Paylaş
Önce biraz geriye gidelim... Geçen yılki ABD Açık’ın yarı-finallerindeyiz. Dört saatlik mücadelenin sonunda İsviçreli Roger Federer’in, Novak Djokovic’e üstün gelmesine az kalmış. Federer servisi atıyor, Djokovic kaderini kabullenmiş şekilde karşılık veriyor. Ancak o da ne! Djokovic’in adeta sallayarak vurduğu top müthiş bir dönüş yapıyor. Djokovic, kazandığı sayı sonrasında toparlanıyor ve kazanıyor! Maçtan sonra Federer kızgın: “Bazı oyuncular, kaybederken topa öylesine vurmaya başlıyorlar. Onların şanslı vuruşları yüzünden kaybetmeyi kabullenmek zor.” Şanslı vuruşunu Djokovic’e sorduklarında gülerek karşılık veriyor; “Evet, bazen bunu yapıyorum. Arada işe yarıyor!”
TESADÜF DEĞİL
Djokovic’in boşvererek yenmesi aslında bir şans eseri değil. Bu konudaki rekortmen Federer’in son iki yıldır grand slam turnuvası kazanamamasının sebebi de artık yaşlanması değil. Geçen hafta Roland Garros’ta yine Djokovic’e yenilen Federer, zor zamanlarda ortaya çıkan yeni bir düşünce zayıflığından mustarip. Adı, spor jargonunda ‘boğulma sendromu’ olarak geçiyor. Örnekleri futbolda da var. Oyuncular çok fazla ‘kendine odaklanmış’ olmaktan penaltı kaçırıyor. Djokovic de bir zamanların yenilmez oyuncusunu sadece ‘çok fazla düşünmeyerek’ yeniyor.
YARATICILIĞA ENGEL
Çok fazla düşündüğünüzde başarılı olmak için gereken akıcılığı kaybediyorsunuz. Kafanızdaki sesler yetenekleri ve sahip olduğunuz sağduyuyu bastırıyor. Yapılması gereken, çok kritik bir anda, biraz kendinizi bırakarak yıllarca öğrendiklerinizi uygulamak. Çok fazla düşünmek sadece fiziksel performansa değil yaratıcılığa da engel oluyor. Nitekim ‘çok düşünmeme’ yöntemini kullananlar sadece sporcular değil, en iyi işlerinin bir trans halindeyken çıktığını söyleyen çok sayıda oyuncu ve müzisyen var. Mesela Bob Dylan, gençliğinde yazdığı en güzel şarkılarının hiç uğraşmadan ortaya çıktığını söylüyor.
CAHİLLİKLE KARIŞMAMALI
Peki düşünmemeyi nasıl öğreniriz? Bob Dylan’ın yaratıcı fikirler için formülü kendinizi analiz etmeyi kesmek: “Yaşlandıkça akıllılaşırsınız ve bu da size hep bir engel olur. Beyninizi fazla düşünmemek üzerine programlamalısınız” diyor. Her şeyin altında bir şey aramamak gerekiyor. Tabii buradaki kritik nokta düşünmemekle cahilliği karıştırmamak. Daha önce konu üstüne hiç düşünmediyseniz, o zaman hiç düşünmeme taktiğini uygulayamıyorsunuz. Djokovic’in şanslı vuruşlarının işe yaramasının sebebi bundan önce hem maçlarda hem antrenmanlarda aslında milyonlarca defa o vuruşu yapmış olması.
HAKEM BEDRİ BAYKAM
Tenisle başlamışken, Roland Garros finalleri geçen haftanın en heyecanlı olaylarından biriydi...
- Maç, yağmur nedeniyle en heyecanlı yerinde kesilip ertesi güne ertelendi. ‘Arkası yarın’ gibi devam eden maçı 3-1’lik setlerle ‘toprak kortların prensi’ olarak da anılan İspanyol Rafael Nadal kazandı.
- Nihayet askısız ‘atlet model’den normal tişört tarzına geçtiği için Nadal gönüllerimizin de şampiyonu oldu.
- Kısa molalarda oyuncuların dinlendiği esnada Nadal’ın hemen arkasında tanıdık bir sima gözüme çarptı; Bedri Baykam! “Ne alaka?” diye düşünürken öğrendim ki Baykam tam bir tenis hayranıymış. Eski bir tenis hakemi olduğu ve geçen yıl Rolland Garros’ta sergi açmış olması da cabası.
- Tenisseverler arasında büyük bir kamplaşma var; Nadalcılar ve Djokovicciler. Nadal tam bir iyi aile çocuğu, sakin, kontrollü, seyirci tarafından çok seviliyor. Djokovic’se yaramaz bir oğlan çocuğu gibi: Rakiplerinin taklidini yapıyor, kortta hırçınlaşabiliyor, seyircilere laf yetiştirmekten çekinmiyor.
FETİŞ
Tenis zengin sporu malum.
Hele bu raketlerle oynarsanız havanızdan geçilmez!
Logolu toplarını da unutmayın!
www.chanel.com
Paylaş