Evden çalışanlara kötü bir haberim var

Pandemi hepimiz için ilginç bir dönemdi. Evlere kapandık, iş yerlerimizi bıraktık ve her alanda hibrit bir hayat modeline döndük. Sonrasında da etkileri devam etti. Giyim tarzımız bile değişti. Bazı şirketler esnek çalışmayı ve hatta tamamen uzaktan çalışmayı tercih etti. Özellikle gençler esnek modelle çalışan şirketleri tercih etmeye başladı.

Haberin Devamı

Benim gibiler yani yüz yüze çalışmayı her şeye tercih edenleri haklı çıkaran bir gelişme yaşandı.

Amazon’un CEO'su Andy Jassy çalışanlarına gönderdiği bir yazıyla pandemi etkisinin tamamen bittiğini bir yazıyla ilan etti.

Dedi ki...

“Son 15 ayda haftada en az üç gün ofise geri dönmemizin faydalarına dair inancımız güçlendi. Amazon pandemi sırasında hızla büyüdü ve bunun sürdürülebilir olması için şirket kültürünü korumamız gerekiyor. Dünyanın en büyük girişimi gibi çalışmak istiyoruz.”

Amazon’un genç çalışanları bundan pek memnun olmayabilir.

Ama Andy Jassy; Ocak ayından itibaren haftada beş gün ofiste olacaklarını duyurdu.

Haftada üç günden beş güne çıkan bir Amazon; bütün şirketlerin benzer kararlar almasını sağlayacaktır.

Şu anda Microsoft, Google, Meta ve Apple gibi diğer büyük teknoloji şirketleri çalışanların haftada iki veya üç gün ofiste çalışmasını bekliyor.

Haberin Devamı

Çalışanlara işyerinde esneklik sağlamak, şirketlerin ofis alanında tasarruf etmelerine ve bir avantaj olarak iş esnekliği sunmalarına olanak sağladı.

Ama öyle anlaşılıyor ki; bir yerden tasarruf ederken, başka alanlardaki açık da artıyor.

Türkiye’de de birçok şirketi bu kararlar etkileyecektir.

Ben her zaman yüz yüze iletişimin en doğrusu olduğunu düşünüyorum.

Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin şirketlerin gücü insan kaynağından ibarettir.

 

Ne var bunda başkan

Nizip Belediye Başkanı Ali Doğan, özel bir laboratuvar ziyaretinde ziraat mühendisi bir kadının sunumunu izlerken bir anda kadının elini tutup zorla cebinden çıkarıyor.

Haber kanallarında, sosyal medyada çok sık gösterildi.

Ben siyasetin insanların günlük hayatını dizayn etmesini anlamıyorum.

Görüntüleri izlerken; kendi kendime düşündüm.

Acaba ben bir şeyi anlatırken nasıl davranıyorum diye...

Eski fotoğraflarıma, görüntülerime baktım; hafızamı biraz zorladım.

Bazen sahnedeymişim gibi ellerimi iyi kullanıyorum, bazen de ellerim birleştirmişim, bazen de cebime sokmuşum.

İnsanın ruh haliyle de ilgili değil midir bu refleks...

Haberin Devamı

Belki insan bazı ortamlarda kendini daha iyi hisseder; o zaman söylediklerini anlatmak için ellerini daha iyi kullanır.

Bazen yorgundur, kafası karışıktır ya da streslidir veya heyecanlıdır; o zaman da ellerini nereye koyacağını bilemez.

Bu ruh haline göre değişmez mi?

Gerçekten ben müdahaleleri anlamıyorum.

Elbette bazı kurallar var, her şey her yerde yapılmaz.

Ama bu empatiyi de herkesten beklemek hepimizin hakkı diye düşünüyorum.

 

Bazı konuları çoktan aşmadık mı?

Türkiye’de bazı konuları aştığımızı düşünüyorum. Örneğin 28 Şubat gündemini toplumun çoktan geçtiğini ve bazı alanlarda toplumsal mutabakatın sağlandığına inanıyorum. Örneğin başı kapalı kızlarımızın okullara gitmesine izin vermemek o günlerin konusuydu. Bugün böyle bir meselemiz yok. İnsanlar istedikleri gibi okullarına gidiyor, eğitimlerini alıyor. Bu normalleşmenin, empatinin topluma iyi geldiğini de düşünüyorum.

Haberin Devamı

Yine haberlerde bir okul müdürünün öğretmeninin odasına zorla girip eşyalarını alıp taşıdığı görüntüleri izlemişsinizdir.

Türkiye’de gerginlikler üzerine değil; normalleşme üzerine adımlar atmak gerekir.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın konunun takipçisi olduğunu biliyorum. Müdür açığa alındı ama gündemin değişmesine asla izin vermemeliyiz.

Türkiye’nin demokraside eksikleri olabilir ama yol aldığı çok da konu var.

Kimse makulün dışına çıkmamalı.

 

Gidin Dalyan’a, Köyceğiz’e

kendinizle konuşun...

Uzun yürüyüşleri seviyorum. Hem kendimle konuşuyorum, hem de hareket etmek bana iyi geliyor.

Dalyan’da yürürken önüme ne araba çıktı, ne motor, ne başka bir şey...

Sadece sokaklardaki dostlarımız vardı...

Haberin Devamı

Kuş sesi, doğanın ritmi ve dağdan sokaklara inen kekik kokusu vardı.

O dinginlik o kadar iyi geldi ki...

Bu sessizliği, kendimle kalmayı özlemişim.

Öyle olunca kendimle konuşmalarım da uzun oldu.

Tavsiye ederim.

Arada yapın; şehrin gürültüsünden, kaosundan kaçın.

Gidin Dalyan’a, Köyceğiz’e, Fethiye’ye...

Kendinizle konuşun…

 

Vakti olanlar için

tatil şimdi başladı

Eylül, Ekim; Ege’nin, Akdeniz’in en güzel ayları aslında... Temmuz, Ağustos’un o kalabalığı gider geriye sakin sokaklar, caddeler, deniz kıyısı kalır.

Bu sene yaz gerçekten de çok sıcak geçti, dışarı çıkıp bir plan yapmak kimsenin içinden gelmedi.

Birçok kişi için yaz devam ediyor.

Ege’nin Eylül’leri harika geçer, deniz de sıcaktır ve sakindir.

Haberin Devamı

Çeşme’de yazın bitmeyen dalga; Eylül, Ekim’de sakinleşir, deniz çarşaf gibi olur.

Vakti olanlar, çocukları çoktan büyümüş olanlar için en güzel tatil dönemi asıl şimdi başlıyor.

Hele Ege’nin güneyine de giderseniz; yaz Aralık başına kadar uzar.

Aklınızdan çıkmasın; Ege’nin kıyıları Aralık’ın ikinci haftasına kadar harikadır.

Yazarın Tüm Yazıları