Anneden savcıya ‘Aman çılgın nehre yaklaşma düşersin’ telefonu

TAM anımsamıyorum ama

5-10 yıl arası bir zaman dilimi olmalı... Çoruh Vadisi’ndeki şirin ilçelerimizden birinin savcısının telefonu çaldı, arayan Malatya’daki annesiydi:

Haberin Devamı

-  Oğlum nasılsın?
-  Sağolasın anacığım iyiyim...
-  Oğlum senin olduğun yerde çok deli akan bir nehir varmış.
-  Evet anacığım ne oldu?
-  Aman oğlum, o nehire fazla yaklaşma, kenarında durma, sonra Allah korusun düşersin...
-  Merak etme anacığım.
Savcı telefonu kapattıktan sonra, annesinden gelen bu uyarı telefonunun nedenini düşündü. O günlerde nehire bir otomobil uçmuş, içindekiler hayatını kaybetmişti. Kaza görev yaptığı ilçenin sınırlarında olunca, olay yeri incelemesi Malatyalı savcıya düşmüştü.
Olay yeri incelemesi sonrası mikrofon uzatılmış, o da eldeki bilgileri paylaşmıştı. Malatya’daki komşuları haberi izleyince hemen anneyi haberdar etmişlerdi:
-  Oğlunu akşam televizyonda gördük.
-  Hayırdır inşallah...
-  Bir araba nehire uçmuş, onu anlatıyordu.
Ana yüreği dayanamamış, artık kendisi de çoluk çocuk sahibi, koca savcı da olsa oğluna uyarı telefonu açmıştı:
-  Aman oğlum o deli akan nehire fazla yaklaşma.
İki-üç yıl kadar önce Malatya Kayısı Festivali’nde sözünü ettiğim savcıyla karşılaşmış, “ana yüreği”ni çok çarpıcı şekilde ortaya koyan olayı bizzat kendisinden dinlemiştim. Biz karşılaştığımızda o Beyoğlu’nda hakimlik görevi yürütüyordu.
Öykü, geçen gün Boston’da (ABD) otel odasında kızım Sırma’yla konuşurken aklıma geldi.
27 Ağustos’ta eşim Emine ve kızım Sırma’yla birlikte Boston’a uçtuk. Sırma, caz konusunda dünyanın önde gelen eğitim kurumlarından Berklee College of Music’i kazanmıştı.
Sırma’nın başarısıyla gururlandık, ayrılık zamanı gelip çattığında, Boston’da otel odasında anne-baba olarak uyarı ve tavsiyelerimizi art arda sıraladık.
Robert College’den mezun olup, Berklee’yi kazanma başarısını gösteren 19 yaşındaki Sırma’nın uyarı ve tavsiyelerimizden sıkıldığını hissedince savcı öyküsüne sarıldım:
- Bak, koskoca savcıya bile annesi, “Aman oğlum nehir kenarına fazla yaklaşma, düşersin” diyor.
Savcının annesinin yaşadığının benzeri duygularla Boston’dan ayrıldık...

Haberin Devamı

Sefa ve Merve tepesi arasındaki  ‘say’da ilk anda ölüyorum sandım

BOSTON’dan ayrılacağımız gün Milliyet Yazarı Güngör Uras aradı:
-  Diziye ne zaman başlıyoruz.
-  Ne dizisi?
-  Bak Ertuğrul Özkök’le Ahmet Hakan birlikte Umre anılarını yazıyorlar.
Biz kızımız Sırma’yı Boston’da okuluna yerleştirme telaşı yaşarken, onlar Umre yapıp dönmüşler.
Güngör Uras, “Biz ne zaman diziye başlıyoruz” derken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün şubat başında gerçekleşen Suudi Arabistan gezisi sırasında birlikte Umre yapma şansına ulaştığımızdan söz ediyordu.
Telefonu kapattıktan sonra, Güngör Abi’nin Sefa ve Merve tepesi arasında 7 turu kapsayan “say”da yaşadıklarını anımsadım. Kabe’yi tavaftan sonra namazımızı kılıp, ardından “say”a geçmiştik. Umre’nin gereklerini yerine getirip, kaldığımız konuk evine doğru yürürken Güngör Abi’ye döndüm:
-  Allah kabul etsin abi.
-  Sağolasın da “say”ın başlangıcında bir ara tıkanır gibi oldum, ölüyorum sandım.
-  Sonra?
-  Toparlandım ve devam ettim. Şimdi kendimi öyle iyi hissediyorum ki, turu baştan yapabilirim...
Başta Kâbe ve çevresi olmak üzere kutsal mekânlar insana inanılmaz duygular yaşatıyor...

Haberin Devamı

Sanal âlemde bir Fahri Başkonsolos

AĞUSTOS başında Alman Metro Grubu’nun İstanbul’daki Merter Meydan Alışveriş Merkezi’nin açılış töreni. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Metro Grubu’nun temsilcileri, Tabanlıoğlu Mimarlık’tan Murat Tabanlıoğlu ve Özdem Gürsel’le birlikte alışveriş merkezini geziyoruz. Egemen Bağış takıldı:
-  Yazın bu sıcak günlerinde işinin başında olan nadir gazeteciler arasındasınız anlaşılan.
-  Ay sonunda kızım ve eşimle birlikte Boston’a gideceğiz. Kızım üniversiteyi orada okuyacak.
-  Boston’da başarılı bir Başkonsolosumuz var. Bağlantı kurun, bir sıkıntı olursa yardım eder.
İnternetten Boston’daki konsolosa nasıl ulaşacağımızı araştırırken, Kripto’dan Kenan Kaffar da gazetedeydi. Hemen Feridun Yılmaz’a konuyu iletmiş, o da TUSKON’un Washington Temsilcisi Hakan Taşçı’yı harekete geçirmiş. Boston’a inince Hakan Taşçı’yı karşımızda gördük.
Taşçı, Türkiye’nin Boston
Fahri Başkonsolosu Erkut Gömülü’nün irtibat numaralarını aktardı. Ertesi gün Erkut Gömülü ve Harvard Üniversitesi’nin idari ofisinde görevli eşi Ferhan Gömülü’yle buluştuk.
Gömülü, Boston’da 13 yıldır “Anadolu’nun Renkleri” sloganıyla “Boston Türk Festivali” ve
8 yıldır da “Boston Türk Film ve Müzik Festivali” düzenliyor. Çalışmaları, Dışişleri Bakanlığı’nın dikkatini çekmiş:
-  2004 sonlarında bana Fahri Başkonsolosluk görevi önerildi. 2005’te göreve başladım.
-  Bir ofisiniz falan var mı?
-  İşleri çoğunlukla “sanal alem”de yürütüyorum. Sanal alemde bir fahri konsolos gibiyim yani...
Derken Erkut Gömülü’nün telefonu çaldı:
-  Merak etmeyin, bir saat içinde yardımcı olurum.
Telefonu kapatınca konuyu aktardı:
-  Bir öğrencimizin diş sorunu varmış. Ailesi yardım istedi.
Dünyaca ünlü üniversitelerin kenti Boston’da çoğu öğrenci, 1500 Türk yaşıyor...
Erkut Gömülü, sanal âlemde Fahri Başkonsolosluk görevini yaparken, New England Türk-Amerikan Kültür Derneği Başanlığını da yürütüyor...

Yazarın Tüm Yazıları