Paylaş
Evet bilerek bu sırayla söylüyorum.
Maya, kadın VE siyah VE Amerikalı’ydı.
Salak saçma insanlar bu kelimeleri ırkçılık, ayrımcılık gibi kötü amaçlarına alet etmeseler, kimsenin rengini, cinsiyetini, kökünü kökenini söylerken sorun olmaz... DI...
İnsanlar kendi yarattıkları canavarlardan “kurtulup” özgürleşmek adına hayatlarımıza “kısıtlama” getiriyorlar.
Ne yaman çelişki!
Tecavüz
Annesinin erkek arkadaşı 8 yaşındaki Maya’ya tecavüz ediyor. O da bunu abisine söylüyor, abi de bütün aileye. Adam 1 gün hapiste yatıp çıkınca, aile çıldırıyor.
Sonuç; bir ölü, bir katil.
Maya çocuk kalbiyle, olanlardan şöyle bir sonuca varıyor:
“Ben konuştuğum için bir insan öldü, diğeri de katil oldu. Bunlar benim sesim çıktığı için oldu! Ben sussaydım kimseye bir şey olmayacaktı. Susmalıyım.”
VE Maya, susuyor.
Yıllarca susuyor.
Yıllarca tek kelime etmiyor.
Maya, o dönemi “Ben artık kocaman bir kulaktım. Her şeyi dinliyor VE duyuyordum” diyerek anlatıyor.
Susuyor VE yazıyor Maya.
Yazarak büyüyor VE şu kocaman mavi-yeşil-beyaz-kahve dünyaMın üzerinde yaşamış en safkan çocuk ruhlu şair, dansçı, şarkıcı, yazar oluyor.
Yazdıkları, söyledikleri, sesinin tonu, felsefesi ömre bedel bir ruh.
Adından belli değil mi?
Maya Angelou...
Ya değil VE
Maya, Dünya’dan yıldız gibi kayıp yer değiştirdi bence.
Galakside bir yerlerde, eminim Küçük Prens’le el ele, bir koyun VE çiçek peşinde şimdi. Belki bir çocuk onun da resmini çizmiştir. Fil yutan boa yılanı çizimi gibi tıpkı...
Sadece çocuk kalplilerin görebildiği, içinde Maya gizli bir dev kulak.
Bir gün bir röportajında şöyle diyor Maya:
“Bize hep ‘YA şu olabilirsin YA bu’ diyorlar. Neden? Bence insan aynı anda hem şu hem bu VE de şu olabilir. Yani insan şair ve ressam ve atlet ve marangoz olabilir.”
Bence de!
Ben de çocukluğumdan beri bunu düşünüyorum. İçimde hem Peter Pan hem Tinkerbell yaşıyor.
Ve Orman Çocuğu Mowgli VE Polyanna.
Ve Küçük Prens.
Ve Aslan Kral. Hatta Kill Bill VE Frankenstein VE Femme Fatal VE Çingene Karmen.
Ben; kadın, yazar, anne, atlet, ultra maratoncu, coactive koç VE Anadolu Arıları’nı kurtarmak için TOG’lu gençlerle yola çıkan Yonca’yım.
VE bakalım daha neler olacağım kendimi, sevdiğim şeyleri keşfettikçe...
Ben Yonca;
-Ya ya- değil, VEyim.
Doğum öncesi sessizlik
Bir süredir yazamıyorum. Kitlendim.
Sesim de çıkmıyor evet.
Herkes arıyor, soruyor, mail atıyor, SMS’ler, cevapsız aramalar dağ gibi oldu.
Çok teşekkür ederim DUYARLIlığınıza.
Bana “Sen benim için enerjisin, umutsun, mutluluksun, sen benim için Tinkerbell’sin, neşesin, mucizesin, neredesin özledim” yazanlara minnettarım.
Nutkum tutuldu bana yazdığınız bu kelimeleri okuduğumda! Siz beni benden önce görmüşsünüz, duymuşsunuz bile!
Çünkü evet ben bunların hepsiyim! VE çok doluyum.
Cevap veremiyorum. Sessizliğe ihtiyacım var. Gücümü VE sağa sola dağılmış parçalarımı topluyorum. Acele etmek istemiyorum.
Kendi hızımda ilerleyeceğim.
Kendi başıma, çocuk kalbimle konuşa anlaşa çözeceğim her şeyi.
Belki birileri daha sessizdir, ben gibi.
Dinliyordur.
Ondan yazdım Maya’nın “VE” cümlesini.
Duyun söylediğini.
Evreni dinleyin VE onunla konuşun VE çocuk kalbinizi kocaman açın.
Tüm cesaretinizle!
Çocuk o. Sizi kandırmaz. Gerçekleri söyler. İstediğiniz her cevabı verir.
Bütün olmak istediğiniz “VE”lerinizi fark edin.
Olun...
Doğum öncesi sessizlik bu.
Doğuyorum.
Yonca
“doğum sancısı”
Paylaş