Aziz Yıldırım sahada.
*
Yayaya şaşaşa.
Türk futbolunun mimarı.
Ekonomik mucize yarattı.
60 milyon dolarcık.
*
TC-ATA
Devletimizin viaypi uçağı.
38 milyon dolarcık.
*
TC-ANA
*
Gündüz habere koşuyor, akşam mesai bitiminde, benim gibi çömez bi arkadaşımla beraber oturuyorduk bilgisayar başına... O arkadaşımın babası doktordu. O nedenle “Profesör Susan Steward” olma görevi ona verilmişti. Susan Steward’ın kim olduğunu bilmiyorduk ama, profesör olmadığını, yabancı dergiden araklanıp, köşe yazısına monte edilen sarışın bi gözlük mankeni olduğunu biliyorduk en azından... Çünkü gazetem vizyon sahibiydi, “Profesör Mehmet Öz sektörü”nün getirdiği tirajı ilk keşfedenlerdendi. “Fındık yiyin, ıspanak suyu için, amuda kalkın” gibi sağlık tavsiyelerini, babasına danışarak, o arkadaşım yazıyordu.
*
Aslına bakarsanız, isimsiz-sıfatsız yazılan burç’ların bana verilmesine şükrediyordum... Bi başka çömez arkadaşıma, at yarışı tahminleri için “Beyaz Yele” olma görevi verilmişti.
*
Neyse... Hangisi yengeç’tir, hangisi terazi’dir, gününe ayına bakmadan, Allah ne verdiyse döşeniyordum. “Negatif ilişkilerden uzak durun, bugün bi sürprizle karşılaşacaksınız, kıskanılıyorsunuz, Jüpiter’in etkisine dikkat” filan... Oğlak olduğum için, öyle bi oğlak yazıyordum, aklınız durur. Herkes oğlak olmak istiyordu. Müdür balık’tı... Ne karaktersizliği kaldı balık’ın, ne cimriliği, cinsel sorunları olduğunu yazıyordum. Meğer okuyormuş... Bi akşam üstüme saldırdı, kendi kaderimizle oynamamak için, mecburen değiştirdik balık’ın kaderini.
*
İki sene kadar yazdım burçları, sonra yeni bi sektör gelişti, altı ay kadar rüya işine girdim, para görmek iyidir, fatura görmek üç vakte kadar falan... Neticede, altıma yeni çömezler geldi, çayda dem meslekte kıdem, kurtuldum, yazı işlerine, yurt haberleri sayfalarına geçtim.
Ergül, Esra, Gözde
Güldeniz, Neriman
Selime, Polen, Gülden
Gizem, Büşra, Özge
Şöyle vururuz.
Böyle vururuz.
Hele bi yaklaş filan...
*
İftar topudur bu.
*
İstemek yetmiyor tabii, zeka istiyor, yetenek istiyor. Bu yaşımda bile, henüz radyonun nasıl çalıştığını kavrayamadığım için, olamadım haliyle. Ama, rahmetli dedem öyle olsun istediği için, bir pilot’un adını taşıyorum. Maalesef sadece, F104 kokpitindeki siyah-beyaz fotoğrafıyla tanıştığım... Ben bebekken, motosiklet kazasında hayatını kaybeden komşumuz Yüzbaşı Yılmaz ağabeyin adıdır adım.
*
Sanırım, sırf bu kişisel sebeple, her pilot hadisesinde paraşütsüz kalırım...
Çakılır moralim.
*
Ve, hâlâ merak ediliyor...
“Ne yapılacak?”
*
Kardeşim...
Laftan anlamıyor musunuz!
*
Cumhurbaşkanımız ne dedi?
*
Kurmay Yarbay Osman Çiçekli fırlatma koltuğunu çekebildi, Yüzbaşı Nail Erdoğan atlayamadı, şehit oldu.
*
(İki çocuk babası yüzbaşımızın cenazesi hâlâ çıkarılmadı. Çakıldığı yer, 450 kulaçtı. Türkiye’nin o derinliğe ulaşabilecek kabiliyeti yoktu. Yabancı sivil uzmanlarla temasa geçildi. 4 milyon dolar istendi. Oo-ooo, çok para denildi herhalde ki, ödenmedi maalesef... Yüzbaşımızın ailesi, söz konusu 4 milyon dolar ve tazminat için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava açtı. Çırpınıyorlar. Bildiğim kadarıyla, henüz bi neticeye varılamadı.)
*
Yarbayımız ise, vuruş anında yanmıştı, ağır yaralıydı ama, bayılmadı, bir saatten fazla denizde kaldı, Yunan helikopteriyle kurtarıldı, Sakız hastanesine götürüldü. Mirage’ın pilotu Yüzbaşı Thanos Grivas ziyarete geldi, “pardon” dedi, “emniyeti açık unutmuşum!”
*
Yetkililerimiz tarafından utanmadan “arıza” denilerek, Türk halkından gizlenen bu gerçek... “Hain” damgası yemeyi göze alan Yunan gazeteci Panos Koliopanos tarafından ortaya çıkarıldı. “Kanıt” fotoğraf yayınlandı. Türk F16’sını düşüren Yunan Mirage’ının burnuna “Türk bayrağı” çizilmişti.