Yılmaz Özdil

Cemaat

17 Şubat 2012
Aslında...<br><br>“Provokatör” yoktur. “Bürovokatör” vardır.
Yani...
Savsaklayan, işini yapmayan bürokrat.

*

Sabahtan akşama kadar fosur fosur bürosunda oturur, dünya yansa, en son onun haberi olur... İş işten geçtikten sonra “provokatörün işi” der, çıkar işin içinden.

*

Bi de “purovokatör” vardır, “bürovokatör”ün en yakın arkadaşı, kankası.
Ne kadar çok işini yapmayan bürovokatör olursa, purovokatör de o kadar rahat at oynatır, malı götürür, keyifle purosunu tüttürür.

*

Trafik canavarı...
Yoktur.
“Biz bu makamlarda oturuyoruz ama, haybeye oturuyoruz, bildiğin beceriksiziz, durduramıyoruz” diyemediğin için, her defasında ne dersin?
“Trafik canavarı hortladı” dersin.

*

“Tüyü bitmemiş yetim” mesela...
Yoluna yoluna kaz’a dönen devlet babanın efsane evladı... Güya “hakkını koruyoruz” diye diye hırsızların dilinde tüy bitti ama, yetim kabak hâlâ.

*

Ya “dış mihrak?”
Hiçbir günahı olmayan hükümetlerimizi zor duruma sokan her türlü fenalığın altında onun parmağı vardır. Cumhuriyet kurulduğundan beri arıyoruz. Henüz robot resmi bile çizilemedi.

*

Kurumları çalışmayan...
Başına bi iş gelmesin diye “korktuğu için mi kaçtığını, kaçtığı için mi korktuğunu” bilemeyen adam sende’ciler tarafından yönetilen uyduruk ülkelerde olur böyle şeyler.

*

Ve “cemaat” denilen de... Böyle bi şeydir.

*

Yok desen...
Bu ne?
Var desen...
Hani nerde?
Yazının Devamını Oku

Terörist’anbul

16 Şubat 2012
İddianame kabul edildi. Genelkurmay Başkanı...
Resmen “terörist” sanık.

*

Kara, Hava, Deniz...
Komple içerde.
TSK bi nevi terör örgütü.

*

MİT Müsteşarı...
Terör şüphelisi.
Eski MİT Müsteşarı...
Terörden aranıyor.

*

İki CHP...
Bir MHP mebusu terörist.

*

Nedim Şener terörist.
Tuncay Özkan terörist.
Doğu Perinçek terörist.
Hanefi Avcı terörist.
Aziz Yıldırım terörist.

*

Alayı İstanbul’da yargılanıyor.
Terörist’anbul.

*

PKK’yı ayır... Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük terör olayı İstanbul’da yaşanmış, beş gün arayla, ikiz bombalar patlamış, banka, sinagoglar, konsoloslukla beraber, insanlarımız havaya uçmuştu.

*

İtalyan gazetesi Corriere della Sera’ya demeç veren Başbakanımız, aynen şunları söylemişti: “Tek tesellimiz teröristlerin yerli olması... En azından yabancı
teröristler ülkemize sızmadı.”

*

E çok şükür yani.
Yazının Devamını Oku

Futbolun adaleti yok

15 Şubat 2012
“Hatunspor” adıyla futbol kulübü var, amatör kümede. Futbolcuları erkek.

*

“Düğünspor” var.
“Alyansspor” var.
Netice itibariyle...
“Gerdek”hisarspor var.

*

“Yalak”derespor var...  Türk basınının en sevdiği takım.

*

“Mercimekspor” var.
E “Bayatspor” da var.

*

Bahis meraklısına...
“Kumar”taşspor var.
“Piyango”spor var.

*

Averajları öğrenmek isterseniz “İstatistikspor” var. Ama, hiç boşuna istatistiklere falan kafa yormayın, çünkü, kafadan “Liderspor” var.

