Hakan Şükür: Beyefendi’ye sorulmuş... Gerisi lafügüzaf.
*
25 şehit... Orman Bakanı: Hindistan’da Pakistan’da olur böyle şeyler.
Afyon Valisi: Tanıtım potansiyeli olan popüler kişilere lokum-sucuk hediye ediyoruz, Genelkurmay Başkanı gibi popüler biri gelmiş, kilim tutuşturmuşuz eline, hayat devam ediyor, ara mı verelim?
Necdet bey: Ani gelişen davranış karşısında reaksiyon gösteremedim.
Hüseyin Çelik: Taziyede lokum bile dağıtılır, anormal değildir, mesela kahkahalarla gülünseydi, Genelkurmay Başkanı halay çekseydi, yadırgardım.
*
Sekiz silindirli zırhlı makam aracının sağ arka koltuğunda, Robert Commer oturuyordu. ABD Ankara Büyükelçisi. Gizli saklı değil, harbi harbi CIA casusuydu. Vietnam’da görev yapmış, 60 bin kişinin ölümünden sorumlu tutulan Phoenix projesini yürütmüş, Türkiye’ye atanmış, Esenboğa’da yumurtalarla karşılanmıştı.
*
Hükümetimizin kankası büyükelçi, öğle yemeğine geldi, rektörlüğe girdi, öğrenciler cadillac’ın etrafını sardı. Aslında, otomobili araklamayı, elçiyi yaya bırakıp, madara etmeyi düşünüyorlardı. Şoför anahtarları vermedi, kaçtı. Hobaaa, ters çevirip, yaktılar... Pencereden seyreden elçinin kalbi kırıldı, “kuruluşuna bizzat Birleşik Amerika’nın dostane destek sağladığı bir üniversitede cereyan etmiş olması, bilhassa şayanı teessüftür” dedi. Nankörler demek istiyordu yani... Ertesi sabah, bizim dışişleri’ne telefon etti, resmen özür diletti, cadillac’ın parasını ödetti, dört ay sonra da bavulunu topladı, gitti.
*
Maddi tazminat peşin ödenmiş...
Manevi tazminat eksik kalmıştı.
*
Taksit taksit o ödeme de yapıldı.
Genelkurmay başkanları, İlker Başbuğ ve Işık Koşaner’in ses kayıtları internete düştü. Kuvvet komutanlarının, ordu komutanlarının, donanma komutanlarının, harp akademileri komutanlarının... Hatta, genelkurmay elektronik sistemler komutanı’yla istihbarat daire başkanı’nın bile ses kayıtları internete düştü. CHP genel başkanının, mebusların ses kayıtları internete düştü. YÖK eski başkanlarının, rektörlerin ses kayıtları internete düştü. Gazetecilerin ses kayıtları
internete düştü.
*
Senelerdir...
Destansı kurtuluş günü etkinliklerinde, Adana’nın bağımsızlık için nasıl direndiği, yabancı askeri yurdumuzdan nasıl kovduğu anlatıldı. Başbakan, Adana Valisi’ne telgraf çekti, yabancı askerden kurtuluş gününü kutladı.*Gaziantep’in yabancı asker işgalinden kurtuluşunun yıldönümü, törenlerle kutlandı. Türk bayrağına takılan istiklal madalyası alkışlarla göndere çekildi. Antep’in yabancı askeri yurdumuzdan nasıl kovduğu anlatıldı, TBMM tarafından Gazi’lik unvanıyla onurlandırılan ilk ve tek şehir olduğu hatırlatıldı. Cumhurbaşkanı, Gaziantep Valisi’ne telgraf çekti, yabancı askerden kurtuluş gününü kutladı.*Kahramanmaraş’ın yabancı asker işgalinden kurtuluşunun yıldönümü, törenlerle kutlandı. Maraş’ın yabancı askeri yurdumuzdan nasıl kovduğu anlatıldı, TBMM tarafından Kahraman’lık unvanıyla onurlandırılan ilk ve tek şehir olduğu hatırlatıldı. TBMM Başkanı uzaktan telgraf çekmedi, bizzat törenlere katıldı, Kahramanmaraş sadece Kahramanmaraş’ı kurtarmamış, Anadolu’nun yabancı asker istilasından tasfiyesini başlatmıştır dedi. Hatta... Bu topraklar bize kolayca vatan olmadı, binlerce şehit verdik ama, vatan toprağını yabancı askere teslim etmedik, bile dedi.*
Netice?
*
Patriotlar geldi.
1 Ocak 2009.
*
Başbakanımızın canlı yayında, biz gelmeden önce Ankara’da kuşlar bile hava kirliliğinden ölüp patır patır yerlere düşüyordu dediği anda... Şırrak, son dakka gelişmesi duyurulmuştu: Ankara’da yılbaşı gecesini birlikte geçiren yedi üniversiteli, doğalgaz zehirlenmesinden can vermiş halde bulundu.
*
“Canlı” yayın.
Yedi “cenaze”ydi.
*
Bi de kedi...
Şirince’nin 21 Aralık’ta bomboş kalacağını tahmin etmiş miydiniz?
*
Ne yazmıştı gazetelerimiz...
“Rezervasyonlar doldu.”
“100 bin kişi bekleniyor.”
“Tom Cruise yer ayırttı.”
“İki gemi Amerikalı geliyor.”
*
Başbakan: Bu milletin “maya”sı kardeşlik hamuruyla yoğrulmuştur.
*
Van Polisevi’ndeki kahvaltıda Başbakan’a yedirilen ekmeğin “maya”sı bozuk çıktı, Tarım İl Müdürlüğü, Emniyet’e ceza kesti.
*
İçişleri Bakanı:
Polisimizin “maya”sı millettir.
*