Yılmaz Özdil

Uydu

20 Aralık 2012
Ya Allah bismillah... <br><br>Göktürk 2’yi gönderdik.

*

Kıllık yapmak istemem ama...
Göktürk 1 nerede birader?

*

İnsan daha 1’inciyi göndermeden 2’nciyi gönderir mi?

*

Ahaliye “2011’de uzaya göndericez” diye müjdelenen Göktürk 1’i... İtalyan-Fransız firmasına sipariş etmemiz, o İtalyan-Fransız firmasının en kritik parçayı, uydu kamerasını mecburen İsrail’den alacak olması, ancak, İsrail’in bu kamerayla dünyanın her yerini görürsün, İsrail topraklarını göremezsin şartı koyması... Ve, bu hazin öykü neticesinde Göktürk 1’in daha fırlatılmadan suya düşmesi nedeniyle olabilir mi acaba?

*

Yazının Devamını Oku

Ne Honduras’mış be kardeşim...

19 Aralık 2012
“Turgut Özal’ı zehirlediler, Çankaya Köşkü’nün kadın garsonu Honduras’a kaçtı” dediler. *

Şimdi de Burhan Kuzu çıktı, “Adnan Kahveci’yi öldürdüğü iddia edilen adam da Honduras’ta, isim bilmiyorum ama, böyle bir duyum aldım” dedi.

*

Halbuki...

Adnan Kahveci’yle kafa kafaya çarpışan otomobilin sürücüsü Murat Demir’di, 24 yaşındaydı, Adnan Kahveci’yle beraber o da rahmetli oldu, Ankara Kayaş’ta toprağa verildi.

*

Meğer nerdeymiş?

Honduras’ta!

*

(Peki, Murat Demir mi Kahveci’yi öldürmüştü, yoksa, Kahveci mi Murat Demir’i derseniz? Sekiz sene sürdü o dava... Adnan Kahveci, henüz açılışı yapılmamış olan Bolu Gerede otoyoluna ters yönden girmiş, 14 kilometre gitmiş, yoğun siste, karşı yönden gelen Mercedes’e kafadan patlatmıştı. Murat Demir’in yan koltuğunda babası Kazım Demir oturuyordu. Yaralandı. Hastaneden çıkınca, hem Adnan Kahveci, hem de otoyolu yapan İtalyan firmasına dava açtı. İtalyan firması, sorumlu personelini apar topar Venezuela’ya gönderdi. Dolayısıyla, tebligat yapılamadı. Sonra af çıkarıldı, İtalyan yırttı... Ancak, Kahveci 8’de 6 kusurlu bulundu, Kahveci’nin çocukları Murat Demir’in ailesine tazminat ödedi.)

*

20 sene önce rahmetli olan Murat Demir’in Honduras’a kaçtığını iddia eden arkadaşlar... Gerçek sorumlu’yu Venezuela’ya kaçıran aynı İtalyan firmasına, 20 sene sonra, bol bol otoyol-tünel-köprü ihalesi verdi!

*

Honduras’a dönersek...

Dışişleri Bakanlığımızın resmi internet sitesine girin, “Türkiye-Honduras ilişkileri”ni tıklayın.

Honduras’ta kayıtlı üç Türk vatandaşı bulunmaktadır” deniyor.

Sadece “üç” kişi.

*

Biri, Özal’ı zehirleyen.

Biri, Kahveci’yi öldüren.

Öbürü de...

Uğur Mumcu’nun katili herhalde!

*

Üstelik... Her vesileyle, Ergenekon suikastçılarına yataklık yaptığı ima edilen bu Honduras’ın, Türkiye Büyükelçisi kim? Hem Özal’ın bakanı, hem Kahveci’nin kabine arkadaşı, bilahare, AKP’den Çankaya belediye başkan adayı olan Bülent Akarcalı.

*

Mit’i falan boşverin kardeşim...

Bülent bey’e sorun, alt tarafı üç Türk var orda, mutlaka tanıyordur.

*

Ki...

Bi ara hatırlatın, öldü sanılan Elvis Presley’in sahte kimlikle Türkiye’ye gelip, Profesör Haberal’la beraber nasıl darbe planı yaptığını anlatayım size!
Yazının Devamını Oku

Mendilleri hazırlayın

18 Aralık 2012
Pervin Par’ı paylaşamayan delikanlının hasosu komiser Eşref Kolçak’la bıçkın kaçakçı Hayati Hamzaoğlu, elinde viski bardağı ve üstünde kombinezonla dolaşan sarışın kötü kadın Suzan Avcı’nın evinde birbirlerinin gırtlağını sıkarken, kapı carrrt diye açılır, vicdan azabıyla yanıp tutuşan karaktersiz ebe Aliye Rona, durunnn diye bağırarak içeri dalar, siz kardeşsiniz...

Seneler sonra bu dramatik gerçeği öğrenen iki kardeş, hasretle kucaklaşırken, Pervin’i ilaçlı gazozla yatağa atmaya kalkışan haysiyetsiz çapkın Önder Somer’le, bu şerefsiz komployu tezgâhlayan kumarhaneci Kenan Pars kodese tıkılır. Tonton aşçı Necdet Tosun’la azgın hizmetçi Mürüvvet Sim, tombul yanaklarını birbirine yaslarken, babacan şoför Nubar Terziyan’la saftirik uşak Cevat Kurtuluş mutluluktan ağlamaktadır.

*

Nedendir bilmem...
Devamlı ağlayan devlet büyüğümüz Bülent Arınç’ı dinlerken, siyah-beyaz filmlerimiz geldi aklıma.