*

“Kiremithanespor” var.
Ezeli rakibi...
“Tuğlaspor” var.

*

İzmir’de “Rakıspor” ve “Şarapspor” vardı. Bayraklı’daki Tekel fabrikalarında çalışan işçilerin takımlarıydı. Efsane kadroları, Pislik Erol, Şeker Sedat, Dandi İbo, Panço Şenol, Balık Ahmet, Manitu Sümer, Torpido Hasan, Batarya Cumhur, Asansör Levent, Arap Nuri, Karatren Hıdır, İşkembe Hamza, Yamuk Selo... Hakemi hep aynıydı, Torik İsmet... Alsancak Stadı’nda oynarlar, serinlemek için, saha içinde, rakı ve şarap içerlerdi. Seyretmeye gelenler, tribünde harbi harbi çilingir sofrası kurardı. Alman RTL televizyonu, belgeselini yayınlamıştı. AKP iktidara gelince, Tekel’i sattılar, işçileri kovdular, maç bitti.

*

“Susuzspor” var, sulu gidiyorsun, susuz dönüyorsun, puan muan yok. “Solfasolspor” var, şarkı gibi kulüp... Uyuyan taraftar istemiyoruz, “Uyanspor” var.

*

Bere, kaşkol yetmez...
“Maskespor” var.

*

“Tüysüzspor” var.
“Bıyıklıspor” var.

*

“Salavatlıkspor” var, tezahürat yerine tekbir getirdiklerini tahmin ediyorum... “Kerametspor” var; pek incelemedim ama, vardır bi kerameti mutlaka.

*

“Tuzakçıspor” var, ofsayta düşersin, yalandan penaltı yersin, aman dikkat! “Vicdaniyespor” var, adı üstünde, fair play kulübü... Galip geldiklerinde bile rakibin haline üzüldükleri söyleniyor.

*

“Garipspor” var.
Amatör ruh.
“Mütevellispor” var.
Holding gibi kulüp.

*

“Osmanlıspor” var.
Fatih çalımlıyor, Kanuni muz orta yapıyor, Bayezid kafaya çıkıyor, gel gör ki, Vahdettin kendi kalesine atıyor filan.

*

“Kuvayi Milliyespor” var, bugün yarın kulüp binası basılır, topçuları taraftarları tutuklanır.

*

“Çekirgespor” var, bir yeniliyor, bir daha yeniliyor, üçüncüde yeniyor. “Sağlıkspor” var, hiç sakatlanmıyorlar. “Karantinaspor” var, revir gibi... “Kaymazspor” var, yağmur, kar, zeminin durumu hiç fark etmiyor. “Mucurgücü” var, sahasının asfaltlanması bekleniyor.

*

“Arabanspor” var, beş ileri, bir geri taktiğiyle oynuyor. Sürat sevenler için “Şarampolspor” var. Allah kaza bela vermesin ama, “Harunustaspor” da var, götür, kaportayı düzeltsin... Harun Usta beceremezse, “Ağırbakımspor” var.

*

“Tavlaspor” var, iki mars, bi ters, maçları beşte bitiyor.

*

“Hoşhaberspor” var, hezimete bile uğrasalar, hiç morallerini bozmuyorlar, çak yapıp, şahane maç çıkardık diyorlar. “Selamsızspor” var, oynuyor, çekip gidiyor, ne merhaba, ne Allahaısmarladık.

*

“Bahşişspor” var, transfer ücreti olarak ne verildiği belli... Olimpiyatımız yok, “Olimpiyatspor”umuz var. Okyanusumuz yok, “Okyanusspor”umuz var. Kramponum yok diye dert etme, “Kunduracıspor” var. Forman yoksa, “Kürkçülerspor” var.

*

“Hücumspor” var.
Aklı fikri kontratakta.
“Mühimmatspor” var.
Yenersen çok fena.

*

Sarkozi’yi protesto edicez diye başına bi iş gelir mi bilmem ama, şimdilik “Parisspor” var.

