Ülkenizde yerleşik silahlı örgütün daveti üzerine, şu şu tarihler arasında, ülkenizin Kandil bölgesini ziyaret etmek istemekteyiz. Zırhlı birliklerimizle gerçekleştirmeyi arzu ettiğimiz seyahatin, konaklama dahil tüm masraflarının, dilekçemizin ekinde yer alan banka dekontları, tapu vesaireyle, tarafımızdan karşılanacağını taahhüt ve garanti eder... Gerekli olan vizenin tarafımıza verilmesini, yüksek müsaadelerinizle, rica, arz ve talep ederiz. Hürmetlerimizle.
*
Sayın bay...
Başvurunuz incelenmiş, bırakın karayoluyla taaa Kandil’e gitmeyi, beş saatte Beşiktaş’tan Kandilli’ye bile gidemediğiniz tespit edilmiştir. Evraklarınız arasına koymadığınız bu eksik bilgi nedeniyle, vize talebinizin kabul edilmediğini üzülerek bildirmek zorundayız.
*
Saygıdeğer mister...
Öncelikle, sizi tekrar meşgul ettiğimiz için özür dileriz. Altı aylık çok girişli vize talebimizden vazgeçtiğimizi belirtir, hiç olmazsa, ülkenizde yerleşik Avaşin, Basyan, Hakurk gibi piknik alanlarına gelebilmemiz için, günübirlik vize muafiyeti konusunda anlayış göstermenizi, yüksek müsaadelerinizle, rica, arz ve talep eder... Sabah girip, hava kararmadan çıkıp, vize bitiminden önce ülkemize geri döneceğimizi taahhüt ve garanti ederiz. Hürmetlerimizle.
*
*
Sevgili Marselo...
Ayıptır bu yaptığınız!
*
“Hayrola Yılmazcım” dersen... Karayolları Genel Müdürümüzün açıklamasından haberin yok mu kardeşim? “Los adiyos vınn turizmos, İstanbullular rahat ediyos” dedi... “Tatil imkânı olanlar İstanbul’u terk ederse, İstanbullular rahat eder” yani.
*
Bak, bizim Büyükşehir Belediye Başkanımız, sırf İstanbullular rahat etsin diye, İstanbul’u terk edip, senin memlekete gitti. Koskoca Başbakanımız bile, teee Los Cabos’a gitti, Meksika’ya... Ordan da apar topar İstanbul’a dönmek yerine, Brezilya’ya geçti.
*
“Oğlum orada. Korkar mı? Bilmiyorum. Ateşlendiğinde başında nöbet tutardım, hasta olursa revire çıkabiliyor mu acaba? Akşam biraz gecikse, evhamlanırdık, gözümüz yollarda kalırdı. Şimdi, haftada bir telefon edebilirse, ne mutlu bize; kötü bir haber gelir mi korkusu ile... Sahi, neden telefon etmek yasak bu kadar? Vatan için ölmesi beklenen evlatlarımız casus mu? Sevdiği kız var mıydı... Bilmiyorum. Hiç söylemedi. Kimbilir, yüreğinde hangi fırtınalar esiyor oralarda... Babalar Günü’nde aradı en son... İyiyim dedi. Her şey güzel, merak etme dedi. Teselli etti. O mu evlat, ben mi, bilemedim. Bildiğim şu... Güle oynaya, seve seve gitti. Oğlumu gönderdiğim gibi canlı, sağ salim geri isterim.”
*
“Bedelliler evlat...Bizimkiler zayiat mı?”
*
“Bırakın bize insan muamelesi yapmalarını, tekerlekli sandalyemizi yürütecek kaldırım bile yapmıyorlar. Çarşıda, alışveriş merkezinde dolaşan... Dolaşabilen gazi gördünüz mü siz hiç?”
*
“Mücadele et dediler, mücadele ettik. Bize mücadele et diyenler, mücadele ediyor mu?”
*
İstanbullular seçti.
*
ABD’ye gitme rekoru kırdı, 19 defa ABD’ye gitti.
*
80 küsur ülke, toplam 250 küsur defa... Afganistan’a, Almanya’ya, Arnavutluk, Avusturya, Avustralya, Azerbaycan, Bahreyn, Bangladeş, Belçika, Birleşik Arap Emirlikleri, Bosna, Brezilya, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Endonezya, Etiyopya, Fas, Filistin, Finlandiya, Fransa, Güney Kore, Güney Afrika Cumhuriyeti, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İran, İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, Japonya, bi soluklanın isterseniz... Kanada’ya, Katar’a, Kazakistan, Kırgızistan, Kosova, Kuveyt, Letonya, Libya, Lübnan, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya, Maldiv Adaları, Malezya, Meksika, Mısır, Moğolistan, Moldova, Monako, Mozambik, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Sırbistan, Sri Lanka, Sudan, Suriye, Suudi Arabistan’a dokuz defa, Şili, Tayland, Tacikistan, Tunus, Türkmenistan, Ukrayna, Umman, Ürdün, Vatikan’a gitti, ki, gitmeseydi Papa gönül koyardı, Yemen, Yeni Zelanda, Yunanistan’a gitti.
*
Afrika’dan Okyanusya’ya, ayak basmadık kıta bırakmayan tek başbakan kiminki? Bizimki.
*
“Tsunami olacak...”
Ahali dağlara kaçıyor.
Bu ne biçim tsunami’dir ki, aynı açık denize bakan Kalkan’ı Kaş’ı vurmuyor, Fethiye’yi vuruyor... Mavi tur teknesi midir, Rodos’a, Meis’e uğramıyor, direkt Fethiye’ye dalıyor?
Şimdi bakın kardeşim...
Aynı dümeni İstanbul’da da yaptılar. Tsunami olacak, Florya komple boğulacak dediler. Anında, satılık levhaları asıldı camlara, kaçan kaçana... Milyon dolarlık daireler, onda bir fiyatına indi, tapular el değiştirdi. Servet de...
Panik geçti. Al bakalım, alabiliyor musun geri!
Şuralar çürük dediler.
*
Olimpiyat Türkçe ama...
İsim yabancı heralde.
Bi türlü verilmiyor.
*
İsim vermeden yazayım bari.
*
Döner mi, bilmem.
By-pass’lı.
Tansiyon, şeker var.
Prostat kanserinden ameliyatlı.
Yurt gezilerini takip eden gazeteciler şahittir... Bırak merdiven çıkmayı, iki adım atarken bile, tısss tısss, havalı magirus gibi soluk alırdı rahmetli.
*