iki belediye başkanlığını da kazanırız ve oyumuzu da artırırız diye düşünüyorum. Çünkü İzmirliler neyi temsil ettiklerini çok iyi biliyorlar. Biz de onların temsil ettiği değerlere saygılı bir siyaset yapmak zorundayız.

İzmir’de daha önceki çizginizin değişmeye başladığını düşünüyor musunuz?
- Siyaset gerçekler üzerine yapılır. İzmir halkının siyasete olan ilgisini, Atatürk’e olan bağlılığını biliyoruz. Buna uygun siyaset yapmalıyız. Anlatmak istediğim bu. Bu konuda bizden kuşkuya düşmemeleri gerek hiçbir şekilde.

Haberin Devamı

Siyaset hayalperestliği kaldırmaz

Burada yine Başkan Aziz Kocaoğlu’nun Diyarbakır gezisine gönderme mi var?
- Biz bir siyasi partiyiz, dernek değiliz. Bizi partinin tüzüğü, programı ve Genel Başkan’ın yaptığı konuşmalar bağlar. Bizim bir projeyi desteklememiz için öncelikle şeffaf olması lazım. İkinci olarak hükümetin bu konudaki samimiyetine inanmamız lazım. Üçüncü olarak da Türk milletinin kabul etmeyeceği angajmanların olmaması lazım. Biz bu şartlara uygun davranırsa bir projeyi destekleyebiliriz. Genel Başkanımız bu şartları saydıktan sonra ve hükümete açıktan kredi tanıdıktan hemen sonra Başbakan dedi ki, “Bizim sizin kredinize, desteğinize ihtiyacımız yok.” Şimdi böyle bir anlayışla Türkiye’nin sorunlarına ortak çözüm bulunamaz. Eğer böyle bir anlayışla işbirliği yapacağımızı hayal ediyorsak o zaman biz hayalperestiz demektir. Siyaset hayalperestliği kaldırmaz. Onun için bu gerçekler ve Genel Başkan’ın mesajları üzerinden siyaset yapmak zorundayız.

Haberin Devamı


Bölücülük yapan İzmirliler değil

Başkan Aziz Kocaoğlu ve heyetteki CHP’liler Genel Merkez’den ayrı mı harekete başladı?
- Genel Başkan, Aydın Mitingi’nde ne dedi? Anayasa’daki kırmızı çizgilerimizi ortaya koydu. Anayasa’nın değiştirilemez maddelerinin, CHP var olduğu sürece değiştirilemeyeceğini söyledi. Anayasa’dan Türk milletinin çıkarılamayacağını söyledi. Dolayısıyla buna uygun davranmalıyız. Türkiye’de bir demokrasi sorunu yok mu? Hem de çok. Türkiye adaletini arıyor. En başta bizim belediye başkanlarımız adalet arıyor. Baskınlarla karşı karşıya kala kala... Peki, ben Türk milletine, İzmirli hemşerilerime soruyorum. Adaletle Kürt sorunu arasında ne alaka var? Mustafa Balbay’ın hapiste olmasıyla Kürt sorunu arasında ne alaka var? Hiçbir alaka yok. Türkiye’de bir tane sorun var. O da AKP’nin demokratik anlayış sorunu. Eğer bu ülkeye demokrasi lazımsa, bu ülkenin dört tarafına da lazım. Doğusuna da, batısına da, kuzeyine de, güneyine de... Eğer bu ülkeye demokrasi getirilecekse, eğer bu bu hükümet, “Biz getiremeyiz, Abdullah Öcalan getirir” diyorsa o zaman bu hükümete ihtiyaç yok. O zaman Türkiye eş başbakanlı döneme geçmiş demektir. Bütün bu gerçekler üzerinden siyaset yapmalıyız. Benim İzmirli hemşerilerim adına alnım açık, yüzüm pak. Hiçbir İzmirli hemşerimin ben dağa çıktığını hatırlamıyorum. Hiçbir hemşerimin bir çocuğu öldürdüğünü hatırlamıyorum. Hiçbir İzmirli hemşerimin bir diğerine, “Sen nerede doğdun?” diye sorduğunu hatırlamıyorum. Biz böyle şeyler bilmeyiz. Dolayısıyla nerede olursa olsun, hangi zihniyetten olursa olsun, her türlü ırkçı siyasete karşı çıkmalıyız. Bakınız birkaç gün önce BDP’li Sırrı Süreyya Önder, “Kürtlerin yaşadığı yere Kürdistan denir” dedi. Bu ne kadar ırkçı bir laf. Şimdi başka kendini bilmez çıkıp dese ki, “Türklerin yaşadığı yere Türkistan denir”, o zaman bu ülkeyi biz nereye götürürüz? Eğer burada bir bölücülük sorunu varsa, bunu ne İzmirliler, ne de başkaları yapıyor. Biz bunlara karşı hiçbir kompleks kurmadan, tarihimizden utanmadan ve Atatürk’le gurur duyarak, kurucu değerlerimize sahip çıkarak siyaset yapmalıyız.

 

Fotoğraflar: İrem TELLİOĞLU

Yazarın Tüm Yazıları