Zengin oluyorum

Hem bunu yorulmadan yapacağım.
Tutacağım kendime üç odalık bir ofis, paraya kıyıp içini saray gibi döşeyeceğim.
Sabahları sağ kolum Nesibe’ye evi temizlerken yardım edeceğim çünkü evin işi çabuk bitmeli ki onu da yanımda ofise götürebileyim.
Bir şık masa da girişe koyup, Nesibe’yi oraya oturtup sekreterim yapacağım. Telefonlara baktırıp randevularımı ayarlatacağım.
Ofisin kapısına şık bir tabela hazırlatacağım, üzerine; “Uzman diyetisyen, ordinaryus astrolog, yaşam koçu Ayşe Aral” yazdıracağım.
Bir odayı loş yapıp duvarlara gezegen resimleri asacağım.
Bulduğum yerli-yabancı tüm astroloji kitaplarını alıp kütüphaneme koyacağım.
Diğer oda bembeyaz olacak. Yüz kadar kavanozu alıp aktarda ne kadar bitki varsa raflara dizeceğim.
Sürahi içine elma kabuklu, tarçınlı, zencefilli karışımlar hazırlayacağım.
Fal mal ya da gezegenlere bakarsam tarife saati üç yüz dolar olacak. Ha zayıflamaya geldiyseniz üç aylık bir paket uygulayıp 5 bin dolar alacağım.
Reklamıma gelince... Ondan kolayı yok. Köşemde kendimi anlatıp bütün programlara çıkacağım.
Hesaplarıma göre aylık kazancım 50 bin dolar civarlarında olacak, üç-beş ay çalışıp sonra ofisi kapatıp yan gelip yatacağım.
Siz de yapın, hatta ofis mofis de tutmayın. Meraklısı çok, müşterileriniz muhtemelen ayağınıza kadar geleceklerdir.
Millette para mok nasıl olsa.

Aman diyeyim Can, aman

Can Tanrıyar’ı çok severim, düzgün adamdır.
Kadirşinastır. Eşine dostuna yardım eder.
Duygulu ve insancıldır.
Neyse konumuz başka. Konumuz; imam nikâhı.
Başkasından duysam belki bu kadar panik yaşamazdım.
Ama Can yazınca “Eyvahlar olsun” dedim, “kendimi bekâr zanneden ben yoksa evli miydim?”
Can demiş ki “Petek’le resmi nikâhımız bitti ama imam nikâhını da boş ol diyerek bozmak lazım.” Öyle söylemiş ona birileri.
Can da Petek’i bulamadığından bir türlü imam nikâhını bozamıyormuş.
Duyunca beynimden aşağı kaynar sular indi. Ben de hâlâ imam nikâhlıyım eşimle. Hatta o günün aşkıyla bana kilom
kadar da altın vaat etmişti eski kocam.
Şimdi ben ne halt etsem bilemedim. Eski kocanın kapısına dayanıp “Üç kere boş ol de ve altınlarımı ver” mi diyeyim? Yoksa bu da mı bir safsata?
Bilirkişilerden cevap gelirse sevinirim, çünkü ona göre karar vereceğim.
Not: İnşallah doğrudur; düşünsenize 62 kilo altını bir arada! 

Şifreli yazı

0aıldınız. Bir kere daha yapıyorum. Yazının içien gizli bir cümle attırıveriyorum.
Neden yapıyorum, çünkü tam gerçekletşirmeden ne olduğunu açık seiçk yazamıyorum.
Siz bu yazıyı okurken dananın kuyruğu kopmşu olaack ve sizlerle pyalaşacağım.
Amma çok merak ettim diyorsanız, buyurun şifreyi bulun.
Şifreyi bulan ilk bşe kişinin isimelrini yyaınlaaycağım.
Şifre aynı azmanda sizlere daha önce Yetiş Ayşe köşesinde bikraç kez bahsettiğim sürprizi anlamaınza vesile olacak. Hadi okudrostalrım gösterin kendinizi.
Daha önce şifreli yazdığımda birkaç kişi olayı hiç anlamayıp “Ayşe yanlış yazmışsın yazıyı, edtiörün yok mu esnin?” diye bazlıarı da “ÖYS’ed bu kadar zorlanmadık. Bari ipucv uerseyidn” diye e-posta atmıştı, epey eğlenmiştik.
Bakalım bu sefer dz eor mu diyecey koksa oklayca çözebilecek misniiz?