Paylaş
Biri Nizip’ten. Diğeri Bursa’dan.
*
NİZİP OLAYI
LABORATUVAR AÇARKEN ÖNLÜK CEBİNE DİKKAT KESİLMEK
CHP’li Nizip Belediye Başkanı Ali Doğan, çiftçiler için bir laboratuvar açılışı yapıyor.
Bir kadın laboratuvar çalışanı, beyaz önlüğüyle Belediye Başkanı’na sunum yapıyor. Ziraat mühendisi kadın çalışan bu sırada elini beyaz önlüğünün cebinde tutuyor.
Belediye Başkanı, sunumu falan bir tarafa bırakmış bütün dikkatini önlük cebindeki ele yöneltmiş.
Sonunda kadın çalışana fiziksel müdahalede bulunarak “çıkar elini cebinden” tavrı koyuyor.
*
Resmiyeti, saygıyı alabildiğine şekilciliğe indirgemiş bir kafadır bu.
Elin önlük cebinde olması, normalde asla dikkat çekmeyecek ve gayet normal karşılanacak bir şeydir.
Başkan Bey’in bunu mesele etmesinden anlıyoruz ki...
Elin önlük cebinde olması, laboratuvar açmak da mühim bir şey.
Kendini öyle yüce bir yerde görüyor ki...
Elin laboratuvar önlüğünün cebinde olmasını, kendisine karşı büyük bir saygısızlık olarak algılıyor.
*
Bu tam olarak “işi laboratuvarda / gözü cepte” olayıdır.
Böyle bir kafadan da doğru dürüst laboratuvar çıkmaz.
BURSA OLAYI
GRAM İDARECİLİK VASFI OLMAYAN BİR OKUL MÜDÜRÜ
Bir imam-hatip ortaokulunun müdürü Ergin Kaya Kırbıyık, okuldaki kadın müdür yardımcısının odasının kapısını tekmeleyerek kırdırıyor.
Görüntüleri izlediğimde söz konusu müdür hakkında şu saptamaları yaptım:
Kendini dev aynasında görüyor. Devlet adabından zerre kadar nasip almamış. İdareciliğin yanına bile yaklaşmamış.
*
“Okulda başı açık öğrenci istemiyorum” gibi bir şey de söylemiş bu müdür.
*
Benim gözümde...
“Okulda başı açık öğrenci istemiyorum” cümlesi ile “Okulda başı örtülü öğrenci istemiyorum” cümlesi arasında hiçbir fark yoktur.
İkisi de kılık kıyafet zabıtalığına soyunmuş ilkel kafadır.
*
Neyse ki bu müdür, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açığa alınmış da bir felaket daha fazla büyümeden önlenmiş.
İPHONE KUYRUĞUNA GİREMEM BEN
- Arkadaşlar görüp dalga geçecekler diye ödüm kopar.
- “Millet aç aç” karikatürü gelir aklıma.
- “Çıkar telefonunu göster” diyen dayıları hatırlarım.
- Kendime olan saygımı yitiririm.
- Telefona vereceğim parayla neler yapabileceğimi düşünür uzarım.
- “Al sat yapmayacaksam ne işim var kuyrukta” derim.
İSRAİL İLKE KURAL KAİDE FALAN BIRAKMADI
İsrail’in çağrı cihazı saldırısı...
Sivilleri de hedef alan, çocukların da ölümüne yol açan, hedef gözetmeyen bir terör eylemi.
HAMAS’ın 7 Ekim saldırısına terör eylemi deniyorsa...
İsrail’in çağrı cihazı saldırısına da bal gibi “terör eylemi” denmeli.
*
İsrail, artık her şeyi yıkıp geçen bir canavara dönmüş durumda.
İlke bırakmadı, kural bırakmadı, hukuk bırakmadı.
Uluslararası kurumların tümünü yerle yeksan etti.
En sonunda terörizmi de sıradanlaştırdı.
*
Örgütlerin yaptığı terörün aynısını yapan bir devlet İsrail.
Örgütten farkı kalmadı İsrail’in.
Korkarım buradan dünyayı kasıp kavuracak yeni terör eylemleri çıkacak.
İNEGÖL’ÜN KÖFTE HEYKELCİSİ İNGİLTERE’YE SIZMIŞ OLABİLİR Mİ
Bigadiç’teki inek heykeli... İyi niyetli bir başarısızlıktı.
Amasya’daki selfie çeken şehzade heykeli... Gülümsetiyordu.
İnegöl’deki köfte heykeli... Bir felaketti.
Konya-Afyon yolundaki Nasrettin Hoca heykeli... Gözleri kanatıyordu.
*
Bu ve benzeri heykeller yüzünden “Türklerin heykelden uzak durmasında sayısız yarar var” demiştim.
*
Meğer başarısız heykeller konusu, sadece bizim coğrafyamıza özgü değilmiş.
İşte bakın:
Yer: İngiltere. Tartışılan heykel: Toprağı bol olasıca Kraliçe’nin heykeli.
İngilizler yerden yere vuruyorlar bu heykeli.
*
Heykeli ilk gördüğümde “İnegöl’deki köfte heykelcisi, İngiltere’ye mi sızdı acaba” dedim.
Heykeldeki Kraliçe, mahallemizin Semiha teyzesi gibi canlandırılmış.
*
Öyle keyiflendim ki anlatamam.
Neden mi keyiflendim?
Düşünsenize:
Zülfü Livaneli, “Bizdeki heykeller çok kötü azizim. Bakın İngiltere’ye! Orada kötü bir heykel görebilir misiniz? İbni Haldun’un dediği gibi: Coğrafya kaderdir” diyemeyecek.
Oh be!
Paylaş