Yunanlı balıkçının Türk karasularını ihlal edince el konulan ağlarını Türk balıkçılar satın alıp sahibine ulaştırdı.
Ege’de Kardak (İmia) kayalıkları yakınlarında Türk ve Yunan balıkçılarla iki ülkenin sahil güvenlik tekneleri arasında, Aralık-Şubat döneminde mutat “çupra savaşı” yaşanır. Kardak erotik açıdan çupraları tahrik ediyor. Balıklar yumurtalarını bırakmadan önce bu bölgede, Yunanca “badem yaprağı” adı verilen bir yosuna sürtünmekten acayip zevk alıyorlar. İstatistiklerime göre balığın bol olduğu zaman Türk ve Yunan balıkçılar yan yana avlanıyor, balığın az olduğu zaman ise hır çıkıyor. Bölgede çupra dönemi yine başladığından birkaç gün önce yaşanan bir olayı aktarmayı gerekli sayıyorum. Sakızlı balıkçı Kostas Karaburniotis’in geçen haziran ayında attığı ağlara, Türk karasularını ihlal ettiği için Türk sahil güvenlik kuvvetleri el koydu. Yunan balıkçının ağları 11 Aralık’ta açık artırmaya çıkarıldı. Kostas’a göre ağların değeri 1500 Euro idi. Açık artırmada ilk fiyat ise 920 lira. Bu parayı bir tek Çeşme Çiftlikköy’den balıkçı Şakir Akdağ verdi. Çeşmeli balıkçılar aralarında Kostas’ın ağları için kimsenin fiyatı artırmaması için anlaşmışlar. Balıkçı Şakir iki arkadaşıyla birlikte birkaç gün önce Ertürk adlı yolcu teknesiyle Sakız Adası’na geldi ve ağları Kostas’a teslim etti. Sakızlı balıkçılar da gümrük memurlarından ses çıkarmamalarını rica etmişler. Sonrasında Sakız’da sofralar kurulmuş, şarkılar söylenmiş. Zor da olsa Balıkçı Şakir’e ulaştım. “Bizim balıkçılar 1995 yılında Yunan karasularını ihlal ettikleri gerekçesiyle yakalandıklarında, serbest bırakılmaları için gereken kefaleti Sakızlı balıkçılar yatırmıştı. Biz bunu unutmayız” dedi. Şakir unutmadı, Kostas’ın da unutmayacağına eminim. Türk ve Yunan balıkçılara rastgele. Ağları hep dolu olsun.
Bizim takım çok üzgün
Beşiktaş, Kasımpaşa ve Eskişehir maçlarında kahrolduk. Ankaragücü maçında yüreğimiz ağzımıza geldi. Bugünkü Trabzon maçı çok kritik. Fenerbahçemin son haftalardaki gidişatı “bizim takımı” çok üzdü. Amcaoğlu Stelyo, eniştem Levon, ablam Eli ve Fenerim söz konusu oldu mu kendini bile tanımayan bendeniz, üzgünüz... Maç bitiyor, masada mezeler tuzsuz, rakı tatsız. Eski köye yeni adet getirdik. Erman Toroğlu’nu, Şansal Büyüka’yı, Rıdvan Dilmen’i özledik. Çünkü bizim takım yenilgi sonrası yorumcuları dinleyebilecek kadar “moderen” değil. Galibiyet sonrası eleştirilere dayanabiliyoruz ama yenilgi sonrası tahammülümüz yok. TRT’nin müzik kanalını açıyoruz. Sayın başkan, sayın teknik direktör, sevgili oyuncular. “Bizim takım” müzik dağarcığını tazelemek için toplanmıyor. Ayrıca, televizyonlarda maç sonrası spor programlarını izlemek de hakkımız. Ne yapacaksınız bilemem. Lütfen, ligin ilk haftalarındaki neşemizi bir an önce bize geri verin.