Çalınan tabloların ardındaki gerçekler

Çalınan tabloların ardındaki gerçeklerKÜLTÜR ve TURİZM Bakanı Ertuğrul Günay, çalınan tablolar konusunda üzerinde durulması ve izlenmesi gereken bir iddiada bulundu.

Bu tabloların hepsinin çalınmadığını, bazılarının “birilerine” armağan edildiğini söyledi.

Haberin Devamı

Geçmişteki kovuşturmaları anımsayanlar bunu yeniden gündeme getirmeliler.

İşin en feci yanı devletin, başta Kültür Bakanlığı olmak üzere, birçok kurumunda tabloların envanterinin bulunmamasıydı.

Nice yıllar sonra envanter kayıtları yapıldığında iş işten geçmişti, çünkü tablolar armağan edilen kişilerin evindeki duvarlarda yerlerini almıştı bile.

Geçmişten bugüne kayıp tabloların serüveni teker teker ele alınmalı. Çünkü gündemde sadece bir müzedeki eserler var. Oysa Türkiye’nin diğer müzelerinde envanter kayıtları tutulana kadar kim bilir daha neler ortadan kayboldu.

* * *

BENCE soruna resim ve heykel müzeleri açısından da bakmalı.

Çünkü ne yazık ki, devlet resim ve heykel müzelerine gereken ekonomik yardığımı yapmadı.

Gelen, müzeyi ziyaret eden devlet yetkilileri içinde, şimdiye kadar gerekli parayı sadece, bakanlığı döneminde Abdüllatif Şener gönderdi.

Resim ve heykel müzelerine ilgiyi, tablolar çalındıktan sonra gösteriyoruz. Bu tavrımız sadece müzelere yönelik değil. Camilerden de çiniler, el yazması Kuran’lar çalındıktan sonra önlem almayı düşünüyoruz. Ama buna rağmen düşüncede kalıyor...

Başta İstanbul’daki resim ve heykel müzesi olmak üzere, Türk görsel sanatının en seçkin yapıtları depolarda çürüyor. Çünkü ne muhafaza için yerleri var, ne bunu sağlayacak paraları var, ne de yeterli sayıda personel var.

Bizim bunlara layık gördüğümüz ilgisizliği hırsızlar ilgiye dönüştürdüğü için belki de teşekkür etmeliyiz.

İstanbul’daki resim ve heykel müzesinde iki bine yakın resim ve heykel var. Üstelik bunların birçoğunu sanatçıların kendileri bir eğitim kurumuna armağan etti.
İnandılar ki, yapıtları en iyi biçimde topluma burada ulaşabilecekti. Oysa çoğu kısa süreliğine ziyaretçilere sunulup, sonra karanlık ve uygun olmayan koşullarda bekleyeceği depolarına geri döndü.

Bu ilgisizlik, kütüphanelerde de aynı seviyede sürüyor. Bu ay içinde kütüphaneler haftasını yaşayacağız. Kütüphanecilerin çektiği sıkıntıları, yersizliği tekrar edeceğiz ve gelecek sene aynı haftada bunları konuşmak üzere unutacağız...

Oysa dünyanın başka ülkelerinde, teknoloji sayesinde kütüphaneler, herkesin evindeki bilgisayarın ekranına gelebiliyor. Ünlü internet arama motoru Google, ilk kez bir devletle kütüphane konusunda anlaşma yaptı. İtalya’daki bütün kütüphanelerdeki kitapları artık Google’dan bulup yararlanabilirsiniz. Yüzlerce yıllık bir kültür birikimi ve insanlık belleği, artık size klavyenin tuşları kadar yakında duruyor.

Oysa biz yıllarca kütüphanelerdeki restorasyonun sona ermesini bekledik. Mevcut kütüphanelerin de iyileştirilmesi için ödeneklerin çıkması için dua ettik.

* * *

ÇOK kez yazdığımız 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti için kaçan bazı fırsatları yeniden hatırlatmak istiyorum.

Birincisi resim ve heykel müzesine yeni, modern bir bina yapmak sorumluluğunu ve zorunluluğunu duymadılar. İkincisi kente modern bir kütüphane binası armağan etmediler.

Umarım yıl bitene kadar bu iki konuyu da hallederler. Hiç olmazsa 2010 yılından sanat, kültür ve kent tarihimize iz bırakırlar.

Yazarın Tüm Yazıları