Hafta yoğundu, yazmaya bi türlü fırsat bulamadık, ıskalamayalım...
* İsrail’de orman yangını çıktı. Türkiye iki söndürme uçağı gönderdi. İsrail pek mahcup oldu. En başta hükümetimiz, tüm Türkiye gururlandı. İnsanlık dersi verdik. Filan... * Kimin o uçaklar? Türk Hava Kurumu’nun. * Nasıl alındı? Kurban derileriyle. * E madem, bu uçaklar bu milleti gururlandırıyor... Türk Hava Kurumu’na kurban derisi bağışlanmasın diye yıllarca kavga verenler kime hizmet ediyordu? * Çocukken muhitimizin camisindeki Kuran kursuna gittiğimizde, neden kurban derilerini sakın ola Türk Hava Kurumu’na vermememiz tembihlenirdi bize... Türk milletini gururlandıran Türk Hava Kurumu, neden yıllarca millet düşmanı olarak gösterildi millete? * Babam, Orhan amca, Sabri amca, her Kurban Bayramı’nda konu komşunun kurban derilerini mahalledeki parka toplar, ceplerinden para ödeyerek kilo kilo tuzlar, Türk Hava Kurumu kamyonetinin gelmesini beklerdi. Bazen akşamüstüne kadar sürerdi nöbetleri, anca gelirdi. Tuvalete bile sırayla giderlerdi ki, kapılmasın... Türk Hava Kurumu kamyoneti gelene kadar, belki yirmi defa turlayan dinci derneklerin badem bıyıklı elemanları, neden “dinsiz bunlar” derdi babama, komşularımıza, bu işi görev edinmiş olan sizin babalarınıza... Neden? * Madem, Türk Hava Kurumu’nun uçakları bu milleti gururlandırıyor... Peki neden, Keriz Feneri’ne bile sahip çıkan takunyalı siyasi zihniyet, “derilerinizi Türk Hava Kurumu’na bağışlayın” demedi hiç? Hatta, neden “aman oraya bağışlamayın” demeye getirdi? * Vergilerimizle deve keserek alınmıyor o yangın uçakları... Milletin bağışlarıyla alınıyor. * Neymiş efendim... İsrail çok utanmış. Teşekkür etmiş. Özür bile dileyebilirmiş. * Elbette dileyecek. * Ama İsrail’den önce... Kurban derilerini Türk Hava Kurumu’na bağışlayan yurtsever vatandaşlarımıza teşekkür... Mustafa Kemal’in kurduğu Türk Hava Kurumu’na da özür borcu var Türkiye’nin.