*

“Çenesuyuspor” var, pozisyon sıfır, ha bire hakeme laf yetiştiriyorlar. “Evliyaçelebispor” var, devamlı deplasmanda... “Cezaevispor” var, sarı kart, 10 sene, kırmızı kart, müebbet.

*

“Dayınlarspor” var, topla akrabaları, çık sahaya... “Yabancılarpazarıspor” var, Türkiye gibi, getir ithal malı, ilk gördüğüne kakala... “Helalspor” var, dedim ya, çekinme kardeşim, kakala.

*

O’su var.
Bu’su var ama...

*

Futbolun adaleti yok!

*

Eskiden vardı aslında...
Teee 1960’ta.
“Fenerbahçe” şampiyon kulüpler kupasına giderken, “Adaletspor” küme düştü...
Düşüş o düşüş.
Yazının Devamını Oku

MİTçileri sigaya çekmeye kalkışan Savcı Sarıkaya görevden alındı

14 Şubat 2012
Adalet Bakanı Sadullah Ergin isyan etti, Savcı Sarıkaya’nın görevden alınmasının hukuka uygun olmadığını belirterek, karanlık güçlerin davayı yönlendirmeye çalıştığını öne sürdü. *

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, HSYK’yı ağır şekilde eleştirdi, hâkim ve savcılara baskı yapıldığına dikkat çekerek, Savcı Sarıkaya kararı yargının bağımsızlığına açıkça müdahaledir dedi.

*

En çarpıcı hamle, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan geldi. Savcı Sarıkaya’ya iş teklif ettiğini açıkladı! Gelsin, meclise hukuk müşaviri yapayım dediğini, ancak, zulme uğrayan Savcı Sarıkaya’nın asil bi insan olduğunu, kaderime razıyım diyerek, iş teklifini kabul etmediğini söyledi.

*

Yalaka arkadaşlar, koro halinde Savcı Sarıkaya’yı savunan canhıraş makaleler döşendi, mesleğini namusuyla-onuruyla yapan Savcı Sarıkaya’yı “tek parti zihniyeti”nin infaz ettiğini yazdı. Savcı Sarıkaya derhal görevine iade edilsin başlıklarıyla feysbuk sayfaları açıldı.

*

Çünkü.
Memleketi yönetenler hafız ama...
Ahalide hafız’a kaybı var.

*

Yukarda, beş sene önceki gazete haberlerinden derlediğim Savcı Sarıkaya, “bunlar PKK yardakçısı” diyerek MİTçileri sigaya çekmeye çalışan Savcı Sadrettin Sarıkaya değil... “Bunlar terör örgütü” diyerek generalleri tutuklamaya çalışan Savcı Ferhat Sarıkaya.

*

İşine geliyorsa...
Savcı Sarıkaya cici.
İşine gelmiyorsa...
Savcı Sarıkaya çirkin.
Yazının Devamını Oku

