Deniyor ki...
Tek başına ne geziyordu?
*
Kadın dediğin...
Tek başına sokağa çıkmaz çünkü!
*
Hatırlayın...
Düşürüldüğünü “Suriye”den öğrendik, nerede düşürüldüğünü “Amerikan gazetesi”nden öğrendik, nasıl düşürüldüğünü “Rusya Dışişleri Bakanı”ndan öğrendik, şehitlerimizi de zaten “Amerikan gemisi”nin robotu bulup çıkardı.
*
Uludere’de kendi insanlarımızı bombaladık... İstihbaratı “İsrail Heronları”ndan mı aldık diye kafa yorarken, meğer istihbaratı “Amerikan Predatorları”nın verdiğini “Amerikan gazetesi”nden öğrendik.
*
Hangi profesörümüzün, hangi gazetecimizin gönüllü casusluk yaptığını, Amerikan gölge istihbarat kuruluşu “Stratfor”un belgelerinden öğrendik... Ki, o belgelerin varlığını “WikiLeaks”ten öğrendik.
*
Aşırı dinci militanları Libya’dan Afganistan’dan uçaklarla taşıdığımızı, oldubittiye getirip, Suriye’ye dalacağımızı, tampon bölge oluşturmaya çalışacağımızı “İngiliz gazeteleri”nden öğrendik.
*
Apo deme, İmralı de.
Türk deme, Türkiyeli de.
Ulus deme, millet de.
*
“Ulusa Sesleniş”in adı durup dururken değiştirildi. “Millete Hizmet Yolunda” oluverdi.
*
Okuyoruz gazetelerimizi...
“Dicle’nin kenarında bir koyunu kurt kapsa, bunun hesabı bizim üzerimizdedir.”
*
Süleyman Demirel başbakanken ne derdi?
“Fırat’ın kıyısında bir kuzu kaybolsa, gelin bunun hesabını bana sorun.”
*
Fırat’ın kıyısı...
Dicle’nin kenarı olmuş.
Önümüzdeki haftanın iddia kuponlarında Mersin Büyükşehir Belediyesi’ni ihmal etmemenizi öneririm, basılması bankodur... Polisin arama yapması 1.3 veriyor, başkanın savcıya çağrılması 1.4 veriyor.
*
İstanbul’da AKP’nin bırak gol atmayı, gol pozisyonuna bile giremediği Kadıköy Belediyesi’yle Beşiktaş Belediyesi arasında kıran kırana bi mücadele bekliyorum; polisin de işi zor, hangisini önce gözaltına alacaklar, hakikaten sürpriz... Birini basarlarsa 1.2 veriyor, ikisini birden basarlarsa 1.5 veriyor. Sağlamcı oynayayım diyorsanız, Bakırköy Belediyesi’ni de mutlaka kupona ekleyin. Yok biraz risk alayım diyorsanız, Sarıyer Belediyesi’nin 1.7’lik oranıyla Adalar Belediyesi’nin 1.8’lik oranı cazip görünüyor.
*
İngiliz finosuydu.
Milli mücadeleye karşıydı.
“Avrupa ile başa çıkmayı hangi Asya kavmi başardı ki, biz başarabilelim” diye makaleler döşeniyor, bugünkü kayıtsız-şartsız AB’ciler gibi, Avrupalıların illa başımızda bekçi olarak dikilmesini istiyordu.
*
Mustafa Kemal’den nefret ediyor, milletin başına bela olarak görüyor, “onunla tokalaşmak eşkıyaya el uzatmaktır” diyordu. Hatta “derme çatma bir ordu, dövüşüp duruyor, zırzoplar, tam istiklal isteriz diye tutturmuşlar, ne demiş Arap, elhekmü limen galebe, galibin dediği olur, işte bu kadar” diyordu.
*
Hızını alamıyor, Mustafa Kemalcileri “sevinçle” şöyle tarif ediyordu: “Çanlarına ot tıkanıyor, moralleri pek düşük, çoğu yalınayak, teçhizatları noksan, gerçi birkaç kamyonları var ama, hepsi kullanılmaz halde, motorları bozuldu mu tamir edilemiyor, benzin-yedek parça yok, taşıma için ancak mandaları var, Mustafa Kemaller faydalı hiçbir işe yaramazlar, hamdolsun sayıları azdır, hastalanmış uzuv gibi kesip atmalı.”
*
a, Samime Sanay
b, Zuhurat Baba
c, Didier Drogba
d, Levent Kırca
e, Hiçbiri
*
“Allah’a çok şükür ediyorum ki, bunların zamanında savaşa falan girmemişiz, Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyen fahri kolonoskopi uzmanı kimdir?