Paylaş
Önce kadroya bakalım. Kalede Corvas (Panatinaikos), savunmada Spiropulos (Panatinaikos), Moras (Bologna), Vindras (Panatinaikos), Kirgakos (Liverpool), savunmanın önündeki savunmada Piatsikas (Schalke 04), Katsuranis (Panatinaikos), Karagunis (Panatinaikos) ve Salpingidis (Olimpiakos), orta sahada pres ağırlıklı savunmada Samaras (Celtic) ve rakiplerin organize atağa kalkmasını önlemek için ileri uçtaki savunmada Haristeas (Nurnberg)...
Özetle, her şeyin savunmaya dayalı olduğu gösterişsiz ve tabeladaki skoru esas alan bir futbol felsefesi.
Gelelim kadrodaki “gurbetçiler”in durumuna. Son lig maçında Kirgakos yedek, Piatsikas 54. dakikada oyuna girmiş, Haristeas’ın takımı Alman liginde 16, Moras’ın takımı İtalyan liginde 15. sırada. Sürekli bir çıkış grafiği gösteren Samaras ise İskoçya liderinin ilk 11’inde.
Yunan milli takımındaki “yerlilere” baktığımızda 5 oyuncu 13 yılda sadece bir şampiyonluk yaşamış, Panatinaikos’da top koşturuyor. Buna karşı, aynı sürede 12 şampiyonluk yaşayan Olimpiakos’dan sadece bir oyuncu var. Bu diyarın üçüncü büyüğü AEK (bendenizin takımı) ve diğer takımlardan ise kimse yok.
Şüphesiz milli takımlar her ülkenin liginde oynanan futbolun aynasıdır. Hem Türkiye hem Yunanistan ligini izleyen biri olarak, kesinlikle Türkiye’deki maçlardan çok daha fazla zevk aldığımı söyleyebilirim. Kıran kırana mücadeleler, seyredilmeye değer goller veya gollük pozisyonlar buralarda çok az.
Suyun iki tarafındaki üç büyükleri kıyasladığımda, Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın bütçeleri, Olimpiakos, Panatinaikos ve AEK’dan mukayese edilmeyecek kadar büyük. Yunan takımlarının kardolarında ne bir Guiza, ne bir Roberto Carlos, ne bir Alex (ne yapalım kanımız sarı lacivert) kalitesinde yabancı var. Arda, Emre kalitesinde oyuncular da ne gezer buralarda? Olimpiakos’un teknik direktörü, takdime gerek yok, Zico. Panatinaikos’unki ise Rijkaard’ın Barcelona’daki yardımcısı Henk Ten Kate.
Ve Avrupa’da ya ikinci sınıf takımlarda oynayan ya da birinci sınıf takımların yedek kulübesinde oturan futbolcular ile “ikinci sınıf” bir ligde (Yunan ligi) top koşturan futbolculardan kurulu Yunan milli takımı, çarşamba gecesi ölüm-kalım maçında 0-0’ın rövanşında deplasmanda Ukrayna’yı 1-0 yenerek 2010 Dünya Kupası biletini aldı. Türkiye malumunuz Dünya Kupası’nda yok. Bu başarıda en büyük pay bu futbolculara disiplini, sabrı ve futbolun takım oyunu olduğunu aşılayan Alman teknik direktör Otto Rehhagel’indir. Bu başarıda, 9 yıldır Rehhagel’de ısrar eden Yunan Futbol Federasyonu’nun da önemli payı vardır. Bu başarıda, hocalarının istediğini sahada uygulayan, egolarını soyunma odalarında bırakan, “sivrilmeyi” ikinci planda tutan ve hep koşan futbolcuların payı da teslim edilmelidir.
Rehhagel, Yunan milli takımı ile 100’üncü maçına çıktı. İstatistikler 52 galibiyet, 22 beraberlik, 26 yenilgi gösteriyor. Dokuz yıl içinde Yunan milli takımı iki defa Avrupa Kupası’na katıldı ve birinde kupayı (2004) müzesine götürdü. Şimdi de Güney Afrika’daki Dünya Kupası finallerinde olacak. Herkes bu performans için “mucize” diyor.
Ukraynalı bir gazeteci maç
sonrası Alman futbol bilgesine “Oynadığınız futbolun kalitesinden memnun musunuz?” diye sormuş. Cevap: “Kadromuzda Kaka,
Messi ve Chavi olsaydı çok daha iyi futbol oynayacaktık.”
Gerçekçiliğin bu kadarı yani...
Komşu bayram ediyor. Darısı
Türk milli
futbol takımının başına...
Atina, Bakü ve Dubai hattından haberler
Bugün Atina’da King George Oteli’nde düğün var. Ünlü oryantal Tanyeli, Yunan sevgilisi Aleks ile dünyaevine girecek. Gelinlik, Osmanlı ve Bizans motifleri taşıyormuş ve “Hanedan” imiş. Yıllardır Atina’ya gider gelir Tanyeli. Başkentin “in” mekanlarında düzenlenen özel gecelerde sanatını başarıyla icra etmiştir. Yunan televizyonlarına çıktığında da, magazin programlarının vazgeçilmez huyu olan “sulu soruları” bir güzel geçiştirmiştir. Tanyeli’ye mutluluklar dileriz.
8. Uluslararası Türkçe
Şiir Şöleni Bakü’de yapıldı. Geçen yıl hayatını kaybeden Azerbaycan’ın ünlü şairi Bahtiyar Vahapzade’nin anısına ithaf edilen
şölene Yunanistan’dan Batı Trakyalı dostum Dr. Hasan Ahmet katıldı.
Türkçe ve Yunanca şiirler yazan Hasan Ahmet, kısa bir süre önce de Gümülcine’de Türk ve Yunan arkadaşları
ile birlikte yine Azeri şair
Elçin İskenderzade’nin
44 şiirini Yunancaya
çevirerek bir kitapta toplamayı başardı. Eşi
ressam ve resim öğretmeni olan Dr. Hasan Ahmet’ın kızı da şair. Sanatçı aile işte. Tebrikler doktor.
Dubai’de, krala ait Sardinia otelinin restoranı geçtiğimiz günlerde “yılın restoranı” seçildi. Onca zenginin yaşadığı, onca lüks mekanın olduğu Dubai gibi bir diyarda “yılın restoranı” seçilmek kolay iş
değil. Mutfağın patronu
Gümüşhaneli Ercan Yetim. Kendisiyle üç yıl önce Atina’da Royal Olympic Oteli’nin pastane şefi iken tanışmıştım. Çalışkan, sürekli yeni
şeyler öğrenmeye meraklı ve
işine dört elle sarılan biri.
Tebrikler Ercan...
Paylaş