İzmir’in ilk mürüvveti

12 Şubat 2012
İyi ki dooğdun İzmiir<br><br>İyi ki dooğdun İzmiir İyi ki dooğdun
İyi ki dooğdun
İyi ki dooğdun İzmiir
*
Türkiye’den sıkıldım.
Hadi gelin...
İzmir’e götüreyim sizi.
*
Yaş günü var bugün.
*
Türkiye Cumhuriyeti’nin özbeöz Türk vatandaşı olan ilk fili, İzmir...
Bir yaşını doldurdu.
*
(Yeni başlayanlar için özetlersek... Bahadır’dı ilk gözağrımız. Hindistan’dan Pak Bahadur adıyla gelmişti. Ailesinden koparıldığı için, bakışlarında hüzün bulutları gezinen, duygusal delikanlı. Fil değildi bizim için. “Bahadır” dedik ona. Affedilmez hata yaptık, 50 sene yalnız bıraktık. Sonra kazmalığımızı fark ettik. Hindistan’dan rica ettik, Hintçe prenses manasına gelen Begüm’ü gönderdiler. İki yaşındaydı. Gelin olamayacağına göre, can yoldaşı olur dedik, adını “Begümcan” koyduk. 2007’de, 59 yaşındayken, Bahadır’ı kaybettik. Toprağa basması gereken ayakları, ömrü boyunca betona bastığı için iltihaplanmıştı, ameliyata alındı, masada kaldı. Son bi damla kederli yaş süzüldü gözlerinden, kapandı, açılmadı. Sözde yuva diye yapılan, paslı çivilerle, üç metrelik çukurla çevrili cezaevindeki tutsak hayatı sona ermişti. Bitmişti işkence... Oofff, off! Bahadır’ın çektiği çile, hepimize ders oldu. Fuar’daki Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk hayvanat bahçesini, Sasalı’ya taşıdık. Doğal Yaşam Parkı, 425 bin metrekare, ferah ferah, alabildiğine, dokuz bin metrekarelik gölü bile var. Bahadır’ı oraya defnettik, anıt diktik. Bahadır’a yaptığımızı Begümcan’a yapmadık. Aradık, taradık, İsrail’de bulduk damadımızı. Adı “Winner”dı. 11 yaşına gelen Begümcan’ın yaşıtıydı. Bu sefer denk getirmiştik. İlk görüşte aşk derler ya, öyle oldu. Gerdek detaylarını atlayayım... Türkiye’nin Türkiye’de dünyaya gelen ilk fili doğdu. Nur topu gibi, kız... İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, adını ne koyalım diye, internet üzerinden referandum yaptırdı. Oyumu Hürriyet’teki köşemden kullanırken, bir öneride bulundum, “Hitit Prensesi’dir Smyrna, özbeöz Anadolu’dur, annesinin adı prenses, doğduğu şehir prenses, Türkiye’nin prensesidir o, bebişimizin adı İzmir olsun” diye yazdım. Referandumdan “İzmir” çıktı.)
*/images/100/0x0/55ea597af018fbb8f87a2c63
22 ay gebelik ve 48 saat süren doğum sancılarının ardından, pembeye çalan kısacık hortumuyla dünyaya gelen bebiş, 110 kiloydu! Doğal ortamından kopuk büyüyen anne Begümcan’ın tecrübesizliği herkesi endişelendiriyordu. Ancak, doğa her yerde doğa’ydı, annelik içgüdüsünün eğitime ihtiyacı yoktu. Sadece altı saat sonra kendiliğinden emzirdi.
*
İlk hafta, günde 15 litre anne sütüyle beslendi. Sonra, süte ilaveten, her gün altı öğünde ikişer litrelik mamaya başladı. Bi ara panik yaşandı... Bebiş acıkınca annesine yanaşıyor, anne iteliyor, kaçıyor, emzirmeyi reddediyordu. Meğer, memesi tahriş olmuştu. Anne özel kremlerle tedavi edilirken, bebişin maması takviye edildi. Anne iyileşti, hayat normale döndü.
*
350 kilo oldu...
Süte ihtiyaç hissetmiyor. Çünkü dişleri çıktı. Dişleri çıkarken, hepimiz gibi, ne bulduysa kemirdi, damağını kaşıdı. Şimdi, hem mama yiyor, hem de günde 45 kilo meyve-sebze.
*
Anne babasıyla, 15 bin metrekarelik alanda yaşıyor. İlk günden beri babasını her gün görüyor ama, uzaktan, yanına gitmesi yasak... Erkek filler, annenin ilgisini kıskandığı için, yavruya zarar verebiliyor. Karı-koca buluşuyorlar, bebiş bakıcılarıyla kalıyor. Alıştıra alıştıra... Az daha büyüsün, cüsselensin, iki yaşına doğru, babasının yanına gitmeye başlayacak.
*
Yemeğini kapalı barınakta yiyor, kapalı barınakta uyuyor. İki bakıcısı var. Her sabah yıkanıyor, paklanıyor, manikür-pedikür yapılıyor. 24 saat nöbet tutan veteriner hekimleri var.
*
Plates yapıyor!
Yanlış okumadınız...
Minik hortumuyla plates topu yuvarlamaya bayılıyor.
*
Gününü, açık alanda, temiz hava, bol güneşte geçiriyor. Geçenlerde İzmir’e kar yağdı, İzmirliler gibi, bebiş İzmir de şaştı kaldı. Sabah uyanınca barınağından kafasını uzattı, “gel bi tanem, korkma” diye seslenen bakıcısına doğru yürümek istedi, kapıda durdu, tedirgindi, ilk kez gördüğü bembeyaz zemine basmaya çekiniyordu, sonra doğanın kanunu devreye girdi, çıktı, koştu koştu, karlarda yuvarlandı, seneler sonra kar gören İzmirliler gibi şendi.
*
Fotoğraf...
İşte o an’ın fotoğrafı.
*
Ve, bugün, birinci yaş günü partisi var İzmir’imizin... Aslına bakarsanız, 5 Şubat 2011’de dünyaya gelmişti. Ancak, geçen hafta sömestr tatiliydi, değerli öğretmenlerimiz bu hafta ders başı yapan öğrencilerine haber versin diye, bugüne ertelendi.
*
Bugün, saat 13’te, İzmir Doğal Yaşam Parkı’nda, Türkiye’nin ilk bebiş fili İzmir’in, yaş günü pastası kesilecek. Konser var. Tiyatro var. Palyaço var. Yüz boyama var. Kurabiye var. Sevgili çocuklarımız, sevgili bebişimiz İzmir’le birlikte unutulmaz bir gün geçirecek.
*
Değerli Egeliler...
Uzaktakiler şanssız.
Size yakın.
Tarihimiz boyunca, ana-babasıyla yaşayan ilk bebiş filimiz o...
Alın evladınızı, gidin ona... Hem onu mutlu edin, hem de torunlarına bile anlatacağı bi hatıra hediye edin evladınıza.
Yazının Devamını Oku

