Her toplantıyı ilan edilenden yarım saat sonra başlatmak Türkiye’ye özgü eski bir hastalık.
Türk milleti olarak artık o kadar kanıksadığımız bir hastalık ki bu, mutasyona uğramayıp aynen devam ediyor olsa bahsetmezdim bile.
Ancak maalesef mutasyona uğradı ve daha da ölümcül bir hastalık haline geldi toplum için.
Son zamanlarda dikkat ediyorum da hiçbir toplantı, yarım saat gecikmeyle bile başlayamıyor. Toplantıların başlangıç saati artık ortalama 1 saat sarkıyor.
Her toplantının ilan edilenden yarım saat sonra başlaması dünyaya örnek bir Türk geleneği oldu ya artık, hanımlarımız beylerimiz de yola bu yarım saat gecikmeye göre çıkıyorlar.
Toplantı 13:00’te başlayacaksa ve mekan tahmini bir saat mesafedeyse yola 12:00’de çıkmıyorlar da, nasıl olsa 13:30’da başlar diye 12:30’da çıkıyorlar.
Trafiğe takılınca da 13:00’te başlayacağı ilan edilen toplantıya ancak 14:00’te varabiliyorlar.
Huyum kurusun, ben tam tersini yaparım. Bir saat mesafedeki toplantıya, ilan edilen başlangıç saatinden bir buçuk saat önce yola çıkarım. Sonra da eşek gibi geç kalanları beklerim.
Geçen gün de öyle oldu.
Birbirinin aynı, tekdüze basın toplantılarından bıkan Koç.Net farklı bir basın toplantısı düzenlemek istemiş. Şirkete halkla ilişkiler hizmeti veren GCI İstanbul, toplantı mekanı olarak Etiler Tepecik Yolu’ndaki mutfak atölyesi Mutfaktayız’ı seçmiş.
Ev sahipleri ve konuk basın mensupları şirket sunumunun ardından mutfak atölyesine geçecekler ve kendi yemeklerini kendileri pişirecekler. Koç.Net hakkındaki sohbete kendi hazırladıkları yemekleri yerken devam edecekler.
Davetiyede sunumun 17:00’de başlayacağı yazılıydı. 16:30’da oradaydım. Davet sahiplerinden başkası yoktu. Saat 17:00 oldu hálá gelen tek konuktum. 17:30’da, önceden geleceğini teyit eden çok kişi var, biraz daha bekleyelim dediler. 18:00’de hálá gelen giden yoktu. 18:30’da tek kişiye yapmak anlamsız olacağından sunumu iptal ettiler. Bilgileri şirket yetkililerinden yüz yüze sohbet ederek aldım, kendi adıma çok memnun oldum. Ancak önceden katılacağım deyip de gelmeyenler, neleri kaçırdıklarını bilseler çok üzülürlerdi.
KoçNet’le ilgili aldığım bilgileri her ayın ikinci ve son cuma günleri yayınlanan Hürriyet e.yaşam ekine bırakıyorum, oradan okuyabilirsiniz.
Mutfaktayız’ı, Le Cordon Bleu mezunu Semen Zihnioğlu 2003’te kurmuş. Mutfaktayız’da davetlilerin, katılımcıların kendi yemeklerini kendi hazırladıkları partiler, toplantılar düzenleniyor. Çok eğlenceli, keyifli ve aynı zamanda eğitici bir etkinlik konsepti.
Koç.Net yemeklerimizi yapmak üzere mutfağa geçmeden önce bir de şarap tadımı organize etmiş. Mania Gurme’den Zeynep Ataç Şener’in keyifli ve bilgi dolu sunumuyla birbirinden güzel İtalyan şarapları tadarak, mutfağa dopingli girdik.
Mutfakta ikişer kişilik gruplara ayrılarak, sonradan hep birlikte yiyeceğimiz sekiz çeşitli mönüde yer alan yemekleri önümüzdeki hazır basılı tarife uyarak, Şef Eray Uysal’ın da yönlendirmeleriyle pişirmeye koyulduk.
