Z’den A’ya

Başlık biraz tuhaf oldu, farkındayım ama kendi durumumu anlatmak için daha iyisini bulamadım.

Haberin Devamı

Anlatmak istediğim şu, bu kiralık dünyada ben hiçbir şeyi a’dan z’ye yani sıralamaya göre yapmadım, ne yaptıysam, ne ettiysem, her şeye hep tersten başladım.
Millet okula giderken ben evimin hanımı oldum, herkes daha yeni evlenirken ben boşandım.
Arkadaşlarım kariyerlerinde en üst noktalara gelmiş, neredeyse emekliye ayrılacakken ben iş hayatına başladım.
Yaşıtlarımın çoğunun şu an ınga bebekleri ya da ilkokul yaşında çocukları varken benim kız neredeyse on dokuz.
Buraya kadar beni rahatsız eden bir durum yok, ben halimden memnunum. Beni tek zorlayan, hırslandıran ve yoran şey işimle gücümle ilgili. Eşle dostla, yaşıtlarımla, onunla bunla aradaki farkı kapatacağım, başarılı olduğumu ona buna, çenesi açıklara kanıtlayacağım diye kendimi oradan oraya atıp duruyorum.
Hırs nedir, bihaberim sanırken aslında ne kadar hırslı olduğumu anlıyorum. Onu da yapacağım, bunu da diye sürekli kendime iş çıkarıyorum. Gazete, televizyon yetmedi, şimdi iki işe daha el atmaya karar verdim.
Bir tanesi yaşama sebeplerimden biri olan yemek yapmak, bir diğeri de takı dizayn ederek Ayşe Aral koleksiyonu yaratmak.
Yapar mıyım, bu kadar işi bir arada kotarır mıyım, yaparım valla aklıma koydum mu, kendimden ben bile korkarım.
Şimdi bugünlerde içimde yeşeren iki duyguyu, doğurmaya hazırlandığım iki yeni çocuğumu sizlerle paylaşmak istedim.
Şimdi bir kısmınız olur da bu durumumun sebebini duygusal halime bağlarsa sizleri yormayayım, baştan itiraf edeyim.
1) Muhtemelen sevgi açlığı
2) Kendimi uzun sürelerce bir işe yaramaz hissetmiş olmam
3) Hâlâ içimde hesaplaşmam bitmemiş birkaç kişiye ‘vay anasını, helal’ dedirtmek istemem.
4) Biri kızımın dibinde ‘Ayşe Aral’ dediğinde onun gururla, “A o benim annem” demesini istemem.
Oh be itiraf ettim, rahatladım.

Haberin Devamı

Hasta olacaksam Reha’yı isterim yanıma

Sevgili Nilüfer’in ve Deniz Uğur’un hastalıkları hepimizi üzdü ama Allah’a şükür ikisi de iyiler ve daha da iyi olacaklar inşallah. Bu kadar sıkıntılı zamanlarında iki kadının da en büyük şansı bence Reha Muhtar.
İki kadının evlatlarının babaları olan sevgili Reha, bu iki kadın yanında nasıl duracağını, onlar için bu dünyayı gerekirse birbirine katacağını, ‘yok’u var edip ‘var’ı çoğaltacağını, çocuklarının ellerini bir an bırakmayacağını, kimseye çaktırmak istemese de en çok gözyaşı dökenin o olacağını çoktan belli etti.
Hepinize geçmişler olsun Reha, başta da dedim ya “bir gün hasta olursam Reha olsun yanımda.”

Haberin Devamı

Original seconds

Geçen gün Beyaz TV’deki yayınımdan çıkmış, “Bugün bir değişiklik yap, sakın bir şey alma, para harcama, uslu uslu yallah evine” demiştim ki yine ‘tavuk ... tövbe’ durumuna düşüverdim.
Trafikte kafamı sağa çevirince ne göreyim, ‘Original seconds’ isimli bir mağaza. Vitrin deseniz yıkılıyor, çantalar, ayakkabılar...
İçeri girince siz yıkılıyorsunuz, ceketler, montlar, gömlekler, elbiseler ve hepsi marka. Kendimi bir an Ayşe harikalar diyarında modunda hissettim. Başladım evirip çevirip ne var ne yok bakmaya.
Sonra bir an aklıma geldi, “Ayşe kızım, hani sen değil miydin asla ikinci el giymem, takmam takıştırmam” diyen.
Aman olsun dedim, ne var yani ikinci el de bal gibi giyilir, nasıl giyilmesin canım, Şanel ceket üç yüz TL.
Hele o beyaz Şermes çanta, aramızda resmen bir sevgi bağı oluştu kendileriyle, “Al Ayşe’m beni, al götür sıcacık yuvana” diye fısıldanıp duruyordu kulağıma.
Üzerime bir Volce pantolon geçirdim, üstüne Frada bir bluz, ceket olarak bir Miu miu çektim, ha ayakkabı olarak da her genç kızın rüyası Manoloları. En son elim beyaz Şermes’e gitti, onu da koluma taktım, hiç istifimi bozmadan sanki sabah evden böyle giyinip çıkmışım gibi kapıdan çıkacaktım ki dükkân sahibesiyle burun buruna geldim.
“Şaka yaptım şaka” dedim, hanımın gönlünü aldım. Sonra başladık sohbete, dükkânın sahibesi Sinem Gürkaynakla kısa sürede ortak tanıdıklar da çıkınca dost oluverdik, daha doğrusu o dost oldu, ben onunla kanka. Böyle bir kanka her kadına lazım değil mi ama?
Dükkân Fulya’da, yolunuz düşerse buyurun, ben de genelde hafta arası her gün oradayım, birden sonra bekleriz efendim.

Yazarın Tüm Yazıları