Zapla müstehaktır

Bu aralar yine kuluçkaya yatmış hindiyle kafası kopmuş tavuk arasında, manik-depresifin gel-gitlerini zorlayan bir dönemden geçtim.

Öyle bir aydı ki oooy oy; eşekten düşmüş karpuz gibiyim.

Haftasonu ‘E bi’ dur be kadın!’ dedim, kendi yularıma asıldım, eve kapandım. İki gün boyunca televizyonun karşısında, söğüt dalına yuva yapmış manda gibiydim.

(Hindi, tavuk, eşek, manda, karpuz?.. Hani ünlü de değilim ama ola ki katılacak olsam, Ünlüler Çiftliği’ne ‘tek kişilik dev kadro’ olarak katılabilirim valla...)

Bezgin bezgin zap, zap, zaplıyorum.

Onu da izlemiştim, hele bunu yaklaşık 100 kere gördüm, eee bunu da biliyorum?.. Bu dizi geçen sezondan kalmıştı, bu dizi de geçen haftaki bölümün tekrarı?..

‘57 Channels and nothing on / 57 Kanal var ama seyredecek bir şey yok’ şeklinde terennüm eden Bruce Springsteen ne kadar haklı Allah’ım...

E, ben de ne yapayım? Şansıma küsüp Ebru Akel’e rağmen, bir grup gelin-kaynana namzetini eve kapattıkları programa takıldım:

‘Benim için ideal gelin toz beziyle yer bezini birbirine karıştırmayandır...’

Yuh! Yok bir de karıştırsaydı! Hatta bulaşık beziyle ayakkabılarını boyasaydı. Mütevazı beklentileri olan bir teyzeymiş. Ben içerideki kızlardan biri olsaydım, böyle kayınvalideyi kaçırmazdım vallahi...

‘Kızımız güzel ama dövmeleri var. Dövmeyle abdest alıp namaz kılınmaz ki?’

Oldu... O kız da zaten televizyon programında koca aramaya o yüzden karar vermişti. Kendisine beş vakit namazında, mümin damat adayı arıyordu?..

Bir ara sıkıntıdan programa iyiniyetli bir telefon açmayı bile düşündüm: ‘Sayın Akel; nasılsınız? Maaşallah bugün yine bir sofra buketi zerafetindesiniz. Sekiz gözümüz önümüze aksın ki maaile sizi pek beğeniyoruz. Neyse, canlı yayındasınız, lafı uzatmayayım, diyeceğim şu ki Cengiz İmren hapisten çıktı ama Seren Serengil ile saadetleri, Serengil’in Ünlüler Çiftliği’nde olmasından dolayı tehlikede. Siz gönül insanısınız, hálden anlarsınız. Bir iyilik yapın, Serengil’i, Cengiz İmren’in annesiniyle birlikte sizin yarışmaya transfer edin. Bakın Seren Serengil de toz beziyle yer bezini karıştırmıyor Allah sizi inandırsın. Arada bir karıştırır gibi oluyor ama Zeynep Ablası onu hemen uyarıyor. Hem bakmayın dudaklarının öyle olduğuna, vallahi dövme değil, dudak kalemini abarttığı için öyle görünüyor. Ha Ebru Hanımcığım; olmaz mı? Belki gelin-damat-kaynana arasındaki buzlar eritiriz, bir yuva kurtulur. Cümleten sevaba gireriz.’

Hastasıyım bu tip programların ama ağır yükleme yaptığı belli dönemlerden sonra insan biraz mola almak istiyor. Ne kadar yalama olursa olsun, herhalde her bünyenin zırvalığa karşı bir istihap haddi oluyor.

Şansımı bir kez daha denemeye karar verip film kanalları arasında bir tur daha attım...

Fekat fekat?.. Wow ve de oh my God! Bingo: Yorgun gözlerim neler görüyor?!

94’de televizyon için çekilmiş bir şaheser: ‘Bionic Ever After...’ Hadi biz devşirme bir çeviriyle ‘Biyonikler Ermiş Muradına...’ diyelim...

Tevellüdü tutanlar, yani şimdilerde en az 30’larını sürmekte olanlar hatırlayacaktır, 70’lerin sonlarında canımız cananımız, o zamanki biricik gözağrımız TRT’de yayınlanan bir dizi vardı: Altı Milyon Dolarlık Adam...

Kamuoyunun Farrah Fawcett’in ilk kocası olarak tanıdığı (!) Lee Majors’ün biyonik bir adamı canlandırdığı, yavan geven ama o zamanlar pek rağbet gören bir şeydi...

Eh, televizyon dediniz mi es kaza birisi ortaya parlakımsı bir fikirle çıkmayagörsün; sömüreni bol olur. Ekranlarda anında bir de dişi versiyonu belirmişti: Lyndsay Wagner’ın canlandırdığı Biyonik Kadın...

Duymayanlar mutlu haberi benden almış olsun: 20 küsur yıl sonra çekilen devam filminde biyonik manitalar Dr. Jaime Sommers ile Albay Steve Austin evleniyorlar; iyi mi!

Efendim, kadının devrelerinde bir arıza çıkıyor. ‘Eyvah, yoksa Biyonik Hanım ıskartaya mı çıkıyor? Vay be, demek androidler de ölürmüş’ diye düşünülürken, işin içinde hain mihrakların kumpası olduğu ortaya çıkıyor. I-nı-nı-nııın: Meğer biyonikcağızın koluna, virüslü bir çip yerleştirilmiş.

Bizim biyonik kuple tabii bunun üzerine hemen harekete geçiyor. Bir yandan, kılları ağarmış bir şekilde cilveleşip, bir yandan da macera şey ettiriyor.

Ve evet efendim, biyonik çiftimiz, filmin sonunda evleniyor. (Sanırım kimse bu filmin sonunu söylediğim için tepeme binmeyi düşünmez?!?)

Androidler menopoza girmiyorsa, bir sonraki filmde, ikişer üçer milyon dolarlık bebeleri olduğunu da görürüz inşallah.

Diyordum ki...

İki biyoniğin biz evleniyoruz evi jargonuyla söyleyecek olursak, ‘elektrikleşmesinden’ etkilenmiş olsam gerek, o anda kafamda bir ampul çaktı. (Türk’ün aklı bazen de televizyon karşısında gelir!)

Oturup mektup döşeneceğim. Lee Majors ve Lindsay Wagner’ı Türkiye’ye davet edeceğim.

Seren Serengil, Gelin-Kaynana programına gideceğine Biyonik Çift Ünlüler, Çiftliği’ne katılsın. Hem popüleriteden hem de android tavırlarından dolayı, hiç sırıtmazlar valla...

Bu aralar zaten psikolojim pek sağlam değil. Bir süre televizyon perhizine mi girsem ne?..
Yazarın Tüm Yazıları