*

Durmuş’la Abdullah, anadolunun bağrından kopup, tapu kadastro meslek lisesinde okuyan iki arkadaştır. Okulun karşısında yurt vardır. O yurtta birlikte kalan, namaz kılan, inançlı insanlardır. Maltepe camisine gidip, ders çalışırlar. Seneler geçer... Tahsiline yurtdışında devam eden Durmuş, merkez bankası başkanı olur. Abdullah ise, medine-i münevvere’de mühendis olmak varken, Apo olur. Tapu kadastro meslek lisesinin yurdunda hayatları kesişen, birbirlerini çok seven, namazı birlikte kılan, orucu birlikte tutan, iftarı birlikte açıp, sahurlara birlikte kalkan bu iki arkadaşın yolları ayrılmıştır. (Ki, bu sahnenin fonunda, tasavvuf müziği çalmaktadır.) Oysa, Abdullah’ın da tıpkı Durmuş gibi masum bir çocukluğu, bir gençliği vardır. Derin devletin parmağıyla, bu yollara düşürülmüş, karanlığın kurbanı olmuştur. Ve, şimdi maalesef, bir adada tek başına tecrit halinde yaşamaktadır.

*

Vizyondaki bu acıklı filmin adı...

Yazının Devamını Oku

Özal’a bi de tübitak baksın

16 Aralık 2012
Samsunlu mermer ustası, reklamını yapmak için tabela asmak yerine, işyerine komşu olan, inşaat halindeki üç katlı binanın çatısına mermer mezar yerleştirdi...

Yatır’a döndü. Gelen geçen dua ediyor. Türbe olmadığını anlatıyoruz ama, başka şehirlerden ziyarete gelenler oluyor, inşaatın altında yatır olduğunu, bu nedenle çatıya kabir yapıldığını düşünüyorlar, açıkçası çok faydasını gördüm, işlerim açıldı diyor.
*
İstanbul Kasımpaşa’da bir vatandaş, babasından miras kalan evini satılığa çıkardı, telefon edene adresi veriyor, gidin gezin, evde kiracı var diyordu. Ancak, görmeye gidenlerden ne ses çıkıyordu, ne seda... Meğer, kirada oturan arkadaş, banyodaki küvete tabut yerleştirip, üstünü yeşil çuhayla örtmüş, her gelene, burası türbe diyordu. Üstelik, tescillenmesi için belediyeye başvurmuştu iyi mi... Kültür varlıkları kurulu inceledi ki, banyonun altı bodrum, türbe zaten yoktu da, toprakla teması bile yoktu. Kimseye anlatamadılar tabii... Piyasa değeri 200 bin lira civarında olan ev, ittir kaktır 40 bin liraya satılabildi.
*
İstanbul Kartal’da, bahçe duvarına işeyenlerden bıkan vatandaş, bahçedeki ağacın dibine sağdan soldan topladığı taşlarla mezar yaptı, başına küp koyup, ağacın dallarına bez bağladı. İşeyenler bıçak gibi kesildi. Bi gece tıkırtıyla uyandılar ki, üç kişi bahçeyi kazıyor, define arıyor!
*
Ispartalı çoban Muhittin Karakoyun, yol kenarında bi çuvalın içinde gelinlik, elbise, etek filan buldu. Muziplik olsun diye, götürüp Boğaz mevkiindeki ağaçların dallarına astı, sonra da her gördüğüne anlatmaya başladı: Zengin bir adam kızını evlendirmek için adakta bulunmuş, kızı evlenince, getirip bu gelinliği, eteği ağaçlara giydirmiş’ti... Boğaz mevkiine akın başladı! Hem getirip ağaçlara elbise asıyorlar, hem de elbise astıkları ağaçlara dua ediyorlardı. Baktılar ki, iş kötüye gidiyor, her gelene biz uydurduk demeye başladılar. Ancak, baktılar ki, uydurduklarına kimse inanmıyor, e gelen ciplerin, lüks otomobillerin de haddi hesabı yok, bari turizm’den kazanalım dediler. Şimdi her gelene, sakın gelinliklere dokunmayın, biri almaya kalktı, aniden kayboldu, bi daha da gören olmadı diyorlar.

Yazının Devamını Oku

Gazeteci

15 Aralık 2012
Teee üç sene evvel.

2009 Ekim...
Mustafa Balbay içeri tıkılalı yedi ay olmuştu, ha bugün ha yarın derken, çıkacağı yoktu. Kafalar karışık, yürekler pırpır’dı, basın tırsıyor, tutuklu gazeteci hakkında haber yapmak bile tehlikeli bulunuyordu.
*
Bir kişi hariç...
O güne kadar yapılmayanı yaptı, bindi otomobiline Silivri’ye geldi. Savcıya başvurdu, izin istedi, kabul edildi, ailesi dışında görüşen ilk kişi oldu. Kapalı görüşe girdi, arada cam... İşte her şey, o anda başladı.
*
“Merhaba arkadaş” dedi, “yalnız değilsin.”

Yazının Devamını Oku

Mütalaa

14 Aralık 2012
Dava dosyasında...

120 milyon sayfa var.

*

Ortalama zekâya sahip insan, dakikada 120 kelime okur.

*

Yazının Devamını Oku

Orda kimse var mı?

13 Aralık 2012
Mezar açıyorlar...

Rahmetliden kanıt bulmak için.

Hukuku zehirliyorlar...

İnsanları diri diri gömmek için.

*

Yazının Devamını Oku

Bütçe

12 Aralık 2012
Bütçe görüşmeleri başladı.

Can kulağıyla dinledim.
Kamu borç stokunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının, cari işlemler açığındaki küresel rekabet endeksinin makroekonomik konsolidasyon deflatör tahminlerindeki reel sürdürülebilir” filan deniyor.

*

Benim anladığım şu...

*

Bu sene bol bol pırlanta alın.
Kadeve’si sıfır.

Yazının Devamını Oku