15 günde bir maç oynayıp stadyumları boş bırakmanın mantığını anlamış değilim

COCA-Cola Türkiye Başkanı Ahmet Burak’la İsviçre-Türkiye maçından bir gece önce Zürih’in merkezinde yürüyoruz. Zürih’in merkezinde birçok ana yol ve meydan trafiğe kapatılmış. Birçok noktaya "çadır disco"lar kurulmuş. Ahmet Burak, "Size birşeyler göstermem lazım" dedi, onu izledik.

Maçları yerinde izlemeye gidemeyenler için şehrin merkezinde stadyumda ortamı yaratılmıştı. Bir tarafa dev beyaz perde, karşısındaki balkonlara da stadyum koltukları yerleştirilmiş. Orta bölüm maç yayını olmayan saatlerde diskotek hizmeti vermek üzere boş bırakılmış.

Bu ortamı gösterdikten sonra Ahmet Burak, düşüncesini açtı:

Büyük yatırımlarla yapılan stadyumlarda 15 günde bir maç yapılır. Sonra bomboş kalır.

 Genelde stadyumlar öyle değil midir?

Zürih’in merkezinde oluşan ortamı görünce "Biz neden böyle yapmıyoruz" diye düşündüm. Bazı stadyumlarda Türk Milli Takımı’nın Euro 2008 maçlarının seyredileceği atmosfer yaratılabilirdi.

 Türk Milli Takımı’nın ana sponsorlarından biri olarak siz yapamaz mısınız bunu?

En doğrusu böyle maçlar için planı Türkiye Futbol Federasyonu’nun yapması.

 Bugünkü Çek Cumhuriyeti maçı için Taksim’e dev ekran kurulsa iyi olur değil mi?

Bence aynı yöntemi her takım kendi deplasman maçları için de uygulayabilir...

İsviçre gibi, "Komşum gece rezervuarı çekti, rahatsız oldum" şikayetlerin yaşandığı bir ülke Zürih’te, Basel’de, Cenevre’de karnaval havası oturtmuş. İsviçre’yi yendiğimiz gece Basel’den Zürih’e dönünce soluğu şehir merkezinde aldık. Eğlence noktalarında daha çok İsviçre taraftarlarını gördük.

Ahmet Burak’ın "stadyumları atıl kalmaktan kurtaralım" önerisi, üzerine AFM Sinemaları’nın Başkan Yardımcısı Adnan Akdemir’in anlattığı, "Sinema salonlarında üç boyutlu maç izletme" planını hatırladım.

Burak’ın stadyumları daha fazla değerlendirme önerisini dikkate almakta yarar var diye düşündüm...

Halim Mete’den gündeme uygun bir Temel fıkrası

TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanvekili Halim Mete’nin 12 yıl arayla ikinci kez geçirdiği fıtık ameliyatı sonrası ilk uğradığı organizasyon, Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) İstanbul Ticaret Odası (İTO) Kandilli tesislerindeki "yaza merhaba" buluşması oldu. Mete, 10 dakikalık sohbetimizi üç fıkrayla süsledi. Bunlardan biri, siyasi gündeme uygun gibi geldi...

Temel, evdeki kediden kurtulmak istiyordu. Bir sabah kalktı, kediyi alıp, evden 2 kilometre uzağa bıraktı. Kedi yolu bulup, eve döndü. Temel, ertesi sabah yine kediyi kucakladı, bu kez üç kilometre uzağa bıraktı. Kedi yine eve döndü, Temel, sinirlendi:

 Ula kedi, seni 15 kilometre uzağa bırakayım, bakalım dönebilecek misin?

Temel ertesi gün yine kediyi kucaklayıp yola koyuldu. Mümkün olduğu kadar dolambaçlı yolları seçti. Bir gün sonra Temel eşini telefonla aradı:

 Hanım kedi evdedur?

He evdedur...

 Ula Hanım, kedi yolu buldu ama ben kayboldum.

Swiss Re’nin konuğuydum Türkiye forması giydim

TÜRK Eximbank Genel Müdürü Ahmet Kılıçoğlu aradı: "Swiss Re’nin Euro 2008’e denk gelen toplantısı için Zürih’e gittiğimde, İsviçre ile oynadığımız maçı da onların konuğu olarak izledim. Üstümde Türkiye forması vardı."

Stada girerken Kılıçoğlu’nu görmüştüm, bir noktaya dikkat çekti: "Maçı izlediğimiz bölümde sadece iki Türk’tük. Üstümüzde Türkiye forması, sürekli Milli Takımımızı destekledik. İsviçreli seyirciler çok olgun davrandı."

Aynı olgunluğu biz Türkiye’de gösterebilir miydik?

Euro 2008’in VIP yemeğinde Atilla Doğu’dan imzası var

İSVİÇRE-Türkiye maçını izlemeye giderken Zürih’e Avusturya Havayolları ile Viyana aktarmalı uçtuk. İstanbul’dan yola çıktığımızda hosteslerin dağıttığı menü dikkatimi çekti. Avusturya Havayolları’na yemek servisini merkezi Viyana’da olan Atilla Doğudan’a ait Do&Co yapıyordu.

Menüde Do&Co’nun Euro 2008’deki rolü üzerinde duruluyordu: "Portekiz’de 2004’te gerçekleşen turnuvanın ardından Euro 2008’de de VIP konuklara yemek servisini biz yapıyoruz."

THY’yle yüzde 50 ortaklıkla yemek servisi şirketi kuran Do&Co’nun hizmet verdiği önde gelen uluslararası organizasyonlar arasında Formula 1 yarışları da var.

Do&Co’nun Euro 2008’e damga vurmasına sevindik...
Yazarın Tüm Yazıları