Zor bir kıvam orta şekerli kahve

BİRLİKTE yolculuk ettiği bütün gazeteciler Hillary Clinton’ın, Ortadoğu ziyareti sırasında yaptığı açıklamalarda aşırı titizlendiğini yazdılar.

Basın toplantılarından, CNN Türk için Mehmet Ali Birand’a verdiği röportaja, NTV’deki "Haydi Gel Bizimle Ol" programına kadar yaptığı bütün açıklamaları dikkatle izledikten sonra, "Ne kadar muğlak konuşuyor" diye geçirdim içimden.

Demek, gerçekten öyleymiş.

Hillary Clinton, neoconların tahribatını onarmak için çıktığı "imaj" turunun Ortadoğu ayağında kritik konularda ev sahipleri tarafından olumsuz yorumlanabilecek ifadeleri kullanmamaya dikkat etti.

Yanıtları aşırı diplomatikti. Hatta zaman zaman verdiği mesajın içini boşaltacak kadar diplomatikti söyledikleri.

Oysa Asya ülkelerini ziyareti sırasında çok daha açık yürekli konuşmuştu. Mesela Çin’in insan hakları konusundaki tutumunu eleştirmekten geri kalmamıştı.

***

İSRAİL, Filistin duraklarında olduğu gibi Türkiye’de de kesin, açık, net mesajlar yerine herkesin kendisi için olumlu bir şey bulabildiği mesajları tercih etti.

Mesela, Mehmet Ali Birand’ın CNN’de, Başbakan Erdoğan’ın ABD Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Raporu konusunu gündeme getirip getirmediği sorusuna, Hillary Clinton öyle bir yanıt verdi ki anlayana aşk olsun.

"Bu raporu zaten her yıl yayınlıyoruz. Gerçekten anlıyorum. Ben de siyasetçiyim. Hiçbir siyasetçi basının kendisini eleştirmesini istemez. Bundan hoşlanmaz. Bunu anlıyorum. Ama genel olarak baktığımızda Türkiye’nin bu alanda çok büyük ilerleme kaydettiğini düşünüyoruz. Özellikle ifade ve din özgürlüğü, insan hakları konularında gurur duyuyoruz."

(Yani bu gururu paylaşmayı ne kadar isterdim sayın bakan, anlatamam.)

Aynı muğlaklık Hamas konusunda da vardı.

"Hamas terör örgütüdür" diyen Hillary Clinton’un daha birkaç gün önce Şarm El Şeh’te en ufak tavize yanaşmayan açıklamalarını bilmesem, Birand’ın "Hükümetin Hamas politikası"yla ilgili sorusuna verdiği yanıtı belki yorumlayabilirdim.

"Türkiye Filistin-İsrail sorunun barışçı çözümünü destekliyor" diyor Clinton. "Arap Birliği ve bizim de üyesi olduğumuz Ortadoğu dörtlüsü şöyle demişti: Hamas İsrail’i tanımalı, şiddetten vazgeçmeli ve önceden yapılan tüm anlaşmalara saygılı olmalı. Dolayısıyla Hamas’ı İran etkisinden çekip biraz daha barışçı yaklaşıma yönlendirecek her şey yardımcı olacaktır."

Hamas’ı ikna edin de ne yaparsanız yapın mı? Ya Hamas da aynı şeyi bekliyorsa Türkiye’den? İlişkiyi kuvvetli kılan da bu beklenti ise? "ABD’yi İsrail’in etkisinden çekip biraz daha barışçı yaklaşıma yönlendirin" diyorsa?

***

BU ziyaret bir ilk adım. Türkiye ile ABD’nin yeni yönetimi arasındaki ilişkilerin geleceğini yorumlayabilmek için henüz erken.

Ama Obama Yönetimi’nin Rusya, İran ve Suriye açılımlarının sonuç verebilmesi için bölgede cepheleşme olasılığını en aza indirmek istediği kesin. Türkiye’nin bu dönemde ABD ile birlikte olmasının ve AKP Hükümeti’nin ileride çıkacak bazı pürüzleri büyük sorun etmemesinin istendiği anlaşılıyor.

Bu ziyaretin önceliği ABD’nin imajını düzeltmekti.

Mesajların bu kadar yuvarlak ve bu kadar mavi boncuklu olmasının nedeni de bu.

Hillary Clinton, hayatın ortada aktığını söyledi, orta şekerli kahve tercihini yaparken. Hayatta olduğu kadar kahvede de zor bir kıvam orta şekerli.

Kahve bahane, Washington bölgeyi "zamanı geldiğinde ağırlığını koyabileceği" kıvama hazırlıyor.
Yazarın Tüm Yazıları