Vapur

11 Şubat 2012
İster tesadüf de.İster ilahi mesaj.

Polis’in asker’in
MİT’in kafa kafaya
tokuştuğu dakikalarda...

*

Kötü hava şartları nedeniyle görüş mesafesi azaldığı için, Mustafa Aydoğdu isimli vapurla Aydın Güler isimli vapur, adeta kozmik şaka gibi, Beşiktaş Adliyesi açıklarında kafa kafaya tokuştu. Hasar gören vapurlardaki yolcuları, Temel Şimşir isimli vapur kurtardı.

Yazının Devamını Oku

Kedi

10 Şubat 2012
Genelkurmay Başkanı’nın “terörist” ilan edildiği ülkede, MİT Müsteşarı’nın “PKK yardakçısı” ilan edilmesinin izah edilemeyecek bi tarafı yok. *

İzah edilemeyen şu...

*

Yer, Ankara.
Vatandaşın kedisi var.
Yaşlı. Hastalanıyor. Veteriner kliniğinde ameliyata alınıyor. Masada kalıyor. Ölüyor. Toprağa verilecek. Ama... Faili meçhul cennetinde, hayvan mezarlığı yok. Eşe dosta soruyor. Biri akıl veriyor. Karşıyaka Mezarlığı’nın sırtlarında, çevre yoluna bakan gecekondu mahallesi, yeni yeni ağaçlandırılıyor, bi fidanın dibi uygun bulunuyor. Üstelik, adaklık kurban kesimi yapılan bi yer orası, gömüye müsait... Alıyor kedisinin cansız bedenini, bagaja koyuyor, kazma kürek filan, gündüz gözüyle yol kenarına çukur açıyor, vedalaşıyor, defnediyor. Evine dönüyor.