Ufak bir yaramazlık yapıp, sınırların dışına çıkmasam olmazdı. Hazır sebil İtalyan şaraplarını bulmuşken, tavuk suyu ve beyaz şarap çektirmesi yapıp, makarna için öngörülen sosa ekstradan kattım.
Bugüne kadar katıldığım en keyifli basın toplantılarından biriydi. Farklı bir doğumgünü partisi (çocuklar için özel programları da var), keyifli bir şirket toplantısı için Mutfaktayız’ı deneyebilirsiniz.
Her toplantıyı ilan edilenden yarım saat sonra başlatmak Türkiye’ye özgü eski bir hastalık.
Türk milleti olarak artık o kadar kanıksadığımız bir hastalık ki bu, mutasyona uğramayıp aynen devam ediyor olsa bahsetmezdim bile.
Ancak maalesef mutasyona uğradı ve daha da ölümcül bir hastalık haline geldi toplum için.
Son zamanlarda dikkat ediyorum da hiçbir toplantı, yarım saat gecikmeyle bile başlayamıyor. Toplantıların başlangıç saati artık ortalama 1 saat sarkıyor.
Her toplantının ilan edilenden yarım saat sonra başlaması dünyaya örnek bir Türk geleneği oldu ya artık, hanımlarımız beylerimiz de yola bu yarım saat gecikmeye göre çıkıyorlar.
Toplantı 13:00’te başlayacaksa ve mekan tahmini bir saat mesafedeyse yola 12:00’de çıkmıyorlar da, nasıl olsa 13:30’da başlar diye 12:30’da çıkıyorlar.
Trafiğe takılınca da 13:00’te başlayacağı ilan edilen toplantıya ancak 14:00’te varabiliyorlar.
Huyum kurusun, ben tam tersini yaparım. Bir saat mesafedeki toplantıya, ilan edilen başlangıç saatinden bir buçuk saat önce yola çıkarım. Sonra da eşek gibi geç kalanları beklerim.
Geçen gün de öyle oldu.
Birbirinin aynı, tekdüze basın toplantılarından bıkan Koç.Net farklı bir basın toplantısı düzenlemek istemiş. Şirkete halkla ilişkiler hizmeti veren GCI İstanbul, toplantı mekanı olarak Etiler Tepecik Yolu’ndaki mutfak atölyesi Mutfaktayız’ı seçmiş.
Ev sahipleri ve konuk basın mensupları şirket sunumunun ardından mutfak atölyesine geçecekler ve kendi yemeklerini kendileri pişirecekler. Koç.Net hakkındaki sohbete kendi hazırladıkları yemekleri yerken devam edecekler.
Davetiyede sunumun 17:00’de başlayacağı yazılıydı. 16:30’da oradaydım. Davet sahiplerinden başkası yoktu. Saat 17:00 oldu hálá gelen tek konuktum. 17:30’da, önceden geleceğini teyit eden çok kişi var, biraz daha bekleyelim dediler. 18:00’de hálá gelen giden yoktu. 18:30’da tek kişiye yapmak anlamsız olacağından sunumu iptal ettiler. Bilgileri şirket yetkililerinden yüz yüze sohbet ederek aldım, kendi adıma çok memnun oldum. Ancak önceden katılacağım deyip de gelmeyenler, neleri kaçırdıklarını bilseler çok üzülürlerdi.
KoçNet’le ilgili aldığım bilgileri her ayın ikinci ve son cuma günleri yayınlanan Hürriyet e.yaşam ekine bırakıyorum, oradan okuyabilirsiniz.
