Paylaş
Sekiz silindirli zırhlı makam aracının sağ arka koltuğunda, Robert Commer oturuyordu. ABD Ankara Büyükelçisi. Gizli saklı değil, harbi harbi CIA casusuydu. Vietnam’da görev yapmış, 60 bin kişinin ölümünden sorumlu tutulan Phoenix projesini yürütmüş, Türkiye’ye atanmış, Esenboğa’da yumurtalarla karşılanmıştı.
*
Hükümetimizin kankası büyükelçi, öğle yemeğine geldi, rektörlüğe girdi, öğrenciler cadillac’ın etrafını sardı. Aslında, otomobili araklamayı, elçiyi yaya bırakıp, madara etmeyi düşünüyorlardı. Şoför anahtarları vermedi, kaçtı. Hobaaa, ters çevirip, yaktılar... Pencereden seyreden elçinin kalbi kırıldı, “kuruluşuna bizzat Birleşik Amerika’nın dostane destek sağladığı bir üniversitede cereyan etmiş olması, bilhassa şayanı teessüftür” dedi. Nankörler demek istiyordu yani... Ertesi sabah, bizim dışişleri’ne telefon etti, resmen özür diletti, cadillac’ın parasını ödetti, dört ay sonra da bavulunu topladı, gitti.
*
Maddi tazminat peşin ödenmiş...
Manevi tazminat eksik kalmıştı.
*
Taksit taksit o ödeme de yapıldı.
O öğrencilerden...
İkisi asıldı.
İkisini jandarma öldürdü.
Üçünü polis öldürdü.
50 küsuru hapse tıkıldı.
*
O yüzden...
“Üniversiteler bizimdir” sloganları atıyor çocuklar...
Bedeli ödendi çünkü.
*
Dolayısıyla, ak’ademisyenler, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi filan ODTÜ’yü kınamış, hikâyedir.
*
Ortadoğu Teknik Üniversitesi varken, Büyük Ortadoğu Projesi’ni gerçekleştiremezsin. Mesele budur.
Paylaş