Antalya’da kazanan gişede kazanamaz

Altın Portakal’da gelenek değişmedi.

Ödül popüler olana değil, popüler olmayan filme gider kuralı bir kez daha işledi.
Malum bu yılın kazanını Çoğunluk...
En İyi Film, En İyi Yönetmen (Seren Yüce) ve En İyi Erkek Oyuncu (Bartu Küçükçağlayan) ödüllerini kazanan Çoğunluk festivale damgasını vurdu.
Film ödül alır almaz da sıcağı sıcağına 15 Ekim’de vizyona girdi.
Sonuç?..
Çoğunluk, ödül töreninde gösterdiği başarıyı gişede gösteremedi.
İlk üç günde sadece 3.633 kişi izledi filmi.
22 salonda gösterime girmesi, seyircinin bırakın festival filmlerini Oscar’lık filmlere bile ilgi göstermemesi bu rakamın ortaya çıkmasında en büyük etken kuşkusuz.
O ya da bu nedenle fark etmez sonuç olarak, “Antalya’da kazanan gişede kazanamaz” bir kez daha gerçek oldu.
Not: Çoğunluk’la birlikte geçen hafta vizyona giren diğer iki Türk filminin de durumu iç açıcı değil.
Mahpeyker Kösem Sultan’ı 24 bin 244 kişi izlerken, Ayla’yı sadece 403 (yazıyla dörtyüzüç) kişi izledi.

Hayvan mı, insan mı?..

İzmir’de kediyi ezerek öldüren üniversiteli gencin linç edilmesini eleştirmem, tam da beklediğim gibi bizim Ömür’ün (Gedik) hoşuna gitmedi.
Ömür’ün hayvanların dostluğunu, insanların dostluğuna tercih ettiği hepimizin malumu.
Bu yüzden bana kızıyor.
Belli ki konuyla ilgili “Kedi öldüren insan da öldürür” başlıklı bir önceki yazımı (13 Ekim) okumamış.
Orada Ömür’ün dediği her şeyi yazmışım. (Hayvanlara yönelik şiddet TCK’ya girmeli, suçlu sadece para cezasıyla kurtulursa linç kültürü artar, kliniğe yatmalı vs.vs)...
Ömür’le ayrıldığımız yer bundan sonrası.
Sürekli köpeklerle yaşamış benim için her canlı değerlidir; hayvan da insan da...
İnsan hayatı ise bütün değerlerin üzerindedir.
Bu yüzden kedinin başını ezen birinin bile linç kültürüyle infaz edilmesine itiraz ediyorum.
Ömür de ise sıralama farklı, bu yüzden o da bana itiraz ediyor.

Cumhurbaşkanı’na büyük masa şart

Yeni hali nasıl oldu tartışması medyada süredursun bence haftanın en ilginç siyasi fotoğrafına Radikal imza attı.
Cumhurbaşkanı’nın yakın çalışma ekibini ilk kez Çankaya Köşkü’nde aynı masa etrafında görüntülediler.
Peki kullanabildiler mi?
İşte orası tartışılır.
Ben olsam Radikal ekibinin yerinde o fotoğrafı alır birinci sayfaya kocaman koyardım.
Konuşturacak, Cumhurbaşkanı’nın masasında kimler oturuyor diye baktıracak fotoğraf çünkü...
Oysa onlar bırak kocaman basmayı, birinci sayfadan fotoğrafı görmediler bile... İçeride büyükçe şekilde kullanmayı tercih ettiler, sayfanın ortasına geldiği için de fotoğraf güme gitti.
(Tabloid boyun en kötü yanı budur; sayfa ortasına gelen fotoğraflar. Radikal’ciler fotoğrafın sağ ya da sol sayfaya dayandığı tasarımı tercih etmeliler).
Radikal’in birinci sayfadan görmediği haftanın fotoğrafı bir gün sonra diğer gazetelerdeydi.
Vatan manşet yaptı fotoğrafı; Çankaya Kabinesi diye...
Hürriyet’in politika sayfalarında “Başkanın bütün adamları” başlığıyla en büyük fotoğraf buydu.
Radikal sadece yazarları sokağa çıkarma işine takılmamalı, eldeki malzemeyi okura en iyi şekilde sunmaya ve birinci sayfayı daha iyi kullanmaya da kafa yormalı.
Not: Bu arada Çankaya Köşkü’ne daha büyük bir yuvarlak masa şart.
Gül’le birlikte tam 9 kişi masaya oturunca sıkışık bir nizam ortaya çıkmış.
Bu fotoğrafa bakınca Gül ve danışmanları omuz omuza çalışmak işini abartmışlar gözüküyor.
Yazarın Tüm Yazıları