Mutfaktayız’ı, Le Cordon Bleu mezunu Semen Zihnioğlu 2003’te kurmuş. Mutfaktayız’da davetlilerin, katılımcıların kendi yemeklerini kendi hazırladıkları partiler, toplantılar düzenleniyor. Çok eğlenceli, keyifli ve aynı zamanda eğitici bir etkinlik konsepti.
Koç.Net yemeklerimizi yapmak üzere mutfağa geçmeden önce bir de şarap tadımı organize etmiş. Mania Gurme’den Zeynep Ataç Şener’in keyifli ve bilgi dolu sunumuyla birbirinden güzel İtalyan şarapları tadarak, mutfağa dopingli girdik.
Mutfakta ikişer kişilik gruplara ayrılarak, sonradan hep birlikte yiyeceğimiz sekiz çeşitli mönüde yer alan yemekleri önümüzdeki hazır basılı tarife uyarak, Şef Eray Uysal’ın da yönlendirmeleriyle pişirmeye koyulduk.
Ufak bir yaramazlık yapıp, sınırların dışına çıkmasam olmazdı. Hazır sebil İtalyan şaraplarını bulmuşken, tavuk suyu ve beyaz şarap çektirmesi yapıp, makarna için öngörülen sosa ekstradan kattım.
Bugüne kadar katıldığım en keyifli basın toplantılarından biriydi. Farklı bir doğumgünü partisi (çocuklar için özel programları da var), keyifli bir şirket toplantısı için Mutfaktayız’ı deneyebilirsiniz.
Ikea’nın muhteşem reklamı
Ikea’nın TV reklamını eleştirenler var.
Reklamda IKEA’da alışveriş yapan bir kadın, kasada beklediğinden çok düşük bir tutarla karşılaştığında kasiyerin hata yaptığını sanıyor ve hata farkına varılmadan mutlu bir ifadeyle kaçmaya çalışıyor.
Reklamı eleştirenler, bu konseptin yüce Türk halkına uymadığını, bir Türk’ün asla böyle davranmayacağını iddia ediyorlar. Reklamın başkalarının zaaflarından asla yararlanmayan Türk halkında ters tepeceğini savunuyorlar.
Geçen pazar günü Ikea’daydım. Türk halkının, iletişimcilerimizin uzmanlığına kulak asmadığına şahit oldum. Ikea iğne atsan yere düşmeyecek bir kalabalığın istilası altındaydı.
Belli ki reklam bizi tam damarımızdan yakalamış. Çünkü bizde adet şudur: Başkalarının zaaflarından kendin yararlan, başkaları yararlanmaya kalkarsa eleştir.
Bodies sergisi
Ayşe Arman’ın geçen cumartesi günü yazdığı New York’taki çarpıcı "Bodies" sergisiyle ilgili küçük bir notu son yazımda aktarmıştım.
Bodies sergisiyle ilgili bir başka önemli bilgi notum daha vardı o yazıda ama yer kalmadığı için çıkarmak zorunda kalmıştım. Bodies, derisi yüzülmüş insan cesetlerinin çeşitli günlük aktiviteleri yaparmışçasına sergilendiği ne tek, ne de ilk sergi.
ABD’de benzer konseptlere sahip birkaç sergi daha var. Bunlardan en ünlüsü Body Worlds.
James Bond’un Casino Royale filmindeki sahneler de Bodies’de değil, Body Worlds’de çekildi. Bodies’de olmadığı gibi Body Worlds’te de ırkçı bir seçim yok. Bodies’deki cesetler Çin’deki bir laboratuvardan geliyor. Body Worlds’dekiler ise, bedenlerini ölmeden önce kendi rızalarıyla bağışlayan her ırktan insana ait. En azından serginin yaratıcısı sanatçı Gunter Von Hagens’in, Kaliforniya Bilim Merkezi tarafından da doğrulanan iddiası böyle...
Bodies New York, Las Vegas, Washington, Durham, Seattle ve Amsterdam’da; Body Worlds ise Dallas, Şikago ve Phoenix’te sergileniyor.