Paylaş
Fark eden ilk kişi, iş arkadaşlarımdan biriydi;
Hayata kocaman gülümseyen gözlerle bakan bir Filipinli Anna.
Ben konuşmaya devam ederken, gözlerini başıma dikti ve gülümseyerek kulağıma eğilip “Sanırım artık beyaz bir saçın var!” dedi.
Sesi ve söyleyiş şekli çok anlamlı idi.
Birden çok garip hissettim kendimi. Haber çok beklenmedik ve ani geldi, binlerce şeyi aynı anda düşünüverdi Yonca’ nın beyni ve kalbi...
İşime devam edemedim.
Mola vermek istedim.
Yerimden fırladım, tuttum arkadaşımı elinden, koşa koşa tuvalete götürdüm.
Anna, aynada o tek beyaz saç telimi bana özenle gösterdi.
Uzun uzun baktım beyaz saçıma.
Garip bir gururla...
O benim ilk beyaz saçım.
Tek bir tane ve yalnız başına dimdik duruyor henüz beyazlamamış diğer saçlarımın arasında.
İşte tam da bu yüzden onu baş tacım ilan ettim!
O tek beyaz saç teli öyle çok şey ifade ediyor ki bana, yaşadığım şu güzelim hayata dair... doludizgin bir yol katedip büyüyor orada;
Sabırla,
Düşe kalka...
O bir tek tanecik beyaz saç telime bakarken, karmaşık duygular üşüştü sağıma soluma:
Yaş
Baş
Tecrübe
Acı
Mutluluk
Hüzün
Alın teri
Yaşanmış ve yaşandığına değmiş şeylerin izleri,
Yaşanmış ve yaşarken yıpratmış şeylerin izleri,
Yaşanmış ve yaşarken ömre ömür katmış yorgun mutlulukların izleri...
Veee
“Saçını süpürge etmek” deyimi!
Evet, ben saçımı süpürge ediyorum yaşamak için şu hayatı doya doya.
Uzun bir ömrü huzurla, mutlulukla, içime sindire sindire yaşamak için süpürge ediyorum saçlarımı hayata.
Demek en sonunda meyvelerini toplamaya başladım yaşadığım hayatın,
Olgunlaşma dönemi geldi başa...
Saçımda benim de bir beyaz telim oldu en sonunda.
Büyüyorum sanırım,
Zevkli ve emin adımlarla.
Bazen baştan ağlatıp sonradan gülümseten anılarla.
Böylesi,
Dostlar başına!
Yonca
“Akkor”
Paylaş