*

Aradan bi kaç saat geçiyor geçmiyor, kapı çalınıyor. Açıyor. İki sivil polis. Ne gömdün? Anlatıyor. Yok öyle! Alıyorlar vatandaşı, veterinere götürüyorlar. Bakalım doğru mu söylüyor? Veteriner şahitlik ediyor. Ölüm raporunu veriyor. Bitmiyor. Yer göstermeye gidiliyor.

*

Bi geliniyor ki, vatandaş gözlerine inanamıyor, her taraf yanarlı dönerli polis aracı kaynıyor, terörle mücadele, bomba imha, olay yeri inceleme, cinayet masası, komple orda... Kırmızı alarm verilmiş. Gösteriyor. Şuraya gömdüm diyor.
Çekilin diyorlar, önce bomba uzmanları bakıyor. Bubi tuzağı olup olmadığı kontrol ediliyor. Temiz... Veriyorlar eline küreği, kazıyor. Buz gibi havada ecel teri... Çıkarıyor. Kumaşa sarılı. Açıyor. Kedi.

*

Şükür derken...
Bölgeden sorumlu karakolun polisleri devreye giriyor, henüz bitmedi, gidemezsin diyor. Çünkü, hadise savcıya intikal ettirilmiş. Nöbetçi savcı bulunuyor. Görüşülüyor. Allah’tan savcı ikna oluyor, ifade almaya gerek duymuyor, bırakıyor. Kedi aynı yere gömülüyor, the end.

*

Değerli arkadaşım Murat Çelik’in anlattığı bu yaşanmış öyküden de anlaşıldığı üzere... Havada uçan kuş’tan da haberi var polisin, rahmetli kedi’den de.

*

Gelgelelim...

*

MİTileaks yüzünden gargaraya gelmesin, nedir kardeşim bu Wikileaks’teki  brifing rezaleti, bizim polisler Amerikan elçiliğine resmen tekmil vermiş denince...
“Haberimiz yok” deniyor!
Yazının Devamını Oku

Dnidar

9 Şubat 2012
Yazmıştım...<br><br>Hatırlarsınız. *

Bir İgnliiz üvinersitesinde ypalın arşaıtramya gröe, klemileirn hrflareinin hnagi srıdaa yzaldıklarıı ömneli dğeliimş asılnda... Öenmli oaln, briinci ve sonncuu herflarin yrenide olamsımyış... Çnküü, kleimleri hraf hraf dğeil, btüün oalark oykuormuşsz... Ardakai hraflrein sırsaı kıraşık da osla düüzgn ouknuyormuş.

*

İinglç di mi?
Düüzgn oukdnuuz.

*

Hem oukdnuuz.
Hem anladıınz.

*

Trüban bduur.

*

Tartıışlan mselee ne oulrsa olusn, bşınaa ve sounna “trüban” koyğduunda, aarda ypılaan yaınlşları görmeszin... Yaınlşları düüzgn gbii oukmyaa,
düüzgn gbii anlmaaya bşlarsaın.

*

Üvinersite srouları çlaımnış, her dröt gnçteen brii isşiz gzeiyrmouş, pkklya pzarlaık yaplııyrmouş, deinz feenri ne oulmş flian... Hiç öenmi klmaaz.

*

Saadce kfaayı örtmez çnküü.
Her srounu öertr trüban.

*

Dnidar da bduur!

*

Bşınaa ve sounna “dnidar” koyğduunda, aarda ypılaan yaınlşları görmeszin... Yaınlşları düüzgn gbii oukmyaa, düüzgn gbii anlmaaya bşlarsaın.

*

Bziim bdaem byklııı ploisler Amreikan elçliğiine briifng viermş, Vaşngtion iistyor diye Surieyyle saavşmak üzreeymişiz, kaçakçlarıı fzüeyle vruduran kiimmş flian... Hkiaye.

*

Kaafn alalk blulak oulr...
Akılnda bi tek dnidar klaır.

*

Bilmiyorum...
Anlatabildim mi.
Yazının Devamını Oku