Yeni Avrupa denklemi

AHMET Davutoğlu’nun İstanbul’daki dış politika yazarlarıyla yaptığı toplantıların en hoş tarafı, onun sorgulamaya açık olan yönüydü.

Haberin Devamı

Davutoğlu, Bildt, Sarkozy Yeni Avrupa denklemi

Akademik kimliğinin de etkisi var mutlaka. Dış politika sürecinde halkı bilgilendirmenin önemini kavrayan ender siyaset yapıcılardandı. Üç yılı aşkın süren bu ufuk turlarının sonuncusunda, yani Cuma günü Davutoğlu karşımıza Dışişleri Bakanı olarak oturdu ve önümüzdeki dönemle ilgili AKP hükümetinin gündemine ilişkin çok önemli ipuçları verdi.

Biz, Davutoğlu ile Avrupa Birliği ile ilgili süreci tartışırken, Fransız basını da Sarkozy’nin 2 Haziran’da yapacağı İsveç ziyaretini neden ertelediğini sorguluyordu.

Le Monde Gazetesi’nin, kimliğini açıklamayan bir diplomata dayandırdığı haberine göre, Sarkozy Türkiye yüzünden bu ziyareti ertelemişti. Önümüzdeki hafta yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerini Türkiye karşıtlığı üzerine kuran, ama muhalifleri tarafından "Fransa’nın başkanlık döneminde Türkiye ile fasıl açtın, iki yüzlüsün" diye suçlanan Sarkozy, İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt’in birkaç gün önce muhafazakar Le Figaro Gazetesi’ne verdiği demeçte, "Avrupa Birliği genişlemeye devam etmeli, Türkiye’yi de içine almalıdır" demesi yüzünden ziyareti iptal etmişti. Dönem başkanlığına hazırlanan İsveç ile Türkiye nedeniyle daha ilk gün sorun yaşamak istememiş, ziyareti 3 Temmuz’a, Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrasına ertelemişti.

Şüphe yok ki, bu yıl sonuna kadar Avrupa Birliği’nin en önemli konularından biri Lizbon anlaşmasıysa, ikincisi de Türkiye olacak.

Davutoğlu’nu dinlerken Avrupa sürecinin AKP hükümetinde de "en çok konuşulan" konu olduğunu öğreniyoruz.

KIBRIS KİLİDİNİ REFORM ANAHTARIYLA AÇMAK

AVRUPA BİRLİĞİ bu yıl Türkiye’nin, müzakereler başlarken Kıbrıs ile ilgili verdiği sözü tutup tutmadığı konusunda rapor hazırlayacak. Bu çerçevede üç eğilim var AB’de.

1) Kıbrıs Rum Yönetimi sürecin, Türkiye’yi ve Kıbrıs Türk yönetimini baskı altına almak için kullanılması hazırlığı içinde.

2) Fransa gibi Türkiye’nin üyeliğine karşı olanlar ise "imtiyazlı ortaklık"ın yolunu açma hesabında.

3) Dönem başkanlığına hazırlanan İsveç ve İtalya gibi Türkiye’nin üyeliğine açık destek veren ülkeler ise sürecin kopmaması için devredeler.

Bu yıl sonuna kadar durum hem Avrupa hem de Türkiye için kritik. Ama bu süreci başarıyla atlatmak da mümkün. Türkiye Kıbrıs konusunda, görüşmeleri desteklemek dışında fazla bir şey yapamasa da Avrupa Birliği ile uyum sürecini reformlarla canlı tutabilir.

HAZİRAN SONU İLK HEDEF

DAVUTOĞLU, "Reformlara ivme katabileceğimiz yeni konjonktür var. Siyasi kararlılığımız da var" diyor. Dışişleri Bakanı, muhalefet ile bu konuda yaptığı temaslardan da olumlu izlenimler edinmiş. İlk aşamada, haziran sonuna kadar vergi, kişisel verilerin gizliliği ve sosyal güvenlik reformlarının gerçekleşmesi öngörülüyor. AKP Hükümeti, toplumsal uzlaşma atmosferini yaratabilir, muhalefet partileri ve sivil toplum bu adımın önemini kavrarsa reform süreci hızlı bir biçimde yol almaya başlar. Avrupa’da Türkiye’nin üyeliğini destekleyen ülkelerin eli güçlenir ama daha önemlisi bu adımlar, Türkiye’nin demokrasi sürecinin derinleşmesi ve rekabet gücünün artırır.

Reform paketlerinin ikinci aşamasında yargı reformu gibi siyasi reformlar var, üçüncü aşamada ise anayasal reformlar.

ERMENİSTAN AÇILIMI İLE KARABAĞ PARALEL YÜRÜYOR

ERMENİSTAN açılımının ise Azerbaycan’ın rahatsızlığı ve durumun hassasiyeti göz önüne alınarak sürdüğünü öğrendik. Önümüzdeki günlerde olumlu gelişmeler olabileceği mesajı aldık.

Ama Türkiye dış politika gündeminin yıl sonuna kadar en önemli maddesi ne olacak diye sorarsanız; size tereddütsüz "Irak" diyebilirim. Dışişleri Bakanı’nın Irak ziyaretini dikkatle izleyelim.

Yazarın Tüm Yazıları